17. Bölüm

17. Bölüm

tubi
tubi371

Ne yazdığımı bende bilmiyorum.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın

Keyifli okumalar.

___

 

 

Bölüm 17;Kahramanlık zamanı

 

Hazar Saraçoğlu

 

『♡』

 

Koca iki ay bu aileyle birlikte geçirdim buna hala inanamıyorum yani hayata kaldığıma inanmak zordu aileyle aram nasıl mı? Hani bayramdan bayrama eve gelen akrabalar vardır ya ha işte onlar gibiydik sevimsiz insanlar.

 

Bu nalet olasıca merdivenlerde çık çık bitmiyordu bu herif neden beni buraya çağırdı? Ve yüksekti sonunda yangın merdiveni bitince çatıya çıkıp gördüğüm kişinin yanına doğru yürümeye başladım. Yüksek yerlerden nefret ediyorum.

 

"Yükseklik korkun olduğu için yüksek yerleri sevmiyorsun evlat."

 

Aklımı mı okuyor la bu? Yanına yaklaşıp ona baktım. Keskin nişancı tüfeğini düzenliyordu karşıya baktım önünüzde ışıl ışıl bir gökdelen vardı bu herif kimi öldürecekti?

 

"Kimi öldüreceksin?"

 

Bana bakmadan silah ile ilgilenmeye devam etti duvarın üzerindeki dürbünü alarak gökdelene baktım. Bir davet vardı galiba çünkü şık ve güzel giyinmili bir sürü insan vardı diğer tarafa dönecek ken onu gördüm.

Doğru ya bugün bir davete katılacaktı bu salak herif Asrın'na daha fazla bakmadım.

 

"Asrın onu öldürmek için mi buradayız?"

 

Sonunda kafasını kaldırıp kahvenin en açık tonu olan gözlerini gözlerime dikti.

 

"O kolay bir ölümü hak etmiyor."

 

Elimdeki ve boynumdaki yaraları oradan söküp atmak istiyormuş gibi bakıp geri önüne döndü, tüylerim diken diken olmuştu tamam bu yaşlı bunak beni Asrın dan bile fazla korkutuyordu. Eee o zaman kimi öldürmek için buradayız?

 

Ve söylemeyi unuttum sesim geri gelmişti yani konuşa biliyordum ama Çakır ailesi bunu bilmiyordu. Bazen onlara cevap vermek istemiyor değilim. Evin her yerinde dinleme cihazları vardı onların en ufak hatalarında boyunlarına yapışmayı planlıyorum.

 

Bir saattir silahı yerleştiremedi bu da

Dürbün ile hala insanlara bakıyordum. Ona yönelik konuşmaya başladım.

 

"Kur artık şunu sen yapamıyorsun yaşlılık işte geri çekil ben yapayım."

 

Birden götüme yediğim tekmeyle öne savruldum. Ağzımdan 'Hiii' diye bir ses çıktı son anda duvara tutundum. Yoksa otuz katlı bu binadan yere yapışacaktım vicdansız herif iri gözlerle ona baktım.

 

"Niyetin beni öldürmek ise lütfen başka bir yöntem kullan."

 

Geri çekilip ellerimi çırpıp tekrar binaya bakmaya başladım. Onun sesini duyunca dediklerini yaptım.

 

"Sol taraf camın yanında duran kişilere bak."

 

Asrın vardı ve önünde bir adam duruyordu sırtı bana dönüktü onu mu öldürecekti? Asrın sanki sinirlenmiş gibi görünüyordu beter olsun it herif.

 

"Adam kim?"

 

Hemen cevap vermedi bir kaç dakika sonra söyledi.

 

"Türkiye'nin önde gelen mafya ailesinin varisi bu aile silah ticareti yapıyor zenginler aklının alamayacağı kadar hemde."

 

Kaşlarım havalandı Çakır ailesinden bile daha güçlü bir aile ha? Vay be.

 

"Adamın ismi ne?"

 

"Safir Kızıltuğ."

 

Safir sanki bu isimi biliyordum ama nereden? Biz bu herifi öldürürsek eğer kendimiz için mezar kazmaya başlamalıyız bizi sağ bırakmazlar buna adım kadar eminim.

 

"Sen bir tetikçisin biri mi tutu seni?"

 

O da silah dürbünü ile adamı izliyordu.

 

"Hayır bunu değer verdiğim biri için yapıyorum."

 

Değer verdiğin kimse yok senin yaşlı bunak kimi kandırıyorsun? Ama bunu dile getirmedim. Bir garson iki de bir adama bakıyordu gözlerimi kısıp daha dikkatli bakınca tepsinin altında tuttuğu silahı gördüm.

 

Oha burada aksiyon filmlerini aratmayan şeyler oluyordu Allah'ım adam başarısız olursa bile yanlışlıkla o ruh hastası Asrın'nı vursun amin.

Adam uygun anı yakalayınca silahı kaldırıp namluyu ona doğrultu nefesimi tutup olacakları beklemeye başladım.

 

Ve tam tetiği çekecek ken bir el silah sesi geldi ve ardından da adam kanlar içinde yere yığılıp kaldı hadi ama beceriksiz herif bir adamı öldürmeyi beceremedi.

 

"Elin değmiş ken Asrın'nı da vursan mı?"

 

İçerdeki insanlar çil yavrusu gibi dağılmaya başlamıştı. Asrın da oradan ayrılmıştı ama adam dim dik duruyordu yavaşca arkasını dönüp bizim üzerinde olduğumuz binanın çatısına baktı lan! Ben bu adamı tanıyorum. Sahildeki adam.

 

"Hadi git buradan senin işin daha bitmedi."

 

Dürbünü indirip ona baktım. Ne demek işin daha bitmedi?

 

"Ne işi?"

 

Silahın parçalarını çantaya yerleştiriyordu.

 

"O adamın Türkiye'deki son günü ve arabasında bomba var işte senin görevin de bu git kurtar adamı."

 

Oldu paşam başka emrin? Bana ne aga ölürse ölsündü yani beni neden ilgilendiriyor bu herif?

 

"Onu kurtarmam için sebep ver."

 

Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Sebepsiz yere kimseyi kurtarmam.

 

"Seni ipin ucundan alacak adam o ve yıllardır kardeşini arıyor ona kavuşmadan ölmesini istemezsin öyle değil mi?"

 

Beni neyle vuracağını çok iyi biliyordu piç kurusu. Sıkıntılı bir nefes aldım. Adamı kurtarmak istemiyorum bırakalım ölsün işte onu kurtarmak bize mi kaldı anasını satayım? Hala bana bakıyordu sikerler böyle işi ama.

 

"İyi bir abi mi? Çocuğu bulunca bok gibi davranmaz öyle değil mi?"

 

Kafasını iki yana salladı.

Onu orada bırakarak koşmaya başladım. Yangın merdivenlerini üçer üçer atlayarak aşağıya inmeye başladım. Siktiğimin merdivenleri bitmiyordu ulan! Kendimi zar zor sokağa atınca koşmaya başladım.

 

Adamı sonunda göre bilmiştim ve nerdeyse arabaya yaklaşacaktı hızımı dahada artırarak kendimi yola attım.

 

"SAFİR!"

 

Ben ona bağırınca olduğu yerde durup bana baktı ona nerdeyse yaklaşıyor ken şoför arabanın kapısını açtı onu kolundan tutuğum gibi geri çektim, ama geç kalmıştım.

Araba büyük bir gürültüyle havaya uçtu ikimizde savrularak yola düştük.

 

Kulağım çınlıyordu galiba bulanık görüyordum gözlerimi kırpıştırdım.

Yan tarafa bakınca adamın bana bir şeyler söylediğini anladım ama onu duymuyordum. Zorlukla yerden doğrulup oturur vaziyette geldim.

 

"Hazar! Beni duyuyor musun?"

 

Kafamı salladım şoföre üzülmeyi sonraya bırakıp ona yaklaşıp hasar tespiti yapmaya başladım.

 

"Siktir et beni sen iyimisin?"

 

Toz içinde kalmıştı ama yarası yoktu derin bir nefes aldım. Bir gün kalpten gidecektim. Yaşlı bunak bunu başkasına da yaptıra bilirdi.

 

"Bir günde iki kez ölümden dönecek kadar ne yaptın?"

 

Gülüp yerden kalkıp elini bana uzattı elinden tutup yerden kalkıp üzerimi silkip ona geri baktım.

 

"Aslında iyi bir adamım ben ama yinede beni öldürmek isteyen çok kişi var."

 

İyi atıyordu neymiş kimse göründüğü gibi değilmiş ellerimi cebime soktum.

 

"Bak sen benim kahramanım olamadın ama ben senin kahramanın oldum. Bu iyiliğimi unutma Safir Kızıltuğ ben hiçbir şeyi karşılıksız yapmam."

 

Sırıttıp ona sırtımı dönüp yürümeye başladım. Bir günde olaysız şekilde bitsin artık olan bana oluyordu sonra ıslık çalarak o sokaktan çıktım. Ambulans ve polis arabaları önümden geçip gitti birden kolumdan tutulup karanlık olan bir sokağa sokuldum.

 

Sırtım duvara çarpınca yüzümü buruşturup beni sıkıca tutan adama baktım. Yüzünde kar maskesi vardı klişe olduğunu düşündüm boynumdaki şey çakı olmalıydı. Bir kaç dakika boyunca sessizlik içinde bir birimize baktık.

 

"Eee bir birimize bakıp duracakmıyız?"

 

Bıçağı biraz daha bastırdı piç kurusu.

 

"Kim olduğunu zannediyorsun lan sen?"

 

Omuz silkip önümdeki salağa baktım.

 

"Kimişim ben?"

 

"Safir Kızıltuğ onu neden kurtardın?"

 

Hım o mesele beni öldürmesi için abim olacak salak herifler in bu adamı tuttuğunu düşünmüştüm. Yapmadıkları şey değil nede olsa.

 

"Maalesef bunu öğrenecek kadar yaşamıyacaksın."

 

Dizimi kırıp karnına geçirdim. Bileğini de tutup çakıyı boynumdan çektim tekrar karnına dizimi vurdum. Bileğini tutup ters çevirdim. Kemiğin kırılma sesi gelince yüzümü buruşturup yerdeki çakıyı aldım.

 

"Bak kolay bir ölüm istiyorsan yerinde dur."

 

Ama durmadı döndüğü gibi diğer elindeki taşı dizime geçirdi siktir çok acımıştı diğer bacağım la çenesine tekme atınca savrularak sırt üstü

yere düştü vakit kaybetmeden üzerine eğilip bıçağı onun kalbine sapladım.

Zorla gel beni öldür diyen insanlar dolu etrafım. Böyle hayatın ta a** koyayım.

 

 

Bölüm : 19.12.2024 00:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...