
Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.
___
İntikam almayı sevmem ama ödeşmek adettendir.
Bölüm 25; İntikam zamanı
Hazar Saraçoğlu
『♡』
"Buradan hiçbir şey gözükmüyor dürbün mü alsaydık acaba?"
"Dürbün çok dikkat çekerdi Hazar bey."
"Doğru söylüyorsun ama hiçbir şey gözükmüyor amk."
Yanında ondan yaşça büyük bir kadın ile sarmaş dolaş oturuyordu bu it onu takip etmek hiç eğlenceli değildi.
"Feza neden kendisinden yaşça büyük bir kadın ile sarmaş dolaş bu it?"
"Olgun kadınlardan hoşlanıyor ola bilir ve kadın okadar da büyük sayılmaz Hazar bey."
"Bence yedi yıl çok büyük bir fark Feza yoksa sende mi lan?"
"Hayır efendim ben kendi yaşıtım olan bayanlar ile ilgileniyorum."
Tamam bu güzel bir bilgi oldu duvarın kenarında onu izliyorduk saatlerdir ayaklarım uyuşmuştu artık aşk hayatı çalkantılı bir abi ha bu itin bu kadar çok kişi ile birlikte olmasına hala inanamıyorum yakışıklı da değildi halbuki.
"Yılan dövmesi yaptırdım ya Feza güzel olmuş mu?"
"Size yakışmış Hazar bey boynunuza dolanan bir yılan dövmesi oldukça dikkat çekici."
Dönüp ona tuhaf tuhaf baktım.
"Senin ilgini çekmek istemiyorum Feza beni fazla inceleme."
"Siz sordunuz bende cevap verdim neden kızdınız ki?"
Ona ters bir bakış atıp tekrar önüme döndüm. Aha garson yanlarına yaklaşıp bir şeyler bıraktı acıkmıştım neyse bu iş bitince yerdim bir şeyler kadın gülerek ona bir şeyler anlatıyordu yanımızdan geçen yaşlı bir adamın bize tuhaf tuhaf baktığını gördüm.
"Feza baston korkuluğu gibi durma."
"Ne yapa bilirim sizde öyle duruyorsunuz Hazar bey."
"Biraz uzak dur amk benden."
"Zaten uzakta duruyorum Hazar bey."
Başlarım senin kibarlığına ama bunu neden peşime taktım bende bilmiyorum. İnsanlar bana değilde ona tuhaf tuhaf bakıyordu acaba takım elbise giydiği için mi? Ona döndüm.
"Çıkar şu ceketi Feza."
Dediğimi yapıp ceketi çıkardı tamam bu daha aza ilgi çekerdi çiftimiz güzel güzel konuşup kahvaltı yapmaya devam ediyordu o it sanki onu birilerini izlediğini hissetmiş gibi arkasını dönmek için hamle yapınca kibarcığı ittim o savrularak yere düşünce duvar kenarına çöküp kahkaha atmaya başladım. Çok tuhaf düşmüştü ayakları havada asılı kalmıştı bize bakan insan sayısı artmıştı.
"Hazar bey beni itmek yerine uyara bilirdiniz."
"Zaman kaybı olurdu kibarcık."
Bana ters bir bakış atıp yerden kalkıp üzerini silkti bende yerden kalkıp otel kafesine baktım lan! Yoktular kaşla göz arasında nereye kayboldu bunlar?
"Ananı satayım Feza."
"Annem olmaz efendim.
"O zaman babanı satayım Feza."
"Babam hayata değil Hazar bey."
"Seni satayım Feza yürü kaybettik onları."
Otele doğru yürümeye başladık.
"Ben eşya değilim Hazar bey."
"Bu ne demek oluyor Feza?"
Otelden içeriye girip ilerlemeye başladık.
"Yani beni satamazsınız."
Allah'ım sen bana sabır ver yoksa dalacaktım bu dangalak herif'e asansöre binip 50 katın düğmesine bastım. Yüksekten nefret ediyorum.
"Otel odasında ne yapıyor ola bilirler Feza?"
"Otel odasına neden gelinir? Hazar bey."
"Ne bileyim ben daha önce otele mi geldim ben?"
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Şey yapmak için gelmiş ola bilirler efendim." Kaşlarım çatıldı şey için derken? O şey tam olarak ne oluyordu? Asansör kapısı açılınca içinden çıkıp yürümeye başladık.
"Şey yapmak için derken Feza?"
Ondan ses gelmeyince ona baktım eliyle ensesini tutuyordu ve utanmış mıydı lan bu? Oha! Anladığım şeyle gözlerim irileşti.
"Tamam sus Feza anlayacağımı anladım ben."
Önüme geri döndüm o herifin otelde bir kadınla ne yaptığını bilmek isteyen aklıma tüküreyim. Yüzümü buruşturup yürümeye devam ettim.
505 yazan kapının önünde durduk içeriye hiç giresim yoktu feza ya baktım.
"Benden önce sen gir içeriye güvenli mi yoksa değil mi ona göre içeriye gireceğim." Feza bana şüpheyle baksa da kafasını sallayarak kartı okutup içeriye girdi bir kaç dakika sonra kapı açıldı içeriye girip ilerlemeye başladım yatak odasına girince yatağın üzerinde baygın halde yatan Canı gördüm. Çirkin ördek yavrusu ona bakmaya son verdim, odada kamera vardı.
"Sadece bayıltın öyle değil mi?"
"Elbette başka ne yapmış olabilirim?"
Fölört eder gibi konuşmuştu bir iki adım geriye doğru çekildim.
Kadın sırıtarak bakıyordu bu bakışı sevmemiş tim hiç iyi niyetli bakmıyordu çünkü yakışıklı olmakta derti şimdi kadın parasını alıp odadan çıktı. "Feza kamerada çekilen fotoğrafları al gidelim buradan."
"Siz neden almıyorsunuz?"
Kaşlarım havalandı.
"Ben senin patronun sayılırım o yüzden al kayıtları kibarcık." Öf leye öf leye fotoğrafları ve kamerayı aldı o işini bitince otel odasını terk ettik arabaya binip aracı çalıştırdım. "Arabayı ben kullana bilirdim." Onu takmadım arabanın hızını dahada artırarak yola devam ettim. "Fotoğrafları yaşlı bunağa yola içinden beğendiklerini sosyal medyada paylaşsın." Pis pis sırıtma ya başladım yaşlı kalbi bunu kaldıra bilir miydi? "Tamam yoladım çoğunu ama bir süre Can beyi görmesem iyi olacak Hazar bey." Kahkaha atmaya başladım. Çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor dum.
Zaten Can iti ile iki yıldır sevgili olan biri vardı onu aldatıyordu Can bunu kötülük olarak göre bilirsiniz ama o kızı Can dan kurtaracaktım bu resimleri yayınlarken kadının yüzü gözükmeyecekti iğrenç biri olduğumu düşüne bilirsiniz ama inanın Can bunlardan daha kötüsünü hak ediyordu.
Evin demir kapısı açılınca arabayı sürmeye devam ettim evin bahçesine girip arabayı durdurdum. "Feza uzun bir süre boyunca izinlisin Canı görmek sana iyi gelmiyecek gibi." Arabadan inip eve doğru yürümeye başladım.
Kapıyı açıp içeri girdim ev ahalisini ilerideki çardak ta oturuyorken gördüm mutfağa girip çalışan ablaya kahvaltı hazırlamasını söyleyip odaya gidip elimi yüzümü yıkayıp mutfağa tekrar döndüm. Sesizce kahvaltı yapmaya başladım.
"Hazar bey bugün size bir kargo geldi ama Asrın bey kargoyu alıp içindekilere baktı." Piç kurusu bir şeye karışmadan dursa dünyanın sonu gelirdi ellerimi çırpıp kadına gülümsedim. "Abla sana zahmet olmazsa kutu nerede söyler misin."
Kadın da gülümsedi.
"Karan beyin çalışma odasında ve kendisi de orada." Teşekkür edip mutfaktan ayrıldım merdivenlerden yukarı tırmanıp Çalışma odasının kapısının tıklatıp içeriye girdim. Masada duran kağıt yığınına odaklanmış bir şekilde oturuyordu.
Deri koltuğa geçip oturdum.
"Gir demedim." Koltuğa yaslanıp gözlerimi kısıp ona baktım. "İzin istemedim zaten kargom nerede?"
Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı onunla baba oğul değildik biz ona saygı duymak zorunda değildim.
Önündeki zarfı bana uzattı elinden alıp açık zarfın içindeki fotoğrafları alıp bakmaya başladım. Siktir siktir kere siktir lan! Bunları kim çekti? Hamza Saraçoğlu senin ben.
Hastahanede bayıldığım gün Safir'in bana sarıldığı anda biri fotoğraf çekimişti ve onunla ilk karşılaştığım yer sahilde yan yana otururken fotoğraf çekimişti sonuncu da infaz yapıldığı gün çekilmişti fotoğrafları geri zarfın içinde yoladım. "Mantıklı bir açıklaması var öyle değil mi Hazar?" Var var kanser olacaktım bu gidişle bir bacağımı sallamaya başladım. "Onun kim olduğunu bilmiyordum o zamanlar ve tanışıp arada karşılaştık o kadar yani arkandan iş falan çevirmiyorum."
Yalan söylemek kolaydı kolay olmasına ama birini inandırmak ta zordu şimdi. " O adam bilerek sana yaklaşmış ola bilir nede olsa senin abin onun kardeşi sakın bir daha onun yanında görünme Hazar bunu ciddiye alsan iyi olur."
Kafamı salladım bazen mantıklı düşüne biliyordu onun yanında ayrılıp odama ıslık çalarak geçtim keyfim yerindeydi bilmiyordum safir Kızıltuğ'un eline DNA testinin geçtiğini ve hikayenin gidişatının tamamen değişeceğini bundan sonra herşey dahada karışacaktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |