Kitabı ve profilimi takip etmeyi unutmayınız güzel okurlarım. Burada varolmam için bu çok önemli. Eğer kitapları beğendiyseniz arkadaşlarınıza önerebilirsiniz. Sizleri seviyorum.
İzbe bir yolun üstüne yapılmış bir evdi o . Yıkık dökük biraz da eskimiş , kimsenin içine girmeye cesaret edemediği bir ev . Tavan aralarında örümceklerin yuva yaptığı , soğuk ve karanlık bir barınaktı içi.
Yıllarca suskunluğunu perde etmişti sesine . Konuştukça sesinin duyulmaması bundandı .
Dış görünüşü koca bir adama benzese de içinde karanlıktan ve yalnızlıktan korkan bir çocuk vardı .
Benim ise tek sığınağım bu çocuktu . Yalnızlıktan korkan çocuk .
Arabada ki sessizliği bozmak isteyen bendim bu sefer .
Çağrının dudaklarında belli belirsiz bir gülümseme oluştu .
dedi. Güzel olacak . Sahi bu olabilir miydi ?
Bu koca arabada sadece ikimiz vardık . Yağız Mithat beylerin arabasındaydı . Onu da kendi karanlığımıza çekmek istemedik. Bu yolun sonu nereye çıkacaktı bilmiyorduk . Onuda tehlikeye atamazdık .
Çağrı gözlerini yoldan ayırıp bakışlarını bir kaç saniye üzerimde gezdirdi . Öyle bir baktı ki sorduğum soruyu unuttum o an .
"Beraberken nereye gittiğimizin bir önemi var mı ?"
Söylediği şeye karşın gülümsedim .
Yoktu . O yanımdaydı ve nereye gidersek beraber olacaktık . Bakışlarımı yola çevirdiğimde taş topraktı her yer . Şuan polislerden değil kaderimizden kaçıyorduk . Yaklaşık iki saattir yoldaydık .
Gözlerim kendiliğinden kapandı . Bu anı durdurmak istercesine . Portakal Çiçeği deyişi içimde ki yangınlara su serpiyordu .
"Bitecek ... Er yada geç bitecek "
Evet bitecekti . Ama nasıl bitecek kimse bilmiyordu .
Biterken neler götürecekti bilmiyorduk .
Arabanın birden fren yapmasıyla düşüncelerim bölündü. Karşıya baktığımda bizden biraz uzakta dört beş tane siyah araba vardı . Korkuyla gözlerim açılınca yönümü Çağrıya döndüm . O ise tepkisizce karşı tarafa bakıyordu .
Çağrı sıkıntılı bir nefes verdi dışarıya .
"Biliyorum . Başlarında Asaf olmalı "
Öz kardeşim sevdiğim adama zarar veremezdi değil mi ! Yapmazdı bunu . Ama bir kardeşi dahi olduğunu bilmiyordu ki . Eğer onunla konuşursam belki ... Belki bırakırdı peşimizi . Belki bir ailem olabilirdi . Canımdan kanımdan bir akrabam .
"Onunla konuşmalıyım Çağrı . Anlatmalıyım her şeyi "
Kapıyı tutup ineceğim sıradan hızlıca beni kendine çekti.
"Sakın ! Asla inanmaz . Sana zarar verecek Portakal Çiçeği "
"Yapmaz . Yani öz kardeşini öldürmez ... Değil mi ?"
Sustu . Bu suskunluk " Yapar " anlamına geliyordu . Elimi kapının kolundan çekip arkama yaslandım . Korkuyordum . Öz kardeşimin bana ve sevdiğim adama zarar vermesinden ölesiye korkuyordum .
Çağrı yeniden arabayı çalıştıracağı vakit arkadan polis arabasının siren sesi duyuldu . İşte şimdi kapana sıkışmıştık .
Çağrıya döndüğümde onun suratı da benimkinden farksızdı .
Karşısına bakarak düz bir sesle konuştu .
"Arabadan inip polislere doğru gidiyorsun . Hadi ! Hemen !"
"Sana bir şey yapmazlar beni arıyorlar . Seni bu tehlikeye atamam Hazal "
"Bende seni tek bırakmam ! Bırakamam . "
"Olmaz ! Hemen inip polislerin yanına gidiyorsun "
İsmimle seslenince hızla ona döndüm . Gözlerimde hem öfke hem kızgınlık vardı .
"Hani asla beni bırakmayacaktın !"
Gözlerimin dolmasına aldırmadan yüzüne bakmaya devam ettim . Beni arabadan indirmek istemesinin tek nedeni korumaktı . Fakat onsuz ölürdüm ben, bunu bilmiyordu . Elini kaldırıp yanağıma koydu . Sanki veda eder gibi bakıyordu . Son kez bakıyormuş gibi ...
Tam o sırada polis mikrafonundan ses duyuldu .
"Çağrı Ateşdağlı ! Arabadan inip ellerini havaya kaldır ve adalete teslim ol !"
Yutkundum . Bu nasıl bir çıkmazdı böyle ?
Çağrı elini yanağımdan ayırmadan dinlemişti anonsu . Bakışları tekrar beni bulduğunda acı bir şekilde gülümsedi. O gülümseme kalbimden bir ağırlık oluşturdu . Ben gidiyorum der gibi bakıyordu . Kendine iyi bak der gibi !
Yapma be adam ! Şöyle bakma bana . Son kez bakarmış gibi ..
"Seni sevdim Portakal Çiçeği . Nefes aldığım her an sevdim . "
Elimi kaldırıp hızla dudaklarının üzerine koydum . Susmalıydı . Veda eder gibi konuşmamalıydı .
"Seni sevmem için nefes almama gerek yok adamım "
Onun sözünün devamını ben getirmiştim .Elimi tutup dudaklarına bastırdı . Küçük ama derin bir öpücük bıraktı avuç içime. Sonra elimi dudaklarından ayırıp benden tarafa eğildi ve kapıyı açtı .
"Git . N'olur git Portakal Çiçeği "
Açtığı kapıya kaydı gözlerim . Ya inip hayatıma kaldığım yerden Çağrısız bir şekilde devam edecektim yada ... Yada onunla sonsuzluğa gözü kapalı gidecektim .
Tekrar polisin anonsu duyuldu . Arabanın aynasında geriye baktım . Yaklaşık on kadar polis arabayı hedef almış gelecek hamleyi bekliyordu . Daha sonra karşıya kaydı bakışlarım . Kana susamış vampir gibi bakan adamlara baktım . Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık !
Çağrının açtığı kapıyı hızla geri kapatıp ona döndüm .
"Hani elimi hiç bırakmazdın .Şimdide bırakma . Öleceksek de beraber ölelim yaşayacaksak ta !"
Çağrı ellerini yanaklarıma yerleştirip dudaklarını dudaklarıma bastırdı .Onu iliklerime kadar hissetmek güzel şeydi. Ondan ayrıldığımda konuştum
"Ben sensiz yaşayamam , gittiğin yere beni de götür Çağrı "
Yüzümde ki kararlılık onu susturmaya yetmişti . Konuştum ;
Söylediğim şeyle gülümsedim . İnsan ölüme giderken nasıl gülümseyebiliyordu ? Yanında olması gereken kişi var ise gülümseye biliyordu .
Pişman değildim . Onu sevdiğime , onunla ölüme gideceğime pişman değildim . Çağrı son kez emin olmak istercesinegözlerimin içine baktı .
Daha sonra arabanın anahtarını çevirip çalıştırdı .
"Ben hayatım boyunca kimseyi bu kadar benden saymadım Portakal çiçeği . Kimseye böylesine ait olmadım . Ben aitlik ne demek onu bile bilmiyordum . Acımasız , pislik herifin tekiydim . Sonra sen geldin peşinden baharı da sürükledin . Sen olmayan kalbimi hissettirdin . Sen bütün karanlıkları aydınlığa çıkardın . Nefes almak için bir neden verdin bana . Sevmenin ne kadar yüce bir duygu olduğunu gösterdin . Teşekkür ederim çiçeğim . Teşekkür ederim . Ölürken bile yanımda olduğun için . Asla sırtını bana dönmediğin için "
Gözlerimden akan yaşları yok sayarak gülümsedim . Ardından ben konuştum
"Sen ölü bir insanı hayata döndürdün haberin yok . Ben ölmüştüm ama gömenim yoktu be adam . Hayatıma girmeseydin eğer hala bir ceset gibi gezecektim ortada . Sen bana yaşamayı öğrettin . Bir adam nasıl bu kadar güzel sevebilirmiş onu gösterdin . Bazen kendimden utandım ben . Neden senin kadar güzel sevemiyorum diye . Sen pislik falan değildin . Tam aksine tanıdığım en güzel adamdın . Güzel kalmayı layıkıyla yerine getiren bir adam . Koca yürekli adamım . Seninle yaşamak nasıl güzel bir duyguysa ölmekte o kadar güzel . Seninle mutlu bir sonumuz olabilirdi fakat ben mutlu bir sonsuz istiyorum . Seninle mutlu bir sonsuz "
"Bizim hikayemizin bilindik bir sonu yok Portakal Çiçeği "
"Olmasında adamım . Seninle mutsuz bir sona da razıyım ben . Yeter ki seninle olsun "
Gülümsedi . Bu öyle bir gülümsemek ki ölmeye değerdi . Bakışlarını yola çevirdiğinde hala gülümsüyordu . Ama sahte veya acı bir şekilde değil . Mutluluk vardı . Tıpkı bende olduğu gibi .
Ayağını gaza getirip bastığında araba hareket etti . Artık bir sona doğru ilerliyorduk . Yada sonsuza ...
Arabayı Asaf ve adamlarının üzerine sürerken bir anda yön değiştirip uçuruma doğru sürmeye başladı . Başından beri bunu yapacağını biliyordum . Seven insan karşısındakinin anlatmak istediği şeyi sözlere ihtiyaç duymadan anlar . Bende anlamıştım gözlerinden . Arabayı uçuruma süreceğini bile bile inmemiştim. Onsuz bu hayatın bir anlamı yada değeri yoktu gözümde . Ben onunla ölümü seçmiştim .
....Ve artık bu karmaşa bitmişti .
Bazılarına göre kötü bir sondu bu . Bazılarına göre ise mutlu bir sonsuz .
Meğer bütün nefeslerimi onun varlığı için almışım ben .
Meğer yaşamın bu denli güzel olduğunu onu yaşarken anlamışım ben .
Yanımdaydı ya , bu bana yeterdi. Ölüme giderken sıcaklığını hissedip sesini duyuyordum ya benden mutlusu var mıydı ?
Önceden de dediğim gibi . Çağrı sevmenin kitabını yazmış adamdı .
Nasıl sevilir onu öğretti daha sonra çok sevdi. Bir adamın nasıl saf ve masum sevebileceğini kanıtladı . Bir adamın kırmadan dökmeden nasıl seveceğini gösterdi.
Özür dilerken sevgisini döktü kelimelere. Teşekkür ederken çocuksu yanını serdi ortaya . Bir adamın nasıl güzel ağlaya bileceğini gösterdi. Sadık bir adam nasıl olunur onu öğretti. Başka tenlere gitmeden , vurmadan , parçalamadan sevdi.
Kalbini utanmadan kadının önüne serdi . Çocukluğunu verdi sevgisine .
O herkes gibi olmadı . O herkesleşmedi.
Sevdiği kadına Portakal Çiçeği dedi. Farklılığını bir kez daha gösterdi. Böyle adamlarda varmıymış dedirtti . Varmış !
Ve o adamlardan biri şuan yanımda oturuyordu . Ölüme gülümseyerek gidiyordu , mutluydu .
Arkaya dönüp baktığım da Polisler ne yapacağını şaşırmış şekilde bizim arabanın ardından bakıyorlardı . Aynısı Şevketin adamları içinde geçerliydi. Elimi uzatıp elini tuttum . Ve ona döndüm . Oda aynı şekilde gülümseyerek bana bakıyordu . Herkesin şaşkınlık dolu bakışları arasında araba boşluğa düştü . Derin bir boşluktu . Uçurumdan düşen araba bize sonsuzluğun kapısını aralamıştı .
Bizim hikayemiz ise yeni başlıyordu .
Sonsuzluğu yaşamaya gidiyorduk .
Bizim adımız sonsuzluktu artık .
"Bir varmış , bir yokmuş " diye başlayan masallardan biri değildi bu .
Adamın biri renkli saçlı bir kadına aşık oldu . Aşırı bir kadındı bu . Sevmekten korkan kalbini sevmelere kapatmış bir kadındı. İçinde ki karanlığı aydınlatmak istercesine saçlarını rengarenk yapan bir kadındı .
Geçmişi karanlıktı kadının , geleceği ise daha karanlık .
Adamı bir anda avcı yaptılar . Kadını ise av . Sonra kadın yapmam dediği her şeyi yaptı . Aşık oldu.
Kırdılar , kırıldılar ama en çok sevdiler . Adam bütün çıplaklığı ile serdi kalbini kadının önüne . Kadın ilk defa aşkın ne denli güzel bir duygu olduğunu keşfetti.
Ama geçmiş bir türlü geçmedi. Bir kara delik gibi hikayede ki herkesi yuttu . Fakat bilinmeyen başka bir şey daha vardı . Hikaye daha bitmemişti . Belki de hiç bitmeyecekti . . .
T.A
SON
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
7.97k Okunma |
509 Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |