
Ne yazacağımı bilemedim dünden beri bölümü yazıp siliyorum umarım beğenirsiniz.
Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın
Keyifli okumalar.
___
Bölüm 13;Toprağın altına gömülen sırlar
Hazar Saraçoğlu
『♡』
Benim sesimi duyunca kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı beni öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu.
"Piç kurusu seni öldüreceğim."
Göz devirip ona uzak olan koltuğa yaklaşıp üzerine oturdum.
"Ve benim adım Nur değil Nurhayat."
Cebimdeki sigara paketini çıkarıp bir dal alarak dudaklarıma götürüp ateşledim dumanı içime çekince yanaklarım içe çöktü kafamı kaldırıp dumanı havaya üfledim.
"Sana sorduğum sorulara düzgün cevap ver yoksa seni kardeşinin yanına gönderirim."
Nurhayat Nurun ablasıydı ve bir birlerine benziyor dular.
"Karan kardeşimi öldürdüğünü öğrenince seni yaşatmaz."
Bunu ben istemedikçe öğrenemezdi.
"Ceylin Saraçoğlu onun ölümünde senin de payın varmı yok mu?"
Kafasını iki yana sallayıp konuşmaya başladı.
"Hayır ben sadece onun Karan ile birlikte olduğunu biliyordum ve bunu Nura söyledim ama ölümünde benim bir payım yok."
Cebimdeki telefonu çıkartıp ses kaydını açtım.
"Nur o kadından kurtulmak zorundasın neyini anlamıyorsun kadın nerdeyse çocuğu doğuracak kocanı elinde tutmak istiyorsan kurtul o kadından."
Kadının göz bebekleri irileşti telefonu kapatıp cebime geri yoladım. Belimdeki silahı çıkarıp ona doğrultum.
"Yalvarırım afet beni."
Nefretle ona bakmaya başladım.
"O kadın karnındaki bebek için çok yalvardı ama kimse onun sesini duymadı."
Tetiği çektim. Annem intihar etmedi onu öldürdüler el birliğiyle onu öldürdüler ve sonrasında hayatlarına kaldıkları yerden devam ettiler bu adil değildi. Beni anlattığım kadar tanıyorsunuz istesem bir melek kadar saf ve temiz ola bilirim bunu asla unutmayın kimse göründüğü gibi değildir.
Silahı belime yerleştirdim. Depodan çıkıp arabaya bindim ellerim titriyordu bundan nefret ediyorum.
Atakan ve Deha kadınla ilgilenecekti göz yaşlarım yanağımdan süzülüyordu.
'O kadın ölmeyi hak ediyordu.' titreyen ellerimle kulaklığı kulağıma takıp rastgele bir şarkı açıp gözlerimi kapadım. Sesizlikten ve yalnızlıktan nefret ediyorum.
Eve varınca arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Evden içeriye girip merdivenlerden yukarıya tırmanmaya başladım. Odanın kapısını açıp içeri girince Asrın ile göz göze geldik.
"Neredeydin?"
Üzerimdeki ceketi çıkarıp bir kenara bırakıp koltuğa oturdum.
"Ne o hesap mı soruyorsun benden?"
"Hesap sormuyorum nerede olduğunu soruyorum."
Sinirle saçlarımı çekiştirip ona bakmaya başladım.
"Sorma buna hakkın yok."
Çenesini sıkıyordu sinirlendiğinde korkunç görünüyordu ama bu umrumda değildi hepsinin canı cehenneme.
"Ne demek hakkın yok ben seni-."
Sözünü yarıda kesmişti oturduğum yerden kalkıp ona yaklaştım.
"Sen benim neyim sin?"
Cevap vermedi yakasına yapıştım.
"Gözünü bile kırpmadan vurdun lan beni vuruldum ben bir kere bile nasıl olduğumu sormadın beni annemin mezarına götürdün benim istediğim dışında bana sadece zarar verdin lan sen şimdide kalkmış nerede olduğumu soruyorsun."
Onu iterek serbest bıraktım. Göz yaşlarım yüzünden bulanık görüyordum kafamın içindeki sesler bir birine girmişti başımı ellerimin arasına alarak acı dolu bir çığlık attım.
"Hazar! Kendine gel."
Onun sesini duyuyordum ama ne dediğini anlayamıyorum. Sadece çığlık atarak sesleri susturmaya çalışıyordum. Ne zamana kadar öylece kaldım bilmiyorum kendimi biraz iyi hissedince sırıtarak ona baktım.
Odada yanlız değildik ev ahalisi bana korku dolu gözlerle bakıyordu bunu görünce kahkaha atmaya başladım.
"Hazar bizi korkutuyorsun."(Erdeniz)
'Hazar?' Tamam sakin ol sorun yok.
"Eren!."
"Efendim"(Eren)
Yerden kalkıp yatağa yaklaşıp yorganı kaldırıp içine girdim.
"Aileni çıkart odamdan."
Onların odamda olması umrumda değildi gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.Kesinlikle deli olduğumu düşünüyor olmalıydılar az biraz haklı ola bilirler.'Sen zaten delisin.'
Sabah gözlerimin içine giren güneş ışığı yüzünden uyanmak zorunda kaldım başım ağrıyordu ağrı o kadar çoktu ki gözlerim dolmuştu zorlukla yataktan kalkıp banyoya girdim.
Aşağıya indiğimde sadece Erdeniz vardı evde boş sandalye geçip oturdum. Kahvaltı yaparken onun sürekli bana baktığını gördüm.
"Söyle hadi."
"Dün sinir krizi geçirdin ve şimdide hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun."
Sandalye yaslanıp kollarımı göğsümde bağladım.
"Ben ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinde tedavi gördüm bu benim için normal yani."
Kaşları havalandı.
"Deli misin yani?"
Dirsekler imi masaya koyup öne eğildim sır verir gibi konuşmaya başladım.
"Tch.. Bir deli deli olduğunu kabul etmez bu yüzden böyle sorular sorma."
Beni sorgular gibi bakıyordu bana iyi davranmaya çalışıyordu ama bazen sabrımı zorlamıyor değildi. Oturduğu yerden kalkıp konuşmaya başladı.
"Ben salona geçiyorum."
Bende oturduğum yerden kalkıp onu takip ettim. Salonda boş boş oturuyorduk evde ikimiz den başka kimse yoktu.
"Acıktım ben."
Onu takmadım çünkü bir saattir aynı şeyi söylüyordu. Hayvan gibi yiyip acıkan tek kişiydi.
"Mutfak önünde amk kalk ye."
Kafasını telefondan kaldırıp bana baktı.
"Gidip bize birşeyler hazırla hım?"
Yemezler kardeşim beni iki kere mutfağa sokmuş kendisi yardım etmemişti.
"Siktir git kendin hazırla bir şeyler."
Yavru köpek bakışları atmaya başladı yüzümü buruşturup önüme geri döndüm. Birden büyük bir gürültü sesi geldi. Bu kapı sesiydi göz göze gelince oturduğum yerden kalktım.
Karan içeriye girdiği gibi yanıma yaklaşıp yüzüme tokat attınca başım yana düştü.
"Oğlumu zehirlemeye nasıl kalkarsın."
Yeter ama durup dururken bana sarması sinirlerimi bozuyordu sinirle ona bakmaya başladım.
"Ne zehiri?"
Salonun içinde turlamaya başladı.
"Eren'e uyuşturucu veriyorsun inkar etme bu yüzden çocuk geldiğinden beri peşinden ayrılmıyor."
Sonrada kötü bir şey yapınca ben suçlu oluyorum bana iyi davran yok ki ben iyi davranayım. İçeriye ev ahalisi girince direk olarak Eren'e baktım.
"Ne dersem diyeyim bana inanmazsın ama Erene sor ben ona uyuşturucu vermedim."
Karan Eren'e döndü.
"Eren doğruyu söyle sana uyuşturucu verdi mi Hazar?"
Gözlerimin içine bakıyordu.
"Evet bana uyuşturucu verdi."
İçimde bir şeylerin kırılma sesi yükseldi ne inkar ettim nede onayladım ne düşünüyorlarsa öyle olsundu.
"Eşyalarını topla defol evimden."
Hiçbir şey söylemeden salonu terk ettim eşyalarımı bile almadan evden çıkıp yürümeye başladım. Yüksek bir binanın çatısında uzanmıştım yükseklik korkum vardı ama şuan o bile umrumda değildi.
'Onların annesini öldürdün.'
'Katilsin sen.'
'Sevilmeyi hak etmiyorsun.'
'Öldür kendini.'
Derin bir nefes aldım susmuyor kaç saattir buradayım bilmiyordum ama akşam olmuştu yanıma yaklaşan ayak sesleri gelince sırıtma ya başladım.
"Görev başarısız."
Yanıma yaklaşıp duvarın üzerine oturdu.
"Bu senin için bir görev değildi evlat."
Güldüm halime.
"O kadınlar öldü ama daha üç kişi var ve Karan beni evinden kovdu annemin intikamını alamadım."
Beni olduğum gibi kabul eden tek kişi yanıma gelmişti.
"Karan seni birazdan arayıp eve geri çağıracak bunu düşünme ve o çocuklar ile bir işin yok onlarla bir bağ kurma yoksa üzülen sen olursun."
Doğrulup oturur vaziyette geldim. Elimle yüzümü sıvazlayarak ona baktım.
"Ne zaman o aileden tamamen kurtulurum?"
Bana değil sim siyah olan gök yüzüne bakıyordu o zayıf göründüğüm iç
in beni sevmediğini söylüyordu ama beni bırakmayan tek kişide oydu.
"Kızımın katilleri öldüğünde o aileyle işin bitmiş olacak."
O zamana gelince benim hayatımda son bulacak ama bunu ona söylemedim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |