8. Bölüm

8. Bölüm: Anne

Tubanur Peker
tubanurpeker1006

(1 ay sonra)

Her şey bir göz açıp kapayıncayasına kadar hızlıdır. Hatta Işık hızındadır.

"Abla Murat gelmeyecek mi?" Bir aydır bu evde üç kişi yaşıyorduk ve üç kişiydik. Daha büyük bir ev ve daha büyük bir şirket olduk bir ay içinde.

"Bilmiyorum canım bana söylemedi." Dedim büyük evde sesimi duyurmak için bağırarak.

(1 ay önce)

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında yanımda Murat vardı. Elim onun elini tutmuş ve yuvasını bulmuş bir şekilde.

"İyimisin?" Soğuk sorusu ile konuşmaya çalıştım ama olmuyordu.

"Biraz daha zaman geçsin çok fazla nefessiz kalmışsın konuşamayacak derecedesin." Gözlerimi kapattım tamam dercesine.

"Sana bin kere dedim Sevda. Böyle olmaz dedim ama dinleyen var mı? Yok, oraya geldiğimde yerde ölü bir şekilde yatıyordun nefes almaya çalışıyordun ama alamıyordun." Murat'ın gözlerinin en derinine baktım öfke yoktu o en derinde korku vardı ama herkesin gördüğü şekilde bakarsam öfkeyi görebilirim.

"Lütfen konuşmaya zorlamasın kendini fazla yoracak." Dedi doktor.

(Günümüz)

Bir kaç saat sonda dört kişi kahvaltı yapıyorduk.

"Sevda biliyorum kızacaksın ve bana neden demedin diyeceksin ama..." ben bu kızın sözlerini yarıda bırakmasından nefret ediyorum. "Lafın kısası evleniyorum." Yanlış mı duydum ben, Kübra evleniyorum mu dedi?

"Ya ciddi misin çok sevindik." Hayatın Küba'ya sarılması ile kendime geldim.

"Sonunda tek erkek ben kalmayacağım." Çok komikti var ya Murat öldük gülmekten.

"Aynen zaten tek sana acıyordum." Üçü birden kahkahalar içinde gülerken ben burda surat asmış bir şekilde duruyordum.

"Abla?"

"Maviş?"

"Güzelim?" Şu an Küba'nın en yakın arkadaşı olarak hissetmiyorum kendimi?

"Eylül ne oldu Sevdaya?" Murat'ın sorusu ile haraket etmemeye devam ediyordum.

"Şu an bu olayı kendi içinde olay yapıyor. Şimdide kendine geliyor ve geldi." Gözlerimi hareket ettirdim.

"Bunu nasıl bana söylemezsin?" Hepsi ilk defa bu kadar sinirlendiğimi gördü.

"Güzelim ben dedim ona Sevdaya söyleme şimdilik de..." yok artık şaka mı bugün?

"Sen biliyordun yani?" Bu beni daha çok kırmıştı.

"Sevda öyle değil yani sana sürpriz yapmak istedim ama olmadı." Umrumda değildi. Yukarı odama çıktım dışarıda kar yağmasına rağmen kalın şeyler girmedim. Ceketimi ve çantamı alıp aşağı indim. Telefonumu unuttuğumu hatırlayıp mutfağa gittim ve telefonumu alıp evden çıktım. Arkamdan bana bağırdıklarını duymazdan geliyordum. Arabama binip en sevdiğim yere gittim. Hiç kimse yoktu her zamanki gibi. Burası neresi mi? Bura benim en sevdiğim dağ, burda yalnız kalabiliyorum.

"Ben geldim gökyüzü, ben geldim bulutlar, ben geldim dünya." Yapa yalnızdım burda ve yalnızlık beni mutlu ediyor.

"Sevda beni dinlermisin?" Murat'ın cümlesi ile arkamı döndüm.

"Senin burda ne işin var?" Diye sordum sinirli bir sesle.

"Lütfen yapma. Bana sinirlenme, lütfen yoksa kendimi gereksiz gibi hissediyorum." O zaman öyle hissetmeye devam et.

"Ben seni affetmeyeceğim asla ama asla affetmeyeceğim." Dedim bir anlık sinirle.

"Şu an çok sinirlisin ve bu sinirle herkese her şeye zarar verebilirsin." Haklı şu an çok sinirliyim be herkese zarar verebilirim.

"Murat seni asla affetmeyeceğimi söyledim ve şimdi gider misin?" Yüzüme baktı sanki yaptığı hatanın farkına varmış gibi.

"Ben zaten affetmeni beklemiyorum, sadece geçmişi unutmanı istiyorum." Yüzüne baktım.

"Yaptığın asla affedilemez bir şey bunu sakın unutma!" Güneş batmak üzereydi, gece doğmak üzereydi.

"Bitti mi?" Sahte bir gülümseme oluştu yüzümde.

"Bitti!" Dedim en sert sesimle.

"O zaman görüşürüz." Dedi ve gitti beni bırakıp gitti.

"Görüşürüz." Dedim arkasından hüzünlü bir sesle. Onu böyle bırakmak beni çok kötü kırdı.

                             🌃

Sabahlamıştım burda bu dağda ve hiç kimsenin beni merak etmediğini çok ama çok iyi biliyorum. Telefonuma bakmadan arabama ilerledim. Arabama bindiğimde bir şarkı direk olarak açıldı, şarkının sözleri şunlardı. 'Gecelerimi bana ver zehirim, hiç uyku uyutmaz mısın?' Şarkının sözleri bana bir tek onu hatırlatıyordu. 'Sen güzelim kalbimin ritmini çaldın ve gittin mi gerçekten yaptın mı bunu bana? Peki Ya aşıksam hayla dolanıyorsam şehrimde yalnız ve bulamıyorsam seni.' Gerçekten ona hayla aşıkken bitirmek güzel bir şey mi? 'Mavinin tonları gözümde parladı kafayı buldum ve gülüşüne sardım yok bunun dermanı yok.' Mavinin tonları diyişi hep aklımda dolaşıp duruyordu. 'Biliyorum ama napim bu deli kalbimi şişemi sonu devir mi beni sen gibi. Bu yağmurlar beni sensiz ıslatsa gökyüzüm arınır bütün bulutlarımda...' aklımda dönen bin tane soru varken ve onu deli gibi özlüyorken ayrılmam gerçekten iyi oldu mu? 'Gece mavisi gözlerinde kayboldum bul beni.' Gece mavisi, benim gözlerimden bahsettiği açık ve net. 'Tüm hata benim sana bu şarkılar bu gece duy beni. Gece mavisi gözlerinde kayboldum bul beni. Tüm hata benim bu gece duy beni. Gece mavisi, gece mavisi.' Şarkıyı duymamaya başlamıştım aklımda hiç bir şey kalmamıştı.

Hata yapmıştım hemde çok kötü bir hata, onu çok kırmıştım. Belki onu buna iten kişide bendim, benden ayrılmak istemiyordu ama ben zorladım. Ona aşıkken ayrılmak çok saçma, hatta bu olaya yalan diye bakmam daha saçma. Sevgilime yalancısı dedim neredeyse.

"Naptın kızım sen naptın?" Özür dilesem affetmez hemde asla affetmez. Dokunduğum her yer yıkılıyor, dokunduğum her yer toz haline geliyor. Yıkım sanki benim diğer ismim hatta Sevda Yıkım Canlı olarak değiştirmek istiyorum ismimi.

"Napıcaksın?" Kendi kendime sorduğum soruya verecek bir cevabım yoktu. Aslında cevabım vardı, cevabım uzun bir sessizlikti. Eve gitmek istemiyorum, yemek yemek istemiyorum, nefes almak istemiyorum. Sadece sonsuza kadar uyumak ve bir daha uyanmamak istiyorum. Şarkının yanında telefonumun çalan sesini duydum. Sim siyah telefonumu elime aldım ve telefonu açtım.

"Efendim?" Sert sesime hakim olamıyordum. Hayatın korku dolu sesini duyana kadar sürdü bu olay.

"Abla annem geldi Murat kapıyı açtı hemen peşindende babam geldi. Benim burda olduğumu biliyorlar!" Son söylediği kelimeler beynimin içinde dolaşıyordu.

Benim burda olduğumu biliyorlar!

Burda olduğumu biliyorlar!

Biliyorlar!

Derin bir nefes aldım ve gaza bastım. Burda hızlı gitmek hiç iyi bir şey değil ama eve yetişemezsem kardeşimi kaybedeceğim.

"Hayat sakın seni bulmalarına izin verme!" Sesimde öfke, sinir, üzüntü ve endişe duyguları yer alıyordu.

"Annem beni görürse her şey biter abla hemde her şey!" Evet, biliyorum maalesef. Hayatı yanımdan alabilirler beni ondan ayırırlar.

"Tamam canım sakin ol sana kimse bit şey yapamayacak!" Sesimde ki korku her şeyi bitirdi.

"Tamam abla." Sesi korku, endişe ve soğuk çıkıyordu. Benim kardeşimin sesi soğuk çıkıyordu.

Bir kaç saat sonra eve vardığımda karşımda Hayat ve Murat karşılarında annem ve babam.

"Sen kimsin?" Babamın sert sorusu ile Hayat başını kaldırdı. Anneme öfke ile baktı.

"Ben Hayat, Hayat Canlı Eyla ve Sedat Canlının kızı. Sevda Canlının küçük kız kardeşi." Hayatın verdiği cesaret ile başımı kaldırdım.

"Kızım!" Dedi babam mahçup bir sesle.

"O bizim kızımız olamaz!" Dedi annem sert bir sesle.

"Anne!" Hayatın anne diyişi kalbimi durdurdu.

Bazen hayatımız güzel olur bazen kötü. Hayat bir insan alır bir insan verir. Alırken herkesi kırıp döker ama verirken herkesi güldürür sevinçten ağlatır. Hayat...

- - -

Gecenin 02.21' i siz büyük ihtimal 20.00' da okuyacaksınız ama ben 02.21'de bölümü yazmayı bitirdim.

Sizce Sevda Murat'ı geri kazana bilecek mi?

Eyla neden öyle dedi?

Bunlar gibi binlerce soru var aklınızda ama sorularınızın cevabını alacaksınız.

Bölüm : 27.11.2024 00:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...