20. Bölüm

20. Bölüm- Final: Eyfel

Tubanur Peker
tubanurpeker1006

Akşam olmuştu, partinin başlamasına bir kaç dakika kalmıştı. Aklıma Kübra'nın yazdığı kitaptan bir kaç kelimesi geldi 'Dokunmak isteyipte dokunamamak o kadar acı gelir ki bazen. Sevmek isteyipte sevememek o kadar zor gelir ki bazen. Mesafelerde olsa sevmek ve dokunmak istemek ayrı bir ayrıcalıktır.' Bu cümleler bu kelimeler bana çok iyi geliyordu.

Gece mavisi bir elbise giymiştim parti evde olmayacaktı Murat bir parti salonu kiralamıştı.

"Sevgilim." Diye bağırdım. gözlerim gibi gece mavisiydi elbise de.

"Efendim bebeğim." Dedi.

"Fermuarım çeker misin?" Ellerini elbisemin fermuarına uzattı ve yukarı çıkardı.

Bu gece sadece gözlerimin rengi olmak istiyordum. Sadece gözlerim olmak istiyordum, sadece ben olmak istiyordum.

"Çok güzelsin." Dedi bana bakarak. Ellerini belime sardı ve konuşmaya devam etti "8. Sınıfa gidiyordum o aralar benle aynı okulda bir kız vardı aynı sen gibiydi mavi gözlere hatta aynı bakışlara sahipti. Aşık olmuştum her okul çıkışı onu izlerdim bazen ise evine kadar peşinden gitmiştim. Çok aşıktım gözüm kör olmuştu. Bir gün ona gittim dedim ki, 'Ben sana aşık oldum, benle çıkar mısın?' ilk önce bana baktı sonra gökyüzüne ve dedi ki, 'sana aşık değilim seni tanımıyorum ama takma yakında geçer.' işte o takma yakında geçer diyişi o zamanlar canımı çok yakmıştı. Geçmedi bende geçeceğine inanmamıştım aslında sonra bir gün dedim ki 'O son kızdı artık aşık olmayacağım.' şimdi ise bunu dediğime çok pişmanım. Aşık oldum, evlendim ve bebeğim oldu." Bu hikayeyi duyduğumda o kadar şoka girmiştim ki, bana aşık olması da ayrı bir şoktu. Bana benziyormuş oysa beni nasıl sevdi onu reddeden birine benzeyen kişiye nasıl aşık olabildi?

"Ben bu anını bilmiyordum, özür dilerim." Gözlerim dolmuştu. Hangi vicdansız kız onu böyle reddede bilirdi ki?

"Bende onu bu gece ki partiye çağırdım ve kabul etti eşi ile bizim partimize gelecekmiş." Dedi. Gözlerim şok içinde büyüdü.

"Sen eski aşık olduğun, sana acı çektiren kızı bizim bebeğimizin partisine mi çağırdın? Hem de bana sormadan. Sen o kıza baktıkça o gününü göreceksin acı çekeceksin benim ve bebeğimizin yanında." Dedim.

"Kızmadın sadece acı çekmemem için mi dedin bunu?"

"Kızmadım, acı çekmene dayanamıyorum sevgilim." Kızmamıştım ama anlattığı anısı çok kötüydü. Murat'ın o kızı yeniden görüp acı çekmesini izlemek istemiyordum.

"Bu daha iyi gelecek sevgilim. Ben onu kaybetmedim, o beni kaybetti." Haklıydı bu kadar mükemmel bir adamı kendisi kaybetmişti.

"Gidelim mi?" Diye sordu.

"Paris hazır değil!" Dedim panikle. Murat'ın güldüğünü duymuştum.

"Sence ben sevgilimi tanımıyor muyum?" Tabi tanıyordu ve Paris'i hazırlamıştı.

"Seni hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum bazen." Dedim. Yanıma geldi ve kulağıma fısıldadı.

"Doğdun, büyüdün ve benim oldun." Dedi. Gülerek yüzüne baktım ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

"Şimdi hiç acı çekmem." Dedi gülerek.

"Deli." Diyip geçiştirdim.

"Sana deli olduğum doğru bir bilgi." Muhteşem ötesi sesi ile konuşmuştu yine.

"Ronamtiklik iksiri varda benden gizli içtin mi?" Diye sordum.

"Aşk iksiri bu bebeğim." Bebeğim deme o kadar alışmıştık ki -tabi Murat önceden alışmıştı- dilimizden düşmüyordu.

"Aşk iksiri Paris doğunca içmişsin. Küstüm." Dedim sahte bir trip atıyordum. Odamdan çıkıp Paris'in odasına gittim. Prenses gibiydi, benim kızım diye demiyorum kesin bir kaç kişi ona yürüyecek.

"Gel bebeğim." Dedim ve odadan dışarı çıktım.

"Hemen kızına koş hemen." Dedi. Galiba kıskanmıştı. 14 günlüktü ama çok garip bir şekilde 14 günlük bebek gibi durmuyordu.

Evden çıkıp araba da sürücü koltuğunun yanında ki koltuğa yerleştim Paris ile. 14 gün geçmesine rağmen dikiş yerim ağrıyordu, bu yüzden araba kullanamıyordum.

"Trip mi yiyorum?" Beni bu kadar iyi tanıyan bir eşim olduğu için çok şanslıydım.

"Hıhı." Dedim.

Gelene kadar konuşmamıştık. İçeri Paris ile girdiğimde aniden -adını unuttuğum şey- patladı ve etraf kağıtlar ile doldu. Alkışlar çoğaldığında Paris'in ağlama sesi duyuldu.

"Ah zavallı torunum benim korkuttular mı seni?" Annem yanıma gelip Paris'i aldı kucağımdan aldı.

Bir kaç saatin sonunda o kız ve eşi gelmişti. Murat elini belime koyup onların yanına yönlendirdi beni.

"Hoş geldiniz." Dedik Murat ile aynı anda.

"Hoş bulduk." Dedi ikisi de aynı anda. Gözlerim Murat'a kaydı. Gözlerinde acı arıyordum ama yoktu tam tersi mutluluk vardı. Onu gördüğü için mutlu mu olmuştu?

"Gelin dışarıda kalmayın." Dedim. Pekte önemli değilsiniz ama neyse diye geçirdim içimden.

İç Ses: Kıskançlık başladı

Sevda: Sus!

İç Ses: Eski bir mesele biliyorsun dimi?

Sevda: Evet, o yüzden kıskanmıyorum!

İç Ses: Kesin kıskanmıyorsundur.

Sevda: Sesini kessene!

İç Ses: Murat elinden gidince bana sığınma!

Sevda: Çok beklersin.

İç sesimin dedikleri canımı yakmıştı. Ya gerçekten elimden giderse. Kafamda binlerce soru vardı ve cevapları yoktu. Aynı sınav soruları gibi soru var ama cevap yok, oysa hayatımız da soruydu ve cevabını bulamayıp boş bırakmakla yetiniyorduk.

"Sevda eşim oluyor." Ne, sadece Sevda eşim oluyor demekle mi yetiniyor o?

"Evet, eşiyim ve bu partinin sahibinin annesiyim yani kızımın." Dedim.

"Kızınız oldu demek ki?" Dedi kız.

"Evet canım. Noldu sizin küçük bir miniğiniz yok mu?" Dedim.

"Yok." Dedi.

"Ah tam tahmin ettiğim gibi senden anne olmayacağı belliydi." Dedim gülümseyerek.

"Anne olmak sorun değil sorumluluk sahibi olmak lazım." Dedi.

"Demek ki sorumluluk alamayan bir insansın. Zaten senden anne olmaz bebeğim hadi benim miniğim bekliyor beni inşallah ayıp olmaz." Dedim.

"Ah ta-" Sözünü kesip konuştum.

"Olsa da bir şey olmaz zaten sonuçta anneyim." Diyip yanından gittim.

Bu kızı daha yeni tanımama rağmen çok sinir olmuştum her kelimesi benim sinirden delirmeme neden oluyordu. Annemlerin yanına geldiğimde Paris etrafa masum bakışlar atıyordu. Beni görür görmez bana gelmek istemişti. Paris'i kucağıma aldım ve Murat'ın yanına gittik.

"Baba biz geldik." Dedim sesimi incelterek.

"Hoş geldin miniğim." Dedi Murat Paris'e bakarak.

"Bana hoş geldin yok mu kahviş?" Gülerek yüzüme baktı.

"Sende hoş geldin maviş." Dedi ellerini belime koyup beni kendine çekerken.

"Hoş buldum kahviş." Dedim gülümseyerek.

"Ooo kahviş bey bizi unuttun bakıyordum da." Dedi Kübra.

"Siz Eylül Kübra Aysal mısınız?" Salak bu kız var ya.

"Ah canım sen beni sana benzeyen kişiler ile arkadaş olduğumu mu sanıyorsun?" Kız bana sinir olmuş şekilde baktı.

"Evet, benim." Dedi Kübra.

"Senin kitabını okumak isteyen onlarca insan var, neden kitabını bastırmıyorsun?" Yani kardeşim sana ne ya sana ne!

"Ünlü olmak istemiyorum." Diye sallayarak cevap verdi Kübra.

"İki aileyi de alalım bir fotoğraf çekelim." Ortaya ben ve Murat geçmişti kucağımızda Paris vardı. Benim yanımda annem, annemin yanında Sedat babam, Sedat babamın yanında Serkan babam vardı. Murat'ın yanında Aydan annem, Aydan annemin yanında Mehmet babam vardı. Fotoğraf çekildi ve Paris ben bi de Murat olarak fotoğraf istedik bugünün anısına.

(18 Sene Sonra)

Gözlerimin içinde parlama vardı tam tamına 18 sene geçmişti. Paris çok büyümüştü ve çok güzel bir kız olmuştu. Gözleri gün geçtikçe mavi olmuştu Kübra ona (maviş iki) demeye başlamıştı bile.

"Anne." Dedi Paris.

"Efendim meleğim."

"Bu masalın sonu böyle mi bitiyor?"

"Bu masalın sonu böyle bebeğim ama başka masallar da başlayacak." Dedim.

"Bu masal bitiyor, öyle mi?"

"Evet sevgilim bitiyor."

"Veda zamanı geldi o zaman."

"Geldi."

"Abla Edaya bir şey de."

"Bir şey."

"Kübra ya."

"Lan evlendiniz hala aynısınız."

"Sanki sen evde kaldın." Dedi Eda.

"Kız sus Ali ile ayrılırsak senin yüzünden!"

"Bitti mi masal?" Dedi Eda.

"Bitti." Dedi Hayat.

"Başka masallar başlar lan abartmayın." Dedi Kübra.

"Bu asla değişmeyecek." Dedim.

"Bizde değişmeyeceğiz." Dedi.

Her masal bittiğinde yeni bir masalın başlangıcı olur. Bir masal biter, bir masal başlar. Sadece inanmak gerekir. Sadece aşk gerekir. Ne olursa olsun vazgeçmemek gerekir. Her kavganın sonunda ayrı kalkamamak gerekir. Sevgi gerekir. Aile gerekir. Mutluluk gerekir. Mutluluğun tarifi ne mi? Biraz acı, biraz tatlı ve biraz sevgi.

- - -

Biraz acı, biraz tatlı ve biraz sevgi... 3. Kitabımızında sonuna geldik. 1 senedir yazıyorum ve bu final en duygusal final oldu. Bi de aniden ikinci kitabı çıkarıyormuşum kxköddmldkdkfld ne güleriz ama. Gülsem mi ağlasam mı bilememiyorum. Karmaşık duygular içerisindeyim. Yeniden Köprünün moduna girmem biraz zor olacak gibi ama olsun gireriz. Yakında OBGG ve Köprüye de bölüm gelir belki bu sene SM ve Karanlığa başlamam bilmiyorum tam net değil. Eyfele gelecek olursak tamamen bitten ilk kitabım kendimi 'zaten ikinci kitabı olacak' diye motive edemiyorum neyse bitti daha fazla da konuşmaya gerek yok.

Sizi Seviyorum

Elveda... (bir gün bunu yazacağım aklıma gelmezdi)

~< Tubanur Peker >~

Bölüm : 27.11.2024 18:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...