12. Bölüm

12. Bölüm: Kavuşamamak

Tubanur Peker
tubanurpeker1006

Hatalar ders çıkarmak için vardı peki ya aynı hatalar defalarca yapılırsa ne olurdu? O hatalardan ders ne zaman çıkardı? Çıkınca dönüşü olmayan bir yolda mı oluruz, yoksa hatalar affedilmiş mi olurdu?

Neredeydim kimdim bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı. Ben bu dünyada yaşayan bir insandım, bir anneydim, bir kadındım. Her şey daha karışık bir hal almaya başladı. Elimde bir silahla gidiyordum en gizli ve en dikkat edilmesi gereken görevlerden birindeydim. Nasıl bir yolda olduğumu bilmeden gidiyordum. Elimde bir silah yanımda onlarca polis ve asker vardı. Ben kim miydim? Ben Gezegen Işık hayatı boyunca sadece ailesinin istediğini yapmış bir odada yıllarca kitli kalmış, evet o benim, o küçük Gezegen benim.

"Savcım." Arkama baktım ve ne olduğunu sordu gözlerim. "Bizi tuzak olarak buraya çekmiş olmasınlar." Durdum düşündüm, eğer öyleyse bizde bir tuzak kurarız.

"O zaman bizde onlara tuzak kurarız." Gülerek kurduğum cümleye, gülümseyerek cevap aldım.

"Yüzbaşı Enes Tekin savcım." Yüzbaşı'nın yanıma gelmesi ile hafif irkildim.

"Savcı Gezegen Işık yüzbaşım." Komutan bana gülerek baktı.

"Senle göreve girmekte varmış Gezegen." Dedi gülerek.

"Benle aynı görevdeysen en iyilerinden biri veya en iyisi olmaya yakınsındır, hayırlı olsun." Dedim.

"Savcım ne kadar yolumuz var biliyor musunuz?" Polis arkadaşlardan gelen sesle arkama baktım.

"Ne kadar yolumuz olduğu hepimizin ne kadar umrunda gençler?" Herkes haklısınız savcım bakışı attı.

"Gezegen aşık oluyorum kızım, hayatımda senin kadar sert bir kadın görmedim." Gülerek baktım.

"Göremezsin de." Demem ve silah seslerini duymam bir oldu.

"Ekip eğilin!" Diye bağırdım. Hepsi aynı anda eğilip saklanmaya başladılar. Ben ise bulduğum ilk kayanın arkasına geçtim. "Silahları indirin bu ilk uyarımdır!" Diye bağırdım. Hemen sonra, "Silahları indirin bu son uyarımdır." dedim.

"Teslim ol savcı!" Diye ses geldi.

"Lideriniz olacak o it elimizde!" Diye bağırdım.

"O it dediğin kişiden çocuğun var Gezegen." O ses geldi.

"Nur?" Dedim şok içinde.

"Şahit olduğum dosyada tanıdın beni ama aklında nasıl kalmışım Gezegen Işık." Nasıl kaçırdın Gezegen, nasıl? Elimde ki silahı o kayalardan çıkıp ona doğrulttum. "Hata yapma savcı, yaptığın hatalar birilerinin canını yakar." Dedi bana yaklaşarak. Elinde ki tabletti açtı bana onu gösterdi oğlumu emanet edip bıraktığım Emir'i gösterdi.

"Metin, Emir." Dedim. Sonra durdum bu gerçek değil bu sahteydi.

"At silahını!" Dedi ve silahımı attım arka tarafa herkes bana baktı anlamışlardı bunun bir savaşın başlangıcı olduğunu. Sağıma ve soluma baktım, sonra Nur'a döndüm. Ellerimi arkaya götürüp öne attım. Herkes silahları doğrulttu. Bir bir mermi sesleri duydum. Siyah ceketimin içinde ki iki silahı da çıkardım ve Nur'a uzattım.

"Seni burada öldürürdüm ama bana lazımsın bebeğim." Dedim ve onun kolunu tutup arabaya ilerledim. Arabaya oturtup yanına iki polis geldi ve ben sürücü koltuğunun yanında ki koltuğa oturdum. Enes yanıma oturdu ve arabayı çalıştırdı.

"Araban güzelmiş Gezegen." Dedi güldüm.

"Aşırı güzeldir ama fazla gaz yapma yorulur sinirlenir." Dedim gönderme yaparak.

"Merak etme hızı pek sevmem." Dedi gülerek.

"Oğluna ve biricik avukatına haksızlık yapıyorsun Gezegen!" Nur'un sesini duyunca aynadan ona baktım. "Emir de Metin de tehlikede eski kocan, çocuğunun babası yüzünden. Ah sahi Metin Emir'e ne diyor?" Dedi gülerek.

"Metin doğru kişiye baba diyor Nur senin o kölesi olduğun adam gibi değil. Ben oğlumu güvendiğim birine bıraktım." Dedim gülerek ama öfkeyle.

"Oğlunu babası bırakmayacak emin ol Gezegen!" Gülümsedim.

"Evet, Emir oğlunu bırakmaz." Dedim.

"Metin'i yalanlarla mı dolduracaksınız?" Dedi öfkeyle.

"Metin babasının annesini aldattığını ve bir katil olduğunu bilsin ister misiniz? Bence de istemezsiniz." Dedim ona cevap verme şansı bırakmadan. Evime gelmiştik polislerle birlikte inip Nur'un içeri girişini izledim. Sonra ne mi oldu? Onu gördüm kucağında oğlum vardı. Metin Emir'e öyle bir sarılmıştı ki sanki öz babası Emirdi. İzledim onları o kadar benziyorlardı ki, imkansızlığını bilmeesem Emir'i Metin'in babası sanlardım ama maalesef değildi. Bizi bu hale getiren hayata bir küfür ettim.

"İyi misin?" Sorusu ile gözlerine odaklandım.

"Deniyorum." Gülümsedi.

"Deneme Gezegen." Dedi ve Metin gözlerime baktı.

"An-ne." Dedi ve onu kucağıma aldım.

"Efendim oğlum." Emir bana baktı.

"Acıktı galiba." Dedi ve Metin'e baktım. Odama gidip kapıyı kapattım ve perdeleri kapattım, Metin'in bir kaç parça eşyası arasından bir tane battaniye alıp önümü kapattım.

"Onu çok sevdin dimi? Bende çok sevdim oğlum ama olmuyor işte, denedik yalanlar var ikimizin de hatası olmayan bir geçmiş var. Evet, benim suçum yok ama dedenin var oğlum. Deden bize engel oluyor bebeğim." Dedim ve gözlerine baktım. O kadar yorgundu ki kokumu aldığı gibi uyumuştu. Onu kendimden ayırıp büyük kanepeye koydum. Kendime de bit battaniye alıp Metin'in yanına yattım. Ona sarıldım kokusunu içime çektim, o kadar güzel kokuyordu ki kokusu cennetim olmuştu.

Gözlerimi açtığımda onla göz göze geldik. Bizi izliyordu, nasıl da kusursuz bakıyordu bana. Ahh Gezegen saçmalama kızım sen bir annesin senin bir çocuğun var saçmalama.

"Size bakmak istedim merak ettim saatlerdir sesiniz çıkmadı." Diye kendini açıklamaya başladı.

"Bana açıklama yapmak zorunda değilsin Emir." Dedim ve Metin'i öptüm. İyi ki de öpmüşüm, Metin yanıyordu ateşler içinde.

"Emir!" Dedim şok ve korku içinde.

"N'oldu Gezegen?" Emir bana endişe içinde baktı ve ben Metin'in anlını bir daha öpünce anladı ki elini anlına götürdü. Metin'in yanından hemen kalkıp çantasında ki ateş ölçeri aldım ve ateşini ölçtüm. Sonuçla şok içinde bakışıp kaldık, 39.5 yazısına baktım sonra Metin'e baktım. Emir bunu görür görmez Metin'i kucağına aldı ve hemen odadan çıktı. Ben ise pusetini, Metin'in çantasını ve kendi çantamı alıp çıktım. Emir arabaya binmiş beni bekliyordu, ben hemen arka tarafa geçip puseti koydum, Metin'in çantasını atıp Emir'in kucağından Metin'i aldım. Öyle bir korkuyordum ki onu kaybetme korkusu kalbimi delip deşti. "Gezegen sakin ol bir şey olmayacak, senin yaptığın stres onu da etkiliyor haberin olsun." Haklıydı oğlum beni hissediyordu ve hissedecekti.

"Tamam Emir deneyeceğim." Dedim zorla gülümseyerek. Trafik çoğalınca Emir şerit değiştirip polis şeritine geçti. Onu yaşatmak için her şeyi yapıyordu, babasının yapamadığını bile.

"Sakin ol Gezegen stresini ben bile hissediyorum Metin kucağında daha çok hissediyordur." Korku sarmıştı daha fazla ya yetişemezsek korkusu...

Gelmiştik, yetişmiştik ve Emir ben demiştim demekten başka bir şey diyemiyordu. Metin mi ne yapıyor? Karşımda bir sedyede kolunda bağlı olan serum ile uyuyordu. Sonra o ses, ağlama sesi korku ile baktım o kadar kötü olmuştu ki rengi solmuştu artık. Doktor geldi kontrol etti ve Metin uyuya kaldı, başım Emir'in omzunda, Emir belime sarılmış ve oğlumu izliyorduk pardon oğlumuzu.

Hayat kısa bir filmdir aslında ne zaman doğduk, ne zaman büyüdük belli olmuyordu. Bir bakmışsın yaşlandığını görüyorsun oysa sen daha dün bebektin, sabah arkadaşlarınla dışarıda oyun oynuyordun. Şimdi ne yapıyorsun, oturdun ağlamak üzeresin ama ağlayamıyorsun biri seni duyar diye. Gerçekten desene kim seni duymasın istiyorsun? Bırak bir kere duyul bir kere sesin çıksın, hep güçlü olursan bir gün gücün biter.

- - -

Kim gelmiş bakiiiiiiim, aaaaaa ben gelmişim. Güzel bir bölümdü bence ama bakıyorum da final'e yaklaşıyoruz OBGG'de aramızdan kısa bir süre ayrılıyor. Tüm kitapları düzenlemem gerekiyordu çünkü Son Masal ve Karanlık hala bir köşede duruyor ve üstüne Cesaret Savaşları ve Kum Saati var. Her şey yavaş yavaş olacak Son Masal ve Karanlık kısa bir zaman da sayfamızda okunuyor olacak. Ben burada fazla konuşmak istemiyorum.

Sizi Çok Seviyorum

-Tubanur PEKER-

Bölüm : 27.11.2024 19:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...