
Hayatta zor olan iki şey vardır. Birinin hayali olmak ve birinin hayal kırıklığı olmak. Hayali olmak zordur çünkü herkes mutluluğu, mutlu olduğu kişileri hayal eder. Hayal kırıklığı olmak, hayali olduktan sonra kolay olur birinin hayali olmadan hayal kırıklığı olamazsın. Birinin hayali olduysanız zaafı da olmuşsunuzdur. Düşünsenize aklınızda ki kişi ile kaç hayaller kurduğunuzu ve o hayallerin çoğu hayal kırıkları ile dolu.
2 Ay Sonra
Ben kim miyim? Ben senim, benimde senin gibi hayallerim yıkıldı.Terk edildim hemde nasıl mı? Komada yattığım yatakta uyandığımda görmek istediğim o gözleri göremedim. Hani ne zaman ihtiyacım olursa yanımda olacaktı, şimdi nerede miyim? Geçirdiğim sinir krizleri ettiğim intiharlar sonucu bir akıl hastanesinde duvarla bakışıyordum. Bugün çıkıyordum bekliyor muydum onu burada evet bekliyordum aslında.
Dışarı adım attım ve bir nefes aldım. Beklediğim o kişi yoktu bu kadar kolay vazgeçilmek insanın canını o kadar çok yakıyordu ki. Unutmuştu beni ben ise hâlâ onu bekliyordum.
"Abicim bekliyor musun?" Bekliyorum abi gelmek zorunda beni bırakamaz bu kadar kalpsiz olamaz. Ben bir adam sevdim, beni yarı yolda bırakan bir adam. Ben bir adam sevdim, beni anlamayan bir adam. Ben bir adam sevdim, beni sevmeyen bir adam.
"Gelir umuduyla bekliyorum." Gelir umuduyla beklediğimiz hiç kimse o yolun başına bile gelmemişti, şimdi ise o yola biz taşlar örmeye başladık. Şimdiye kadar gelmeyen bundan sonra da gelmesin.
"Çok güzelsin güzelim Akın dünyada ki tek erkekte değil. Yasemin aşk bazen çok can yakar ama sonu büyüktür asla ayrılmaz. Senin için deliren kişi seni hasta yatağında terk etti bu yüzden ben Akını hiç sevmemiştim ne bok olduğunu biliyordum." Benim en büyük şansım galiba abim olmuştu. Aşktan gülmeyen yüzüm abimden güldü.
"Sevseydi böyle olmazdık." Hayal kırıklığı iyileşmezmiş ben bunu bu sefer daha iyi anladım.
"Aslında onun gözlerinde kalbinde de sana karşı çok büyük bir aşk vardı ama işte o seni bıraktı gitti." Acı içinde bana baktı. "Aman neyse gel ben seni evine götüreyim." Abim belimden tutarak yürüttü beni. Yürürken canım çok yanıyordu hâlâ.
Yol boyunca neredeyse hiç konuşmadık sadece şarkılar dinledik. En sonunda eve gelmiştim. Abim beni kucağına alıp odama kadar çıkardı, sancım o kadar vardı ki hareket ettiğimde bile canım çok yanıyordu. Annem çorba yapmıştı benim geldiğimi duyunca koşa koşa odama geldi.
"Oğlum iyi mi, doktor ne dedi, yarası ne zaman iyileşir?" Annem uzamış saçlarımı okşamaya başladı. Kahverengi gözlerim o kadar yorgun ve üzgün bakıyordu ki. Nisa, Melis ve Alev sırayla odaya girdi.
"Kuzum iyi misin, gelebilir miyiz?" Biraz da olsa yüzüm gülmüştü.
"Geldiniz o kadar nasıl gidin diyim gelin. İyiyim bu arada." Dedim.
"Şey bunu demenin yeri mi bilemem ama beni Akın aradı." Alevin cümlesi kalbimin hızlanmasına neden oldu.
"Alev iyileştikten sonra söyleseydin ya kızım." Dedi annem.
"N-ne d-dedi?" Aklım kalbime engel olamıyordu. Çok merak ediyordum.
"Seni sordu iyi mi dedi." Gelmeyecekti.
"Gel gör deseydin." Dedim.
"Söyledim ama yüzüne bakacak yüzü yokmuş." Alevin söylediği şeyle aşırı sinir oldum.
"Arıyorum şimdi onu." Dedim telefonumu aradım.
"Kızım bi dur." Annemin uyarısını pek umursamadım.
"Yasemin dikişlerin var ani hareketler yapıp durma!" Diye bağırdı abim.
"Telefonunu bulsan da ulaşamazsın numarasını değiştirmiş beni de gizli numaradan aradı." Şokla baka kaldım.
"Alev sus artık!" Melis dayanamadı ve Alevi susturdu.
"Melis haklı Alev. Yasemini tanımıyor musun şu an çok zor duruyor zaten." Haklıydı şu an şu yatakta çok zor tutuyordum kendimi.
Uzun zaman sonra ilk defa yataktan kalktım. İyileşmiştim kalbimin acısı yediğim kurşunun acısından daha fazlaydı bin tane kurşun yeseydim de bu acıyı çekmeseydim. Bir insanın gidişini izlemek o kadar ağır gelir ki gözlerinin önünde gidiyor sen kal gitme demekten başka hiç bir şey yapamıyorsun ama o dinlemiyor, kalmıyor gidiyor kalbine o an bir ağrı giriyor, canını çok yakıyor işte o ağrı asla iyileşmiyor, naparsanız yapın o acı hep duruyor. Uzaktan bakıyorsun sadece acı içinde bakıyorsun. Annem beni görür görmez hemen yanıma geldi.
"Ah be kuzum neden kalkıyorsun daha iyileşmedin." Anne ben çok iyiyim ama kalbim acılar kırıklar içinde ve o kırıklar bana batıyor.
"Anne gerçekten iyiyim merak etmeyin." Dedim ve mutfağa gidip bir bardak su içtim. O sırada tam yukarı odama çıkacakken gözlerime ayna çarptı o kadar bitkindim ki. Göz altlarım şişmiş ve mosmor olmuştu. Odama çıktım artık ev bana çok dar geliyordu ama o kadar büyük bir evdi ki. Evin büyüklüğü değil de içimdekiler beni daraltıyormuş. Rahat bir elbise giydim altına spor ayakkabı giydim topuklu ayakkabı giyecek kadar iyi değildim. Biraz makyaj yaptım ve çantamı alıp çıktım odadan.
"Yasemin sen beni delirtecek misin kızım bu halde dışarı mı çıkacaksın bi de araba kullanarak hayır izin vermiyorum çıkamazsın Yasemin otur evinde sinir etme beni!" Annemin bağırmalarını aldırmadım.
"Anne bak nefes almak istiyorum neden anlamıyorsunuz daralıyorum nefes alıcam sadece nolur beni bırakın nolur." Annem dayanamadı biliyordu beni tutamazdı.
"Ne diyim kızım yaşamadığın şey kalmadı içim acıyor sana haline baksana makyajla gizlemeye çalışıyorsun her şeyi." Haklıydı.
"Akın giderken tek gitmedi gülüşümü hayallerimi geleceğimi aldı ve gitti bana ne mi kaldı bomboş odalar ve hayat." Annemi öpüp evden çıktım arkamdan bakıyordu. Arabama bindim arabayı çalıştırdım ve cafe'nin yolunu tuttum. Yokluğumda Melis, Alev ve Nisa ilgilenmişti cafeyle. Geldiğimde arabayı park edip içeri girdim kızlar bana aşırı sinirli baktılar.
"Sen o yataktan neden kalktın acaba?" Melis'in sorusu ile başladı sorular.
"Annen nasıl izin verdi?" Alev ile devam etti,
"sen delirdin mi?" Ve Nisa'nın sorusu ile son buldu.
"Gerçekten iyiyim sadece hava almak istedim." Kızlar bana çok kötü bir bakış attı. O an kalbime bir ağrı girdi ellerim kalbime gitti.
"Yasemin iyi misin!?" Nisa elimi tuttu ve beni oturttu.
"Alev arabayı getir buraya koş!" Melis Aleve arabamın anahtarını verdi ve Alev koşarak çıktı. Gözlerim o an kapandı, karanlık her yere dağıldı. Aşk bu muydu acısıyla tatlısıyla seni kabul ediyorum demek miydi? Bakın kabul ettiğiniz herkes sizi o ölüme gönderirken onlar hayatını tamamen yaşıyordu. Siz ise ölümle burun buruna savaşıyordunuz, sevmek kalbin işiyken o kişi seçmek beynin işidir. Sevmek beyinde başlar kalpte biter.
Akın
Neredeydim kimdim? Karşımdaydı beni terk eden o kadın, beni doğuran o kadın tam karşımda bana sarılmak istiyordu. Ben ise onun için hasta yatağında yatan sevdiğim kadını kaybettim. Aşk bu kadar basit miydi, aşkı kaybetmek sizi terk eden birinin hayatınıza gelmesi ile son bulacak kadar basit miydi?
"Neden geldin!?" Sesim sert ve emin çıktı.
"Akın ben çok büyük hata yaptım oğlum seni bırakarak nolur beni affet lütfen oğlum."
"Affedilmeyi hak edecek biri değilsin gelip benden af dileyecek yüzü nereden buldun sen beni terk etmeden önce düşünmedin!" Bana baktı ve ona ne kadar benzediğimi gördü.
"Oğlum." Yüzüne nefretle baktım.
"Senin oğlun yok hayatıma girmeye sakın çalışma!" Arabama bindim. Bu şehiri bu insanları ve bu aşkı terk etmenin vakti gelmişti İstanbul benim evim değildi benim tek evim Adanadaydı.
"Baba hazırlan gidiyoruz, dönmemek üzere!" Aşkımı, gençliğimi kaybetmiştim son kez uğradım son kez görmek istedim onu. Cafe'deydi onu izledim biraz sonra veda ettim ona. Seni sevmek bir şiirin en güzel yerini okumak gibiydi sevdiğim. Arabayı çalıştırdım ve o an Yasemin'in ellerini kalbînde gördüm. Hissetmişti beni daha fazla duramadım. Bu yollar böyleydi inişle çıkışla bu yol bitti ve bu yolda hayat kalmadı.
...
Merhaba özlediğim insanlar. Herkesin özledikleri ile başarılar dilerim. Özlemek o kadar lanettir ki acısı geçmez yarası dinmez özlersen acısını çekersin zorundasın çekmeye. Aşk denilen şey zaten bu değil mi acısız olmaz ama umutlar bitince şehirler terk edilir bunu da unutmayın.
~Tubanur PEKER
-AŞK FEDAKARLIK İSTER, FEDAKAR OLAMAZSAN AŞK SENİ BULAMAZ.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |