"Siz dördünüz! Tanrı aşkına aklınızdan neler geçiyordu sizin!?" Dedim Öfkeyle onlara yaklaşırken
Öfkeyle onlara yaklaşırken konuştuğumda dördününde bana baktığını görüyordum. Tuğrul hariç hepsi yaralıydı.
Ege sağ gözüne buz tutarken, Ufukun ağzının kenarında bir peçete vardı. Sanırım bir dişi zarar görmüştü. Koray ise kanayan burnuna peçete tutuyordu.
Dördününde onunde durduğumda ellerimi belimin iki yanına koyarak onların savaştan çıkmışa benzeyen hallerine baktım.
"Bu haliniz ne sizin!? Savaştan çıkmış gibisiniz" dedim Öfkeyle hesap sorar gibi.
"Bizde seni gördüğümüze çok sevindik Elo" dedi Ufuk.
"Birde dalga mı geçiyorsunuz!? Okuldan kaçmışsınız. Yetmemiş gibi birde kavga edip karakolluk olmuşsunuz. Bunun neresi komik? Ya sizi hapse alsalardı?!" Dedim.
"Elif, güzelim bir saki-" Koray bunu derken lafını böldüm.
"Özellikle sen hiç konuşma Koray! Hadi Ufuk ve Egeden beklerdim ama senden asla beklemezdim" dediğinde
"Güzelim mi?" Dedi Ufuk Korayın dediğini geç anlayarak.
"Siz sevgili misiniz!?" Dedi Ufuk şokla.
"Şuan konu bu mu sizce!?" Dedim.
"Kim kiminle sevgili?" Dedi Tuğrul yeni bağlanarak.
"Biziz lan sevgili! Koray benim sevgilim" dedim en sonunda bağırarak. İnsanında bir sınırı vardı. Ben bunu diyince Korayın sırıttığını gördüm. Her onun benim sevgilim olduğunu söylediğimde böyle gülümsüyordu..2
Sayın seyirciler..beklenen o gün geldi..
Aradan birkaç gün geçmişti ve bugün o gündü...
Ömer ve Korayla birlikte Çamlıca Camisine gideceğimiz gün..
Evet. Sonunda o gün gelmişti. Birazdan evden çıkıp Çamlıca Camisine gidecektik. Hazırlanmam gerektiği için dolabımı açtım. Doğruyu söylemek gerekirse modayı takip eden biri değildim. Genelde dolabımda ilk bulduklarımı giyerdim.
Dolabımı açtığımda pencereme baktım. Yağmur yağıyordu. Dolabımda bulduğum beyaz,boğazlı kazağımı giydim. Ne kadar moda takipçisi olmasamda bogazli kazaklar ilgimi çekiyordu..sonra altıma ise siyah bir kot pantolon giydim ve evden çıktım..
Ömerin dedesi olanları duyunca bizi çamlıca Camisine kadar bırakmayı teklif etmişti. Yanii bizi o götürecekti.
Evden çıktığımda Yan Dairemden benim gibi evden çıkmış ayakkabılarını giyen Korayı gördüm.. oda kahverengi bir sweat giymişti. Sweatin altında belli ki beyaz bir tişört vardı ve altında ise beyaz bir pantolon vardı..
Yalan değil çekici duruyordu..
kurban oldugum ne guzel gülüyorsun..
"Selam." Dedim. O ise bana yaklaştı. Elinin bir tanesini belimde hissettiğimde yakındık..
"Selam Sevgilim.." dedi. Gülümsedim. Bu 'sevgilim' lakabı hoşuma gitmişti.
Açıkçası bende heyecanlı değildim ama merak ediyordum.
"Pekde değil.. daha çok merak ediyorum" dediğimde Koray gülümsedi. Sonra
"O zaman hemen çıkalım da merakını giderelim" diyip geri çekildiğinde tekrar gülümsedim. Sonra ikimizde merdivenlere doğru ilerlemeye başladık.
Alt kata inip binadan çıktığımızda Yağmur henüz çiseliyordu. O sırada sitenin önünde beyaz bir doblo gördük. Bu Ömer ve Dedesinin arabasıydı.1
Korayla birlikte arabaya yaklaşıp bindiğimizde Ömer ön koltuktaydı. Bize döndü.
"Naber?" Dedi Ömer. O sırada Ömerin dedesi araya girerek.
"Merhaba çocuklar. Ben Hüseyin. Ömerin dedesiyim" dedi. Adamın sesi samimiydi.2
"Memnun olduk Hüseyin amca" dedim. Adam gülümsedi.
"Dedem çok kral adamdır" dedi Ömer dedesinin omzuna vurarak. O sırada Koray "bizi bırakacağın için sağol Hüseyin amca.." dedi.
"Ne demek Oğlum? Hava yağmurlu. Hem haftasonu olduğu için otobüslerde doludur. Birde onlarla mi uğraşacaksınız?" Dedi Hüseyin amca.
"Hüseyin amca gerçektende kral adammış" dedi iç sesim. Evet.
"Vallah sagol Hüseyin amca" dedim.
"önemli değil gencler. Ama şunu söyleyeyim yolculuk uzun. Yarım saat falan sürebilir" dedi.
"O zaman..artık gidelim" Hüseyin amca bunu diyip motoru çalıştırdı..
"Bas gaza dede!" Dedi Ömer..1
(İlahi ismi: Abdurrahman Önür/ koy bizi de Cennetine)
Radyoda çalan ilahiye Hüseyin amca ve Ömer eşlik ederken ben ise camı izliyordum. Aradan kaç dakika geçtiğini bilmiyordum.1
Yolculuk boyunca Hüseyin amcanın bana sorduğu bizi soruları cevaplamış sonra ise başımı cama yaslayarak kendi kendime düşünüyordum.
aslında aklımdaki senaryonun 61. Sezonunun ilk bölümü falan çekiyorum..2
"Ne kadar kaldı amca?" Dedi Koray.
"15 dakika falan" dedi Ömer. Sonra "Elo! Yaşiyon mu lan?" Dediğinde onaylayan ses çıkardım. Sonra Ömer arkasını dönüp Koraya bakarak
"Geçen okuldan kaçmışsınız? Beni niye almadınız oğlum? Hemde internet kafeye gitmişsiniz! Hainler" dedi fısıldayarak.
Gerçekten bunun için mi darılıyordu?
"Vallah herşey çok ani oldu kanka" dedi Koray. Ömer tükürür gibi yaptı. Sonra
"İnsan banada sorar. Ayrıca Tuğrul ne alaka lan? Onun yerine beni alsaydınız.." dedi.
"Onuda almayacaktık da..almak zorunda kaldık" dedi Koray.
"Bu sabah O Ufuk'u İnstagram'dan engelledim ben zate-" derken Ömerin telefonu çaldı. Ömer telefonda çıkan 'Ufuk' ismini gösterdi.
"Bak arıyor" dedi. Sonra telefonu açtığında Ufukun sesi duyuldu.
"Aç lan engelimi" dedi Ufuk telefondan.
"Siktir git. Açmıyorum engelini" dedi Ömer.1
"Lan Reels atmam lazım! Aç şu engeli" dedi Ufuk. Kıkırdadım.
"Git Egene at o Reelsleri. Zaten bildirim kutum doldu senin Reelslerinden" dedi Ömer.
"Ege bakmıyor. Aç şunu Ömer. Bak Vallah birdahakine ilk sana söylerim" dedi Ufuk yalvaran bir ses tonuyla.
"Çocuğa günde 80 tane Reels gönderirsen tabii bakmaz amk." Dedi Ömer.1
Acunun bir sözü vardır bilir misiniz?
"Seksen tane mi?" Dedim. Ömer onaylarken Ufuk.
"Lan Elo! Söyle şu Ömere kaldırsın engelimi!" Dedi Ufuk.
"Sizin olaylarınız beni ilgilendirmiyor" dedim sırf Ufuk'a gıcıklık olsun diye.
"Hadi!" dedi Ufuk harfleri uzatarak. O sırada Ömerin dedesi "O kim Ömer?" Dedi.
"Ufuk, dede.." dedi Ömer dedesine.
"Oğlum kaldır şunun engelini yoksa bu sabaha kadar kapatmaz" dedi Koray.
O sırada Ufuk "Bak parka gittiğimizde söz çiğköfteleri ben ısmarlarım" dedi. Ömer ve Ufuk her okul çıkışı parka gidiyorlardı. Ömer pes ederek
"İyi tamam. Kaldırıcam engelini" dedi Ömer.
"Şükür! O zaman ben kapatıyorum. İzle attığım Reelsleri tamam mı?" Dedi Ufuk.1
"Tamam sonra izlerim hadi kapat" dediğinde Ufuk.
"Ben kaçar beyler. Haydi görüşürüz." Diyip kapattı.
Gerçekten tuhaf arkadaşlarım vardı...
Aradan dakikalar geçmişti ve biz çok şükürki Çamlıca Camisine gelmiştik. Burası hem Cami hemde bir çeşit müze gibi bir yerdi.
Dışarıdan Camiye bakarken yanımda duran Korayın "Vay be..gerçektende güzelmiş.." dediğini duydum. Onu onaylarken gözüm birini gördü.
"O habeş domuzunun burada ne işi var?" Dedi iç sesim. Bende bilmiyorum iç ses.
Bu Yarenin eski sevgilisi Alperdi..tam bir şerefsiz..1
hangi akılla benim kankamı aldatiyor ya o?!
Şerefsiz insan şerefsiz insan herşeyi yapabilir!
hemde yanında başka bir kiz vardi..Yaren gerçekten bu çocukla boşa zaman kaybetmiş..ah canım salakişko kankam..
Koray ve Ömer aralarında birsey konuşup önden ilerlerken ben Alpere bakarak gözlerimi kıstım. Ondan gerçekten nefret ediyordum.
Koraylar ilerlerken ben ise yerden bulduğum bir taşı alıp Alpere doğru ilerlediğimde arkası dönüktü. Hızlıca Taşı Alpere attım.2
Canım Nurullahımın intikam alıyordum.. 1
Taş sertçe Alperin ensesine gelirken Alper ensesine tutarak arkasını döndü.
"Noluyor lan?!" Dedi ilk başta sonra benim yaptığımı farkederek "Napıyorsun lan sen!?" Dedi.
"Şeytan taşlıyorum..şerefsiz! Kankamı aldatıp, onu ağlattın! Sen dua et seni bu caminin çeşmesinde boğmadığıma!" Dedim.1
"Sen Yarenin şu salak arkadaşı değil misin? Neydi ismin?.." dedi sonra hatırlayarak "hah! Elif." Dediğinde.
"Sensin be o salak. En azından ben aldatmıyorum Habeş maymunu!" Dedim. O sırada Alperin yanındaki kız
"Yarende kim aşkım?" Dedi Alpere..belli ki haberi yoktu. Zaten çok masum duruyordu.
"Bak bebeğim.." dedim kıza sonra Alperi göstererek "Bu Şerefsize sakın güvenme. Bak benimde kankam güvendi ama kızın tüm güvenini boşa çıkardı.. Bak belli ki bu olaylardan haberin yok ama ben sana söyleyeyim bu çocuktan bir halt olmaz" dedim ve Korayları bekletmemek için yanlarından ayrıldım..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.65k Okunma |
1.76k Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |