
Ruhumdaki her yara kanadı, ruhundaki her yaranın izi kaldı ama ben yaralara yara ekledim. Herkesin yarasına bant olurken kendi yaralarıma bant olamadım, olamadık. Unutmamamız gereken bir şey daha var her yaranın bir yara bandı vardır, sadece o bandı bulmak lazım...
Acı içinde karşımda duran adama baktım. Ne kadar yara almıştı, ne kadar kırılmıştı, ne kadar canı acımıştı ama o ayakta kalmış ve yaralarını kapatmak için biri aramış. Bilmiş ki yaralarını örtemez, yaralarının izi kalır. Biri çıkıp 'ben senin yaralarının yara bandı olmaya geldim,' dese güler geçeriz. Haklıyızda gülüp geçmekte. Bizim yara bandımız her zaman var ama yara bandımız her zaman biz seçeriz, başkası diyemez bize. Bu satırlar senin yara bandını bulmak için yazılıyor. Bu hikaye bir hayal hikayesi ise senin hikayen bir yara bandını hikayesi...
"4 Nisan 2008 mi?" Sanki Emirin bakışlarında yalvarma var, sanki bana yalvarıyor. Ama neye yalvardığını asla anlamıyordum.
"Gece, ablamın ve Yıldız, kardeşimin öldüğü gece." Bir damla yaş aktı sağ gözümden, hemen sonra bir damla daha aktı.
"Anlatır mısın?" Duymak istediğine emin değildim ama bunu istiyorsa anlatmak zorundaydım.
"Bir sabah iş için gitmişlerdi, yanlarında babam ve annem vardı. Annemi zar zor ikna edip bizim otelimize gittiler. O otele asla gitmek istemiyordum. Ercan Aktar, yani Ercan amcam gelmişti. Bana babamın ve annemin iyi olduğunu söyledi. Ben ona Gece ve Yıldızı sorduğumda bakışları her şeyi söyledi, kendi asla söyleyemezdi. Benden çok korkuyordu çünkü her şeyi yapabilirdim. O zamanlar ben bile kendimden korkuyordum. 12 yaşım benim hayatımın dönüm noktası oldu." Acılar içinde ona baktığımda bana ağlar gözlerle bakıyordu. "Annem benim içimde ki öfkemi insanlara zarar vermemem için odama kitledi. Evdeki görevliler beni sadece yemek vermek için görüyorlardı. Annem odaya ışık girmemesi için elinden geleni yapıyordu ve her seferinde aynı şeyi söyleyip duruyordu. 'Senin için ve insanlar için,' diyip duruyordu. Benim için yapması gereken şey bir odaya kitleyip karanlıkta bırakmak değildi. O zamanlar karanlıktan korkardım." Dedim tir tir titreyen sesimle.
"Hala korkuyor musun karanlıktan?" Gözlerimin içi güldüğüne emindim.
"Hayır!" Ben odaya bakarken onun gözleri bana kenetlenmişti.
"Nasıl yendin korkunu?" Gülümsedim.
"Aslında ben karanlığın kalbiymişim. Aslında karanlık benmişim." Canı yanıyormuş şekilde bana baktı. "Trafik kazasında üç ölü vardı Gece, Yıldız ve arabayı kullanan adam vardı. Adamı çok araştırdım hatta araştırtırdım. Ailesini arattırdım, ama elimde sadece pilaka vardı. Hala araştırıyorum adresi öğrendim ama ev değişikliği yaşanmış. Adamın adı karısının adı hayla duruyor. Adamın bir tane oğlu olduğunu öğrendim ve şu an benim yaşlarımda bir oğlu var. O adam bizim yüzümüzden oğlunu göremiyor, ama babamın veya annemin umrunda değil. O gün Gecenin ölmesi Yıldızın ölmesi onun asla umrunda olmadı bile." İki gözümdende aynı anda yaş aktı.
"Beni adamın evine götürür müsün?" Bunu neden istediğini anlamadım ama ,
"Tamam," demek zorunda kaldım.
(Yazarın anlatımı)
Saatler sonra arka bahçede ki kapıdan içeri girendiler. Emirin canı yanıyordu, bu evde olmaması gerekiyordu ama o canının yanmasını umursamadı. Gezegen ise her şeyden habersiz bir şekilde o mutlu üçlü aileye bakıyordu.
"Çok mutlularmış." Dedi Gezegen Emire bakarak.
"Öyle görünüyor." Emir acı çekiyor ama bunu asla Gezegene belli etmemeye çalışıyordu. "Hemde çok mutlulardı, ama senin kendini suçlayacağını bildiğim için sana hiç bir şeyden bahsetmeyeceğim." Emir'in fısıltısı ile Gezegen ona döndü.
"Neyden bahsetmeyeceksin?" Gezegen hırsla Emire döndü.
"Ben bir şey demedim." İçinden, -aynen Emir böyle git, kızda salaktı ya- dedi kendine.
"Emir!" Gezegenin sert uyarısı ile Emir korktu, hatta korkudan tir tir titreyemeye başladı.
"Gezegen şimdi değil." Emir vaz geçmişti.
"Emir şu saniye tam zamanı başka bir zaman söylersen beni unutursun." Emir korkmuştu ama bu durumu ona asla ama asla söylemeyeceği kesindi.
"Ne zaman zamanı olduğunu ben biliyorum." Dedi Emir, Gezegene gülümsemeye çalışarak.
"Emir bu aileyi tanıyor musun?" Emir içinden, -evet, o aile benim annem, babam ve kendimim- dedi.
"Hayır!" Gezegenin içinde Emir'in onun yalan söylediği düşüncesi onu asla bırakmıyordu.
Emir'in iç sesi susmuyordu, kaçmak için planlar söyleyip duruyordu ama Emir'in umrunda olmuyordu. Çünkü biliyordu ki, kaçmak güç ister ama o kaçmak için değil durup güçlülüğü öğrenmek için yaşıyordu.
Gezegen'in iç sesi doğruları söylesede Gezegen inanmamak için her şey yapıyordu. Yalanlar sadece insanları mutsuzlukla tanıştırmak için vardır. Peki ya bu insanlar yeterince üzülmedi mi? Yeterince kırılmadı mı? İnsanlar yardım isterken bir kere dönüp arkanıza baktınız mı? Yalanları bırakıp doğruları öğrenmek istemediniz mi? YALANLARDAN BIKMADINIZ MI? Doğruları bilmek, doğruları söylemek için çabalamadınız mı? Bırakın yalanlar küssün size, doğrular sizle dost kalsın. Doğrulardan değil, yalanlardan nefret edin.
"Eski evime gidelim senin arabanı alalım sonrada ayrılalım." Dedi Gezegen.
"Nereye gideceksin sen?" Gezegen Emire ters bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
"İlk önce eve gidicem üstümü değiştircem telefonumu ve arabamızda değiştirip işe gideceğim. Şu Ozan ve Jale davasında büyük bir şüphem var." Emir sesiz kaldı, çünkü tam tahmin ettiği şeyleri söyledi Gezegen.
"O zaman senin şu şüphen net bir şekilde doğrudur." Üzgünülüğün üstüne gülmek Gezegenin içinde garip bir duygu yaşatsada oralı olmadım.
"Emin olmadan hiç bir halt yapamamak beni sinirlendiriyor." Gezegen daha fazla duygularına kontrol edemiyordu.
(Gezegenin anlatımı)
Emir arabasını aldı ve gitti ben ise biraz daha evde kaldım ve evime gittim. Şimdi ise dolabımdan çıkardığım siyah taytım ve siyah bacaklarıma gelen kazağımı giydim. Eskiden aldığım ve hiç giymediğim siyah ince topuklu ayakkabımı giydim. Orta boy siyah çantamı aldım ve içini doldurdum. Çekmecemden siyah iPhoneumu ve siyah kılıfını aldım ve hattımı takıp çantama koydum. Hemen üst çekmecede sırada duran altı arabanın anahtarından siyah arabanın anahtarını aldım. Kırmızı bir ruj sürdüm gözlerime maskara ve eyeliner sürdüm siyah ojelerimi sürüp fön makinesi yardımıyla kuruttum. Parfüm sıkıp saçımı at kuyruğu yaptım. Ve bunlar sadece yarım saat içinde gerçekleşti. İnsanlık için büyük ama benim için küçük bir adımdı bu. Arabamın uzaktan anahtarı ile kilitleri açtım. Ah hayır, sizin düşündüğünüz gibi bir araba değil bu araba anahtarı ile bastığın an uzaktan arabanın kapısını açmıyor. Teknoloji o kadar gelişirse o arabayı ilk bende görürdünüz zaten. Arabalarım vip bölümünde durduğu için yerleri değişmiyor ve yan yana olduları için asla yerlerini karıştırmıyorum. Arabaya bindim tabi her zaman ki gibi arabada oyalandım. Aynada asılı duran küçük yıldızlı araba süsünün ipi bir birine dolanmıştı.
"Gezegen Işık." Arabanın dışından gelen bir sesle beraber arkama baktım ve arabadan indim. "Sen bir katilsin!"
Geçmiş, geleceğinize dokuna biliyor ama her şeyi zorlayıp geçmişi unuttuğunuz o saniye size geçmiş yanınıza koşa koşa gelir...
- - -
Bölümün başında 'sizle konuşacağım' demiştim ve sözümü tutuyorum. Bu bölüm hakkında ki düşüncelerimi yazıyorum...
İlk önce bu bölüm tek nefeste yazdım. Cevabını bildiğim bir soruyu sordum sizinse sorduğunuz bir soru bu. Bu kişi kim, sorusu? En kısa zamanda bu kişinin kim olduğunu söyleyeceğim. Ama şunu söyleyeyim asla aklınıza gelemeyecek biri bu insan. Bir kaç cevabınız var biliyorum ama hayır o düşündüğünüz kişiler değil bunu bilin.
Bölümde yalanla ilgili düşüncelerim olmuştu hatta o kısımı yazacağım bu konuşmamın altına. O kelimeler benim gerçek düşüncelerim, Gezegenin gerçek düşünceleri. Gezegen zaten benim gibi bir kız. Korkusuz ama içinde korkuları çok. Bir buz gibi bir alev gibi. Düşünceleri herkezden daha değişik. Dünyaya bakış açısı değişik. 'Yalanlar sadece insanları mutsuzlukla tanıştırmak için vardır. Peki ya bu insanlar yeterince üzülmedi mi? Yeterince kurulmadı mı? İnsanlar yardım isterken bir kere dönüp arkanıza baktınız mı? Yalanları bırakıp doğruları öğrenmek istemediniz mi? YALANLARDAN BIKMADINIZ MI? Doğruları bilmek, doğruları söylemek için çabalamadınız mı? Bırakın yalanlar küssün size, doğrular sizle dost kalsın. Doğrulardan değil, yalanlardan nefret edin.'
Bölüm sizin, ama şu an gecenin 02.09'u ve bölüm size akşam 20.00'da gelecek ben o süre içersinde Eyfele bir bölüm veya iki bölüm yazmayı düşünüyorum. Sizleri Seviyorum ;)
O Benim Güzel Gezegenim- Gezegen&Emir
İlk Masal, Son Masal- Yağmur&Savaş
İlk Masal, Son Masal- Güneş&Kerem
İlk Masal, Son Masal- Nehir&Ateş
Aydınlık, Karanlık- Ada&Deniz
Aydınlık, Karanlık- Defne&Barış
Aydınlık, Karanlık- Ilgaz&Berke
Köprü- Damla&Onur
Eyfel- Sevda&Murat
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |