13. Bölüm

Kıyamette Açan Gül

Tuğba e
tuaekn

Bazen bir film izleriz ya ortalık toz duman içindedir. Herkes birbiriyle savaşır her şey yavaş çekimde etraf toz bulutlarıyla kaplanır. Ana karakter her şeyin ortasında öylece durur hadi bir şeyler yap deriz ekran başında ama o kılını bile kıpırdatamaz. Tam olarak öyle hissediyordum. Duyduğum sesin ardından hepimiz buz kesilmişken bir kadın çığlığı daha doldurdu kulaklarımı ben daha "ne oluyor?" diyemeden Meriç abim masayı adeta devirircesine oturduğu yerden fırlamış ardından da Pusat abi koşmuştu.

Hepimiz Kağan abilerinin evinin kapısına koştuğumuzda açık olan kapıdan hepimizden önce abim girdi. Girer girmez görüş açımıza önce sinirden gözü dönmüş "seni buraya gömerim lan" diye bağıran Kağan abi ardından karşısında adeta titreyip "dur" diye bağıran Asya abla girdi. Her taraf uğulduyordu adeta. Dudaklarımdan belli belirsiz bir "Asya abla" döküldüğünde Meriç abim Kağan abinin üstüne resmen uçmuş zaten ebat olarak ondan fazla olmasıyla kolaylıkla yere yığmıştı. "Sen kime sesini yükseltiyorsun lan" deyip Kağan abinin suratına yumruk attığında abim yerimde sıçradım korkuyla gözlerim dolmuştu. Kağan abi abimin altında çırpınırken ilk defa bu kadar delirmiş gördüğüm abimle ne yapacağımı bilememiştim.

"Seni öldürürüm lan karşındaki Asya'ydı." dedi tekrar abim evin duvarlarını titretecek kadar yüksek bir sesle. Saniyeler içinde olmuş olayı hala idrak etmeye çalışırken Pusat abi Kağan abinin üstündeki abimi almaya çalışıyor Yusuf abi ise koltukta fenalık geçiren Kağan abinin annesi Zehra teyzeye ilk müdaheleyi yapıyordu. Oğuz da ona yardım ederken hala Kağan abiyle Meriç abimi ayıramayan Pusat abi en son abimi tutup bir köşeye fırlattıp "bi dinle" dedi. Eli kanayan abim hiçbir şey olmamış gibi elini sirkelerken hala Kağan abiye nefret dolu bakıyordu.

Kağan abi nefesini düzenlemeye çalışırken "Olum manyak mısın Asya'ya nasıl derim öyle bir şey" dedi bunu hiçbirimiz beklemediği için şok içinde tekrar Kağan abiye bakarken eliyle Asya ablayı gösterdi. "Arkasına sakladığı yavşakla benim derdim" deyip bir küfür de sallamıştı. Hepimiz aynı anda Asya ablaya ve önüne kendini siper ettiği uzun boylu esmer adama baktık. Anın korkusuyla bu yabancı adamı Kağan abi göstermeyene kadar fark etmemiştim bile. Asya abla "düzgün konuş evleneceğim ben onunla" dediğinde daha ne kadar şaşıracağıma ben de kestiremiyordum. Söylediği cümle ile Zehra teyze tekrar bir ağıt koparmış ve kendini koltuğa yığmıştı.

O an gözüm Meriç abime döndü. Asya ablaya bağırdığını sandığı için canını alacakmış gibi vurduğu Kağan'ın hemen yanındaki duvara yaslanmış gözlerini Asya ablanın üstünden çekmiyordu. Yüzünde şaşırmasına dair bir ifade aradım, yoktu. Anlamlandıramadığım bir şekilde bakıyordu etrafına Pusat abi "Leyla" dediğinde gözlerimin korkudan dolduğunu daha yeni fark etmiştim. Hızla kırpıştırırken ona döndüm kafasıyla Asya ablayı gösterdiğinde ne demek istediğini anlamış hızla Asya ablanın yanına adımlamıştım. "Biz bir dışarıya mı çıksak ablam" dediğimde Asya abla arkasındaki esmer adama dönmüş geldiğimizden beri kopan kıyametlere gram sesini çıkarmayan adam bakışıyla onu onaylamıştı.

Asya ablanın koluna girip arkamızda adeta bir cehennem bırakmıştık. Asya abla Kağan abinin ondan iki yaş büyük ablasıydı. Sınıf öğretmeni olduğu için mecburi doğu görevini Mardin'in bir köyünde yapıyordu. Sadece tatillerde geldiği Bursa'ya neden şimdi gelmişti? Neden Kağan abi böyle delirmişti? Arkasındaki adam kimdi? Bilmiyorumdum kafamda binbir soru dönerken bahçeye çıkmış köşedeki ağaçın altındaki sandalyelerden birine ben birine Asya abla oturmuştu.

Sakinleşmesini beklerken gözlerini sildim Asya ablamın. Ona oldum olası çok düşkündüm. "Neler oluyor abla?" dedim sonunda sorma cesareti bularak. İçeriden hala bağırış sesleri geliyordu. Bu sefer bizimkilerin sesine bir yabancı seste eşlik etmişti. Demek ki biz içerideyken sus pus olan yabancının da dili çözülmüştü. Umarım birbirlerini boğmazlar diye geçirdim içimden. Asya abla derin bir nefes verip anlatmaya başladı.

"Biliyorsun öğretmenlik yaptığım köyden çokca bahsetmiştim sana. Oranın ağasının oğluydu içerideki, Baran." deyip derin bir nefes daha aldı. İçeride her ne kadar dimdik dursa da onu çok zorlamıştı yaşanılanlar farkındaydım. "Baranla birbirimizi çok seviyoruz ailesi istemedi başta yabancı kız alınmaz dedi. Ailemize uygun biri olacak diye tutturdu annesi Baran çok karşı çıktı Asya ile evleneceğim dedi. Sonra geldi bana evlenme teklifi etti" dedi tekrar ufak bir mola verirken. Ben ise daha da yaklaşmış onun ellerini güç vermek istercesine sıkıyordum. Ellerime değen parmağındaki yüzük az önce anlattıklarını tasdiklemişti. "Ben de kabul ettim çünkü etmeseydim ailesi zorla halasının kızı ile evlendirecekti onu" dedi tekrar gözleri dolarken. Zordu onun için bunları anlatmak bile Allah bilir kaç aydır uğraşmıştı bunlarla orada.

"Haftaya da düğünümüz var geldim aileme söylemek için ama durum ortada. Babam duyar duymaz çekip gitti zaten annemi de gördün ayılıp bayılıyor Kağan da işte" dedi tekrar yaşlanan gözlerini silerken. Haftaya düğün dediği an şokla açıldı gözlerim. Ama zaten çok fazla tepki almış Asya ablayaya bir de ben bir şey istemedim tam bir şeyler deyip moral verecektim ki tekrar konuştu. Uzun zamandır o kadar susmuştu ki içindeki her şeyi şimdi bana döküyordu. Döksündü ben her zaman hazırdım onu dinlemeye.

 

"Beni de anlamalılar ama hiç dinlemediler bile sevdiğim adamla ailem arasında kalmak çok mu kolay sanıyorlar? Değil. Çok zorlandım çok gözyaşı döktüm buraya gelene kadar şimdi söyle bana ben nasıl sevdiğim adamın başkasıyla evlenmesine göz yumabilirdim ki. Şimdi ailemin karşısında dimdik durmazsam sonsuza kadar kaybederim onu. Baran'ı sevdiğimi kendime o kadar kabullendirmek istemedim ki çünkü biliyordum yaşanacak senaryoyu ikimizin de ailesini. Ama sevdim Leyla kendimden çok sevdim onu. Her şeyden vazgeçecek kadar sevdim. Bundan da gocunmayacağım kim ne derse desin vazgeçmeyeceğim, ben sevdiğim adamı ellerimle başkasının eline bırakmayacağım" dedi Asya abla başta kısık sesini sonlara doğru daha güçlü çıkarırken.

 

Kendime çekip sımsıkı sarıldım ona omzuma değen bir kaç damla gözyaşı ile karşımdaki abimi görmem bir olmuştu. Bir kaç adım uzakta bizi dinlemişti. Başını öne eğip bahçeden çıkışını izledim.

Asya ablanın söylediği her kelime onun anlattığı olaydan daha da ötesine dokunmuştu benim için. Her cümleyle kalbim daha da ezildi. Sanki birisi karşıma geçmiş aylardır belki de yıllardır içimde verdiğim savaşların sonuçlarını bana anlatıyordu. Kendi hislerimi ve kırgınlıklarımı bir kere daha en arkalara iteledim.

Asya ablayla biraz daha konuşurken "kendini benim yerime koy Leyla kimdi o çocuk hayatında olan" dedi örneğini güçlendirmek için isim isterken. En son telefonda konuştuğumuzda Gökhan ile görüşüyordum. Ona üstün körü anlatmış geldiğinde detaylı konuşuruz demiştim. "Gökhan" dedim sessizce ama içimden Pusat demiştim. Buna kendim de şok olurken artık hislerim düşüncelerimi bastırıyor tüm bedenimi ele geçiriyordu.

Kendimi onun yerine koyarken karşımda beliren tek silüet Pusat'ındı. İçimden bile isminin sonuna abi koymamak garip hissettirirken düşündüklerim daha da garip hissettirmişti. Gözümün önüne gelen kişiyi kafamı iki yana sallayıp silmek istedim. Ama zihnimde sadece ve sadece sabahki an dönüp duruyor tüm hücrelerim Pusat diye bağırıyordu. Bunu kabullenmek o kadar zor gelmişti ki o an. İçim içimi yemişti. Asya ablanın Gökhan üzerinden verdiği 'kendini benim yerime koy' örnekleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Onun her kurduğu cümlede zihnim Gökhan kısımlarını siliyor yerine kocaman harflerle Pusat yazıyordu. Derin bir nefes aldım kalbimi daha fazla bastıramamış olmak canımı acıtıyordu. Şimdi değil dedim burada taşamazsın.

Herkes evden tek tek çıkarken Oğuz'un arkasından yürüyen kişiye değdi gözlerim. Kafasını öne eğmiş yaşanılanları düşündüğü yüzündeki sert ifadeden belliydi. Kahverengi gözleri anında benimle buluşurken o an tüm dünyamın durduğunu hissettim.

Sanki Pusat abi...

Hayır, Pusat tüm dünyamı tek bakışıyla sarmalamıştı. Nefesimin kesildiğini hissettiğim için bir parmağımı ağzımla burnumun arasına yaklaştırırken nefes alıp almadığımı kontrol ettim. Gayet güzel alıyordum. O halde göğsümü bu denli sıkıştıran şey neydi? diye sordum kendi kendime.

O sırada kalbimin derinliklerinden bir ses yükseldi. "Pusat'a olan aşkın" dedi.

Aşk, o kadar yabancıydı ki ben ve Pusat'ın isminin geçtiği bir cümleye.

Ama bir o kadar da tanıdık.

O an kabullendim.

Bir gün kaybetmemek için herkesi karşıma alacağım yanında başkasını gördüğümde kendimi kaybedeceğim tek bir isim vardı.

Pusat.

Ben Pusat'ı seviyordum.

 

***

Allah'ım şükürler olsun dediğinizi duyar gibiyim.

Yorumlarınızı da bekliyorum hiç yorum gelmemesi üzüyor...

Keyifli okumalar.

​​​​

 

Bölüm : 09.12.2024 19:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...