
Hayat’ın, ‘bak bakalım nasıl canını yakıyorum’ dediği yer vardır ya işte tam oradaydım ve çıkar yolu bulamıyordum, rüzgâr nereye iterse oraya gidiyordum oysa rüzgâr her zaman doğru kararı veremiyor, hayatımı alt üst ediyordu.
(Yazar’dan)
Yaren gözleri, elleri ve ayakları bağlı bir şekilde kendine gelmeye başlamıştı neredeydi bilmiyordu, korkuyordu ama içinden bir seste Ayaz gelecek diyordu. Burası Yaren’in sonu mu olacak yoksa her şey burada mı başlayacak?
Ayaz kendini suçlu hissediyor ve Doğa ile planlar yapıyordu. Doğa Ayaz’ın elini tuttu ve en yakın arkadaşına dostça sarıldı, biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Ayaz sinir krizleri geçirmiş ve Doğa onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Asu’yu okuldan alıp Kuzey ve Tarıkla birlikte eve bırakmıştı, Doğa ile Yaren’i arıyorlardı ama ondan hiç bir iz kalmamıştı. Ayaz’ın bu konu hakkında tek bir şüphesi vardı ve onun gerçek olmasından çok korkuyordu.
“Ayaz şimdi zamanı, başka çıkar yolumuz kalmadı benim artık vampir olmam lazım bunu sende biliyorsun bunu tek yapamazsın, o kızı bu hayata ben soktum her şeyi o kadar hızlı yaşadı ki bunların suçlusu benim onu kurtarmam için vampir olmam gerekiyorsa olurum!” Doğa kendine sinirliydi, Yaren neredeydi bilmiyor ve bulamıyordu.
(Ayaz’dan)
İstemediğim her şey teker teker gerçek oluyordu istemeye, istemeye dişlerimi bileğime geçirip Doğa’ya uzattım tereddüt ederek. Doğa ise tereddüt etmeden bileğimi tamamen çekip kanımı içmeye başladı. Her şeyin bu kadar kolay olmayacağını biliyorduk ama zorunda olduklarımız bizi biz yapmayı değil değiştirmeye çalışıyordu. Bir vampirdim hislerim duygularım vardı ama hayatım kalmamıştı.
“Suçlu değilsin, planımızda benim vampir olmam da vardı eğer tahminimiz doğruysa bunu tek atlatman imkansız.” Dedi ve Doğa bana sarıldı. Bu hayatın bana dostumu nasıl seçmem gerektiğini öğretti Doğa ile aramızda dost değil kardeşlik vardı. Doğa bir kaç güne vampir olacaktı sadece bir insan damarından kan içmesi gerekiyordu ve Yaren’i bulursak dönüşümünü durdurabilirdik ama bunu yapabilir miydik bilmiyordum.
2 Gün Sonra
Doğa ve Kuzey’i odada gördüm ve Doğa bir anda Kuzey’in boynuna yapıştı ve kanını emmeye başladı koşarak yanına gittim kontrol edemediği o kadar belliydi ki biraz daha kanını emerse Kuzey’i öldürecekti.
“Doğa dur artık!” Dedim ve Doğa’yı Kuzey’in boynundan çektim Kuzeye giderek onu telkin ettim ve boynuna bant yapıştırdım. Kuzey odadan giderken Doğa’ya baktım. “Doğa gelmeseydim sevgilini öldürecektin, sen iyi misin?” Sinirle bağırdım.
“Ayaz ben çok açım kan istiyorum, çok istiyorum.” En büyük korkum başıma gelmişti. Doğa kontrolünü kaybediyordu ve benim şu an elimden gelen hiç bir şey olmuştu. O kadar kafam karışmıştı ki sevdiğim kadın bir yerde arkadaşım bir yerde kalmıştı.
"Seni eve götüremem ama yapman gereken her şeyi bir şekilde yaptırabilirim." Derken bile içimde bir şüphe vardı. Bir yanım şüphe doluyken diğer yanım koş Ayaz sevdiğin kadına koş diyordu ama nereye gideceğimi bile bilmiyordum, zormuş insanın nereye gideceğini bilmemesi nerede kalacağını bilmemesi. Buradayım evet ama kalbim burada değildi olmayan kalbimi var eden o kadının yanındaydı kalbim.
"Ayaz." Kendime gelmem Doğa'nın sesini duymamla olmuştu.
"Gidiyoruz, gel." Dedim ve onu kucağıma alıp koşmaya başladım kendimizi bir ormanda bulmuştuk
(Yazar'dan)
Ayaz, Doğa'ya vampir nasıl olunuır öğretirken Kuzey ve Tarık, Asu ile ilgilenmekten bıkmış haldeydi.
"Abi bak benim içimde kötü bir his var, Ayaz ikimizi almak yerine Doğa'yı aldı. Bak artık benim burnuma kötü kokular geliyor, bu kızı kim kaçırdı neden bilmiyoruz abi iki adam oturmuş bekliyoruz sadece.” Tarık’ın sözleri Kuzey’i de etkilemişti onun da içinde şüpheler dolaşıyordu artık.
“Ablam gelmeyecek mi ben ablamı çok özledim artık.” Asu ablasını özlemeye çoktan başlamıştı bile. Tarık ve Kuzey birbirine baktı ve aynı anda aynı şeyi söylediler.
“En son koltuktan kalkan ebe.” Dediler ve ilk kalkan Kuzey oldu. Tarık, Kuzey ve Asu’yu kovalarken Ayaz, Doğa’yı eğitmeye çalışıyordu kana duyarlı olabilmesi için.
“Şimdi ilk zamanlardasın her kan kokusu seni tahrik edecek ama insanların içinde yaşayabilmek için yapman gereken o kan tahrik olmayı biraz azaltmak evet bu durum çok zor ama bunu en kısa sürede beraber yapmamız lazım Doğa.” Ayaz’ın sözlerini Doğa fazlasıyla anlıyordu ama içinden ‘ya yapamazsam’ diye geçiriyordu.
Yaren ise her seferinde bekliyordu maskeli bir adam gelip onu yediriyor suyunu veriyor ve gidiyordu tehlikenin içinde nasıl var olduğunu bile bilmiyordu, korkuyordu evet ama bunu belli etmenin zayıflık olduğunu düşüyordu. Bir kâğıt görmüştü o adamın elinde ve gidiyordu Yaren neler olduğunu anlamıyor ve korkuyla etrafına bakıyordu kaçmak için bir yol arıyordu.
Ayaz, Doğa’yı eğitirken bir yarasanın ayaklarından düşen bir kâğıt gördü onu hemen aldı. Doğa koşarak Ayaz’ın yanına geldi. Ayaz kağıdı açıp okumaya başladı. “Bir sümbül kokusunda bulabilir misin beni? Yada bir geçmişte, şimdi söylesene geçmiş mi gelir sana, sen mi gidersin geçmişe.” Ayaz ve Doğa birbirine baktı şok içinde. Ayaz Doğa’ya bir torba kan verdi ve beraber o kanı içerlerken düşünmeye başladılar.
“Çok fazla geçmişten bahsediyorlar Ayaz. Sence aklımızdan geçen başımıza gelmiş olabilir mi?” Doğa’nın sorusuyla bakışmaya başladılar. Ayaz artık yerinde duramıyordu düşünceler onu iyice kemiriyordu.
“Bilmiyorum Doğa tek bildiğim şu an Yaren’in yanımızda olması gece gündüz demeden onu aramamız.” Olmuyordu gece gündüz demeden arayarak olmuyordu Ayaz’ın bunu anlaması çalan bir telefon sayesinde olmuştu.
“Allah kahretsin kapatın geliyoruz.” Dedi Ayaz ve Doğa ile hemen eve gittiler.
“Abi anlayamadım nasıl oldu oyun oynuyorduk bir anda kayboldu zaten tüm gündür abla diye ağladı durdu.” Tarık açıklamaya yaparken Kuzey söze girdi.
“Kayıp kişiler 1’di artık 2 oldu hayırlı uğurlu olsun.” Ayaz o an ilk defa yere düştü çünkü bir emanete sahip çıkamamanın yüküyle eziliyordu o an anladı ki gündüzler onlar için Yarene ayrılacak akşamlar Asu’ya.
Herkes artık deliye dönmüştü Ayaz kapkaranlık bir yoldaydı ve o an yakınlarda bir ağlama sesi duydu o sese doğru ilerledi ve gördüğü görüntü karşısında şok içinde kaldı. Asu bir ağacın kenarında ağlıyordu Ayaz yavaşça yaklaştı Asu ise göz yaşları içinde konuşmaya başladı.
“Ablamda annemle babamın yanına gitti dimi? Ablamda artık yok, o da beni bırakıp gitti.” Ayaz’ın kalbine bir ok saplanmış gibi acıdı canı ilk Asu’ya baktı sonra bu kapkaranlık yola.
“Ablan gitmedi tamam mı, gelecek ablan ama bunun için beni ve Doğa ablanı böyle korkutmaman lazım sana belli etmek istemedik ama sen çok zeki bir kızsın Asu, evet ablanı kaçırdılar ama emin ol ablanı bulmamız çok yakın. Bize sadece 3 gün ver ablanı bulup getireceğiz.” Asu o küçük bedeniyle Ayaz’a sarıldı o an anladı aile denilen şey insan sayısı değil sevgi bağıyla oluşuyordu.
Ayaz bir anda hızla geçen bir şey ve tanıdık bir ses duydu Asu’yu arkasına aldı hemen. Delirdiğini düşünüyordu ama içinde hep bir korku ile dolaşıyordu ve o ses ona tek bir şey dedi;
“Sümbül kokuları senin evin, ev ise çoktandır sensiz.”
- - -
Helloo drama Queen geri geldi uzun zamandır yoktum bir ay oldu belki de daha fazla İnstagramda ve burada aktifliğim baya yerlere battı. Yokluğumda boş durmadım kitap hakkında bölüm bölüm nasıl işlenecek onu ayarladım ve büyük müjde geliyor Ruhun Kefeni diğer kitaplar gibi 20 bölüm olmayacak 35 bölüm yapıcam devamı olacak mı evet 3 kitaplık bir seri olarak ilerleyecek ve 3 kitapta 35 bölümlük kitap olacak yani. R.K. için planlarım yani diğer kitaplarım gibi değil yani eğer 1 yıl içinde seneye Şubat- Mart gibi 2 K falan olursak kitap olmaya gidebiliriz tüm çabalarım şu an bu 2 K olmak elime kitap olarak almak. Dilerim bir gün bu da gerçek olur.
Sizi Seviyorum
~Tubanur PEKER
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 436 Okunma |
284 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |