16. Bölüm

16. Bölüm

tubi
tubi371

Yazarken üzerinde çok düşündüğüm bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın

Keyifli okumalar.

___

 

"Zihnim bir uçurum.."

Bölüm 16; İntihar düşüncesi

Hazar Saraçoğlu

『♡』

 

Karşımdaki kişi Asrın dan başkası değildi ona ters ters baktım. Ne istiyordu bu ruh hastası?

 

"Aileme zarar verirsen acı çektirerek öldürürüm seni Hazar bunu unutma."

 

Beni serbest bırakıp kendi arabasına binip gitti sinirle arabanın kapısını açıp arabaya bindim. Sinirden boynumdaki damarlar atmıştı bu herif beni öldürmeyi kafasına takmıştı buna engel olmam gerekiyordu yoksa ölecektim.

 

"Ne yani bir ay yada daha fazla konuşamam öylemi?"

 

Ellerimi hızlı hızlı hareket ettiriyor dum bu olamaz ya konuşmak istiyorum ben.

 

"Üzgünüm Hazar bey elimden geldiğince size yardımcı oluyorum dediğim gibi hemen konuşmanız mümkün değil."

 

Doktorla olan görüşmeden sonra hastaneden nasıl çıktığımı bilmiyorum yada şuan neden bir sahilde olduğumu bilemediğim gibi derin bir nefes aldım kendi ellerimle hayatımı bitirmiştim. Denize doğru yürümeye başladım yavaşça suya girmeye başladım su belime kadar gelince kendimi sırt üstü suya bıraktım.

 

Daha önce defalarca kez intihar etmeye kalktım ve bunlar bende çok büyük yaralar bırakmıştı ama o zamanlar ruhum hala iyi durumdaydı Çakır ailesi ile yaşamaya başlar başlamaz elimden vuruldum zehir lendim bunlar yetmezmiş gibi beni boğarak öldürmeye kalktılar ve bende öldürdüm ellerimde kanlar vardı ve asla gitmeyecekti.

 

Göz yaşlarım yanağımdan süzülüyordu benim tek bir hedefim vardı ama bunu gerçekleştirme den ölecekmişim gibi hissediyorum. Kafamın içindeki sesleri ilaçla sustura biliyordum ama etrafımda ki insanların seslerini nasıl susturacağımı bilmiyorum.

 

'Onları öldürerek.' Zeki herkesi öldüremezdim burada kendimi öldürsem cesedimi kimse bulamazdı histerik bir kahkaha atım ama sesim çıkmadı onunda benden aldılar daha derine yüzüp tamamen suyun içine girdim yorulmuştum ölünce üzüntüler ve hayal kırıklıkları da son bulur muydu?

 

Çocukluğum geldi aklıma o zamanlar neşeli ve mutlu bir çocuktum ben sokaklarda bir dilim ekmeğe muhtaç ken bile mutluydum taki biri hayatıma girip hayatın toz pembe olmadığını öğretene dek mutluydum.

 

Kim olduğumu artık ayırt edemiyorum birilerini gözünü bile kırpmadan öldüren birimi yada yere düşüp dizi kanadağı için saatlerce ağlayan çocuk muyum bilemiyorum.

 

Hani derler ya zaman herşeyin ilacıdır diye hayır zaman geçtikçe acılar büyüyor ve bir çığa dönüşüyor ve siz o çığın altında kalıyorsunuz nefes almakta zorluk çekiyordum. Nefesimi daha fazla tutamayıp yüzeye yüzüp suyun altından çıkıp derin bir nefes aldım.

 

Güneş batıyordu su soğuk olduğu için titriyordum kesin hasta olacaktım. Kafamı kaldırıp sahile bakınca kumların üzerine oturan kişiyi gördüm uzak olsam da bu adamı tanımıyordum. Kıyıya doğru yüzüp sudan çıktım keşke kıyafetleri çıkarsaydım.

 

Adamın yanına yaklaşıp yanına oturdum. Öldürmeye kalksa hiçbir şey yapmazdım şuan dünya yıkılsa umrumda olmaz moduna girmiştim.

Kafamı çevirip ona baktım.

 

Siyah gömlek siyah kot pantolon ile siyah bot giymişti kalıplı vücuda sahipti ve yakışıklıydı kafasını çevirip benimle göz göze gelince irkilerk gözlerimi kaçırdım benim gözlerim gibi buz mavisi gözlere sahipti bir an için o gözlerde kendimi görmem tuhaf hissettirdi.

 

"Neden tek başınıza buradasınız?"

 

Kibar insanlar nadiren bana denk gelirdi. İşaret diliyle konuşmaya başladım umarım biliyordur yoksa yapacak bir şeyim yoktu.

 

"Ölmek için güzel bir yer."

 

Onun bana baktığını biliyordum ama ona bakmadım o gözlere tekrar bakarsam paramparça olan ruhumu görmesinden korkuyordum.

Bu adamın yanına oturur oturmaz kendimi evimde gibi hissettim. O kadar mı çöktüm lan ben bir yabancıya sığınacak kadar?

 

"Haddim değil ama neden ölmek istiyorsun?"

 

Derin bir nefes alıp kızıla boyanmış denize baktım.

 

"Bilmem belki de sadece şımarık bir veledim."

 

Asrın ile aynı yaşta vardı bu adam o piç aklıma gelince dişlerimi sıkmaya başladım. Boynumdaki ve ellerimdeki yaraların nasıl olduğunu sormamıştı.

 

"Şımarık bir velet değil sin çünkü sana bakınca kırılmış bir çocuk görüyorum."

 

Bu sefer kafamı çevirip gözlerimi gözlerine diktim.

 

"Sen neden buradasın?"

 

Güldü gülüşü gözlerine kadar ulaştı.

 

"Eğer biraz daha suyun altından kalsaydın kahramanın olmayı planlıyordum."

 

Bende gülümsedim galiba uzun bir zaman sonra ilk kez gerçek bir gülümsemeyle baktığım ilk kişiydi.

 

"Tüh yazık oldu bilseydim biraz daha kalırdım suyun altında."

 

Elini bana uzattı.

 

"Safir Kızıltuğ."

 

Elini tutmadan önce kendimi tanıtım.

 

"Hazar Saraçoğlu."

 

"Tanıştığıma memnun oldum Hazar."

 

"Bende memnun oldum Safir."

 

Bu adamın yılar sonra karşıma başka bir sıfatla çıkacağını bilseydim dahada dibe batmadan beni buralardan götürmesini isterdim.

Onunla birlikte bir kaç saat boyunca sohbet ettikten sonra eve dönmüştüm.

 

Sıcak suyla yıkanıp odaya girip yatağın üzerine uzanıp yarım bıraktığım kitabı okumaya başladım. Mutluydum o adam bana iyi gelmişti ama bunu bile bana çok gören bir dangalak odaya daldı.

 

"Neredeydin sen? Saatlerdir yoksun ortalıkta."

 

Kitabın kapağını kapatıp yataktan doğrulup oturur vaziyette geldim.

Ona dik dik bakmakla yetindim.

Yanıma yaklaşıp yakamı tutup beni kendine çekti.

 

"Hazar! Sana bir soru sordum cevap ver?"

 

Geri zekalı herif sesimiz gitti sana nasıl cevap vereyim? Ona hala boş boş bakıyor ken bana vurmak için elini kaldırdı ondan hızlı davranıp bileğini tutup onu geri itim yataktan kalkıp onu çevirip dizine bacağımı geçirdim dizlerinin üzerine çöktü hah! Beni bir kez savunmasız yakaladı diye bana canı istedikçe bana vuramazdı.

 

Çakma ruh hastası o deliyse ben ondan daha deliyim. Onu sıkıca tutuyordum hareket alanı kısıtlıydı sinsice sırıtma ya başladım beni zayıf gördüğü için üzerime geliyordu onu iterek serbest bıraktım.

 

Masanın üzerinde duran kalem kağıdı alıp yazmaya başladım. Defteri onun göz hizasında tutum.

 

"Benim sesim yok ya hani sakın bir daha bana vurmaya kalkma bunu sana ödetirim."

 

Yazdıklarımı okuyunca kaşları çatıldı.

 

"Neredeydin?"

 

Geri zekalı herif deftere bir şeyler yazıp ona çevirdim.

 

"Beni hastaneye sen yoladın sence nerede ola bilirim? Ve çık git odamdan."

 

Sinirden sert nefesler alıp vermeye başlamıştı bunu da anlıyamıyordum.

Bana sarıp duruyordu elimden bir kaza çıkacaktı ama ne zaman bilemiyorum. Kapıyı çarparak odayı terk etti onun gibi kapıyı açıp çarpmamak için kendimi zor tuttum.

 

Yatağa tekrar uzanıp kitabı alarak kaldığım yerden okumaya devam ettim. Kitap okurken uykuya dalmışım. Sabah saatlerinde erkenden kalkıp spor yapmaya başladım. Kum torbasına vururken ellerim acıyordu ama umursamadan vurmaya devam ettim.

 

Kendimi banyoya attım. Banyodan çıkıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken seler gelmeye başladı kim vardı evde?

Salona girince ikizler ile birlikte oturmuş gençleri gördüm.

 

Erdeniz beni görünce sırıtarak konuşmaya başladı.

 

"Şu kapıdaki sarı da size bahsettiğim babamın piçi."

 

Beş çocuk vardı hepsi bana bakıyordu babasının yaptığı hatadan ne güzel bahsediyordu it herif onlara sırtımı dönüp yürümeye başladım. Mutfağa girip kahvaltı yapmaya başladım.

 

Kendime kahve yaparak balkona çıkıp koltuğa oturdum. Kahveyi yudumlayarak ileride hararetli bir şekilde konuşan iki gereksiz insana baktım.

 

Acaba ne hakkında konuşuyorlar? Eve dinleme cihazı mı yerleştirsem?

Fena fikir değildi aslında bunu bir ara yapardım ben boğazım hala ağrıyordu ama iki hafta önceye göre daha iyiydi en azından artık çorba içmek zorunda değildim ve biraz daha bu sessizlik oyununu devam ettirecektim.

 

~🦋~

 

Ve yorum yapın ne düşündüğünüzü merak ediyorum buna göre diğer bölümü yazarım.

 

Bölüm : 19.12.2024 00:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...