20. Bölüm

20. Bölüm

tubi
tubi371

Bu bölümde Hazarın ailesiyle birlikte biraz güzel vakit geçirmesini sağlamak istedim.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.

___

 

Her insanın yaşadığı en az iki hayatı vardır; biri bildiğimiz vitrinlik, diğeri bilmediğimiz derinlik...

 

-Oğuz Atay-

 

Bölüm 20; İkizler ile bir gün

Hazar Saraçoğlu

『♡』

 

Sabah erken uyanmış sporumu yapmış ve kahvaltıda yaparak salona geçmiştim salonda koltuğun üzerinde uzanmış sosyal medyada geziniyordum. Kahvaltısını yapan salona geliyordu onları umursamadan uzanmaya devam ettim.

 

"Hazar!"(Erdeniz)

 

"Hım.."

 

Başka bir şey söylemedi kaşlarım çatıldı telefonu bırakıp ona baktım.

 

"Söyle hadi."

 

İkizi ne kısaca bakıp geri bana baktı.

 

"Diyorum ki dışarıya mı çıksak?"

 

Hava güzel değildi heran yağmur yağacak gibi görünüyordu ve ben bu iki bencil ve yalancı insanla hiçbir yere gitmek istemiyorum ama aramız yeni yeni düzeliyor ken onu reddetmek istemiyorum.

 

"Bana uyar nereye gidiyoruz?"

 

Sevinçle ayağa kalktı.

 

"Bir yere değil biraz gezeceğiz."

 

O ne demek oluyor? Bir huzur yok anasını satayım. Uzandığım yerden kalkıp salonu terk ettim. Üzerime deri ceket giydim eldivenleri giyip cüzdanımı alarak odadan çıktım. Evden çıkınca ondan fazla aracın hazır olduğunu gördüm. Ve ikizler iki farklı motorun önünde duruyordu vay be bu koruma ordusu ikizleri korumak için hazırda bekliyordu.

 

Biz evden çıkınca götüreyim diyen bile yoktu sevimsiz insanlar Erdeniz'e yaklaşıp konuşmaya başladım.

"Arabayla gitsek olmuyor mu?"

Eren sırıtma ya başladı.

 

"Korkuyor musun Hazar?"

 

Bi çarpacağım o olacak gevşek herif ona dik dik bakmakla yetindim.

İnsan olana çok bile kaskı alıp kafama taktım. Erdeniz motora binince arkasındaki yerimi aldım umarım başımıza birşeyler gelmezdi Erdeniz büyük bir gürültüyle motoru çalıştırdı kolumu beline doladım.

 

"Nereye gideceğiz?"

Rüzgardan dolayı bağararak konuşmuştum manyak herif çok hızlı sürüyordu motoru dizlik falan da olsa fena olmazdı aslında. O da benim gibi bağırdı.

 

"Hiçbir yere gitmiyoruz keyfine bak."

Arkamızdan arabalar geliyordu ve Eren bizim önümüzden ilerliyordu önünde geçtiğimiz yerleri bulanık görüyordum. "Kollarını serbest bırak."

Ne? Hayata olmaz ben canımı yerde bulamadım. "Hayır."

"Hadi ama korkma bu kadar dene seveceksin." Öf ledim.

 

Yavaşca onu bırakıp kollarımı açtım. Soğuk havanın bedenime çarpması sanki uçuyormuşum gibi hisetiriyordu Erdeniz de kollarını açınca nerdeyse çığlık atacaktım.

"Lan! Öldüreceksin bizi." Kahkaha atıp kollarını indirdi kalbim deli gibi atıyordu salak herif.

 

Kaç saattir yoldaydık bilmiyorum ama şehir merkezinden baya uzaktaydık sahil kenarında durunca rahatladım çünkü bu salak herif makas atarak ilerliyordu motordan inince zar zor ayakta dura bildim bacaklarım titriyordu.

 

Kaskı kafamdan çıkarıp Erdeniz'e verdim. Onlarda motorları park edince rıhtım da yan yana yürümeye başladık nedense bugün güzel gidiyordu tabi biri sorun çıkartmazsa.

 

"Eren yüzmeyi biliyormusun?"

 

"Evet bili-."

 

Onu itince denize düştü şerefsiz herif suya düşerken yaptığı yüz ifadesi yüzünden kahkaha atmaya başladım. Ama bu yarıda kesildi Erdeniz beni itince dengemi koruyamayıp suya düştüm bu sefer o kahkaha atmaya başladı. Suyun altından çıkıp önüme düşen saçımı arkaya attım.

 

"Tiplere bak."(Erdeniz)

 

Ben bunu intikamını alırdım. Rıhtıma yaklaşıp elimi uzattım. Kaşları havalandı şirince gülümsedim.

"Tut elimi su çok soğuk hasta olacağız." Şüpheyle gözlerini kıstı ama eğilerek elini uzattı elini tutuğum gibi onu kendime çektim.

Çığlık atarak suya düştü saatlerce suyun içinde birbirimize su atıp durduk ikizler ile geçirdiğim ilk güzel gündü bugün.

 

Burnunmu sildiğim mendili bir tarafa fırlattım.Gözlerim musluğu açılmış gibi durmadan göz yaşı döküyordu. Hasta olmuştuk Erdeniz yanımda burnunu silince yüzümü buruşturup parmağımla onu anlına vurdum.

"Oğlum gidip başka yerde sil lan burnunu."

 

Omuz silkip önündeki ıhlamur çayını alıp yudumlayarak konuşmaya başladı. "Asrın bize kızacak." Kendi adına konuş bebe o beni azarlıyamaz Asrın sinirle içeriye girip üçlü koltukta yayılarak oturan bizlere göz gezdirdi. "Hangi salağın fikriydi sahile gitmek?" Aramızda kısa bir bakışma yaşandı hızlıca parmağımı kaldırıp Ereni gösterdim. Erdeniz de onu gösterince sırıtma ya başladım.

 

Bize hayal kırıklığına uğramış gibi baktı sen bizi satarken güzeldi Eren efendi Asrın onu azarlama ya başladı ben ve Erdeniz de bundan nasibimizi aldık büyük konuşmamak gerekiyormuş Eflatun kenarda gülerek bizi izliyordu Karan ve Can iş toplantısı için evden ayrılmıştı bizde salonda oturuyorduk.

"Filim izleyelim."(Eflatun)

 

Benim için sorun yoktu diğerleri de bunu onaylanmıştı Eflatun bir filim açıp yerine yerleşti filim başlarda sıkıcı ilerliyordu ama ortalara doğru aksiyonlu sahneler vardı ben pür dikkat filimi izlerken ikizler filim hakkında yorum yapmaya başlamıştı.

 

"Kadının oyunculuğu güzel ama adam berbat oynuyor."(Eren)

 

"Saçmalama kadın adamın oyunculuğunun yanından bile geçemez."(Erdeniz)

 

"Erdeniz haklı kadın yüz mimiklerini geç yapıyor."(Eflatun)

 

Onlar tartışmaya devam ediyor ken telefonuma bildirim gelince telefonu alıp mesajı okumaya başladım.

 

Yaşlı bunak

Buldular.

14:30

✓✓

 

Telefona gelen mesajı okuyunca nefesim kesildi hayır bu olamaz.

Ellerim titremeye başladı nasıl olur? Bu olamazdı üzerimdeki şoku atıp hızlıca oturduğum yerden kalktım.

Hepsi bana bakınca kendimi açıklama gereği duydum. "Arkadaşım beni bekliyordu unutmuşum siz devam edin." Asrın tek kaşını havaya kaldırdı.

 

"Hastasın arkadaşın bekleye bilir."

Ne kadar da düşünceli biri acelem vardı. "İyiyim ben." Onları orada bırakarak odaya koşarak çıkıp deri ceketi ve cüzdanımı alarak odadan çıktım evden çıkıp gördüğüm ilk taksiye bindim. Zaten hastaydım bir yerlere bayılıp kalmaktan korkmuyor değildim.

 

Üç saat sonra taksi durunca şoföre parayı verip arabadan indim.

Koşarak hastaneye daldım.

 

Asansör bir türlü gelmeyince bir küfür savurarak merdivenler yöneldim lütfen gelmiş olmasınlar lütfen bunu kaldırmam ben yedinci kata gelince koridora girip koşmaya başladım. Nefes nefese 216 yazılı odanın kapısını önünde durdum.

 

Kapı aralıktı titreyen ellerimle kapıyı itim oda bon boştu odanın kapısını kilitleyip çekmeceleri karıştırmaya başladım hiçbir şey yoktu odayı eski haline getirdim. Tamam bulamazlar hiçbir delil yoktu ortada hedefime bu kadar çok yaklaşmış ken o ailenin herşeyi bozmasına izin vermezdim.

 

Kapıya yaklaşıp kilidi çevirip odadan çıktım. Ben hızlıca koridordan geçip gidiyor ken yanımda koşar adımlarla geçen Safir Kızıltuğ'u gördüm. Bunun burada ne işi vardı? Arkamı dönünce benim çıktığım odaya girdiğini gördüm sarsıldım sendeleyip duvara çarptım.

 

Oradan hızlıca uzaklaşmaya başladım hayır! Bu olamaz o adam olamaz bunu kabul etmiyorum. Safir annemin oğlu olamaz ellerim ve bacaklarım titriyordu bu nasıl mümkün olabilir? O adam benim kim olduğumu biliyor muydu?

 

Hayır bunu bilmesine imkan yoktu zaten yanımdan geçip gitmişti hayatım değişiyordu ve ben buna karşı çıkamıyordum. Asansör düğmesine basıp beklemeye başladım.

Çok kötü hissediyorum kendimi. Asansör kapısı açılınca içine girip düğmeye bastım.

 

Nefes almakta zorluk çekiyordum kiriz geçirmek üzereydim. O yaşlı bunak bunu bana söylememişti eğer söyleseydi buraya gelmezdim. Kızıltuğ ailesi nalet olsun kalbim deli gibi çarpıyordu gözlerimin önünde küçük siyah noktalar gözüküyordu gözlerim kararmaya başladı asansör kapısı açılınca asansörü bekleyen birinin ben düşmeden önce beni tutuğunu anlamıştım.

 

Uykuyla uyanıklık arasında konuşma sesleri geliyordu gözlerimi açmak istiyorum ama sanki tonlarca ağırlık vardı.

 

"Hazar'ı nereden tanıyorsun?"

 

"Karan Çakır'ın oğlu davete gördüm onu ya sen onu nereden tanıyorsun?"

 

Bir kaç dakika boyunca sessizlik oldu.

 

"Tanıştık bir şekilde ama soy ismini farklı söylemişti bir Çakır olduğunu bilmiyordum."

 

Sonunda gözlerimi aça bildim. Gözlerimin içine giren ışıkla gözlerimi kısıp ışığa alışmasını bekledim. Hastahane odasında olduğumu fark edince koluma baktım serum takılmıştı. "Hazar iyimisin?"

Sen burada olmasaydın iyi olacaktım.

Dönüp onlara baktım. Safir Kızıltuğ ve abisi Araf Kızıltuğ bana bakıyordu.

 

"İyiyim siz neden buradasınız?"

Yalandan kim ölmüş? Dilimi kurumuş dudaklarımın üzerinde gezdirdim.

Bu adamlar gerçekte benim kim olduğumu bilmiyordu bu yüzden rahat davranmaya çalışıyordum.

"Buraya bir iş için gelmiştik sen bayılınca seni buraya getirdim."(Araf)

 

Kafamı salladım ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesine iş için gelmelerine inanmamı beklemiyordu öyle değil mi? Yinede inanmış gibi davrandım. "Sen burada ne yapıyordun?"(Safir)

Derin bir nefes aldım.

 

"Bir arkadaşımı görmeye geldim zaten hastaydım ne olduğunu anlamadan bayıldım ve teşekkür ederim bana yardımcı olduğunuz için." İki hafta önce adama laf sokan ben değilmişim gibi kibar davranıyordum.

 

Acaba evdekiler ne yapıyordu cebimdeki telefonu çıkartıp ekranı açtım. Oha lan! Yüz cevapsız çağrı vardı ve bunların hepsi Asrın'a aitti panikle doğruldum bu manyak herif bana sorun çıkartmadan onu kısaca mesaj gönderdim.

 

Siz

Müsait değilim arama eve gelince konuşuruz.

18:00

 

Telefonu kapatıp cebime koydum. Bana merakla bakan abi kardeşe baktım bir birlerine benzemiyor lar Safir esmer tene sahipken Asaf beyaz tenliydi serum iğnesini çekip çıkardım. Ayağa kalkınca sendeleyip nerdeyse yere düşüyordum.

 

"Dikkatli ol."(Safir)

Kafamı salladım ama bu başımı döndürdü gözlerimi kapadım bir kaç dakika sonra gözlerimi geri açtım. Koltuğun üzerindeki ceketi alıp üzerime geçirdim.

 

"Sorun olmazsa sormak istediğim bir şey var."(Araf)

Gözlerimi kısıp ona bakmaya başladım. Ne soracaktı? Meraklı gözlerle ona baktığımı görünce tebessüm ederek konuşmaya başladı.

"Eline ve boynuna ne oldu?"

Ellerime baktım, eldiven yoktu 'Siktir et' demek istesem de düzgün cevap verdim.

 

"Boynundaki izlerin sebebi beni diş ipiyle öldürmeye kalktılar." Susup ip izi olan elimi kaldırıp onlara gösterdim. "Engel olmaya çalışırken elim kesildi." Diğer elime ne olduğunu söyleyip söylememek arasında kaldım. Söylemedim bunun yerine konuyu değiştirdim.

 

"Benim eve gitmem gerekiyor."

Kapıya doğru yürüyecek ken Safir önümde durdu elini uzattı eline baktım eldivenleri bana uzatıyordu eldivenleri alıp ellerime taktım.

Birden bana sarılınca elimi kolumu nereye koyacağımı bilemedim.

Ne oluyoruz lan?

 

"Bu beni kurtardığın için bir teşekkürdü kahramanım."

Benden uzaklaştı dudaklarım titredi ama gülmedim. Sadece dalga geçtim.

"Senin gibi beceriksiz değilim diyelim."

Asaf gülerek bizi izliyordu onlarla vedalaşıp hastahane den ayrıldım ama aptal gibi sırıtıyordum. Evde olacakları bilmeden yürümeye başladım.

 

~🦋~

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

 

Bölüm : 19.12.2024 01:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...