4. Bölüm

4. Bölüm: Beni Bırakma

Tubanur Peker
tubanurpeker1006

Bir gün kelimeler anlamsız kalır. Konuşamazsın işte o an sen değil kalbinin konuşma zamanıdır. Gözlerimi açtığımda kendimi boğuluyormuş gibi hissediyordum nefes almam imkansız gibi duruyordu. Bu aralar çok fazla kriz geçiriyordum.

'' Sevda." Diye bağırdı içerden Murat. Ben ise ne nefes alabiliyordum ne de konuşabiliyordum. ''Sevde iyimisin ses ver." Hemen sonra kapı kırılırcasına açıldı.

'' İlacın... nerde?" Diye sordu sonra aklına gelmiş gibi hemen gitti ve ilacı getirdi. Kendime acıyordum şu küçücük ilaç olmadan nefes almam imkansız gibi bir şey oluyor. İlacımı içtikten sonra derin bir nefes aldım ama hiç bir şekilde kendimi sakinleştiremiyordum, kalbimin atış hızına yetişmek mümkün olmuyor derin derin nefes alıp veriyorum ama hiç bir şey olmuyor.

''Teşekkür ederim, hayatımı kurtardığın için." Dedim zar zor konuşarak.

" Önemli değil, iyimisin?" Dedi soğuk bir sesle.

''İyiyim ama sana bir şey mi oldu?" Dedim dehşet içinde.

'' Babam kalp krizi geçirdi gözlerimin önünde sonrada senin sesini duydum." Dedi morali bozuk bir sesle. Yatakta oturur pozisyona geçtim.

''Yok hastaneye gidecekler." Nefesim yavaş yavaş yok oluyordu. Yine bir astım krizinin ortasındaydım büyük ihtimal bu gece yüzlerce astım krizi geçirip Murat'ın uyuduğu an da krizden ölücektim.

''M-Murat." Dedim zar zor. ''İla-" Bu sefer sözüm yarıda kaldı. Nefesimin daha fazla gittiğini anladım o sırada Murat dudaklarımın arasına ilacı koyuyordu bir fıs sesi çıktı ve ilacın boğazımdan aşağı gittiğimi hissettim. Nefes alabiliyordum ama kendimi nefes alamıyormuş gibi hissediyorum. Bunu Murat'tan saklamaya çalışıyordum, ama tabi yapamıyordum.

''İyi değilsin sen." Dedi ve hemen yanıma geldi beni kolunun altına aldı başımı göğsüne yasladı.

''Senin iyi olduğuna inanana kadar yanında kalıcam." Dedi ve hemen sonra gözlerim kapandı ve nefes alabildiğimi hissediyordum, sonrası uzun bir karanlık.

(Murat'ın anlatımı)

Tüm gece boyunca uyumadım ve sadece onu izledim. Aynı evde yaşasak bile astım krizi geçirdiği an yanına sadece koşuyordum yetişe bilmem mucize oluyor.

''Anne." Dedi sonra sustu. Kabus mu görüyordu? ''Baba." Yine sustu. "Hayat." Dedi sonradan bir anda kucağımda ufak bir sıçrama hissettim, uyanmıştı.

''Murat." Diyip sarıldı. Hayla ne olduğunu anlayamamıştım.

''Tamam geçti kabus gördün." Dedim sakinleştirici sesimle.

''Geçmedi." Dedi sonra devam etti. ''Annem, babam kardeşim onlara bir şey olmamamalı." Dedi. Ben şok içinde Sevdaya bakarken Sevda neredeyse çığlık atacak şekilde ağlıyordu.

''Hazırlan." Dedim. ''Dışarı çıkıyoruz." Evet şu an onu zorla dışarı çıkartıyor olabilirim ama biraz sakinleşmesi gerekiyor. Hemen misafir odasına gittim Sevdanın bana verdiği pijamaları çıkardım. Doğrusu şu ki Sevda yanlışlıkla babasının pijamasınıda almış. Giyinip hemen Sevdanım odasına gittim ve kapıya vurdum.

''Gir." Diye bir ses geldi içerden ve hemen kapıyı açtım karşımda kısa kot pantolon ve kısa tişörtlü bir kız çıktı. Galiba bu gece sinirlerime hakim olmam gerekiyordu yada insanların Sevdaya bakmaması gerekiyordu, katil olmamam için bunların yapılması lazım. ''Ben hazırım." Dedi sonra çok ciddi bir şekilde soru sordum.

''Kumaş mı bitmiş?" Dedim ve hemen ardından üstüne baktı. Sanki böyle dışarı çıkmak onu rahatsız etmiyordu.

''Hayır bunların modası bu." Dedi gülümseyerek.

''Yani kumaş bittiyse parasını verim alsınlar, sana gelince ise daha kısası yok muydu?" Sevdanın gözlerinde büyük bir şok dalgası görmüştüm.

'' Varda giymiyorum. Çünkü temizlik yaparken giyiyorum." Dedi ilk başta rahatlamıştım ama şimdi daha fazla sinirlerlenmiştim. Hemen çantasına eşyalarını koydu dolabında ayakkabı kutuları vardı hemen bir tanesini seçti ve giydi ardından masanın üstündeki anahtarı aldı onuda çantasına koydu ve hemen yukarı çıktık. Ev üç katlıydı en alt katta yatak odaları vardı en üst katta ise misafire özel küçük bir ev gibi. Ortada ise giriş-çıkış salon misafir salonu ve mutfak vardı birde hiç kullanılmadığını düşündüğüm bir banyo çünkü her odanın kendine özel odası vardı.

''Eee bizi evden çıkardın şimdi napıyoruz?" Diye sordu Sevda. Hemen elini tuttum ve onu Fransa'daki en güzel yere götürdüm hatta bize çok yakındı.

''Eyfel'e getireceğini söyleseydin keşke." Dedi sonra hemen devam ettim.

''Söyleseydim gelmezdin Hayat'ı kaybettiğiniz günün anısı var burada." Dedim tabi şaşırdı bu olay magazine bile çıkmamıştı çünkü ben izin vermemiştim. Hayat mı kim? Sevdanın en büyük acısı. Hayat Sevdanın kardeşi burada kaybolmuştu belki burda olsaydı on sekiz yaşında bir kız olucaktı. Hiç kimse ne olduğunu bilmiyor Hayat'a.

''Sen bunu nerden biliyorsun magazine bile çıkmadı." Dedi şoklar içinde. Şok demedim şoklar dedim.

''Magazinin çıkmaması için her şeyi ben yaptım en büyük ortağımıza kimse zarar veremezdi tabi bir kızı olduğunu bilseydik ve bu Kızın bu kadar güzel olduğunu bileydik daha iyi olurdu ama napalım kader." Dedim.

''Teşekkür ederim." Dedi bende sinir olsun diye hemen laf attım.

''Eşekkür mü ediyorsun bana." Dedim işte tam o saniyede gözlerinde o siniri gördüm sanki dünyanın en sinirli insanı o gibiydi.

''Bana bak bir telefon ile seni işinden ederim sonra üstüne hayatını karartırım." Karanlık olan hayatıma tek ışıktı ama kendi Işığını söndürmek istiyordu tabi buna ben izin verirmiyim? Asla ama asla izin vermem. O benim önümü görmem için ellerime tutuşturulmuş bir ışığım.

'' Benim hayatımı karartamazsın bu bir işimi elimden alamasın bu iki ve bu hayatta beni korkutamazsın bu da üç olsun." Dedim o ara Sevdanın içindeki siniri gördüm.

''Birinci ben hayatına girdiğim herkesin kaptanlığı oldum ikinci işini elinden alamaya bilirim ama ortaklığı bitire bilirim üçüncü seni öyle bir korkuturum ki asla ama asla kendine gelemezsin." Hemen ardından ellerini boğazına getirdi ve yere düştü yoksa yine mi? Sonra o iki mavi güzel gözler kapandı. Maviş gözlerini kahvişine çeviriyordu.

''Sevda, Sevda aç gözünü Sevda nefes al ilacın nerde Allah kahretsin nerde ilacın." Çıldırmak üzereydim sanki onun değilde benim nefesim kesilmişti ben atım krizi geçirmiştim. ''S'il vous plaît aider." (Lütfen yardım edin.) diyordum sesim istediğimden bile daha fazla çıkıyordu hemen sonra yaşlı bir adam geldi.

''Qu'est-il arrivé?" (N'oldu?) Dedi adam bana bakarak.

''Asthme..." (Astım...) Konuşmak değil nefes almıyordum, alamıyordum.

''Tamam sorun yok hemen hastaneye yetiştiricem." Adamında Türkçe bilmesi beni daha fazla mutlu etmişti ama bunu belli etmem bile imkansızdı.

''N'olur." Konuşmaya bile nefesim kalmamıştı.

''Arabam hemen şurda oraya kadar götürür müsünüz, hanımefendiyi?" Bu sefer arkadan bir adam konuştu.

'' Baba sen eve git Ada evde tek kalmasın." Dedi bizi hastaneye götürecek adam o sırada zayıf bedeni ile kucağımda baygın yatan bir Kadın vardı.

Eve gelmiştik Sevda'yı yatağına yatırdım ve uykusuyla baş başa bırakırken elimi tutu.

''Gitme sen olmazsan korkuyorum ve uyuyamıyorum." Dedi.

''Tamam gelicem pijamaları giyim gelim bekle." Dedim ve hemen yan odaya girdim. Bu oda Hayat'ın odası olduğuna emindim çünkü bütün misafir odaları yukarda. Pijamalarımı giyip hemen yan odaya girdim. Beni beklemişti hemen pikeyi kaldırdım ve yatağa girdim üstüme pikeyi yeniden giydim ve Sevdayı kollarımın arasına güvene aldım.

'' Beni Bırakma." İşte kalbim sızlamıştı.

''Dünyanın sonu bile gelse sen bana böyle sarılacaksın ve bir birimizi asla bırakmayız sana sözüm olsun." Dedim ve saçlarına ufak bir öpücük kondurdum.

''Dünyanın sonu geldi zaten farkında değil misin?" Diye sordu.

''Sence biz yana yana ilken dünyanın sonu gelebilir mi?" Diye sordum sorusuna cevap vermeyerek. Ki sorusunun cevabını çok merak ediyordu hemde çok merak ediyordu.

''Sence bir gün Hayatın gerçekten yaşadığını öğreniriz ve daha mutlu oluruz ben onsuz bir hiçim Murat sadece seni is-" Sözü yarıda kalmıştıki hemen uyuya kalmıştı. Ne diyeceğimi çok merak ediyordum. En nefret ettiğim şey o mavi gözlerin kapalı olmasıydı. Şu an kendimden nefret ediyordum o mavi gözlerin kapalın olduğunu izlediğim için kendime kızıyordum. Mavi gözler benim aklımı başımdan alan tek gözler o gözlerin asla kapalı kalmasını istemiyordum o gözler açık kalmayı hakkediyordu.

Saat gecenin dördü ve bir telefon çalışı ile uyandım. Yanımda uyuyan Sevdadan kolumu zorda olsa kurtardım ve hemen Sevdanın telefonunu aldım ve bu katın terasına gittim.

''İyi günler niçin aradını?" Diye sordum ama karşı taraftan ses gelmiyordu. ''Beni duyuyormusunuz?" Yine ses yok galiba biri bana şaka yapıyordu hemde eşşek şakası gibi bir şey. Gibi değil tamamiylen öyle. ''Bakın cevap vermezseniz sizi polise şikayet etmek zorunda kalıcam." Dedim ve sonunda bir ses duydum.

'' Ben Hayat, Hayat Canlı. Sevda Canlının Eyla Canlının ve Sedat Canlının kaybettiği en küçük kızı sadece Sevda Canlı ile konuşmak istiyorum." Dedi ve suratımdaki ifade şoktu.

''Murat?"

Siz hiç sevdiğiniz kişi üzülecek diye yalan söylediniz mi? Söylediniz ama sakladınız diye daha sinirlendi ve ben o hatayı yapmıyorum.

- - -

Saat sabah erkenden canlı dersim var ve ben uyumuyor ve bir kitaba yeni bölüm yazıyorum sizin için sadece ama sadece sizin için.

Bölüm : 27.11.2024 00:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...