9. Bölüm

9. Bölüm

tubi
tubi371

Yıldızlı yere kadar düzenlendi ✓

 

Düğünde yazdığım bölüme bakın her neyse bu kitap normal bir aile kitabı değil bunu zamanla anlayacaksınız.

 

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın

Keyifli okumalar.

___

 

Her gece tekrar tekrar işlenen bir cinayet gibiyim Fakat hiçbir sabah yatağımda ölü bulunmadım.

 

 

Bölüm 9; Cinayet

 

Hazar Saraçoğlu

 

『♡』

 

Siz

Feza bekleme yapma kardeşim git arabayı hazırla.

✓✓

 

Telefonu alıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı hızla inerken, Nur'un seslenmesiyle durakladım. Gıcık kadın yine iş başında, diye düşündüm. Ellerim cebimde, aldırmaz bir tavırla ıslık çalarak salona girdim. Burnuma çarpan taze kahve kokusu ve pencereden süzülen güneş ışığı, salona girdiğimde beni karşıladı. Nur'un bakışları üzerimdeydi; bir şeyler söylemek için sabırsızlandığını hissettim, ama ben yine de umursamadan yürümeye devam ettim.

 

Üzerinde mavi, yere kadar uzanan bir elbise vardı. Saçlarını dağınık bir şekilde örmüş, gevşekçe omzuna bırakmıştı. O küstahça gülümsemesi yüzünden eksik olmuyordu; kollarını göğsünde bağlamış, kahvesini yudumlarken bana bakıyordu. Her yudumda bardağını biraz daha kaldırarak, bakışlarıyla adeta meydan okuyordu. Gözlerindeki alaycı parıltı ve dudaklarının kıvrımındaki ince alay, sabrımı sınıyordu.

 

"Nereye gidiyorsun, Hazar?" diye sordu, sesi her zamanki gibi sorgulayıcı ve keskin.

 

"Dışarıya çıkacaktım, engel olmasaydın," diye yanıtladım onu, alaycı bir tonla.

 

Nur, oturduğu yerden yavaşça kalktı. Hareketleri her zamanki gibi kendinden emin ve kasıtlıydı. Kahve fincanını sehpanın üzerine bıraktı, elbisesi hafifçe hışırdadı. Gözleri, avını takip eden bir avcı gibi beni süzüyordu.

 

"Ne yaptığını görüyorum. Nereye gittiğini soruyorum," dedi, her kelimesi sanki birer emir gibiydi. Gözlerindeki sorgulayıcı ifade, beni her zamankinden daha çok sinirlendiriyordu. Kollarını göğsünde yeniden bağladı, bir adım daha bana yaklaştı. Nur’un sesi, artık sadece bir soru sormaktan öte, bir meydan okuma gibiydi.

 

Alaycı bir tavırla konuştum. "Sen de kendini iyice annem bellemişsin.

Yoksa unuttun mu? Ben senin kocanın piçiyim," dediğimde, göğsünde bağladığı ellerini hızla indirdi. Gözlerindeki öfke, adeta alev alev yanıyordu.

 

"Terbiyesiz," diye tısladı, sesi zehir zemberek. Sanki her kelimesi birer hançer gibi saplanıyordu.

 

Ona sırtımı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan bana seslendi, ama durmadım. Biliyordum, sinirden kuduruyordu; her adımım onu daha da çileden çıkarıyordu. Kapıdan dışarı adım attığım anda, aniden kolumu tutup beni durdurdu. Tutuşu sertti, öfkesi parmaklarının arasından taşıyordu.

 

"Babanın çiftliği değil burası, bana düzgün cevap ver." dedi Nur, kolumu sıkıca tutarken. Tırnakları derime saplanmış, acıyla yüzümü buruşturmama neden olmuştu.

 

Gözlerinde beliren öfke ve kararlılık, sözlerinin etkisini artırıyordu. Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştım, ama sabrımın sonlarına geldiğimi hissediyordum. Kadın olmasa, vururdum ben buna, diye düşündüm İçimden. Sinirden titreyen ellerimi yumruk yaparak aşağıya indirdim.

 

"Dışarıya çıkıyorum gördüğün gibi, tabi eğer kör değilsen," dedim, sesimdeki alaycı ton daha da belirginleşmişti.

 

Nur, öfkeyle gözlerini kısıp bana baktı. Aniden elini kaldırıp bana tokat atmak için hamle yaptı. Ancak, hızlı davranarak bileğini tuttum ve hareketini durdurdum.

 

Bileğimi kavrayan elinin sıcaklığı ve sertliği, aramızdaki gerilimi daha da artırdı. Gözlerindeki öfke, bakışlarımız kilitlendiğinde daha da yoğunlaştı. Parmaklarım, bileğini sıkıca kavramıştı. Onun bu hareketi beni ne kadar öfkelendiryorsa, benim onu durdurmam da onu o kadar öfkelendiriyordu.

 

"Terbiyesiz piç." dedi, sesi zehir zemberek.

 

Üzerine biraz eğildim, gözlerimizin tam olarak buluşmasını sağlamak için. Gözlerinde yankılanan öfke, adeta alev alev yanıyordu.

 

"Beni iyi dinle," dedim, her kelimemi dikkatle seçerek. "Tekrar etmeyi sevmem. Bir gece ansızın, hiç kimsenin haberi olmadan ölmeyi düşündün mü? ben çok düşündüm"

 

Gözlerimin derinliklerine baktığında, sözlerimin ağırlığını ve ciddiyetini anladığını gördüm. Gözlerinde bir an için beliren korku ve şaşkınlık, dudaklarının titremesine neden oldu. Onun bakışlarındaki dehşet, söylediklerimin ne kadar derin ve gerçek olduğunu kavramasını sağlıyordu.

 

"Beni tehdit mi ediyorsun? Bu ne cüret?" diye hiddetlendi, gözlerinde öfkenin alevleri parlıyordu.

 

Onun bileğini bırakıp birkaç adım geri çekildim. Dilimi damağıma vurdum. "Tch... Tehdit değil, yaparım," dedim alaycı bir gülümsemeyle. Sesimdeki kararlılık, söylediklerimin ciddiyetini daha da vurguluyordu.

 

Onu arkamda bırakarak bahçeye doğru ilerledim. Ayak seslerim taşlı yolda yankılanırken, arkamdan gelen bakışlarını hissedebiliyordum. Nur'un öfkesi ve çaresizliği, adeta havada asılı kalmıştı. Beni bekleyen arabaya doğru yürüdüm, her adımda arkamda bıraktığım bu çatışmadan biraz daha uzaklaşarak.

 

Arabaya biner binmez, motorun çalışmasıyla birlikte içimde bir rahatlama hissettim. Kimseye eyvallahım yoktu bundan sonra. Evin arazisini geride bırakırken, gözlerimi yoldan ayırmadan derin bir nefes aldım. Yolculuğun sessizliği, içimdeki fırtınayı biraz olsun dindirmeye başlamıştı.

 

Tam bu sırada, arabayı süren Feza konuşmaya başladı. "Ona öyle davranmayın, Asır Bey. Annesinin her dediğini yapar, size zarar verebilir," dedi Feza, sesinde endişenin izleri belirgindi.

 

Sigarayı yakarken ona göz kırptım, dudaklarımda kendinden emin bir gülümseme vardı. "Endişe etme, kibarcık. Ben kolay kolay ölmem," dedim, dumanı yavaşça üflerken.

 

Yolculuk sadece bir iki saat sürmüştü ki, Feza aniden frene bastı. Araba savrularak yana düştü ve ben de hızla öne doğru sarsıldım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, kalbim hızla çarpmaya başladı.

 

"Ne oluyor amına koyayım?" dedim, şaşkınlık ve öfkeyle. Feza'nın yüzündeki endişe, durumun ciddiyetini hemen anlamama yetti. "Efendim, etrafımızı sardılar," dedi Feza, sesi titrek ama kararlıydı.

 

"O ne demek lan?" diye bağırdım, öfkemi ve şaşkınlığımı gizleyemeyerek. Etrafımıza hızla bakındım, arabanın etrafını sarmış siyah SUV'lar ve içlerinden çıkan silahlı adamlar gördüm. Adrenalin tüm vücudumu sarmıştı, her kasım tetikteydi.

 

Evdeki kötüler yetmedi, bir de başkasını yoluyorsun. Allah'ım, ne günah işledim de bunlar başıma geliyor? diye düşündüm içimden. 'Günahlarını sayarsak işin içinden çıkamayız,' diye bir ses yankılandı zihnimde. Tamam, haklı olabilirdi.

 

Feza'ya dönerek, "Arabadan inme Feza, ya da in. Ölürsem yalnız gitmek istemem," dedim, sesimdeki kararlılık ve umutsuzluk birbirine karışmıştı.

 

Arabanın kapısını açıp ağır adımlarla dışarı çıktım. Soğuk hava yüzüme çarptı, gözlerimi kısarak etrafıma baktım. Takım elbiseli adamların arasında en önde duran, serseri gibi görünen adama doğru ilerledim. Adam, kibirli bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

 

"Birader, öldüreceksen bari göm kurda kuşa yem olmak istemem," dedim alayla. Adam, simsiyah gözlerini gözlerime dikmiş, elini bana uzattı. "Servet Çetin," dedi.

 

"Tanışmak için eve geleydin, birader, ne bu tantana?" diyerek elini tutup sıktım.

 

"Hazar Saraçoğlu," dedim, adımı belirtirken.

 

Adamın kaşları havalandı. "Bir Çakır değilsin yani?" diye sordu.

 

Onun elini bırakıp ellerimi cebime soktum. "Öyle hissettirmiyorlar, diyelim," dedim, gülümseyerek.

 

Cebinden siyah bir kart çıkarıp bana uzattı. Elinden alıp karta baktım, üzerinde sadece ismi ve bir numarası vardı. Servet'in kartıyla göz göze geldiğimde, aramızdaki gerginlik biraz olsun hafiflemiş gibi hissettim.

 

"Ne iş yaparsın, Servet?" diye sordum, kartı cebime koyarken.

 

Servet, gizemli bir gülümsemeyle, "Birçok iş, Hazar. Ama şu an seninle çalışmayı düşünüyorum," dedi, sesindeki samimiyet dikkat çekiciydi.

 

"Asrın'ın sana yaptıklarını biliyorum. Eğer intikam almak istiyorsan bana ulaş, sana seve seve yardımcı olurum," dedi adam.

 

Sırıtma yüzümde belirdi, adama biraz daha yaklaştım. "Bana yardımcı olmak istiyorsun?" diye sordum, sesimdeki alayı gizleyemeyerek.

 

"Evet," diye yanıtladı.

 

Dilimi dişlerimin üzerinde gezdirdim. "Can galeri sahibi olanın mekanını havaya uçur, böylece bana yardımcı olmuş olursun," dedim, gözlerindeki şaşkınlığı yakalamıştım. Ne ayağıma gelen fırsatı geri çeviremezdim, değil mi?

 

"Bunu yaparım, ama her şeyin bir bedeli vardır," dedi, sesindeki ciddiyet dikkat çekiciydi.

 

Bedel ödemeye hazır olduğumu belirttim. En fazla ne isteyebilirdi ki?

 

"Anlaştık, sen dediğimi yap, ondan sonra tekrar konuşalım," dedim.

 

"Tamam, küçük ortak," diye yanıtladı. Küçük senin şeyi... Her neyse. Arabasına binip uzaklaştı. Bu adam bunu nereden biliyordu? Şaşkınlıkla Feza'ya döndüm. "Ne oldu lan az önce?" diye sordum.

 

Feza, "Servet Çetin, yani Çetin ailesinin veliahtı ve Çakır ailesinin düşmanları. Anlayacağınız, ailenizin düşman ailesi size yardımcı olmak istiyor," dedi.

 

Gözlerimi kapatıp üzerimdeki şoku atarak hızlıca arabaya doğru ilerledim. Kapıyı açıp arabaya bindim. Bu aile çok işime yarayacaktı. Servet dediğini yaparsa, işler çok iyi olacaktı.

 

 

Odamda şınav çekerken sesler yükseldi nefesimi serbest bırakıp yerden kalktım. Bir günde olaysız bitsin artık üzerime t-shirt geçirip odadan çıktım merdivenlerden aşağı inerken Can nın sesleri yükseldi.

 

"Baba ben ne diyorum? Mekan havaya uçmuş."

 

Duyduğum şeyle kaşlarım havalandı hadi canım? Hızlıca ilerleyip salona girince onun kıpkırmızı olmuş yüzüne baktım. Göz göze gelince sırıtma ya başladım kaşları çatıldı birden üzerime atladı son anda geriye doğru çekildim.

 

"Sen yaptın dimi lan?"

 

En olmadık anda aklını kullanıyordu bu salak herif.

 

"Saçmalama amk evden çıktığım mı var annene sor."

 

Nura döndü.

 

"Doğrumu söylüyor bu?"

 

"Evet bir haftadır evden çıkmadı."

 

Bazen işe yaraya biliyordu bu kadın sırtımı duvara yaslayıp kollarımı göğsümde bağladım. Onun sinirden kudurmuş halini çok büyük bir keyifle izliyordum. Telefona gelen mesaja baktım.

 

Servet Çetin

Ben istediğini yaptım sıra sende Nur dan kurtul.

18:00

✓✓

 

Mesajı tekrar tekrar okudum. Kurtulmak derken? Görende çöp sanır kadını ki karekter olarak bir çöp sayılırdı ama bu lavuk ne demeye çalışıyordu?

 

Siz

Anlayamadım birader

✓✓

 

Servet Çetin

Nuru öldür anlaşma bu

✓✓

18:11

 

Çaktırmadan Nura baktım. Onu zaten tehdit etmiştim ama gerçekten de öldürmek isteyip istemediğimi bilemiyorum.

 

Siz

Hayır bunu yapamam

✓✓

 

Cevap vermemişti kötü şeyler yapmış olabilirim ama kimseyi öldürmezdim ben ev ahalisi tartışıp evden ayrıldı evde ben ve Nur tek kalmıştık bu kadınla aynı ortamda kalmıyorum aga ben salondan çıkmaya hazırlanıyor ken içeriye birden fazla koruma girdi.

 

"Ne oluyor?"

 

Evet ne oluyor? Nur yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

 

"Size ne oluyor dedim!'

 

Korumalardan biri silahını bize doğru tutu.

 

"Anlaşma anlaşmadır kadın ölecek ya sen yaparsın yada ikinizi de öldürürüm."

 

Siktir ya bunlardan kurtuluş yok bak bir kerecik iyi insan bana denk gelse ne olurdu nur dehşet içinde bana bakıyordu benden uzaklaştı ama izin vermedim kolunu tutup onu kendime çektim.

 

"Bunu yapamazsın Karan seni öldürür."

 

Bu umrumda değildi hepsinin canı cehenneme.

 

"Annemin ölümünde senin parmağın var öyle değil mi Nurcum?"

 

Önce gözleri irileşti sonrada hızlıca kafasını iki yana salladı.

 

"Hayır yemin ederim ben bir şey yapmadım annene."

 

Yalancı karı korumaya elimi uzattım elindeki silahı bana uzattı elinden alıp Nurun kafasına tutum. Ben iyi bir oyuncuyum ve bu oyunculuğu sonuna kadar devam ettirecektim.

 

"Nur sana bir sır vereceğim."

 

Ağlıyordu timsah gözyaşları midemi bulandırıyordu bu ailenin sonu olacaktım bu normal bir aile hikayesi değildi bu ailede bunu zor yoldan öğrenecekti ona yaklaşıp fısıltı şeklinde konuştum.

 

"Kocanın piçi hiçbir zaman yaşamadı."

 

"Ne! Ne diyorsun?"

 

Buz mavisi gözlerimi onun gözlerine diktim.

 

"Diyorum ki ailenin mezarına çiçek ekeceğim ama bunu sen görmeyeceksin."

 

Tetiği çektim. Anlına giren kurşunu ve üzerime sışrayan kan ile onun yere yığılıp kalmasını ağır çekimde izlemiştim. Koruma lara döndüm.

 

"Görevimizi biliyorsunuz tek bir hatayı affetmem."

 

Silahı kalbimin üzerine bastırdım derin bir nefes alıp tetiği çektim. Siktir çok acımıştı benden sonra evin içinde birden fazla silah sesi yükseldi

Yerde uzanıyor ken kahkaha atmaya başladım.

 

Ağzımdan kan geliyordu sıcak sıvı boynuma akıyordu canım acıyordu kalbime değilde oraya yakın bir yere ateş etmiştim umarım çabuk tedavi olurum çünkü mezarına çiçek ekeceğim biri vardı ben sözümü tutardım.

 

 

~🦋~

 

Sizce Nur ölmeyi hak etti mi?

 

Ya Hazar göründüğü gibi biri mi?

 

Bölüm : 19.12.2024 00:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...