1. Bölüm

Katil

Eftalya Atalar
tugayydemir_cevike

Ellerimdeki kelepçeler beni her daim geçmişe götürüyordu. Ben küçükken normal bir aile değildik hiç. Olamadık. Her daim kavga olurdu evimizde. Her gece kulaklarımı kapatırdım. Hayal gücümü kullanmayı severdim o an. Dış dünyayla irtibatı keserdim.

Bir gün böyle olmamıştı. Deşilen bir ceset ve bir zanlı vardı o gün. Kulaklarımı kapatmamıştım çünkü bu defa hiç ses yoktu. Ses yokken ise hayal gücümü kullanmak istemezdim. Ses olmadığı için ben birşeylerin düzeldiğini sanarken, kanın yayılış hızının saniye sürdüğünü saymıştım. Tam tamına 46 saniye sürmüştü kanın temiz zemine yayılışı.

46 saniye sonra gelmişti yardıma komşular. Nasıl geldiler hiçbir fikrim yoktu. Sadece yerde yatan cesede bakıyodum. 46 saniye önce hayatı silinen o cesede.

İlk defa kelepçeleri o an görmüştüm. Salonda ayakta hiçbirşey yapmadan bekleyen bir zanlı vardı. Bir katil vardı.

Babam.

Annemi acımasızca delik deşik eden babam vardı salonda ayakta. Ve üstünde annemin kanı vardı. Onu delik deşik ederken üstüne sıçramıştı kanlar.

Bir insanın bunu yapmaya hakkı yoktu. Annem ne kadar beni sevmesede bana bakmak istemese de beni büyütüyordu. Ne olursa olsun ona birşey olsun istemezdim ama o gün karşımda duran kişi benim babam olamazdı. O bir katildi.

Babalar çocuklarının ilk aşkıdır derler. Benim ilk aşkım asla babam olmadı. Olamazdı da zaten. Benim hiçbir zaman ilk aşkım olmamıştı. Herkes babasına hayranlıkla bakarken ben tiksintiyle bakıyordum. Söylesenize kim, ya da hangi çocuk bunları hak ederdi?

O gün o kelepçeler babamın bileklerini hapsettiğinde babamın boş gözlerle bana baktığını görmüştüm. O ise bana küçümseyerek bakıyordu. Daha 7 yaşındaki bir çocuğa...

Gözleriyle öyle şeyler söylüyodu ki... "Hepsi senin yüzünden." diyordu.

Halbuki tek suçum benim doğmamdı. Tek suçum herşeye rağmen tebessüm edebilmemdi.

Kelepçeler şu anda bileklerimi zorluyordu ama önemsemiyordum. O kadar boş hissediyordum ki, hiç birşeye zerre takmıyordum. Tek düşündüğüm bileklerimdeki kelepçeler tıpkı geçmişimde olduğu gibi babamın bileğinde de vardı. Onunla aynı konuma düşmek yerine ölmeyi yeğleyebilirdim. Zaten ölecektim ama istemediğim şeyler olmuştu.

Çekiştirildim. Birden fazla kişiyle çekiştirildim. Memurların yanına otururken başımı vurmuştum ama sadece yüzümü hafiften buruşturup geri halime dönmüştüm.

Zaten arabada 5 kişiyiz, zor sığıyoruz birde kollarımdan tutuyorlardı beni. Az sonra arka koltukta 3 kişi üreyecektik.

Ardından hafif kilolu ve 1.70 boylarında olan memur kolumu hafif öne ittirip konuşmaya başladı.

"Ne yapmış olduğunu biliyor musunuz?"

Sanane ne yapıp ne yapmadığımdan? Hiçbir şeyi yayma hakkı yoktu. Adım gibi emindim bu soruşturmanın gizliliğine karar verileceğine.

"Bilmiyoruz ki abi. Sadece ellerinde kelepçe varsa yemiştir bir boklar."

Yanlarında ben varken şu an dedikodum yapılıyordu.

Ama oldukça rahattım. Kimin ne dediğini takmıyordum.

"Yakılarak öldürülen adamı hatırlıyor musun? Not falan vardı yanında. O dosyada parmak izi çıkmış ve üstüne üstlük evde adamın fotoğrafları bulundu. Hem yanmış hemde gündelik halindaki fotoğraflar. Basbaya yardım etmiş."

Hangi katil arkasında iz bırakırdı? Üstelik parmak izi?

Bazen gerçekten bu dala atananların büyük ihtimal sebebi aileleri olmasaydı. Para varken kimse işin güvenirliğine bakmazdı. Dikkat edilmezdi.

Bir katil vardı. Ama o ben değildim. Olamazdım. O günden sonra kelepçeler benim her rüyamda başka bilekleri sarıyordu. Her rüyamda kelepçeler bir katilin bileklerindeydi. Başta babam olmak üzere rüyamda hep suçlu görüyordum. Tek fark hepsinin katil olmasıydı.

Ben zayıf değildim. Bu zayıflık değildi. Psikolojik sorunlarım vardı ve tedavi edilmiyordu. Tek varlığım vardı. Annem ve Babam. Ama annemi kaybederken birde babamı kaybedince üstünüzde ne psikoloji ne başka birşey kalıyordu. Sadece boşluk.

Bileklerimdeki kelepçelere bakarken bu yüzden babamı görüyordum. Her kelepçe görsem o tiksintiyle bakan suratı gözümün önüne geliyordu. Kumral saçlarım kanları saklamak için uygun değildi. Beyaz tenim buna zıttı. Mavi gözlerin sanki sadece kötüleri temizlemek, kanları silip süpürmek için varmış gibiydi. Hayat bana çok ters düşüyordu.

Emniyetin demir kapılarının açıldığını gördüğümde derin bir nefes aldım. Buraya ilk gelişim değildi. Buraya hep gelmek istemiştim ama bu şekilde değildi.

Kelepçeler kalbimin hızını kat kat artırırken sonunda çalışan motor sesi durmuştu. Nefret ediyordum bu sesten.

Zorla indirildiğim kapıdan ve avukat olarak girmek istediğim bu kapıdan bir suçlu olarak giriyordum.

Koyuyordu işte bu farkındalık insana. Yapmak zorunda olduğum bu iş için geleceğimden vazgeçmiştim. O yüzden ne gerekiyorsa yapacaktım ama bu işi bitirecektim.

Şimdi ise sorgulanmak için bekliyordum bıkkın bir şekilde. Bu kadar rahat olmam o siyah camın arkasındaki insanları öfkelendirirken ben kendimi rahatlatıyordum.

Uzun ve beyaz ojeli tırnaklarımı masaya vuruyordum ve sorgu için bir komiser bekliyordum. Kim gelirse gelsin cevabım değişmeyecekti.

Kapı bir hiddetle açılınca kafam sakin bri şekilde o tarafa döndü. Sonunda başkomiser gelebilmişti.

"Kim olduğumu bu kadar önemsemiyor olamazsınız başkomiser."

Sinir bozucu olduğumu biliyordum amacım buydu.

Başkomiser sakin bir ifadeyle tam karşıma oturduğunda bende ellerimle yandaki pet şişeyi açıyordum.

Sıkıcı kelepçeleri iyikide çözmüşlerdi yoksa bu kadar sakin kalamazdım.

"Senin yüzünden bu durumda olduğumuz için haliyle seni önemsiyoruz."

"Kalbim kırılır komiser. Ben size ne yapmış olabilirim"

"Hiç birşey yapmamışsın sen. Aslında şaşırıyorum babanın yaptıklarından sonra bunu yapabilmen? Garip değil mi?

Kasıldığımı hissettim. Sağ elimi yumruk yapıp geri açtım.

"Bazen bazı insanların gerçek yüzünü onları ne kadar tanıyor olsanız bile anlayamazsınız. Beni tanıyan kimse yoktu güzelde kamufle oldum. Fakat şimdi buradayım sizce neden?"

"Soruları ben sorarım sen cevaplarsın. Burası senin dünyan değil. Bura adalete işliyor."

"Adalet? Siz bu yaptıklarınıza adalet mi diyorsunuz? Siz ne yapmışsınız da adalet kelimesini kendinize layık görüyorsunuz?"

Başkomiser alaylı bir şekilde kısık sesli gülmüştü.

"Bunu en son söyleyebilecek kişi sensin."

Dışarıdan öyle gözüküyordu. Dediğim gibi kimse gerçek yüzünü biliyor sanabilirdiniz ama asıl gerçek yüz gün gelir oraya çıkardı.

"İlk olarak avukatını istiyor musun?"

Kendimi savunabilirdim. Buna gücüm yeterdi ki zaten avukat olabilecek kapasiteli birine bir avukat istemek güçsüzlük belirtisiydi.

"İstemiyorum. Ben kendimi savunabilirim."

Başkomiser ellerini avuşturdu. Başını hafifçe salladı ve önündeki dosyayı önüme itti. Sonunda konuşmaya başladı.

"Adın Mavi Soykırım. 1998 İstanbul doğumlusun. Baban anneni çok küçükken öldürmüş. Çok kesici bir alet kullanılmış ama aletten bir ize rastlanmamış. O günden sonra tek kalmışsın ve bir yurda yerleştirilmişsin. Orada defalarca kez kaçmaya çalışmışsın ama her defasında başarısız olmuşsun. Zeki bir üniversite mezunusun. Şuna çok şaşırıyorum ki hukuk okuyormuşsun ve hedefin avukat olmakmış?"

Bütün hayatımı bu kadar kısa sürede nasıl özetleyebilirdi?

"Bazı kararlar değişir başkomiser. Her an verdiğin karar net kalamaz."

"Senin kararın 2005'te değişmiş gibi?"

Beni o geceden vurmaya çalışıyordu ama izin vermezdim.

"Bu bir fikir sadece. Başka birşey değil. Bana geçmişinden değil şimdiden gelin Başkomiser."

"Pekala."

Önündeki dosyanın sayfalarını biraz karıştırıp bir sayfayı önüme uzattı.

"Umay Alev Sönmez'i neden ölürdün?"

Derin bir yutkunuştan sonra hayatımın ayaklarımın altından kaydığını hissettim.

Ben bir katil olmuştum.

Ben herkesin gözü önünde bir katil olmuştum ve geçmişteki yansımamı görüyordum.

Bana diyordu ki 'Affetmeyeceğim seni. Affetmeyeceğim bizi.'

Hep tiksindiğim babamdan ve onun kişiliğine sahip olmaktan korkmuştum. Onun gibi olmaktan korkmuştum.

Bir anda bütün vücudum kaskatı kesilmişti. Parmaklarımın karıncalandığını hissediyordum. Boğulmuş hissediyordum.

Annem bir tarafıma ağlarken,

Babamın bana şimdi gülümsediğini hissediyordum.

Bölüm : 22.12.2024 01:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
https:// discord.com /invite/M2PUn4GY2q

𖤐 Önemli: Merhaba lütfen bunu bir reklam olarak görüyorsanız bize bildirin. Size tekrar rahatsızlık vermeyiz.

💐♡Siz 3600+ üyeli “Yazarlar Ansiklopedisi” adlı aktif Discord sunucumuza davetlisiniz. Kitap, sohbet, oyun (LoL, Valorant, Gartic), AI botlar ve dil sohbeti (native İngilizlerle) gibi etkinliklerle dolu bir ortam sunuyoruz. Her gün aktifiz. Haftalık kitap yorumları, “eleştiri ve destek” turları, yarışmalar ve etkinliklerimiz var. 13-45 yaş arası her yaştan yazar ve okur aramızda. Oyun, tiyatro ve sesli müzik sohbetleri de sunucumuzda mevcut. Katılmak için üstteki Discord linkini boşluksuz kopyalayıp tarayıcınıza yapıştırabilirsiniz. Yardım gerekirse bize ulaşabilirsiniz.
Devamını oku
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş