Altun Kağan – Bozkırın Hükümdarı
Soyu: Büyük Bozkır Türkleri (Altay Hanlığı'nın kurucuları, atlı savaşçılar, göçebe kültürü ve şaman geleneklerini yaşatan bir millet.)
Yaşam Biçimi: Göçebe ama güçlü bir devlet sistemine sahipler. Hakan, halkın hem askeri hem de ruhani lideridir. Kadınların savaşçısı olabilir ve Altun Kağan bunun en büyük örneğiydi.
Babası, büyük Altay Hanı, ona doğduğunda "Göklerin Seçilmişi" unvanını verdi.
Daha 10 yaşında ilk avına çıktı ve kendi bünyesinde bir kurt avladı. Bu nedenle ona "Gökbörü'nün Kızı" denmeye başlandı.
12 yaşındaki babası ona Altay'ın en büyük sırrını anlattı: Atalarının ruhları, yıldızların ötesinde yaşıyorlardı ve bozkır halkının mirasını koruyordu.
16 yaşına geldiğinde ilk savaşını kazandı ve ona hakanlık nişanı olan altın kemerini verdi.
Aile geleneksel Türk ailesi gibi, ama hükümdarlık soyu olduğu için büyük bir sorumlulukla büyütüldü.
Annesi: Şifacı ve bilge bir kadın, Altun'a şamanizmi yönlendirdi.
Babası: Sert ama adil bir hakan. Onu küçük yaşlardan itibaren bir savaşçı olarak yetiştiriyordu.
Kültür: Atlı okçuluk, savaşçı ruh, göğe ve doğaya tapınma, insanların korunması sorumluluğu.
Bozkırın hükümdarı Altun, kudretli bir kadındı. Türk soyundan gelen bu savaşçı hükümdar, halkı için bir ana, düşmanları için bir felaketti. Altun'un krallığı sonsuz bozkırlarla çevriliydi. Gökyüzü burada geniş, yıldızlar parlaktı. Toprak, atların nalları altında yankılanırdı. Altun, ordusunun başında yalnızca insanları değil, bozkırın efendileri olan kurtları da yönetirdi.
Altun'un kurtlarla bağı, çocukken başlamıştı. Bir kış gecesi, bir grup avcı tarafından yetim bırakılan bir kurt yavrusunu bulan Altun, onu elleriyle besleyerek büyüttü. O yavru, yıllar sonra bozkırın efsanevi kurt sürüsünün lideri oldu ve Altun'a sadakatle bağlandı. Savaşa gittiğinde, Altun'un çevresini saran bu vahşi sürü, düşmanlarına dehşet saçarak ilerlerdi.
Altun'un fiziksel özellikleri ona kudretli bir hava katıyordu. Uzun, siyah saçları bozkır rüzgârında dalgalanır, gözleri keskin bir kartalınki gibi parıldardı. Sözleri ok gibi saplanır, bakışı bile bir emirdi. Onun krallığında adalet ve cesaret en büyük erdemlerdi.
Kaelan Stormrider – Dağların Savaşçısı
Soyu: Nordheim Halkı (Viking ve Kelt'ten ilham alan, dağlarda yaşayan güçlü savaşçılar.)
Yaşam Biçimi: Sert kışlara alışkın, dağların en yüksek tepelerinde yaşayan, doğaya bağlı bir halk. Onlar için onur ve sadakat onun beyanıdır.
8 yaşında olan kişinin ilk kılıcını tutmasına izin verildi ve o gün savaşçının yemini etti.
10 yaşında buzlu bir nehirden tek başına bir kaplan yavrusu kurtardı ve onu büyüttü, onunla büyüdü.
15 yaşına geldiğinde, büyük bir sınavı geçti: Bir dağ devine karşı tek başına savaştı ve kazandı.
Baba: Kral değil, ama Orman'ın en büyük savaşçısı. Kaelan, ondan sonraki savaşın şerefini bilenlerden.
Anne: Aileyi bir arada tutan bilge bir kadın. Kaelan'a şefkati ve halk sevgisini sağlayabilir.
Kültür: Onur, savaşçılık, doğaya saygı, ölüm korkusu yerine şanlı bir ölüm arzusu.
Halkının İnancı: Tanrılar dağların zirvesinde yaşar. En güçlü savaşçıların ruhları bu zirvelere yükselir.
Kaelan, ormanların ve dağların hükümdarıydı. Dağların zirvelerinde doğmuş, ormanların derinliklerinde büyümüştü. Halkı doğa ile iç içe yaşayan, avcı ruhlu bir kavimdi. Kaelan'ın babası, ona küçük yaşlardan itibaren doğanın dilini öğretmişti. Rüzgârın yönünü, ağaçların fısıltısını, vahşi hayvanların hareketlerini okumayı öğrenmişti.
Kaelan'ın krallığında, dağların eteklerine yayılan köyler, devasa ağaçların gölgesinde gizlenirdi. İnsanları güçlü, hızlı ve uyumlu savaşçılardı. Onun fiziksel yapısı da dağları andırıyordu; uzun boylu, güçlü omuzları ve doğayla yoğrulmuş sert bakışlarıyla, bir savaşçının cisimleşmiş haliydi.
Mitolojik varlığı ise, ormanların gölgelerinden gelen, devasa kanatlarıyla yıldırım gibi hareket eden "Gölge Kartalı"ydı. Bu yaratık, Kaelan'ın atalarının kanından gelen bir mirastı ve yalnızca gerçek hükümdarın çağrısına cevap verirdi.
Tyran Valerius – Alevlerin Prensi
Soyu: Solaris İmparatorluğu (Roma ve Bizans'tan ilham alan, alev motifli, hırs ve güç odaklı bir imparatorluk.)
Yaşam Biçimi: İmparatorluk kültürünün güçlü bir soyluluk sistemine dayanıklı. Hükumdar olmak için zeka ve güç şartı.
9 yaşında bir gladyatör dövüşü izledi ve babası ona "Güçlü olmayan yok olur" dedi.
12 yaşında ilk siyasi hilesini yaptı ve rakip bir aileyi güçsüz bıraktı.
15 yaşındaki krallık ordusuna katıldı ve ilk savaşını kazandı.
Baba: Güçlü ama merhametsiz bir hükümdar. Tyran'ın gölgesinde büyüdü.
Anne: Soylu bir kadın ama politikanın içinde. Tyran'ın zihinsel olarak da güçlü olmasını sağladı.
Kültür: Strateji, zeka, güç ve yönetim sistemine önem verirler.
İnançları: İmparatorlar tanrıların temsilcileridir. Halk, hükümdara tapınır gibi saygı gösterir.
Tyran, sıcak toprakların ve ateşin hükümdarıydı. Onun krallığı, kızgın lavların aktığı volkanik dağların eteklerinde kurulmuştu. İnsanları, çelik gibi sertti; savaşın, alevin ve kanın içinden doğmuş bir milletti. Tyran, çocukken bile acımasız bir eğitimden geçmişti. Babası, onu çocuk yaşta kızgın çeliklerin ortasında bırakarak, gerçek bir savaşçı olmasını sağlamıştı. Ellerinde kılıç tutmadan büyüyen bir gün bile geçirmemişti.
Onun mitolojik varlığı, "Alev Ruhları"ydı. Bunlar, volkanın derinliklerinden yükselen ateş varlıklarıydı. Tyran'ın komutasında, savaş meydanlarında alevden siluetler halinde belirir, düşmanları eriterek yok ederlerdi.
Tyran'ın fiziksel özellikleri de ateş kadar yırtıcıydı. Kızıl saçları alev gibi yanar, altın rengi gözleri kor gibi parlardı. Zırhı bile ateşten dövülmüştü. Güçlüydü, ama kibirliydi de. Düşmanlarına asla boyun eğmezdi.
Elion Vareth – Fırtınaların Varisi
Soyu: Aethaleth Krallığı ( Norveç ve Kelt kült)Aethaleth Krallığı (İskandinav ve Kelt kayıtlıden ilham alan, denizle iç içe yaşayan, doğaya ve eski kehanetlere inanan bir krallık.)
Yaşam Biçimi: Özgürlüğüne düşkün , denizlerin ve fırtınaların çocuğu olarak bilinir . AethalethÖzgürlüğüne düşkünlük, denizlerin ve fırtınaların çocuğu olarak bilinir. Aethaleth halkı, doğayla uyum içinde yaşamayı ilke edinmiş, savaşçı ruhlarını kaybetmemiştir. Kraliyet, doğrudan soy bağıyla değil, hak edene göre yönetilir.
7 yaşında bir fırtınada gemi alabora oldu, ancak hayatta kalmayı başardı. O gün, doğanın onunla konuştuğuna inanıldı.
10 yaşındaki kehanet bendenleri tarafından kutsandı, fırtınaların onun yolunun açılacağı belirtilmesi.
14 yaşında , ilk deniz seferine çıktı ve kardeşlerinin yanında savaş gerçek yüzünü gördü.
16 yaşında kendi ordusunu kurdu ve onu "Yeminli Rüzgarlar" olarak adlandırdı.
18 yaşında , Aethaleth Meclisi tarafından "Fırtınaların Varisi" ilan edildi.
Baba: Korkusuz bir deniz kralı, savaş meydanlarında saygıyı gören bir liderdi. Ancak, oğluna olan sevgisini göstermekten çok, ona hayatta kalmanın yolları anlatılıyor.
Anne: Eski kehanetleri bilen, sezgileri güçlü bir kraliçe. Elion'un iç dünyasını şekillendiren en büyük rehberdi.
Kültür: Deniz, onların yaşadığı yaşam. Her doğan çocuk, suyu kutsanır. Fırtınalar, yol gösterici olarak görülüyor ve halk, hükümdarlarının doğasının ruhlarıyla konuşabilen kişiler olarak görünüyor.
İnançları: Eski kehanetlere inanırlar. Kaderin rüzgarları gibi değişebileceğine ama bazı yazgıların kaçınılmaz olduğuna inanılır. Elion'un doğumu, halk arasında "Denizin İkinci Çağı" olarak görülüyor.
Elion, denizlerin ve fırtınaların hükümdarıydı. Onun krallığı, suyun sonsuz dalgaları arasında yükselen, mercanlardan inşa edilmiş bir şehirdeydi. İnsanları, denizin ritmiyle büyür, fırtınalarla dans ederdi. Elion, daha çocuk yaşta dalgalarla savaşmayı öğrenmiş, en güçlü deniz yaratıklarını ehlileştirmişti.
Mitolojik varlığı, "Deniz Leviathanı"ydı. Bu devasa varlık, Elion'un soyuna bağlı bir koruyucuydu. Savaş zamanlarında, düşman gemilerini tek bir hamlede yok eden bir güce sahipti.
Elion'un fiziksel özellikleri deniz kadar esnekti. Gözleri okyanus mavisiydi, saçları tuzlu rüzgârın dalgaları gibiydi. Sessiz bir güçtü; konuştuğunda sözcükleri deniz fırtınaları gibi yankılanırdı. Ancak, diğer krallıklardan farklı olarak, deniz insanları Vaelkar'ın tehdidine karşı daha az korku duyuyordu. Onlar, her daim denizin derinliklerine çekilip kurtulabileceklerini düşünüyorlardı. Ama Elion, bunun o kadar basit olmadığını biliyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |