
Merhaba yeni bir bölüm ile karşınızdayım.
Bu çocukta felaket telalı olup çıktı derseniz haklısınız xfydyzzfyx.
Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.
___
"coşkuyla gittiğim her yerden elimi tel örgülere sürterek döndüm.
Bölüm 29; Tehdit
Hazar Saraçoğlu
『♡』
Yüksekten nefret ediyorum ama kendimi sürekli yüksek yerlerde buluyorum. Evimi değiştirmiştim o kameraların olduğu evde kalamazdım anasını satayım ve evimin nerede olduğunu kimse bilmiyordu. Safir'e numaramı vermiştim isteyen arayıp sorardı bu kadar basiti.
Arkadaşlarım ile birlikte güzel bir vakit geçirmiştim ama elime geçen zarfa kadar düşünmekten başım ağrımaya başlamıştı. "Kim tehdit ediyor seni?" Bilmiyorum anasını satayım. Nota şöyle yazıyordu.
"Yeni ailene alışma yakında öleceksin."
Hah! Kim tehdit ediyordu beni? Bana zarar verebilecek herkesi ortadan kaldırmıştım. "Feza bize zarar verecek kimse kalmadı öyle değil mi?" Kafamı çevirip ona baktım. "Evet Hazar bey size zarar verecek kimse kalmadı."
O zaman kim lan bu? Sinirden boynumdaki damarlar atmıştı. Kim lan kim beni tehdit ediyor? "Bence daha dikkatli olalım ölmek için çok gencim."(Atakan) Biz ölmek için çok yaşlıyız sanki anasını satayım.
"Atakan dikkat et ve bul bana o piçi bana yada Kızıltuğ ailesine zarar vermeden durduralım onu." Kafasını salladı hep beraber çatıdan inip arabalara geçtik bir bacağımı sallamaya başladım. "Nereye gidiyoruz?"
Feza Kızıltuğ ailesinin içine girebilecek en iyi köstebekti nereye gidiyorduk? "Neslihan onun yanına gidiyoruz." Kaşları havalandı öne eğildim. "Birşey mi öğrendin?" İlk bir kaç dakika boyunca sessizce durdu.
"O kızı gözüm tutmadı Hazar bey."
Bence iyi biriydi ama yinede onunla mesafemi koruyacaktım.
Araba bir kafenin önünde durunca arabadan inip yürümeye başladım. Kafeden içeriye girip cam kenarında oturan kişiye doğru yürümeye başladım. Beni görünce oturduğu yerden kalkıp üzerime gelmeye başladı. Bana sarıldı kollarımı ona doladım. "Hoş geldin kardeşim."
Ondan uzaklaşıp boş sandalye geçip oturdum.
"Hoş buldum ne yiyoruz açım ben." Güldü gülüşü gözlerine kadar ulaştı. "Yemekler gelir birazdan ben sipariş verdim ee nasılsın evinin adresini abime vermemişsin bu çok kırıcı." Garson yemekleri önümüze bırakıp gitti. "Adrese ne gerek var zaten her gün görüşüyoruz." Dudaklarını büzerek bakmaya başladı. Bu hali sevimliydi hala bir ablam olduğuna inanmakta zorluk çekiyordum.
Yemekleri yemiştim şimdide kahve içiyordum. "Çakır ailesinin bir anda ortadan kaldırılması çok ilginç." Kafamı kaldırıp ona kısık gözler ile bakmaya başladım. "Kaderlerinde ölmek varmış demeki." Kafasını salladı acaba Feza haklı mı? Birden uzanıp elimi tutu ani hareket yapması beni geriyordu.
"Bir ara bizim eve gel aile yemeği yiyelim." Tamam bu ola bilirdi gülümsedim. "Tamam olur." Elini geri çekip gülümsedi bir saat boyunca sohbet ettikten sonra oradan ayrıldım. Baş parmağımı ısırmaya başladım bu kız tuhaftı hemde fazlasıyla tuhaftı yada ben güvenemiyorum kimseye.
'Kendine bile güvenmiyor sun sen.' Bir sen eksiktin. "Neslihan onun geçmişini araştır her bilgi işimize yeter Feza haklı ola bilirsin." Feza gururlu bir bakış atıp tekrar önüne döndü tipsiz kimsenin bana zarar vermesine izin veremezdim. Bir daha olmazdı ceketi üzerimden çıkarıp arka koltuğa atığım sırada bir zarf gördüm. Uzanıp zarfı aldım.
"O nedir efendim?" Zarfı açıp içinden kağıdı alıp yüksek sesle okumaya başladım. "Arabana binmeden önce frenleri kontrol etmeliydin." Kafamı Feza ya çevirdim frenler tutmuyordu ha siktir lan! Sikeyim böyle işi. "Feza ölüyoruz galiba." Hadi ama hangi devirde kalmıştı frenleri kesmek? Ben böyle biri ölümü kabul etmiyorum.
Kapıyı açmaya çalıştım ama araba kilitliydi kaşlarım çatıldı. "Feza seni severim ederim ama ölüme gelmem seninle aç kapıyı." Bana ters ters baktı ne var dercesine kafamı salladım. "Araba 100km hızla gidiyor atlarsan kesin ölürsün." Kibarlık nereye giti Feza? Tamam atlamak mantıklı değildi. Ama böylede ölecektik zaten hadi Hazar çalıştır saksıyı bulacaktım bir kurtuluş yolunu ama nasıl?
Kafamı çevirince orayı gördüm. "Feza köprüden aşağı uçur bizi." Gözleri büyüdü hızlıca kafasını iki yana sallayıp konuşmaya başladı. "Ben yüzme bilmiyorum olmaz." Öf ledim zaman yoktu kemeri takıp derin bir nefes aldım. "Ben seni kurtarırım korkma sür şu sikik köprüye arabayı."
Şüpheyle bakıyordu gözlerinde korku vardı sanki.
"Az önce arabadan atlayıp beni ölüme tek başına yollayan siz diniz size güvenmiyorum." Ağzım açık kaldı lan! Bu tipsiz bana güvenmiyor mu? "Feza bu bir emirdir sür şu köprüye yoksa seni öldürürüm." Direksiyonu kırıp köprüye doğru sürmeye başladı.
"Tamam zaten her türlü öleceğiz en azından ölüme yanlız gitmeyeceğim."
Ona ters ters baktım. Laf sokmaya da başlamıştı bu tipsiz. Onu boş verdim.
Allah'ım sen günahlarımı afet büyük bir gürültüyle bariyerlere çarparak aşağıya düşmeye başladık Feza çığlık attınca kahkaha atmaya başladım.
Suya çarpınca araba neye uğradığımı şaşırdım arabanın ön camı patlamıştı ve su içeriye giriyordu ve ben kafamı vurdum, gözlerim kararıyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Kemeri açıp arabanın kapısının kilidini açıp arabanın içinden çıktım, şoför tarafına geçip arabanın kapısını açarak onu arabadan çıkarıp yüzeye yüzdüm.
Suyun altından çıkıp derin nefesler alıp vermeye başladım. Feza öksürmeye başladı ve bana sıkıca sarılıyordu sanki biz bununla fazla yakındık anasını satayım. Onu iterek kendimden uzaklaştırdım. "Hazar bey sizinle bir daha hiçbir yere gitmek istemiyorum."Yüzümü buruşturup onunla birlikte kıyıya doğru yüzüp suyun içinden çıkıp yere uzandım.
Benimle kim uğraşıyordu bilmiyorum ama onu doğduğuna pişman edecektim. "Kafanız kanıyor Hazar bey." Sıcak sıvı boynuma akıyordu bu önemli değildi önemli olan kimin bana zarar vermek istediğiydi onunda kaşı gözü kanla kaplıydı ucuz kurtulduk anasını satayım.
Ona bakarak sırıtma ya başladım.
"Artık anlamış olmalısın Feza bana her zaman güvene bilirsin seni kurtarırım." İç geçirdi.
"Size istesem de güvenemem." Göz devirip yerden zorlukla kalkıp yürümeye başladım ama her yeri bulanık görüyordum. Feza koluma girip ilerlemeye başladı. Kendimizi zar zor hastahane ye atmıştık şuanda yatakta uzanmış serumun bitmesini bekliyorum.
Odaya telaşla Safir girdi beni görünce rahat bir nefes alıp konuşmaya başladı. "Ne oldu sana?" Ah ah neler olmadı ki Feza ortalıkta yoktu derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "Arabanın frenleri tutmuyordu ve birden kendimi soğuk suyun içinde buldum." Bu açıklayıcı olmuştur umarım odanın içinde turlamaya başladı. "Bunu kim yapabilir?" Kafamı iki yana salladım. Bende o itin kim olduğunu bilmiyorum.
"Bundan sonra korumasız hiçbir yere gitmiyorsun." Yanıma yaklaşıp elimi tutu. "Ben kardeşime yeni kavuştum sana zarar gelmesine izin vermem." Gözlerinde sevgi vardı gözlerimi kaçırdım sevgiye alışık değildim ben bu adam ani şeyler söyleyince kal geliyordu amk derin bir nefes aldım. "Senin düşmanların bana zara vermek istiyor olmasın?" Bu mümkündü ama kimse benim Kızıltuğ ailesinin bir üyesi olduğumu bilmiyor lan! Acaba içlerinde hain mi var? Ona bakınca zaten bana baktığını gördüm.
"Bu mümkün değil kimse seni bilmiyor." Tamam işte hain var ama kim? Kim haber uçuruyor? Düşündüm ama kimse aklıma gelmedi. "Adamlarına dikkat et hain olan biri var." Eliyle yüzünü sıvazlayarak cevap verdi. "Tamam ben kontrol ederim sende bugün bizde kalıyorsun itiraz istemiyorum." Tavana bakmaya başladım. Gidelim bakalım Safir annen nasıl bir kadın bunu öğrenelim annesi bana soğuk davranan tek kişiydi acaba beni öldürmek isteyen o olmasın?
Nede olsa ailem dediğim kişiler beni öldürmeye kalktı o neden yapmasın bunu? Her ihtimale karşı tedbirli olmak gerekiyordu bir daha arabayı kontrol etmeden binmezdim anasını satayım. Canımı yerde bulamadım ben tamam kendimi öldürmeye teşebbüs etmiş ola bilirim ama bana benden başka kimse zarar veremezdi buna izin vermezdim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |