18. Bölüm

18. Bölüm

tubi
tubi371

Bende sorun var galiba ruh halim değişken olduğu için bölümler bazen eh lik bir bölüm bazen hüzün dolu oluyor.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın

Keyifli okumalar.

___

Hatırlamak ölümdür, unutmak ihanettir.

 

Bölüm 18;İş toplantısı

 

Hazar Saraçoğlu

『♡』

 

"Dediğim gibi Karan bey ortaklık anlaşması imzalandı."

 

Yeter artık çığlık atarak buradan kaçmak istiyorum aga benim iş toplantısında ne işim var? Ben ne anlarım. Karan beni zorla buraya getirmişti şimdide kös kös oturmuş toplantının bitmesini bekliyorum.

 

İnsanların bakışlarını üzerimde hisede biliyordum ama bu umrumda değildi nede olsa Karan Çakır uzun zaman sonra piçini ortaya çıkardı onlarda hak vermiyor değildim.

 

Sonunda toplantı bitince çalışanlar odayı terk etti ama bir adam kaldı bana yaklaşıp elini uzattı.

 

"Fırat Güngör aile avukatıyım."

 

Elini tutup sıktım.

 

"Hazar Sar-."

 

Sözümü yarıda kesmişti Karan.

 

"Hazar Çakır."

 

Kaşlarım hayretle havaya kalktı bu adam ne yapmaya çalışıyordu? Adam gülümseyerek odadan çıkıp gitti.

 

"Ne yapmaya çalışıyorsun?"

 

"Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun?"

 

Bana dik dik bakıyordu.

 

"İnsanlar senin benim oğlum olduğunu biliyor bu yüzden kendini tanıtırken benim soy ismimi kullanmak zorundasın."

 

Hadi lan oradan bu adam benim sabrımı zorluyordu. Ellerimi masaya yaslayıp öne eğildim.

 

"Hah! Bana soy ismini vermek istemeyen sen değilmiydin? Ne değişti üç ay içinde?"

 

Sandalye yaslanıp eliyle masanın üzerinde ritim tutmaya başladı bir gözüm seyirdi bu hareketi bir daha asla yapmayacağım.

 

"Hiçbir şey değişmedi sana hala soy ismimi vermek istemiyorum, ama benim ailemle birlikte yaşıyorsun bu yüzden soy ismimi kullanarak kendini tanıt."

 

Histerik bir kahkaha attım. Bu adam elimde kalırdı. Allah'ım neden beni bu adamla sınamak zorundaydın ki?

 

"Hayır bana soy ismini vermeyen bir adamın soy ismini kullanmam."

 

Elini kaldırıp masaya vurdu masanın üzerinde duran su şişesi yere düştü.

 

"İsteyip istemediğini sormadım."

 

Sinir krizi geçire bilirdim.

 

"Bende sana hayır dedim."

 

Oturduğu yerden kalkıp üzerime gelmeye başladı duruşumu düzelttim. Aramızda bir adımlık mesafe kalınca durdu bana duygusuz bakışlar atıyordu.

 

"Hazar sözümü ikiletme elini hala düzgün kullanamıyorsun hatalarından ders almayı öğren artık."

 

Ellerimi yumruk haline getirdim. Tırnaklarımı avuç içime sapladım sakin ol sorun yok hiçbir şey yok. Ona baktıkça midem bulanıyordu dişlerimi gıcırdatım.

 

"O zaman ellerim bağlıydı Karan inan bana Asrın bir daha karşıma bana zarar vermek için çıkarsa bu sefer sadece zarar gören ben olmam."

 

Elimi kaldırıp omuzunu tutup sıktım.

Elime kısa bir bakış atıp tekrar gözlerime baktı.

 

"Senin bana babalık yapman artık umrumda bile değil ama bunu unutma yaşatığını yaşamadan ölmeyeceksin ölmene izin vermem."

 

Elimi geri çekip ondan uzaklaştım. Öfke ve nefretle bana bakıyordu.

 

"Annenin ne olduğunu biliyor musun?"

 

Sinirle dişlerimi sıkmaya başladım. Ne söyleyeceğini biliyordum. Beni onunla vuracağını biliyordum ama yinede bunu duymaya hazır değildim.

 

"Annemin adını ağzına alma."

 

Sırıttıp benim ona yaptığım gibi omuzumu tutunca sinirim dahada artı.

 

"Annen benden önce boşanma aşamasında olan bir adamla beraber olduğunu ve bu beraberlikten bir çocu-."

 

Sözünü kesen benim ona atığım yumruk olmuştu benim de sabrım bir yere kadardı onun babalığını siker atardım. Sikik herif sinirden titriyordum gözlerimi kırpıştırdım.

 

Döndüğü gibi yumruğunu yüzüme geçirdi işte benim istediğim de buydu. Vur lan bana üzerine atılacak ken kapı gürültüyle açıldı Asrın içeriye girip babasını benden uzaklaştırdı.

 

"Ne yapıyorsun lan sen?"

 

Sırıttıp ona baktım. 'İkisini de öldür gitsin.' kıkırda'dım fena olmazdı aslında. Bana ters ters bakıyordu yada öldürmek istiyormuş gibi bakıyordu tipsiz herif.

 

"Körmüsün amk babana vuruyordum Asırcık."

 

Dudağımda akan kanı dilimle yaladım. Bana tiksintiyle bakıyordu.

 

"Bunu senin yanında bırakmam."

 

Bunu biliyordum zarar verecekse versindi ama ona bana yaptığı herşeyin daha fazlasını yapacaktım.

 

"Elinden geleni ardına koyma Asırcık."

 

Odadan çıkacak ken omuzumun üzerinden ona bakarak arkamı göz kırptım. Holding ten çıkınca derin bir nefes aldım kesinlikle bu aile üyeleri beni delirtecekti bir taksiyi durdurup arabaya bindim.

 

İstediğim yere gelince şoföre parayı verip arabadan indim. Ayaklarım geri geri gitse de zorlukla ona yaklaşıp yere oturdum sırtımı onun mezarına yasladım. Dizlerimi kendime çekip kollarımı bacaklarıma doladım.

 

"Gittiğin yerde mutlu musun? Ben olduğum yerde mutlu değilim anne gelirsem yanın beni tanırmısın? Ama biz aynı yerde olamayız ki benim ellerimde kanlar var anne katilim ben yemin ediyorum bunu ben istemedim ama yapmak zorundaydım yoksa ölen ben olucaktım"

 

Susup derin bir nefes aldım.

 

"Hiç aklına geliyor mu bir çocuğun olduğu senin yanında olmayan bir çocuğum daha var diyor musun hiç? Yalnızlık paylaşılmaz payalaşılsa yalnızlık olmaz ama birinin benim yalnızlığımı paylaşın istiyorum ben bu bencilce biliyorum ama yinede istiyorum."

 

Bağıra bağıra ağlamak istiyorum ama sanki tüm duygularım beni terk etmiş gibi hissediyorum. Ben Hazar Saraçoğlu kaybolmuş bir çocuğum kimse tarafından bulunamadı benim çocukluğum ve şimdide kayıp bir gencim hayat hiç adil değildi hepimiz birilerinin çocuğu olarak dünyaya gözlerimizi açarız ama çoğumuz anne ve baba sevgisi görmeden büyümek zorunda kalıyordu benim gibi olan binlerce kişi vardı ben sadece bulunmak isteyen biriyim.

 

"Anne bir gün beni birisi bulur mu? Ben ölmeden önce biri beni sever mi?

Ben güçsüz biri değilim benim için üzülme yani ben herşeyin üstesinden gelirim."

 

Kendimi gülmeye zorladım. Mezarının üzerinde bir kaç tane daha Lavinya çiçeği çıkmıştı gülümsedim.

Annem de bir ölüm çiçeği dünyaya getirmişti ama ben o çiçek kadar güzel gözükmüyordum.

 

"Ben seni hiç tanımadım ama seni özlüyorum yokluğun bana zarar bunu fark ettiğimde orta okula başladığım zamandı çocuklarını tatlı bir telaşla okula bırakan anne ve babalar yüzünden senin yokluğundan nefret ettiğim ilk andı anne neden beni terk ettin?"

 

Tek bir damla gözyaşı bile dökmedim ruhum ölüyken bu bedenin yaşaması ne fark eder? Toprağın altında olmasam bile ölüyüm ben oturduğum yerden kalkıp üzerimi silkip yürümeye başladım.

 

Sesiz sokaklarda yürürken cebimdeki sigara paketini çıkarıp bir dal alarak dudaklarıma götürüp ateşledim dumanı içime çekince yanaklarım içe çöktü kafamı çevirip dumanı üfledim.

Kendimi ne zaman kötü hissettsem kendimi sokaklara atardım zaten sokaklarda yaşıyordum bilmediğim yerlerde gezmeyi severim.

 

Hayatım bir kitap olsaydı bu nasıl aile kitabı derdim amk bir Allahın kulu bile beni sevmiyordu ve ne zamandan beridir beni kabul etmediler ve etmiyecekler de onlara bağlanmak benim için kötü olurdu galiba hayat acımasız ken ben vicdanlı biri olamazdım nede olsa onların annesini öldürüp hiçbir şey olmamış gibi gözlerinin içine baka biliyordum.

 

Herşey bitince benim içinde sona gelmiş olacaktım zaten bu gidişle ölmem yakındır o Asrın asla durmazdı babasının iti o herif den tüm benliğimle nefret ediyorum.

Ve Karan ona bana yaşattığı herşeyin bedelini ödetmeden ölmeye niyetim yoktu.

 

Safir Kızıltuğ onu da merak edip yaşlı bunağa sormuştum onu ama bana hala kardeşini bulamadığını söylemişti adam iyi birine benziyordu ve yaşlı kurt ta bunu onaylanmıştı umarım kardeşini bulurdu çünkü geç kalınmış bir sevgi hiç olmasa da olur ki beni buldular ama çok geç kaldılar hemde fazlasıyla geç kaldılar.

 

Ben yaşarken öldüm umarım o çocuk mutludur ben olamadım ama o olsundu derin bir nefes alarak gök yüzüne baktım gök yüzünden tek bir yıldız yoktu benim geleceğimgibi sim siyahtı. İç geçirip yürümeye devam ettim.

 

~🦋~

Karan hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Sizce alie üyelerinden birileri ölmeli mi?

 

Bölüm : 19.12.2024 00:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...