100. Bölüm

99. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

EFLAL KARCA

 

Parmak uçlarımı yüzünde gezdirdim. Görevden dün gece dönmüştük. Ve yaklaşık iki haftadır kokusuna hasretttim. Baş parmağım elmacık kemiklerinde gezindi. Kirpiklerinin gölgesi göz altlarına düşmüştü. Dudaklarının üzerinde dolaştırdım parmağımı. Kolları belimi sarmıştı. Yerimden hafif doğrulup dudaklarına küçük bir buse kondurdum. Boynundan derince kokladım. Kokusu öyle rahatlatıyordu ki. Kolları biraz daha sıkılaştı.

"Birini bu kadar sevmek mümkün olmamalı. Bir insanın kalbi bu kadar sevgiyi taşıyamaz ki. Ama benim ki taşıyor işte. Allahım sen şahitsin biraz daha sarılamasam özlemekten deliricektim."

Kendi kendime söylendim. Yüzüm boynundanydı. Saçlarıma dudakları değince başımı yukarı kaldırdım. Mavi gözleri parıldıyordu. Elimi yanağına koydum.

"Gözlerine bakınca sanki gündüz vakti mavi gökte yıldızları görüyorum. Öyle güzel bakılır mı be adam."

"Bir sana böyle bakıyor bu gözler nefesim. Bir sana böyle atıyor bu kalbim."

"Alparslan?"

"Alparslan'ın canı "

"Görevde söylediğimi hatırlıyorsun değil mi?"

Dudakları kıvrıldı.

"Hangisini bebeğim?"

Gözlerimi kısarak yüzüne baktım.

"Hani dedim ya. İzinli olursak babamda kalıcam bir süre diye."

O kaşınmıştı. Madem uğraşmak istiyordu. Bende uğraşırım o vakit. Dediklerim ile derince yutkundu.

"Kurban olduğum sadece şaka yaptım. Hem zaten bırakmam."

Kollarını biraz daha sıktı. Başımı boynuna gömdüm. Allahım ölücem. Bu sevda sonum olacak. Boynuna dudaklarımı bastırdım.

"Alparslan. Bir süre uzaklaşsak. Sadece ikimiz kalsak olur mu?"

"Olur güzelim. Sen yeter ki iste. Ben hallederim. "

Telefonu eline alıp odadan dışarı çıktı. Bende banyoya ilerledim. Kendimi duşa kabine attım. Sıcak suyun tüm sıkıntılarımı yorgunluğumu alıp götürmesini istedim. Biraz rahatlayınca banyodan çıktım. Yatakta uzanmış beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi.

"Gel bakalım güzel karım. Bensiz banyo yapmak ha."

Ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi onun altında buldum. Dudaklarıma kapanması ile nefesim kesildi. Ellerim hemen saçlarına gitti. Başını kendime bastırdım. Eli çıplak bacağımda gezindi.

"Hazırlan canımın canı. Seni kaçırıyorum."

"Nereye gidicez?"

"Önce aşağıya anneme görünelim. Sonrası sürpriz."

"Ya ama ben merak ederim."

"Meraklı hatunum"

Dudaklarını gerdanıma bastırdı.

"Yüzbaşı. Annemlere hemen mi gelicez dedin?"

Dudakları kıvrıldı.

"Belki biraz gecikebiliriz. Neden ki?"

"Bedenim sızlıyor. Kocam belki geçirir diye"

"Kocan sana kurban olur hatun"

Dudaklarıma kapanması ile davetini kabul ettim. Eli üzerimdeki havluya gitti. Bende elimi üstündeki tişörte uzattım. Havlu üzerimden düşünce aç gözler ile bedenimi süzdü. Ne kadar birlikte olursak olalım. Sanki hep ilkmiş gibi oluyordu. Üstündeki tişörtü sıyırdım. Bedeni nefes kesiciydi. Üzerime uzandı. Tırnaklarım sırtını çizmeye başlamıştı bile.

*****

"Ah kuzum benim. Zaten çok zayıftı, birde o dağ başlarında dahada zayıflamış."

Yarım saat önce Sevgi annemlere gelmiştik. İki haftadır yiyemediğimiz ne varsa önümüze yığmıştı. Alparslan biraz yiyip geri çekilmişti. Ama annem beni salmıyordu. Yüzbaşıya yavru köpek bakışlarımı attım. Kurtarsın diye ama sevgili kocam tam tersine bu durumdan çok memnundu.

"Annem valla doydum. Daha yersem yediklerimi kusuca.... "

Elindeki sarmayı ağzıma tıktı.

"Anacım kız gerçekten kusacak bırak artık."

"Tamam iyi madem."

Şükür insafa geldi. Gülümseyerek yüzüne baktım. Elini avuçlarımın içine aldım.

"Anne?"

"Söyle kuzum?"

"Teşekkür ederim. "

"Niçin"

"Benimde annem olduğun için. Sevdiğim adamı doğurup büyüttüğün için. Bize aile olduğun için."

Uzanıp boynuna sarıldım.

"İyi ki varsın."

"Sende iyiki varsın güzel kızım.... ee ama ağlatacaksın beni. Deli bozuk al şu karını nereye gidiyorsanız gidin. Hadi bakalım bende biraz kafamı dinliyim. "

Dediğine ikimizde gülümsedik. Fulya'ya da Hoşçakal dedikten sonra el ele evden ayrıldık. Hafif yağmur çiseliyordu.

"Nereye gideceğimizi söylemeyecek misin?"

Elimi avucuna alıp üzerine dudaklarını bastırdı. Yüzünde en güzelinden bir tebessüm yer edinmişti. Bana cevap vermeyeceğini anladığımda bende başımı dışarıya çevirdim. Araç asfalt yoldan toprak yola saptı. Etrafta artık evler yoktu. Yol epey tenhalaşmıştı. Yaklaşık bir on dakikanın ardından müstakil küçük kulübeler göründü. En son birinin önünde durdu. Arabadan inip el ele taşlı yoldan ilerledik. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Bir kaç gün burdayız bebeğim. "

Yüzümdeki gülüş büyüdü. İki katlı güzel bir yerdi. Alt katta oturma alanı kurulmuştu. Ekseriyet ahşap renkte döşenmişti. Karşımızda büyük bir cam vardı. Zirvesinde karların olduğu dağlar gözler önüne seriliyordu. Tepelerinde duman vardı. Camın önünde büyük bir jakuzi vardı. Bunu sevmiştim. Küçük bir bahçe vardı. Dışarıdaki havuza girmek istesemde hava pek elverişli değildi. Üst kata çıkan ahşap merdivenlere ilerledim. Üç kişilik bir yatak, iki komidin ve yine dışarıyı izleyebileceğiniz camdan bir duvar vardı. Biraz ilerde odadan cam ile ayrılmış bir banyo vardı. Arkamdan kollarını belime sardı. Başını boynuma yerleştirdi.

"Beğendin mi Bebeğim?"

"Çok. Zaten sen varsan ben her yeri severim. Yeterki senle olayım cehennem bana cennet. "

Dudaklarını boynuma bastırdı.

"Nefesim. Canımın canı.... Ne çok özledim. Hani diyorsun ya bu sevda sonumuz olur diye. Sevdamız değilde bu özlemek beni benden etti canımın canı. "

"Beni benden etsin ama senden etmesin yüzbaşı. Ben bu dünyada bir buna dayanamam. "

Beni kendine çevirdi. Yüzümü avuçlarının arasına aldı. Anlıma derin bir öpücük bıraktı.

"Lâl'im "

"Canımın içi, sevdiğim."

"Yavrum şu düğün işini halletsek diyorum."

Dediği ile gözlerim açıldı. Yüzüde hem merak hem sevgi vardı.

"Artık diyorum Lâl Karahanlı olsan. Her gece evimize birlikte girsek. Her sabah gözlerim seninle açılsa. Madem affetin beni. Artık yapsak düğünümüzü. Allah katındaki nikahımızı yeryüzünde de kıysak. Ha canımın canı. Ha nefesim."

Tebessümle baktım. Dudaklarımızı birleştirdim. Hemen karşılık verdi.

Geri çekildiğimde beklenti ile yüzüme bakıyordu.

"Bilemedim şimdi."

"Neyi bilemedin kurban olduğum.... Hem sen benle gönül mü eğlendiriyorsun. Öyleyse söyle bileyim. Umutlanmayayım. "

Dedikleri ile odada kahkaham yankılandı. Belimden kendine çekip öpmeye başladı. Geri çekildiğinde nefesim kesilmişti.

"Yok ben işimi garantiye alayım bence."

"O nasıl olacakmış?"

"Karar verdim hamile kalacaksın."

Şokla yüzüne baktım. Ama bayağı ciddiydi.

"Sen ciddisin."

"Ciddiyim tabi. Bir bebeğimiz olursa beni ortada bırakamazsın. Hemen basarsın nikahı."

Gülerek yüzüne baktım.

"Ben bebeğimiz olmasada basarım sana nikahı. Senin gibi yakışıklıyı bulmuşum bırakır mıyım."

Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.

"Bırakma." Bir öpücük daha.

"Bırakma elbet." Bir öpücük daha.

"Bırakırsan sensiz nasıl yaşarım."

Tüm yüzümde dudakları gezindi.

"Alparslan "

Titrek bir nefes bıraktım. Belimde sıcak elleri hareket ediyordu. Ellerimi boynuna koydum. Baş parmaklarım yanaklarını hafif hafif okşadı.

"Alparslan'ın canı "

"Bence beni şu an öpmelisin, hemen. Hatta belki daha fazlası. Sözünü unutma. Koynundan çıkarmayacaksın."

Belimdeki kolları dahada sıkılaştı. Yüzündeki gülümseme genişledi. Ona karşı olan bu tutkum, zaafım. Hoşuna gidiyordu.

"Sözüm söz hatun."

Dudaklarımızı birleştirdi. Ellerim ensesindeki saçları hafif çekiştirdi. Alt dudağına dişlerimi geçirdim. Ağzımın içine hırladı. Ayaklarım geri geri yatağa doğru ilerledi. Üzerime doğru çektim onu. Yatağa sırt üstü uzandım. Bir dizini yatağa koyup üzerime uzandı. Dudakları boynumdaki yerini aldı. Başımı eğip ona yer açtım.

"Alparslan. "

"Alparslan'ın canı. Nefesi. Kokuna ,tenine her zerrene aşığım kadın."

"Bende yüzbaşı. Kokum, tenim her zerrem sana deli divane. Öyle aşık ki bu kadın sana. Tarifi yok."

Başını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerine yine yıldızlar serpiştirilmişti. Öyle güzel bakılır mı be adam.

"Bu kadın benim. Benim kadınım. Canım. Cennetim."

" Senin. Her zerresi ile senin"

Dudaklarıma kapandı. Eli bacağımı aşağı yukarı okşadı. Kalçamı ona doğru kaldırdım. Kasıklarım sızlamaya başlamıştı bile. Elim üzerindeki kazağa gitti. Üzerimden doğrulup kazağını çıkardı. Bende kendi üzerimdeki kazağı sıyırdım. Elim hemen kemerine gitti. Bu sabırsızlığım hoşuna gitmişti. Gülerek bana bakıyordu. Açamayınca sinirlendim.

"Ne gülüyorsun yüzbaşı."

Elini yüzüme koydu.

"Sana ,beni seni istediğim kadar istemene."

"Ben ne yapayım çok özledim seni. Her şeyini."

"Bebeğim benim"

Benim açamadığım kemerini iki saniyede açıp pantolonunu sıyırdı.

"Ama bu pek adil olmadı."

Omuzlarımdan yatağa itti. Sırt üstü uzanmam ile eli benim üzerimdeki pantolona gitti. Kalçamı kaldırıp ona yardım ettim. Benimkinide bacaklarımdan sıyırdı. Çıplak bacaklarıma dudaklarını bastırdı. Yavaş yavaş yukarı çıktı. Başını kaldırıp tüm bedenimi aç gözler ile süzdü.

"Ama hala adil değil."

Eli bu defada sütyen kopçamı buldu. Ondanda kurtulunca memnuniyetle gülümsedi. Tüm bedenimi dudakları ile arşınladı. En son iç çamaşırımı üzerimden çıkardı. Artık tamamen çırılçıplaktım.

"Şimdi yine adil değiliz yüzbaşı."

Bu defa ben üzerindeki iç çamaşırını üstünden çıkardım. Yavaşça üzerime uzandı. Kendini içime itmesi ile ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadım.

"Ahhh yüzbaşım"

"Yüzbaşının canı. "

Üzerime eğilip dudaklarını boynuma bastırdı. Başından kendime bastırdım. İçimdeki gitgelleri gittikçe hızlanmaya başladı. İnlemelerim artık çığlık halini almıştı. Her defasında daha fazlası için kıvranıyordum.

"ALPARSLAN DAHA HIZLI. AHH"

Kendini içime biraz daha sert itmesi ile odada çığlığım yankı buldu. Bir süre sonra inlemeleri sıklaştı. Benimde bedenim titremeye başladı. Çok geçmeden ikimizde orgazm olduk. Sıcak dölleri içime aktı. Kendini yatağa attı. Bedenimi hemen kendine yapıştırdı. Bir kolu başımın altındaydı. Elini saçlarımda gezdirdi. Yanağımda elinin tersi gezindi. Baş parmağı elmacık kemiklerimi okşadı.

Mavi gözleri parlıyordu. Yanağımdaki avucuna dudaklarımı bastırdım.

"Bebeğim. Canın yanıyor mu?"

"Yok. Hiç acımıyor."

Elimi göğsüne koydum. Kalbi elimin altında atıyordu. Bu sesi ömrü hayatım boyunca dinlemek istiyordum.

"Yüzbaşı?"

"Yüzbaşının canı "

"Ben anlamıyorum. Koynuna girince benim hemen uykum geliyor. Sanki aklım bedenim tüm savunma mekanizmasını kapatıyor. Hemen mayışıyor."

Konuşurken bile gözlerim kapanıyordu.

"Kurban olurum sana "

Saçlarımı geriye attı. Anlıma sıcak dudaklarını bastırdı.

"Kapat gözlerini birtanem. Dinlen."

"Gitme ama tamam mı. Kolların hep böyle kalsın. Sarıl hiç bırakma."

"Söz sevgilim, söz hiç bırakmayacam. Bir an bile."

O daha konuşurken göz kapaklarım kapandı. Gitmiyecekti. Söz vermişti. Bende kendimi onun kollarında huzura bıraktım...

 

Bölüm : 06.01.2025 09:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 99. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

217.61k Okunma

20.07k Oy

0 Takip
157
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...