19. Bölüm

19. Bölüm

tubi
tubi371

Yazdığım en uzun bölüm oldu umarım beğenirsiniz.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.

___

 

"Kafamda susmaları için yalvardığım sesler var."

 

- Ali Lidar

 

Bölüm 19; Davet

Hazar Saraçoğlu

『♡』

 

Eve geldiğimde evin ışıkları yanıyordu kaşlarım çatıldı kapıyı açıp içeri girdim. Salona girince ev ahalisini salonda oturuyor olduğunu gördüm Can benimle göz göze gelince kaşları havalandı.

 

"Sonunda gele bildi Hazar bey."

 

Hepsi dönüp ban baktı yine ne oluyor amk kapı pervazına yaslanıp onlara boş boş bakmaya başladım. Sehpanın üzerinde duran ilaç kutularını görünce dişlerimi gıcırdatım. Hangi asalak odama girişmişti?

 

"Bu ilaçların ne için kullanıldığını biliyorsun öyle değil mi?"(Erdeniz)

 

Yok bilmiyorum keyfine kullanıyorum ilaçları tipsiz velet derin bir nefes alıp başımı salladım yılardır kullanıyorum ben o ilaçları ama işe yaradığı söylenemezdi.

 

"Deli olduğunu kabul ediyorsun yani?"

 

'Delilik delimisin Hazar?' Kafamı duvarlara vurmak istiyorum yeter ki sesler son bulsundu derin bir nefes aldım. Her gün daha da delirdiği mi hissediyorum. Can'a onun bana baktığı gibi nefretle baktım.

 

"Deli mi? Bu ilaçlar sinir hastası kişilere veriliyor Can bu benim deli olduğum anlamına gelmez."

 

Kutular öyleydi ama içindeki ilaçlar değişikti dudağım acıyordu iyi vurmuştu gözüm Karan'a takıldı onunda yarası vardı ama benimki kadar kötü değildi. Demek ki iyi vuramamışım işte bu üzdü.

 

"Bana uyuşturucu verdin sen ne beli bunların uyuşturucu hapları olup olmadığı?"(Eren)

 

Derin bir nefes aldım. Yalancı pislik herif Erene uyuşturucu madde vermedim ben bunu kanıtlaya bilirim ama uğraşmak istemiyorum.

 

"İnanıp inanmamak size kalmış sakın bir daha odama girmeyin."

 

Asrın boğazını temizledi.

 

"Bu önemli bir sorun değil yarın bir davet var ailecek katılmak zorundayız ve sende geliyorsun Hazar itiraz istemiyorum."

 

Sadece kafamı salladım gidelim bakalım davete onları orada bırakarak odama geçtim. Deha ve Atakan ile gurupta konuşup yatağa girdim. Son zamanlarda uyku sorunu yaşamaya başlamıştım yataktan sırt üstü döndüm. O adam annemin başka bir çocuğu olduğunu biliyordu ama unuttuğu bir şey vardı o çocuğu asla bulamazdı diğer ailenin bulamadığı gibi.

 

Hâlâ durmadan çocuğu arıyordular onlarda ki azimi taktir etmiyor değildim ama onlarda geç kalmıştı onlar çocu- öf ledim düşünmek bana yaramıyordu gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

 

Kulağımda Kulaklık elimde kahve kupası evin ilerisindeki çardak ta oturuyordum evde ben ve Eflatun tek vardık ki onunda nerede olduğunu bilmiyordum. Önümde yem yeşil bir arazi vardı arka tarafta ise ağaçlık bir alan vardı ev güzeldi içindeki insanları saymazsak tabi.

 

Önümdeki sandalye biri oturunca araziye bakmaya son verip oturan kişiye baktım. Eflatun benim gibi elinde kahve kupası yıla oturuyordu kulaklığı kulağımdan çıkardım. Bu adam benimle pek muhatap olmuyordu acaba neden geldi?

 

Sandalye yaslanıp gözlerini gözlerime dikti bu ailenin tamamı yeşil gözlüydü anneleri hariç onun gözleri kahve renkti acaba neden bir çocuğu bile kahve gözlü doğmadı?

 

"Tek başına neden oturuyorsun?"

 

Tek olmak iyidir Eflatun aile üyeleri ile birlikte bir ortamda kalınca laf atıp duruyorduk birbirimize bu yüzden yanlız kala bileceğim köşelere çekiliyordum.

 

"Birileri bana laf atıp beni sinirledirmesin diye yanlız oturuyorum."

 

Kahvesini yudumlayarak konuşmaya devam etti.

 

"Bu ailede kavga etmeden konuştuğun tek kişi ben ola bilirim."

 

Doğru söylüyordu normalde ilk oturduğu andan itibaren ona laf atmaya başlardım bile beni tanımaya başlamıştı.

 

"Belki de üç buçuk ay sonra benimle muhatap olduğun için sana laf atmamış ola bilirim."

 

Güldü gülüşü gözlerine kadar ulaştı bu sahte bir tepki değildi ve çocuğun gamzesi vardı benim gibi ama ben hiç gamze lerimi sergileyecek kadar gülmezdim.

 

"Zayıflamaya başladın Hazar buraya ilk gelen çocukla şimdiki çocuk arasında çok fark var göz altı torbaların oluşmuş ve sürekli dalıp gidiyorsun beni endişelendiren ne biliyor musun? İntihar etmen den korkuyorum."

 

Yutkundum ama boğazımda ki yumru gitmedi 'İnanma sana iyi davranıp sonrada seninle işi bitince sana sırtını dönecek.' Sırıtma ya başladım.

 

"Ben ve intihar etmek mi? Benim canım tatlıdır merak etme kendimi öldürmem."

 

Kesinlikle kendimi öldürmem yani henüz birden gömleğinin kollarını kıvırıp bileklerini ortaya çıkardı kahve kupasını masanın üzerine bırakıp öne eğildim. Lan her iki bileğinde dikey şeklinde kesikler vardı dikiş izi hala duruyordu ama yara eskiydi.

 

"Bileğine ne oldu?"

 

Cevabını biliyordum ama yinede sormak istedim.

 

"16 yaşındayken intihar ettim ama sonrasında tedavi gördüm."

 

Acaba çocuğa ne yaşattılar da intihar etti? Bileğini geri kapattı oturduğu yerden kalkıp elindeki kutuyu masanın üzerine bırakıp yürümeye başladı.

 

"Akşamki davete çok fazla kişi olacak bu yüzden buna ihtiyacın olacağını düşündüm soru sormazlar böylece."

 

Kutuya kaşlarım çatık halde bakıyordum. Kutunun kapağını açıp içine baktım, eldiven vardı siyah eldivenin üzerinde Lavinya çiçeği işlemişti çok güzeldi lan eldiven.

 

Ellerimdek yaraları görmek istemiyordum ama bu çok işe yarayacaktı ama anlayamadığım şey neden Lavinya çiçeği? Acaba annesinin mezarına ektiğim çiçek o olduğu için mi? Ve doğru söylüyordu kilo almam gerekiyordu.

 

Oturduğum yerden kalkıp akşamki davete hazırlanmak için odama geçtim. Siyah takım elbise giymiştim eldivenleri alıp ellerime taktım kıravat takmaktan nefret ettiğim için onun yerine zincirli kolye takmıştım.

 

Odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken ceketi giymeye başladım hiç kimseyi beklemeden arkadaki arabaya bindim en son onlarla bir yere gittiğim zaman nerdeyse ölüyordum bu yüzden bu sefer daha dikkatli olamalıydım.

 

Benim bindiğim arabada Asrın, Eflatun ve Karan vardı sevmediğim iki gereksiz insan ile aynı ortamda bulunmak midemi bulandırıyordu yol boyunca camdan dışarıya baktım. Yaklaşık beş saat sonra eski bir yalının önünde durduk çok fazla araba ve insan vardı biz arabadan inmeden önce Karan son uyarısını yaptı.

 

"Unutma Hazar benim soy ismimi kullanarak kendini tanıt ve saygısızlık istemiyorum."

 

"Tamam Karan bey."

 

Göz devirip arabadan indim. İnmez olaydım yüzüme patlayan flaşlar yüzünden neye uğradığı mı şaşırdım Karan önde biz onun arkasından içeriye girdik salonun ortası boştu ama etrafında sandalyeler ve masalar vardı her yerde çiçekler olması güzel bir görünüm kazandırmıştı biz Çakır ailesi yazan masanın tarafına toplandık.

 

Ve klasik müzik çalıyordu yanımdaki Erdeniz'e soru sordum.

 

"Bu davetin amacı ne?"

 

Bana doğru eğildi.

 

"Bugün bağış yapılacak bu bağışın çoğu yetimhanelere gönderilecek geri kalanı ise buradaki bağışçılar arasında pay edilecek."

 

Anladım dercesine kafamı salladım.

Ve buradaki insanların çoğu sadece iş adamları değildi masamıza gelen herkesle kibarca tanıştım bir süre sonra davetin sahibi masamıza geldi Karan yaşında bir adamdı ve oldukça yakışıklı gözüküyordu. Herkesle kısaca konuştu gözleri gözlerimde durunca kaşları havalandı.

 

"Karan bu senin yeni oğlun olmalı?"

 

Kibar olmaya gerek yok kısaca ortaya çıkan piçin olmalı diye bilirdi kendisini tanıttı.

 

"Serhat Çağdaş."

 

Bende kendimi tanıtım.

 

"Hazar Çakır."

 

Karan la kısaca vedalaşıp başka konukların yanına gitti bazı çiftler dans ediyordu buraya geleli bir saat bile olmamıştı ama ben sıkıldım bile abi tayfası ve ikizler beni masada Karan la tek başına bırakmıştı.

 

"Birini dansa kaldıracak san kaldır şu ilerideki kadın geldiğimizden beri sana bakıyor Karan Çakır."

 

Kafamla işaret ettiğim yere kısaca bakıp bana geri döndü.

 

"Kadınlar la işim yok şimdilik."

 

Hayretle kaşlarım havalandı.

 

"Hadi ama sen evliyken karını aldatmış bir adamsın sadece dans et dedim onunla birlikte ol demedim."

 

Pis pis sırıtma ya başladı ah bunun anlamını biliyorum.

 

"Evet karımı senin annenle aldattım ve bunun sonucunda sen dünyaya geldin maalesef."

 

Hah! Herkesin ortasında ona bir tane geçirsem en fazla ne olurdu? Bende sırıtma ya başladım.

 

"Benim dünyaya gelme sebebim sen değilsin."

 

Fısıltı şeklinde çıkmıştı sesim beni duymadığını biliyordum. Sandalye yaslanıp kollarımı göğsümde bağladım. Para bağışı yapan kişilerin isimleri ve ne kadar bağış yaptığı söyleniyordu görgüsüz insanlar.

 

"Karan Çakır yüz milyon dolar bağış yaptı."

 

Gözlerimin önünde dolar lar uçuştu oha lan! Madem bu kadar zengin sin paranı az biraz bize harca evet kartlarım vardı bana parada veriyordu ama hepsinin limiti vardı bir bize cimrilik yapıyordu yüzümü buruşturup etrafa bakmaya başladım.

 

"Araf Kızıltuğ iki yüz milyon dolar bağış yaptı."

 

Kızıltuğ ailesi demi buradaydı? Bağışta en yüklü miktarı veren iki ale vardı Çakır ailesi Ve Kızıltuğ ailesi herkesin dönüp alkış tutuğu masaya baktım. Masada sadece iki kişi vardı kadının sırtı bana dönüktü ama adam gözüküyordu gençti yanındaki kadında öyle kafasını çevirince göz göze geldik kaşları çatıldı 'Bizi tanımdan nefret ediyorlar.'

 

Ondan gözlerimi çektim. Bitse de gitsek moduna girmiştim, ama o adam oturduğu yerden kalkıp bize doğru yürümeye başladı.

 

"Bu gelen kişinin ailesi bizimle düşman bu yüzden konuşurken sözlerine dikkat et."

 

Kafamı salladım adam yanımıza yaklaşıp sandalyeyi çekip oturdu fazla özgüvenli birine benziyordu kahve gözleri ışıl ışıldı.

 

"Görüşmeyeli nasılsın Karan?"

 

Karan ondan büyüktü ama saygı göstermiyordu bu adam.

 

"İyim Asaf seni sormalı."

 

Ellerini masanın üzerinde birleştirdi.

 

"Bildiğin gibi aynı Nurun cenazesine katılamadım başın sağolsun."

 

Nurun ismi geçince ürperdim. Katil diye bağıran sesi müzik sesi bile bastıramadı dişlerimi sıkmaya başladım.

 

"Dostlar sağolsun."

 

Adamın gözleri beni hedef almıştı beni baştan aşağı süzdü masanın üzerinde duran ellerime kısa bir bakış atıp tekrar gözlerime baktı.

 

"Asaf Kızıltuğ."

 

"Hazar Çakır."

 

Gülümsedi ve bu hiç de iyi niyetli bir gülümseme değildi.

 

"Sen şu gayrimeşru çocuk olmalısın."

 

Bende sırıtma ya başladım. Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim.

 

"Bildiğim kadarıyla sizin babanızın da bir piçi var ama galiba onu hala bulamadınız öyle değil mi?"

 

Karan'ın gözlerinde sanki biraz hayret vardı ne sandın yavrucuk senin ailenin önünde susa bilirim ama kimseye kendimi ezdirmem.

Adamın gülüşü yüzünden silindi.

 

"Başkalarının sırlarını bilmek iyi değildir genç adam."

 

'Öyle mi' dercesine ona baktım.

 

"Bu bir sır mıydı? Birden fazla kişinin bildiği şey sır olmaz Asaf bey yanınızdaki genç bayanı daha fazla yanlız bırakmayın."

 

Yani artık kalk git masadan demek istedim. Ne demek istediğimi anlamıştı masadan kalktı yanımızdan ayrılmadan önce son sözlerini söyledi.

 

"Tekrar görüşelim Karan oğlunu sevdim."

 

Buradan bakılınca hiçte öyle gözükmüyor ama sen bilirsin.

 

Bölüm : 19.12.2024 01:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...