21. Bölüm

20:Bölüm

Tuana Qəhrəmanlı
tuana_miy

Bölüm 20

Fırtınanın kıvılcımları

Avşin'in konağı, sabahın erken saatlerinde her zamankinden daha sessizdi. Dün gece Azad Ağa'nın tehditleri, Jiyan'ın zihninde yankılanmaya devam ediyordu. Konağın ağır taş duvarları bile bu sessizliğe dayanamayacak gibi görünüyordu. Gülden, Alân konağında kalmış, babasının yanında bu zor zamanları geçirmeye çalışıyordu. Ancak Jiyan'ın içindeki huzursuzluk bir türlü dinmiyordu. Ablasına yardım etmek istemesine rağmen, bu yükün gittikçe daha ağır bir hale geldiğini hissediyordu.

Konağın geniş avlusunda yürürken, Avşin'i bahçede, ailesiyle konuşurken buldu. Yüzündeki ciddi ifade, sabahın sert havasıyla birleşmişti. Jiyan, biraz duraksadı. Konağın hanımları Avşin'e bir şeyler söylüyor, ama onun dikkatinin çok uzakta olduğu belliydi.

"Jiyan," dedi Avşin, onu fark ederek. Ailesi konuşmayı yarıda kesip sessizce uzaklaştı. "Uyuyabildin mi?"

dedi ona doğru yaklaşarak

"Sanırım biraz," diye cevap verdi Jiyan, sesi titrek çıkmıştı. Gecenin yükü omuzlarında ağırlık yapıyordu. "Ama... kafamın içinde sürekli Azad Ağa'nın sözleri yankılanıyor. Bizi rahat bırakmayacak, değil mi?"

Avşin iç çekti ve gözlerini yerdeki çakıla dikti. "O güzel kafanın içinde o herifin olması beni kıskandırıyor."

Bu minik espri Jiyanın yüzünü bir azda güldürdü sonra

Jiyan bir adım daha atarak Avşin'in karşısında durdu.

Avşin'in gözleri, Jiyan'ın kararlılığını inceliyordu. " Abbasiler kolay pes etmez. Töreye göre, sözlerini tutmadığımızı düşünürlerse, bu mesele kan davasına dönüşebilir."

Bu kelimeler Jiyan'ı ürpertti. Törelerin ve geleneklerin bir kez daha özgürlüklerinin önünde bir duvar gibi durduğunu hissetti. "Ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sordu, sesindeki merak endişeyle karışmıştı.

"Her şeyi hal edeceğim ," dedi Avşin, başını hafifçe yana çevirerek. kadar sabırlıdır. Şu anda en önemli şey seni ve Gülden'i korumak."

Jiyan kaşlarını çattı. "Ama beni koruman gerekmiyor. Ben zaten kendimle savaş halindeyim. Ablamı koruyamıyorum, ailemi koruyamıyorum... hatta kendimi bile!"

Avşin, Jiyan'ın ellerini tuttu. "Yanlış düşünüyorsun. Bu savaş, yalnızca senin omuzlarında değil. Biz birlikteyiz, Jiyan. Ama bu durumda sabırlı olmak zorundayız."

&&&

Kahvaltı masasında sessizlik hâkimdi. Daye , kaşlarını çatarak Jiyan'a baktı. "Kızım, dün gece yaşananlar çok ağır gele bilir sana ablan için endişelenmen normal ama kendini bu kadar yıpratma," dedi ağır bir sesle.

Jiyan başını iki yana salladı.

O günün ilerleyen saatlerinde, Avşar ağa konağa geldi. Yüzü, sert bir ifadeyle gergindi. "Abbasiler bir araya gelmiş," dedi. "Konakta toplandıklarını duydum. Azad Ağa'nın adamlarından biri, Alân konağına baskın yapacaklarını ima etmiş."

Bu haber, Jiyan'ı yerinden sıçrattı. "Bunu yapamazlar! Gülden orada, böyle bir şeye izin vermeyiz!"

Avşin, Jiyan'ın kolunu hafifçe sıkarak onu sakinleştirmeye çalıştı. "Sakin ol odaya çık"

"Avşin"dedi Jiyan karşı çıkararak Avşin ise sert bir tonla "Odaya çık dedim"

Jiyan artık pek diretmedi ve odaya çıktı salonda sadece Avşin,Avşar ağa ve daye vardı.Avşin vakit kayıp etmeden lafa girdi

"Henüz bir şey yapmadılar. Ama bu, ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor."

Avşar ağa ise", onlara haddini bildirmezsek, bu iş büyüyecek," dedi. "Abbasiler artık sadece bizim üzerimize değil, aile onurumuza da tehdit oluşturuyor."

Avşin ise kararlı bir sesle "Bu işi kökten çözeceğim " dedi

Avşar Ağa, Avşin'in bu sözlerini duyduğunda kaşlarını çattı ve ağır bir sesle konuştu:

"Avşin, kökten çözmek dediğin şey, kan dökmekse bu daha büyük bir savaşı tetikler. Biz Abbasilerle aynı toprağın insanıyız. Kan davasına dönüşürse bu işin sonu gelmez. Aklını kullanmalısın."

Daye de söze girdi, bakışlarında hem endişe hem de kararlılık vardı:

"Avşar doğru söylüyor. Bu mesele öfkeyle değil, akılla çözülmeli. Ama nasıl yapacağınızı bilmiyorum. Bu Abbasilerin gözü dönmüş."

Avşin, bir süre sessiz kaldı. Ellerini masaya dayayıp başını eğdi, sonra kararlı bir şekilde doğruldu. "Savaş istemiyoruz ama onlara ne kadar ciddi olduğumuzu göstermemiz gerekiyor. Eğer bir anlaşmaya varamazsak, kendimizi savunmak için ne gerekiyorsa yaparız."

Avşar Ağa başını salladı. "Tamam, Avşin. Eğer barışçıl bir yol denemek istiyorsan, bunu desteklerim. Ama planın ne? Abbasiler baskın yapmadan önce harekete geçmemiz gerekiyor."

"Azad Ağa'yla konuşacağım," dedi Avşin. Bu sözler, odadakileri şaşırttı.

"Delirdin mi sen?" diye çıkıştı Daye. "O adam seni dinlemez. Seni öldürmeye kalkar!"

Avşin gözlerini Daye'ye çevirdi, yüzündeki kararlılık hiç bozulmadı. "Beni dinleyecek. Dinlemek zorunda. Töreyi bahane edip bizi tehdit ediyorsa, o töreye göre de konuşmak zorunda. Bu meseleyi ya barışla çözeriz ya da çözülmez."

Daye, Avşin'in bu cesaretine hayranlık ve korkuyla baktı. "Eğer bu yolu seçiyorsan, dikkatli ol. Abbasiler, barıştan önce güç gösterisi bekler."

Avşin, salondan çıkarak hazırlık yapmaya başladı. Avşar Ağa da hemen harekete geçip yanına birkaç adamını çağırdı. "Eğer Avşin'i yalnız gönderirsek, bu iş barış değil kanla sonuçlanır," dedi adamlarına.

&&&

Jiyan, odasında adeta bir kafese kapatılmış gibiydi. Dışarıdaki konuşmaları net duyamıyor, olan biteni tahmin etmeye çalışıyordu. Avşin'in sert çıkışı hâlâ zihninde yankılanıyordu. Onu korumak istemesi anlaşılabilirdi ama Jiyan böyle bir meselede sadece izleyen kişi olmak istemiyordu.

Pencereye gidip bahçeyi izledi. Avşin ve Avşar Ağa'nın adamları hazırlık yapıyordu. Bunun, Abbasilere karşı yapılacak bir görüşmeden çok savaşa hazırlık gibi göründüğünü düşündü. Dayanamayıp kapıyı açtı ve hızla aşağı indi.

Avşin onu fark ettiğinde, Jiyan sert bir şekilde konuştu:

"Ben de geliyorum."

Avşin, Jiyan'ın "Ben de geliyorum," sözlerini duyduğunda gözlerini kısmış, yüzünde sert bir ifade belirmişti. O sırada hazırlanmakla meşgul olan Avşar Ağa da başını çevirip Jiyan'a baktı. Jiyan'ın kararlılığı her ne kadar dikkat çekse de, Avşin bu işe izin verecek gibi görünmüyordu.

"Jiyan, bunu konuştuğumuzu sanıyordum," dedi Avşin, sesi sakin ama içinde bastırılmış bir öfke vardı.

"Avşin, dinle beni. Orada neler olacağını bilmiyorum, ama seni yalnız bırakmaya niyetim yok. Bu mesele sadece senin değil, hepimizin meselesi!" diye karşı çıktı Jiyan, ama sesi çatallaşmıştı.

Avşin bir adım ona yaklaştı ve gözlerini Jiyan'ın gözlerine dikti. "Hayır. Bu mesele senin değil. Senin görevin kendini korumak, Gülden'i korumak. Bizim işimize karışmaya kalkma. Ben sana bu kadarını bile söylerken zorlanıyorum, ama beni daha fazla sinirlendirme."

Jiyan, onun bu sert çıkışına rağmen geri adım atmadı. "Sürekli beni uzak tutmaya çalışıyorsun. Sadece oturup beklemek için fazla şey yaşadım, Avşin. Beni anlamıyorsun!"

Avşin derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Ama sözleri hâlâ keskin ve buyurgandı.

"Hayır, Jiyan, sen beni anlamıyorsun. Bu meselede bir anlık yanlış hareket, her şeyi geri döndürülemez hale getirir. Eğer Abbasiler seni tehdit olarak algılarsa, sadece senin değil, hepimizin hayatı riske girer. Beni zorlama."

Jiyan, ellerini sıkıp bir an sessiz kaldı. Gözleri dolmuştu ama öfkesi hâlâ dinmemişti.

"Her zaman böyle yapıyorsun," dedi, sesi titreyerek. "Hep korumaya çalışıyorsun ama bu koruma beni daha da çaresiz hissettiriyor. Kendimi savunmam için bana izin vermiyorsun."

Avşin, bir adım daha yaklaştı, sesi daha alçak ama daha sertti. "Seni korumak benim görevim. Ve bu, her şeyden önce gelir. Eğer kendini savunman gereken bir durum olursa, o gün geldiğinde savaşmayı öğrenirsin. Ama bugün o gün değil."

Jiyan, Avşin'in gözlerindeki kararlılığı görünce daha fazla konuşamadı. Bir an ona karşı çıkmayı düşündü, ama içindeki bir ses bunun boşuna olacağını söylüyordu. Avşin'in sert mizacının altında, onu koruma arzusu apaçık görünüyordu.

"Git ve odanda kal," dedi Avşin son kez, bu sefer sesi daha yumuşaktı. Ama bu yumuşaklık, Jiyan'a hiçbir şey değiştiremeyeceğini hissettirdi.

Jiyan, yüzünde bir hayal kırıklığıyla arkasını döndü ve yavaşça yukarı çıktı. Merdivenlerden çıkarken hâlâ Avşin'in söylediklerini düşünüyordu. Kendini küçük düşmüş hissediyordu, ama içten içe de Avşin'in onu korumak istemesindeki derin anlamı anlıyordu.

&&&

Avşar Ağa, bu sahnenin ardından Avşin'e dönerek başını salladı.

"Karını kontrol etmekte iyi iş çıkardın. Ama doğruyu söylemek gerekirse, Jiyan'ın cesareti Abbasiler karşısında işe yarayabilirdi. Onun kararlılığı belli ki babasının kızı olduğunu gösteriyor."

Avşin, dudaklarını büzerek başını iki yana salladı. "Jiyan'ın cesaretine lafım yok, ama bu cesaretin zamanı var. Onun yüzünden bir kriz çıkmasına izin veremem. Eğer Abbasiler, onun bu kararlılığını tehdit olarak algılarsa, bu sadece bizim değil, ailelerimizin de sonu olur."

Avşar Ağa, Avşin'in sözlerini onaylarcasına başını salladı. "O zaman, artık harekete geçme zamanı. Abbasiler bizi bekliyordur. Gidelim."

Avşin, hazırlanmış olan adamlara bir işaret verdi ve hep birlikte konağın kapısından çıkıp Abbasilerin konağına doğru yola koyuldular. Jiyan ise odasının penceresinden onları izliyordu, içinde bir yanardağ gibi patlamaya hazır öfke ve hayal kırıklığıyla.

&&&

Jiyan pencerenin önünde, uzaklaşan araçların çıkardığı toz bulutuna bakıyordu. Avşin'in gittiğini görmek, içindeki huzursuzluğu daha da büyütüyordu. Her şeyin kontrol altında olduğunu söylüyordu ama Jiyan buna inanmakta zorlanıyordu. O sırada kapının hafifçe tıklatıldığını duydu ve içeri Daye girdi, elinde bir tepsiyle.

"Kızım, biraz su iç. Sinirlerin yatışır," dedi, tepsiyi masanın üzerine koyarak.

Jiyan, tepsideki suya kısa bir süre baktı ve başını iki yana salladı. "Daye, böyle yapamayacağım. Beklemek beni çıldırtıyor. Orada neler olduğunu bilmiyorum. Ya yanlış bir şey olursa? Ya kimse eve dönmezse?"

Daye, derin bir nefes alarak Jiyan'a yaklaştı. "Senin bu ateşin... İkiniz de ateş ve barut gibisiniz ama bir birinizi tamamlıyorsunuz Avşin bir az sert çıkıştı doğru ama seni çok seviyor endişeleniyor her şey eski haline dönecek sadece sen sabırlı ol ."

"Peki ya sabır bir şey değiştirmezse? Gülden hâlâ tehlikede. Avşin beni anlamıyor! Sadece burada oturup hiçbir şey yapmadan beklememi bekliyor."

Daye, Jiyan'ın gözlerine baktı, yüzünde hem şefkat hem de kaygı vardı. "Bu işler aceleyle çözülmez, Jiyan. Aklını kullan. Bazen beklemek en büyük cesarettir."

Ama Jiyan dinlemiyordu. Daye'nin sözleri, içindeki huzursuzluğu yatıştıramamıştı. O sırada gözleri, odanın köşesinde duran telefonuna takıldı. Bir an düşündü. Belki de Gülden'i aramalıyım, ne durumda olduğunu öğrenmeliyim.

Telefonu aldı, hızla Gülden'i aradı ama cevap yoktu. Bu, içindeki paniği daha da büyüttü.

"Daye," dedi Jiyan birden. "Burada kalamam. Gülden'e bir şey olursa, kendimi asla affetmem."

Daye, bu sözleri duyunca kaşlarını çattı. "Kızım, sakın bir delilik yapma. Avşin seni burada tutmak için neden bu kadar diretmiş, anlamıyor musun? Bu mesele bir yanlış adımla büyür. Eğer Abbasiler seni görürse, mesele daha da kötüleşir."

Ama Jiyan kararlıydı. Daye'nin uyarılarını bir kenara bırakarak hızlıca odadan çıktı. Konağın alt katına indiğinde, dışarıda duran bir araca gözü takıldı. Şoför arabanın yanında bekliyordu.

Jiyan, kararlı adımlarla şoföre doğru ilerledi. "Araba hazır mı?" diye sordu, sesi sakin ama emirdi.

"Evet, hanımım," dedi şoför, biraz şaşkın bir şekilde.

"Beni Alân Konağı'na götür," dedi Jiyan, şoförün itiraz etmesine fırsat vermeden araca binerken.

Şoför, bir an tereddüt etti. "Ama hanımım, Avşin Bey size buradan çıkmamanız gerektiğini söyledi."

"Avşin Bey şu anda burada değil," diye yanıtladı Jiyan, gözlerini şoföre dikerek. "Sana bir şey olursa sorumluluğunu alırım. Şimdi yola çık."

Şoför, Jiyan'ın kararlılığı karşısında daha fazla itiraz edemedi ve motoru çalıştırdı. Araba hızla konağın kapısından çıkarken, Jiyan'ın içinde hem korku hem de bir rahatlama vardı. En azından bir şeyler yapıyordum, diye düşündü.

&&&

Jiyan'ın Alân Konağı'na doğru gittiğinden habersiz olan Avşin, Abbasilerin konağına yaklaşırken, düşünceler zihninde dönüp duruyordu. Arabadan inerken, Avşar Ağa yanına gelip koluna dokundu.

"Avşin," dedi. "Dikkatli ol. Bu adamların niyeti hiç iyi değil."

"Biliyorum," diye yanıtladı Avşin, gözlerini konağın büyük demir kapısına dikerek. "Ama bu meseleyi çözmek için bir yol bulmalıyız."

Kapıdaki Abbasiler onları görünce içeri davet etti. Büyük bir salonun içine girdiklerinde, Azad Ağa ve birkaç adamı onları bekliyordu. Odanın havası gergin ve tehditkârdı.

"Bakıyorum da, cesaretin varmış Avşin," dedi Azad Ağa, oturduğu yerden. "Bize meydan okumak için gelmişsin."

Avşin, sakin ama sert bir şekilde konuştu. "Buraya meydan okumaya değil, konuşmaya geldim. Sorunlarımızı büyütmeden çözmek istiyorum."

Azad Ağa alaycı bir kahkaha attı. "Sorunlarımız mı? Sorunlarımız, senin sözünü tutmamandan kaynaklanıyor, Avşin. Eğer töreye uygun davranmış olsaydın, şu anda burada olmazdık."

Avşin dişlerini sıktı, ama kendini sakin tutmaya çalıştı. "Sizinle düşman olmak istemiyoruz. Eğer bir çözüm yolu varsa, bunu konuşarak halletmek istiyorum."

Azad Ağa, Avşin'in yüzüne bir süre baktı. "Peki, o zaman konuşalım," dedi, sesinde tehditkâr bir alay vardı.

&&&

Bu sırada Jiyan, Alân Konağı'na varmıştı. Kapıdan hızla indi ve konağa yöneldi. Kapıdaki korumalar onu tanıyınca hemen içeri aldılar. Ancak içeri girdiğinde, beklemediği bir manzarayla karşılaştı. Gülden, babasıyla birlikte oturuyordu ve her şey gayet sakindi.

"Jiyan, neden buradasın?" diye sordu Gülden, şaşkın bir şekilde.

"Güvende olup olmadığını görmek için," dedi Jiyan, derin bir nefes alarak. "Avşin hiçbir şey söylemedi. Sadece beklememi istedi. Ama bunu yapamazdım."

Gülden, ona doğru yaklaşıp ellerini tuttu. "Korkman normal ama burada bir sorun yok. Babam her şeyi kontrol ediyor."

Jiyan tam bir şey söyleyecekken, birden dışarıdan bağrışmalar duyuldu. Kapının önünden hızla geçen bir adam, "Abbasiler harekete geçmiş! Avşin'in olduğu konağa baskın yapacaklar!" diye bağırıyordu.

Bu sözler Jiyan'ın kanını dondurdu. Avşin... Tehlikede miydi?

Gülden, Jiyan'ın koluna yapıştı. "Ne yapacağız?"

Ama Jiyan, gözlerini kısarak kapıya yöneldi. "Ben gidiyorum. Beni durdurmaya çalışma."

Gülden, arkasından "Jiyan, yapma!" diye seslense de Jiyan çoktan harekete geçmişti. Kapıya koştu ve dışarıdaki arabalardan birine atladı.

Bu kez kimse onu durduramayacaktı.

Bölümün Sonu

~Süveyda~

Yine olaylı bir bölüm daha

Yorum yazmayı unutmayın

Bölüm : 17.12.2024 23:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...