
Evet yeni bir bölüm ile karşınızdayım.
Bu bölümde Çakır ailesine veda ediyoruz şunu diye bilirsiniz oldu bitti ye gelmiş ama artık Hazar'ın intikamını alması gerekiyordu sonu istediğim gibi olmadı ama yinede iyi oldu gibi yazarken duygudan duyguya girdim umarım hisetirmek istediğim duyguları anlarsınız.
Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.
___
Kalbi atan ölü bedenlerdi hepsi...
Bölüm 26;Hayat ölerek yaşanır.
Hazar Saraçoğlu
『♡』
Bir haftadır Can'nın fotoğrafları gündemdeydi. Ve yanağında ki tokat izi hala duruyordu kız artık nasıl bir
hırsla vurduysa iz geçecek gibi durmuyordu yüzünü gördükçe keyfim yerine geliyordu güldüm.
"Daha hiçbir şey olmadı deli gibi gülüp durma." Onu takmadan önüme bakmaya devam ettim. İleride içi dolu tırlar ve depo vardı burada ne kadar çok para vardı tahmin bile edemezsiniz sayılmayacak kadar çok sıfırdan bahsediyorum. Burada masa üyelerinin maları vardı buraya zarar gelirse Karan'nın ölümü kesinleşirdi.
Burayı bulmak aylar sürmüştü iyi bir yerdi burası ve sonunda tırlar büyük bir gürültüyle havaya uçtu depoda bulunan bombalar da patlamaya başlamıştı tüh gitti onca para sırıtma ya başladım. "Herşey bitiyor evlat dediğini yaptım." Kafamı salladım bugün herşey bitecekti. "Beni intikam almam için yetiştirdin ve bugün herşey bitiyor yollarımız ayrılıyor." Bana sarıldı kollarımı ona doladım. Benim katilim oydu bende başkalarının katiliyim beni bu hale getirdiği için ondan nefret ediyorum. "Topraktan geldik toprağa gideceğiz evlat bunu unutma."
Ben böyle biri değildim beni o yaratı ondan nefret ediyorum özellikle kendimden zehirli bir sarmaşık gibi beni sardı yıllarca nefretle büyütü beni ellerimde kanlar vardı hepsi onun yüzündendi.
Beni orada bırakarak arabaya yaklaştı. "Elveda yaşlı bunak." O arabaya biner binmez bomba patladı onun yaşamasına izin vermezdim.
Çünkü o benim yaşamama izin vermemişti. Artık onun kuklası olarak yaşamak istemiyorum. Bu yüzden elimdeki bıçakla o ipleri kestim bugün bir damla yaş düştü gözlerimden. Alev alev yanan arabadan gözlerimi çekip yürümeye başladım arabanın kapısını açıp arabaya binip aracı çalıştırdım.
Ve Asrın bir haftadır tuhaf davranıyordu iki kere sinir krizi geçirmişti annesinin sesini duyduğunu bile söylemişti. 'senin gibi.' kafamı iki yana salladım. Karan çok endişeli görünüyordu adam çöküyordu. Bunu kendi gözlerimle görmek farklıydı onun çöküşü benim için bir zafer demekti. Asrın hala hastahane de tutuluyordu gecenin bir yarısı bağıra çağıra odasını kırıp dökmeye başlamıştı bu yüzden ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesine kaldırıldı onunla işim hala bitmemişti.
Onu öldürmek gibi bir planım yoktu onu öldürmekten de beter hale getirmek istiyorum. Sonunda evin önünde durup arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı açıp içeri girip merdivenlerden yukarıya tırmanmaya başladım odanın kapısını açıp içeri girdim.
Üzerimdekileri çıkarıp pijama takımı giyip yatağa yaklaşıp yorganı kaldırıp içine girdim. Artık herşey sabah beli olacaktı gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
Sabah saatlerinde erkenden kalkıp kahvaltı yapmış salonda oturuyordum birden konuşma sesleri yükseldi ev ahalisi salona girdi. "Ne demek tırlar ve depo havaya uçmuş?" Can'a dokunsam ağlayacak gibi görünüyordu. "Baba bitik biz herşey mahvoldu abim hastahanede annem öldü şimdi de masanın malları havaya uçtu bizi yaşatmazlar." Masa üyesinin çocukları koruma altına alınırdı sadece varis ve babası ölürdü. "Bunu kim yapmış olabilir?"(Eflatun)
"Şimdi ne olacak ölmeyi mi bekliyorsunuz?"(Eren)
"Sakin olun mantıklı düşünelim."(Erdeniz)
Artık bu aileden kurtulmak istiyorum. Herkes tedirgin olmuştu Karan çocuklarına bakıp konuşmaya başladı. "Can kardeşlerini alarak yurt dışına çık burada işler karışıyor." Vay vay Karan beye de bakın zeka küpü gibi adam.
"Baba sen abim sizi bırakmam" Siktirip git işte amk salağı. "Abine bir şey olmasına izin vermem hadi gidin hazırlanın."
"Baba sana zarar gelmez öyle değil mi?"(Eflatun)
Karan ona sarılıp saçını öptü Eflatun onun yeri onda başkaydı onu diğerlerinden daha fazla sevdiğini göre biliyordum. "Bana bir şey olmayacak üzülme meleğim benim."
Onlar babaları ile vedalaşıp hazırlık yapmaya gidince salonda ikimiz kaldık. "Sen burada kalıyorsun Hazar." Bende bunu demeni bekliyordum. "Bana hava hoş Karan." Tekli koltuğa oturdum. Çocuklarını kaçır beni de burada ölüme terket hah! Onun gibi iki yüzlü birini daha önce görmemiştim. Kendim haricinde yani benim taktığım binlerce yüz vardı ama hangisinin gerçek olduğunu artık ben bile bilmiyordum.
İki saat içinde çocuklar evi terk etmişti böylece evde yanlız kalmıştık oturduğu yerden kalktı. "Ben gidip masa lideri ile konuşacağım sende Asrın'nın yanına git." O evden çıkıp gidince evin içindeki bombaları aktif hale getirip evden ayrılıp beni bekleyen arabaya bindim. "Bugün herşey bitiyor öyle değil mi Hazar bey?" Kafamı salladım. Bugün herşey bitecekti bu oyundan sıkılmıştım zaten Kızıltuğ ailesi peşimi bırakmıyordu bu hikayenin gidişatının tamamen değişmesi gerekiyordu ve ben bunu yapacaktım.
Hastahanenin önünde durunca arabadan inip yürümeye başladım hastahane ye girip ilerlemeye başladım merdivenlerden ikinci kata çıkıp onun kaldığı odaya girdim. Onu yatağa bağlamış lardı beni görünce küfür etmeye başladı. "Sen yaptın dimi lan? Allah şahidimdir ki seni öldüreceğim Hazar duyor musun lan beni?" Yatağın yanındaki sandalye geçip oturdum. Seni öldürmekten beter hale getirmek istiyorum Asrın Çakır.
Eğilip masanın üzerindeki televizyon komandosunu alıp televizyonu açtım.
Karan elleri ve bacakları bağlı olarak oturuyordu. "Hazar seni yaşatmam serbest bırak babamı bana zarar ver ama ona verme." Ona döndüm, babasına ailesine çok fazla değer veriyordu kardeşlerine zarar vermeyecektim Can iti ne bile.
"En son işkence ederek öldürdüğün kişinin videolarını annesine izletirdin öyle değil mi? Sana ne demiştim? Yaşatığını yaşamadan ölmeyeceksin."
Öldürmek istediği insanlara işkence ederek öldürdüğünü biliyordum acımasız piç kurusu. "Hazar yapma seni yaşatmam." Sırıtıp onun
omuzuna vurup odadan çıktım sesi geliyordu odanın önünde korumalar bekliyordu hastahaneden ayrıldım.
Karan Çakır'ın tutulduğu eve girip banyo kapısını açıp içeri girdim.
Karan yerde oturuyordu beni görünce gözleri irileşti sırıtıp ona baktım.
"Sana herşeyi anlatacağım sonra öldüreceğim korkma hemen." Onun gibi yere oturdum.
"Ceylin Saraçoğlu hastahanede hayatını kaybetti karnındaki bebek ile beraber öldü bebeği onun karnından aldılar ama çocuk yaşayamadı nasıl yaşasındı? Annemin nasıl öldüğünü hatırlıyorsun zaten Hamza Saraçoğlu bebeği yaşıyor gösterdi beni bir yetimhane ye verdi ben oradan kaçınca da planı devreye girdi beni o çocuğun yerine geçirdi böylece senden intikam almış olacaktı ve aldı da annemin ölümüne sebep olan herkesi öldürdüm kameraya gülümsedim. Anneni ben öldürdüm Asırcık. "
Susup derin bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. "Bu olay olmasaydı seninle oynamaya devam edecektim.
Senin oğlun hiç yaşamadı senin yüzünden o kadın karnındaki bebeğe zarar görmesin diye yalvardı lan kimse ona acımadı nasıl yapa bildin? O kadını nasıl öldüre bildin? Bir banyonun soğuk zemininde onu nasıl öldüre bildin? Otuz iki bıçak darbesiyle öldürdü o kadın videoları izledim ben daha 13 yaşındayken izledim o videoları aklımdan çıkmıyor o videolar
Aldığı darbelere o bebek nasıl yaşaya bildirdi? Bu kadar aptal ola bildiğine inanamıyorum."
Göz yaşlarım yanağımdan süzülüyordu ağzındaki bantı çekip açtım. "Annen ölmeyi hak ediyordu bunun için pişman değilim yine olsa yine yaparım." Ve kahkaha atmaya başladı bende güldüm. "Hafızanı kaybetmedin öyle değil mi?" Silahlı saldırıya uğramıştı ama hiçbir zaman hafıza kaybı geçirmemişti bu yalanı Nur onu terk etmesin diye ortaya atmıştı piç kurusu. "Ben çok kişiyi öldürdüm ellerimde kanlar var ama seni öldürdüğüm için asla pişman olmayacağım." Oturduğum yerden kalkıp ona tekme atınca savrularak yere düştü belimdeki bıçağı çıkarıp çevirdim. "Bunu yapamazsın sen böyle biri değilsin." Yavaş adımlarla ona yaklaşmaya başladım. "Kimse bir meleğin dünyayı ateşe vermesini beklemez Karan." Onun üzerine çöktüm. "Bunu yaptığım için asla pişman olmayacağım." Ama neden canım acıyordu.
Katilini affedersen seni bir kez daha öldürür... Bunu içimden tekrar edip durdum. Nasıl olmalıydı bilmiyorum ama böyle olmamalıydı. Onun için üzülmek istemiyorum ama yapamıyorum elimde değildi.
"Biliyor musun? Her baba denildiğinde Çocukluğum acıyor." Göz yaşlarım durmadan akıyordu. Elimde tuttuğum bıçağı havaya kaldırdım. Son kez onun gözlerine baktım. "Beni sevmeye çalış saydın Allah şahidimdir ki seni severdim." Yutkundum ama boğazımda ki yumru gitmedi.
Anlatamadığı şey ağlatır ya insanı şuan öyle hissediyorum sanki kanlar içerisinde yerde can çekişiyordum. Biliyordum bu saatten sonra herşey mahvolmuş olacaktı. Derin bir nefes aldım. "Elveda baba." Bıçağı ona sapladım göz bebekleri irileşti bir hıçkırık sesi yükseldi bıçağı çekip tekrar havaya kaldırdım. "Ben seni asla affetmem seni Allah affetsin baba." Bıçağı ona sapladım bağıra bağıra defalarca kez ona bıçağı sapladım. Buna ne zamana kadar devam ettim bilmiyorum ama o kanlar içinde yerde yatıyordu ondan uzaklaşıp sırtımı duvara yaslayıp bacaklarımı kendime çekip kollarımı bacaklarıma doladım.
Göz yaşlarım artık akmayordu ben bugün onu tek değil kendimi de öldürdüm kafamı duvara vurmaya başladım. Kalbim binlerce parçaya bölünmüştü çığlık çığlığa haykırmaya başladım. Bu soğuk banyonun içinde binlerce kez can verdi benim çocukluğum. Ben o çocuğun babasını öldürmüştüm bugün ağladıkça içimdeki yangın büyüyordu.
"Bir daha dönmeyecek misin baba?"
Sesim fısıltı şeklinde çıkmıştı.
Her yer kan olmuştu ellerim yüzüm her yer kanla kaplıydı kanın metalik kokusunu ala biliyordum. Yerdeki silahı kaldırıp namluyu kafama doğrultum. Yaşamak acı veriyorsa yaşamanın ne anlamı vardı? Benim arkamdan üzülecek kimsem yoktu zaten o zaman neden hala yaşamaya devam ediyorum? Annemin intikamını almıştım işte neyi bekliyordum? Belki de beni anlayacak birini bekliyordum. Öyle kırgınım ki, Bulut Olsam Günlerce Dinmez Yağmurum..
"Senin mezarına çiçek ekmek isterdim ama bu imkansız gibi görünüyor ama endişelenme senin için bir çiçek serası satın aldım. Senin ölümün için ekilecek binlerce çiçek buna değmiyorsun bile."
Beni öldürdüler kazdıkları çukura attıp arkalarına bakmadan çekip gittiler üzerime toprak atacak kimse yoktu ama onun vardı gözleri açık tavana bakıyordu gözlerini kapatsın bu acıya son versin istedim ama olmadı buradan sağlam bir akıla çıkamam o gözleri unutacağımı zannetmiyorum.
"Ben böyle biri değildim neden böyle olduğumu ve nedenini biliyor musun?" Doğru ya o bana cevap veremezdi nede olsa ölüler konuşmazdı. "Kötü insan yoktur o insanları kötü yapan birileri vardır ve benim de kötü olmamı biri sağladı."
Ellerim titriyordu yada vücudum titriyordu bundan emin değildim. Herşey bitmişti Sanki sıra ölmeye geldi. Öyle değil mi? Herşey bitince yaşamak istemiyordum zaten ama şuan herşey çok zor geliyordu ben kendimi hiç sevmedim çünkü ben sevilmeyi ve sevmeyi hak etmiyordum. Bakışlarımı yavaşca ondan çekip kan gölüne dönen zemine baktım. Ölmekte öldürmek kadar kolay mı? Allah'ın verdiği canı almak kolayda vermek mi zordu?
İntikam duygusu çok berbat bir duygu sizi yiyip bitiren bir his
Birden kahkaha atmaya başladım. Sesim bile bana yabancı gelmişti ve ardından bir el silah sesi yükseldi.
Hayır silahı ateşleyen ben değildim.
Kafama tutuğum silah elimden kayıp zemine düştü gözlerimi kapıya diktim. Kapı aldığı darbeyle savrularak açıldı içeriye safir Kızıltuğ ve tanımadığım bir adam içeriye girdi şok olmuş bir şekilde yerdeki kanlara ve ona baktılar safir kafasını çevirince göz göze geldik gözleri irileşti. Yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı. "Hazar! İyimisin abim."
Ona boş boş bakmakla yetindim. Hiçbir şey hissetmiyorum. Herşey için çok geç kalmıştı hemde fazlasıyla onunla defalarca kez karşılaştım ama o anlamdı benim onun kerdeşi olduğumu anlamadı beni sarstı ama tepki veremiyordum yerimde donup kalmıştım kalbimin sesini bile duymaz olmuştum sanki benim için herşey durmuştu kulaklarım çınlıyordu galiba bulanık görüyordum.
Beni yerden kaldırıp götürmeye başladı ona engel olmadım, herşeyi öğrenmiş olmalıydı ayakkabılar parkenin üzerinde kanlı izler bırakıyordu beni arabaya bindirdi kemeri takıp kapıyı kapatı. İkisi de arabaya binip aracı çalıştırdı evden uzaklaşmaya başladık yol boyunca ellerimde ki kana baktım.
"Karan zaten infaz edilecekti bunu bizim yaptığımızı söyleriz Hazar'a zarar gelmez öyle değil mi?" Başka ne zarar gelebilir? Zararın en kötüsünü ben kendime verdim.
"Onu yurt dışına çıkartıp tedavi etirmemiz gerekiyor." Tedavi ne tedavisi? Yaralı değildim ki ben. 'Delisin sen.' dişlerimi sıkmaya başladım. Aklım hastaydı benim ama tedavi görmek istemiyorum benim deli olduğumu düşünüyor olmalılar bunda haklılar zaten hava alanına girip arabayı durdurdu Safir. Tanımadığım adam arabadan inip bir kaç dakika sonra yanımda biriyle geri döndü. "Bu senin iyiliğin için bunu unutma tedavi bitince gerçek ailen ile birlikte yaşamak için geri döneceksin."
Doktor ünlüğü giymiş biri oksijen maskesi taktı kaşlarım çatıldı.
"Kiriz geçiriyorsun sakin ol derin nefesler alıp ver." Gerçekten de hırıltılı bir şekilde nefes alıp veriyordum ve titriyordum.
Safir omuzumu tutup gözlerimin içine baktı. "Herşey için çok geç kaldığımı biliyorum ama yemin ederim seni iyleştireceğim Hazar senin bir ailen var bunu unutma ne yapmış olursan ol ben senin arkandayım."
Daha önce bunları duysaydım mutlu olurdum galiba ama şimdi bon boş hissediyorum. O bana sarılınca koluma saplanan iğneyi hissettim ve sonrası karanlıktı.
"Sana söz veriyorum abim herşey çok güzel olacak."
☆☆☆
Hazar intihar etseydi bu bölüm final bölümü olurdu bu yüz
den intihar etmedi. Ve final değil kitap devam ediyor.
Kitabın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |