
Gezegen gittikten sonra annemle bir kaç saat daha vakit geçirdim.
"Gerçekten anlattığın kadar güzelmiş." Dedi annem ben giderken.
"O Benim Güzel Gezegenim." Gülümsedi.
"Sen gerçekten aşık olmuşsun Emir." Anneme baktım ve gülümsedim. "Gülümsemen bile değişmiş." Cidden çok haklı her şeyim değişti.
"Aşk işte anne nerden vuracağını kimse bilmiyor." Bir ay oldu onla tanışalı ama ona deli gibi aşık olmuştum.
(Gezegenin anlatımı)
Utançtan yerin dibine girmek üzereydim. Annesiymiş ben sevgilisi sandım. Şimdi Emir gelip bana gülse hak ediyorum. Ve tam zamanında geldi.
"Annemi sevgilim sanan biri varmış." Ölmek istiyorum yoksa ben bugün utançtan yerin dibine girerim. "Kızardın." Ah bu kadar belli etmiş olamam.
"Emir bir ay bir birimizi görmeyelim." Dedim utanç içinde.
"Gel yanıma gel." Gittim. Sarıldı sım sıkı sarıldı. "Seni bırakacağıma inanıyor musun?" İnanmıyorum tabi ki.
"İnanmıyorum." Güldü.
"O zaman hayla inanma." Beni asla bırakmayacağını adım gibi biliyordum.
"Keşke bir insan anlatmasa bile geçmişini göre bilsek dimi?" Geçmişim olmadı ki. Cidden benim geçmişim neden yok? Geçmişim yok diye geleceğimde yok olur mu?
"O zaman içimde ki acıları görebilirdin." Dedim gözlerinin içine baka baka.
"Tek amacım zaten acılarını kapatmak." Oysa yapamazdı.
"Kapanacak acılar olsaydı şu ana kadar izi bile kalmazdı."
(4 Nisan 2008, Gezegen)
On iki yaşındaki Gezegen dört Nisanı sevmiyordu. Onun için en uğursuz günüydü. Bir iki saat sonra kaldıramayacağı bir haber geldi.
"Annem nerde?" Dedi Gezegen polisler Gezegene baktı.
"Annen ve baban iyi." Dedi Gezegenin gözlerine bakarak.
"Ablam ve Yıldız?" Gezegenin en büyük acısına geliyordu olay.
"Kaza olmuş ablan ve kardeşin..." Gezegenin gözünden bir damla yaş aktı. "Kazada... ölmüşler." Gezegen artık ayakta duramıyordu. Yere düştü ağlamaya başladı.
"Gece, Yıldız?" Oysa bildiği bir şey vardı. Gece ve Yıldız olmadan Gezegen olamazdı. "Yalan söylüyorsunuz." Gezegen hiç bir kelimelerine dahi inanmak istemiyordu. Ercan cebinden iki tane kolye çıkardı. Gezegen bu kolyeleri görünce kendini toparlayamadı. 'Benim yüzümden.' Dedi içinden.
"Gezegen şu an sana ağlama bağırma yıkma dökme diyemem ama diyecek şeylerim ise tam tersi ağla bağır yık dök ama sakın o güçsüz kıza geri dönme!" Gezegen kendinde değildi ama Ercan'ı duydu.
"Gidin!" Dedi alçak bir sesle. Hiç kimse gitmedi. "Gidin!" Diye bağırdı. Herkes gitmeye başladı. Gezegen en çok kendi ile kalmak istiyordu. Duvara bir tekme attı canı yanmadı. Elini yumruk yaptı ve duvara yumruk attı yine canı yanmıyordu. Bağırdı odadaki her şeyi yıktı geri Gezegenden bir şey kalmadı. Gecesi gitti bütün sırlarını bilen anlası gitti. Yıldızı gitti annesi gibiydi Gezegen Yıldızın. Hiç bir şeyi kalmamıştı. Yok olmuştu. Uyumak istedi bir daha uyanmamak istedi. O gün Gezegen Işık yoktu sadece Gezegen kalmıştı. Çünkü Gece Işık gitmişti Yıldız Işık gitmişti ve Gezegen Işık gitmişti.
"Bitti her şey bitti." Dedi sakince ağlayarak.
(4 Nisan 2008, Emir)
Babası ve annesi tek sığınağı olan Emir babasını kaybetti. On dört yaşında babasının bir daha geri gelmeyeceğini öğrendi.
"Emir kim gelmiş oğlum?" Diye sordu içeriden bağıran annesi. "Emir?" Dayanamayıp annesi geldi. Emir duyduğu şeyin doğru olup olmadığını sorguluyordu.
"İyi günler ben komiser Ercan Aktar." Demişti Ercan. Burdan sonra Gezegenin yanına gidecekti.
"Evet buyurun." Dedi annesi.
"34 AC 3456 adlı araç bir trafik kazası geçirmiş ve gece ölmüş. Başınız sağolsun." Kadın kendine gelememişti.
"Olmaz!" Diye bağırdı.
"Anne gel." Dedi Emir. Annesi Emiri duymuyordu bile.
"Bırak beni!" Diye bağırdı annesi. Emir annesine kızmamıştı çünkü biliyordu ki annesi onu çok seviyordu. Odasına gitti annesini yalnız bıraktı ve gitti.
"Baba." Dedi acı içinde. O an anladı ki hayat bir kişiyi verirken herkesi mutlu ediyor, alırken herkesi mutsuz yapıyor. "Görüşürüz baba bu gezegende değilde başka bir gezegende görüşürüz." Emir o ara gezegene aşık olmuştu.
(Günümüz)
Acılarımı arıyor ama bulamıyordu. O kadar çok acım vardı ki kimse bilmiyordu. Takvimde yazan 4 Nisan yazısına baktım.
"Gece, Yıldız." Dedim ağlamaklı bir sesle.
"Gece, Yıldız?" Işık Ailesinde sadece Gece ve Yıldız vardı o mezarda tek onlar var.
"Önemli bir şey değil." Yarım saat sonra 4 Nisan Gece ve Yıldızın gittiği gün ve saat. "Ben iki saat sona gelirim." Diyip çıktım. Arkamdan baktığına adım gibi emindim. Arabama bindim evet tam düşündüğünüz yere Işık Ailesi mezarına. Altı yaşındaki küçücük kız öldü. On dört yaşındaki kız öldü. Tek geriye on iki yaşındaki küçük kız kalmıştı. Şimdi ise yirmi dört yaşında. Belki Gece olsaydı yirmi altı yaşında olacaktı. Aklımdaki binlerce düşünceyi silemedim. Mezarlığa girdim kos koca yazan Işık Ailesi yazısına baktım. Aile o kadar uzağım ki o kelimeye. O gün iki kişi değil üç kişi öldü o gün ailem benide öldü bildi. Bütün hayata kapattım kendimi o zamanlar sosyal medya hesaplarımı teker teker sildim. Telefonum yıllarca kapalı kalmıştı. Herkes seni aradım telefonun kapalıydı demişti yıllar sonra. Hiç kimseye cevap vermeden geçip gitmiştim.
"Ben geldim Gece." Dedim yanına oturarak. "Bugün gittin sen bugün yok oldun." Ona kızmamıştım ama onun yok olması beni yok etmişti.
"Yıldız ben geldim bir tanem." Gözümden bir damla yaş aktı. "Annen geldi." Bize ne annemiz annelik yaptı ne babamız babalık yaptı. Biz üçümüz bir birimize anne ve baba olduk. O yüzden ben onlara kardeşim ve abla demiyorum.
🪐
Evime gitmiş ve kendime gelmiştim. Birazdan çıkıp çocukluğumun geçtiği o eve gideceğim. Pijamalarımı çıkartıp gömlek ve kot giydim bir tane çanta aldım kombinime uygun. Saatlerime baktım Beyza bir saat alıp taktım. Çekmeceyi açtım ve bir tane kılıf seçtim telefonumun kılıfını çıkarıp diğerine taktım. Bu olayda benim takıntım haline geldi bir şey giydiysem her şey ona uygun olmalıdır. Hatta telefonumun markası bile. Dört tane ayrı telefonum var hatta. Sizin 'bu delimi?' Dediğinizi biliyorum ama napalım bu da benim takıntım. Evden çıktım arabama bindim üç numaralı arabama yani. Evden çıkıp eski evime gittim anahtarı çıkarıp kapıya taktım ve kapıyı açtım. Gecenin odasına gittim. Bıraktığım gibiydi hemen sonra Yıldızın odasına gittim. Aynıydı değişen hiç bir şey yoktu. Odamın kapısını açtım. Her şey yerde duvardaki boya yok olmuş. Oraya yumruk atmıştım büyük ihtimal o yüzdendir. Yatağın yanında Yıldızın ve Gecenin kolyeleri ve kıyafetleri vardı. O gece olanların kokusu ile uyumuştum. Bir an kapıda gıcırtı duydum arkama baktım ve şok... Emir gelmişti.
"Senin burda ne işin var?" Diye sordum.
"Seni takip ettim." Dedi ve devam etti. "Gece ve Yıldız." Dedi kolyelere bakarak. "Kim onlar?"
"Ablam ve kardeşim." Dedim ve devam ettim. "Bugün 4 Nisan 2008 de bir trafik kazasında ölen ablam ve kardeşim."
Gecede parlayan bir Yıldız var gözlerimin önünde. Ben ise orada ki tek Gezegenim. Gece ve Yıldızın olduğu tek Gezegenim.
- - -
Bazılarınız her şeyi anladı bazılarınız hayla anlamadı. Dördüncü bölümde zaten her şeyi harfi harfine anlarsınız.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |