27. Bölüm

27. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

MİHRE KARA

 

Arabanın acil önünde durması ile Ertuğrul bey şoför koltuğundan inip arka kapıyı açtı. Kucağımdaki küçük kızı alıp acilin içine doğru koştu. Ben de beklemeden peşinden ilerledim. Acilin önünde arka arkaya araçlar durmaya başladı. Poyraz ,Çınar ve Arif kendi araçlarından indi. Diğerleri de onların indiği araçlarla gelmişti. Hiç birimizin gözü başka hiçbir şey görmüyordu.

Doktor ve hemşireler hızla Şirin'i içeri aldılar. İkimizinde üzeri sırılsıklamdı. Hepimiz kırmızı alanın önünde beklemeye başladık. Gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Ağzımdan kaçan hıçkırık ile elimi ağzıma kapadım. Ertuğrul bey hızla gelip kollarını bedenime doladı. Sanki bunu bekliyormuş gibi ona sımsıkı sarıldım. Başımı göğsüne bastırdı. Onun da gözleri dolmuştu. Ayla Poyraz'a sarılmış ağlıyordu. Babaannem sandalyede oturmuştu. Güçlü durmaya çalışıyordu. Umay ve Çınar onun yanındaydı. Arif , Rüzgar ve Kenan da üzgün bir şekilde kenarda duruyordu. Yeliz ise biraz ötemizde duvara dayanmış bizi izliyordu.

"Şşş ağlama iyi olacak."

"Benim... benim yüzümden oldu...... koruyamadım onu. Yalnız bıraktım. Benim suçum"

Ağlayışlarımın arasından ancak bu kadarını konuşabilmiştim.

"Senin bir suçun yok. Onu sen kurtardın. Kendi hayatını hiçe sayarak hemde."

"Ne olur bir şey olmasın."

"Olmayacak. Sana söz veriyorum onu sağ salim alıp evimize gidicez. Ağlama ne olur. Bu şekilde güçlü kalmak çok zor."

Elleri saçlarımı okşuyordu. Sıcak nefesini saç diplerimde hissediyordum. Başımı hafif geri çekip yüzüne baktım. Onunda gözleri dolu doluydu. Ailesini toparlamak için güçlü durması gerekti. Başımı tamam anlamında sallayıp geri çekildim. Elleri yanaklarımı buldu. Akan yaşları sildi.

"Mihre canım sen nasılsın. İstersen sanada baksınlar."

Ayla'nın sesi ile ona döndüm.

"Yok ben iyiyim. Burda bekliycem."

"Mihre sende orda boğuldun ben yanlış görmedim."

"Ben. Ben yüzme bilmiyorum. "

Utançla başımı eğdim. Poyraz şevkatle yüzüme baktı.

"Kızım sen kendi canını hiçe sayıp bize can mı verdin."

Babaannemin sesi ile ona döndüm. Gözleri dolmuştu. Yanına gidip önünde diz çöktüm.

"Babaanne hani bende ailedendim."

Elini yanağıma koyup okşadı. Gözlerinde hem minnet hem şevkat vardı. Kapının açılması ile hepimiz oraya yöneldik.

"Şirin Arslanlı'nın yakınları!"

"Biziz"

Doktor önce hepimizin üzerinde göz gezdirdi. En son bakışları bizde ve ıslak üzerimizde durdu.

"Durumu şuanlık iyi. Merak edilecek bir şey yok. Zamanında yetişmişsiniz. Lakin anne ve baba olarak daha dikkatli olmalısınız. İhmal demek istemiyorum ama şuan çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Geçmiş olsun."

Doktorun gidişi ile ikimizde birbirimize baktık. Bu iki etmişti. İkimizde kimseye bir şey söyleme gereği duymadan Şirin'in kaldığı odaya ilerledik. Yatakta uzanıyordu. Yanına gidip soluna geçtim. Ertuğrul beyde sağına. Elini avuçlarıma aldım. Üzerine dudaklarımı bastırdım. Elim saçlarına gitti. Usul usul okşadım. Yeşil gözleri açıldı. Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı.

"Meleğim!"

Gözümden akan yaş onun elinin üzerine düştü.

"Amcam iyi misin?"

Bana bakan gözleri bu defa amcasını buldu. Gözleri ıslak bedenlerimizde dolaştı. Bakışları tekrar beni buldu.

"Bebeğim ben çok özür dilerim. Söz... Söz veriyorum bir daha seni yalnız bırakmıycam. Özür dilerim. Çok özür dilerim."

Gözümden akan yaşlar yanaklarıma doğru yol aldı. Elini kaldırıp akan yaşları silmeye çalıştı. Eğilip anlına dudaklarımı bastırdım. Boynundan derince soludum.

"Canım. Canım benim. Küçük meleğim. "

Geri çekilip yüzüne baktım. Tebessümle bana bakıyordu. Buda bir ilkti. İlk defa gülümsüyordu. Bakışlarımı yanımdaki adama çevirdim. O da en az benim kadar şaşkındı.

"Amcam!"

Eğilip oda saçlarına dudaklarını bastırdı. Sonrada boynundan öptü. Şirin yüzündeki gülümseme ile kendini hafif geri çekmeye çalıştı.

"Aa şuna bak. Sen boynundan huylanıyor musun?"

Gülerek ona baktım. Başını evet anlamında salladı.

"Peki başka nerden huylanıyorsun?"

Ona fırsat tanımadan elimi belinin iki yanına koyup gıdıklamaya çalıştım. İlk beni kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Dudaklarında çok güzel bir gülüş vardı. Ama sesi çıkmıyordu. Benden kaçamayınca kendini amcasının kollarına attı.

"Amcam... Bak sen şu avukatın yaptığına."

İkiside bana gülümseyerek bakıyordu. Eğilip Şirin'in kulağına birşeyler söyledi. Sonra ben ne olduğunu anlayamadan ikiside beni gıdıklamaya başladı. Kendimi geri çekmek istediğimde Ertuğrul bey izin vermemişti. Şirin de diğer yandan beni gıdıklıyordu. Gülüş seslerimiz hastane odasında yankılanıyordu. Nefesim kesilmeye başladı. Ama onlar durmadı.

"Şunlara bak. Bizde kapıda sıra bekliyoruz."

Gelen sesle benden uzaklaşmışlardı. Hepsi kapıda gülerek bizi izliyordu. Çınar'ın tiripli sesi ile onlara döndük. Biri hariç hepsi bu durumdan memnundu. Yeliz kıskanç bakışları ile bize bakıyordu.

"Teyzecim iyi misin?"

Yapmacık sesi ile bize doğru gelmeye başladı. Lakin Şirin amcasının kucağına sığındı. Onunda adımları duraksadı. Ama sonrasında benim olduğum tarafa ilerledi.

"Avukat hanım izin verir misin?"

Her ne kadar suçlu olsada teyzesidir diye geri çekilmek istedim. Yalnız parmaklarımı saran küçük el ile onun istemediğini anladım. Bakışlarım ona kaydı. Beklenti ile yüzüme bakıyordu.

"Üzgünüm Yeliz hanım. Lakin belliki Şirin istemiyor."

"Bu ne küstahlık. Ben onun teyzesiyim. Ve onu görmek benim en doğal hakkım."

Yerimden kalkıp gözlerimi onunkilere diktim. Parmağımı kaldırıp ona doğrulttum. Bu kadın fazla olmaya başlamıştı. Şirin bir rekabet yarışı olamazdı.

"Evet onu görmek hakkın. Ama onun güvenliğini sağlamakta en büyük görevin. Seni bir çok defa dinledim. Ama bu son yaptığın kabul edilemez. Ve eğer o seni istemiyorsa nesi olduğun umrumda değil. Yanında olmamı istiyorsa yanında olucam. Sakın beni zorlama. Yoksa karşında çok farklı bir Mihre görürsün."

Öfkeli bakışlarını bu defa diğerlerine dikti.

"Bir şey söylemeyecek misiniz?"

"Mihre kızım söylenmesi gereken her şeyi söyledi. Başka söze gerek yok."

Babaannemin sözleri ile bakışları karardı. Ama daha fazla ileri gitmeye cesaret edemediği için geri adım attı.

"Halacım iyi misin?"

Şirin'in bakışları onlara kaydı.

"Bizi çok korkuttun küçük hanım. "

Çınar'ın söylemi ile bende gülümsedim.

Diğerleride tebessümle ona bakıyordu.

"Eve gidelim mi?"

Sorumu ona bakarak sordum. Üçümüzde ıslanmıştık. İlk geldiğimizde fark edemesekte şuan epey bir soğuktu. Bedenim titriyordu. Başını olumlu anlamda salladı. Poyraz gelip üzerindeki ceketi benim omuzlarıma bıraktı. Çınar'da Şirin'i sarması için Ertuğrul beye kendi ceketini uzattı. İkisinede minnet dolu bakışlar attım.

"Bakma öyle. Abiler böyle yapar."

Yüzümdeki gülüş her geçen saniye dahada büyüdü.

"Yeterince ilgi çektiğine göre gidelim mi?"

Yeliz'in sesi odada yankı yaptı. Kıskanç bakışları üzerimdeydi. İlgimi. Gerçekten mi. Bunca olandan bunu mu çıkarmıştı.

"Seninle özel ilgilenmemi ister misin Yelizcim."

Umay'ın ona bakarak kurduğu cümleden ne çıkarım yaptı bilmiyorum. Ama derince yutkundu.

"Umay!"

Ertuğrul beyin sesi ile Umay'ın bakışları ona döndü.

"Şimdi değil güzelim"

Kurduğu cümle ile içim burkuldu. Allahım ne olur. Ne olur gözlerim dolmasın. Onların yanında olmaz. Ağlayamam. Derince yutkundum. Üzerimdeki cekete biraz daha sarıldım.

"Üşüdün mü?"

"Evet. Gidelim mi. Şirin de üşümüştür. "

Hızlı hızlı konuşup onları beklemeden ,önce odadan, sonrada hastaneden dışarı çıktım. Acilin kapısına gelmem ile soğuk hava yüzüme vurdu. Üzerimdeki ceket ısıtmaya yetmedi. Bu kadar çabuk çıkmamam gerekiyordu. Onlar çıkış işlemlerini yapıp gelene kadar nerden baksak on dakika geçmişti. Nihayet hepsi kapıda göründü. Ertuğrul bey kendi arabasına ilerledi. Şirin onun kucağında uyukluyordu. Arif şoför koltuğuna geçince o arka koltuğa geçti. Ben ise adımlarımı Poyraz'ın arabasına yönlendirdim. Bir kaç saniye üzerimde şaşkın bakışlarını hissetsemde bir şey demediler. Arabaya binerken kendi arabasından bana baktığını gördüm. Ama görmezlikten geldim. Sevgilisinin yanında bana bu şekilde yakın davranmamalıydı. Aklımı karıştırıyordu. Dahada kötüsü kalbim acıyordu. Şoför tarafındaki kapı açıldı. Poyraz sürücü koltuğuna geçti.

Arabayı çalıştırmadan önce bakışları beni buldu.

"Mihre!"

"Efendim "

"Her şey yolunda mı?"

"Evet neden?"

"Biraz farklı davranıyorsun"

"Yok size öyle gelmiştir."

Oturduğum koltuğa biraz daha sindim. Üzerimdeki ceketin içine saklanmaya çalıştım. Araba asfalt yolda kayarak ilerliyordu. Gözlerim yola daldı. O kadar boş hissediyordum ki. Araç bahçede durunca beklemeden bende indim. Onlar bizden önce varmıştı. Umay ve Ayla Ertuğrul beye Şirin'i yatırmasında yardımcı oluyordu. Bende kendi odama gidip üzerimi değiştim. Saat daha erkendi. Aşağıya indiğimde hepsi salonda oturmuştu. Bende boş olan yerlerden birine yerleştim. Ayşe teyze elinde benim telefonum ile geldi.

"Kızım siz gittiğinizden beri durmadan çaldı. Gamze hanım sürekli aradı. İsterseniz dönüş yapın önemli sanırım."

"Teşekkür ederim Ayşe teyze. "

Telefonu henüz elime almıştım ki tekrar çaldı. Görüntülü arıyordu. Bu defa bekletmeden açtım.

"MİHRE! NERDESİN SEN. NASIL MERAK ETTİM HABERİN VAR MI"

Anlaşılan epey sinirlenmişti. Carlaması ile tüm gözler beni buldu. Keşke burda açmasaydım.

"Sakin. Sakin. Hastanedeydim. "

"NE! NE HASTANESİ. İYİ MİSİN. BİZ NAZLI İLE HEMEN GELİYORUZ. ÇİÇEK'İ YANINA GÖNDERİYORUM. HANGİ HASTANEDESİN"

"AY GAMZE SAKİN. AZ NEFES AL."

Derin bir nefes alıp sesimi kıstım.

"Ben iyiyim Şirin biraz rahatsızlandı. Ama şimdi iyi evdeyiz.... o gördüğüm valiz mi?"

"Evet"

Omuz silkti. Delirmişti bu kız. Gözlerim şaşkınlıkla aralandı.

"Sen telefonu açmayınca bende gelip bakacaktım. "

"İsviçre'den."

"Evet"

"Sanki yan evden geliyormuş gibi konuşmaz mısın? Sakin ol ve elindeki valizi hemen yere bırak."

"Ben gayette sakinim. Seni orda yalnız bırakacak değiliz ya."

"O yalnız değil zaten biz burdayız."

Yandan Poyraz'ın konuşması ile bakışlarım ona döndü.

"Kim o zargana?"

"Zargana mı dedi o bana"

"Evet aynen öyle dedim. Bana bak zampara herif. Arkadaşımı size emanet edecek kadar delirmedim. O varmışmış. Sen kimsin be"

Gamze'nin otomatiğe bağlaması ile hızla yerimden kalkıp mutfağa geçtim.

"Gamze! Çok ayıp. Tanımadığın birine öyle şeyler söylememelisin. Ayrıca tanısan çok seversin. Çok iyi insanlar."

"İyi ise cennete gitsin. Bana ne."

Başımı yapma dermiş gibi yana eğdim.

"Off tamam be demedik bir şey. Ama en yakın arkadaşın hala benim."

Gülümseyerek ona öpücük attım.

"Hemde en bi sevdiğim. Neyse ben içeri geçiyim. Ayıp olmasın."

"Tamam sonra görüşürüz. "

Telefonu kapatıp içeri gittim. Alt dudağıma dişimi geçirdim.

"Poyraz. Şeeey. Sen onun kusuruna bakma. Tanımadığı insanlara karşı biraz ön yargıları var."

"Biraz mı. Kardeşim arkadaşın bizimkinin içinden geçti. İyikide geçti. Taşaklı kızmış. Helal olsun. Sadece sesini duyarak bile ne mal olduğunu anladı. Bacımdır kendisi."

Çınar'ın alaylı söyledikleri ile diğerleri gülerken Poyraz somurtmuştu.

"Poyraz."

"Tamam bambi senlik sorun yok. Ama o arkadaşının benden alacağı var. Haberin olsun."

"Gamze dişlidir. Pişman olursun haberin olsun. Ama olur da onu üzersen canını yakarım bilmiş ol."

Gamze'yi nerden bulucakta hesap soracaktı bilmem. Ama ben yinede uyarımı yaptım.

"Arkadaşın mıydı kızım"

"Evet babaanne. Yurt dışında. Her zaman görüşemiyoruz. "

"Maşallah. Ne güzel arkadaşların var. Ulaşamayınca hemen gelmeye kalkıyor."

Dediği ile bende gülmüştüm.

"Evet biraz delidir."

"Var mı başka böyle senin gibi tatlı arkadaşın"

Sorusunda biraz ima sezsemde. Yüzümdeki gülümsemeyi korudum.

"Yani bir sürü var. Ama özellikle yakın olduğum kardeşim dediğim üç kişi var. Çiçek'i tanıyorsunuz zaten. "

İmalı bakışlarım Arif'i buldu. O da yerinde biraz kıpırdandı. Bu hali beni güldürdü. Diğerleri imayı anlamasda Ertuğrul beyde gülmüştü.

"Ortada ne dönüyor. Biz niye anlamıyoruz?"

Ayla'nın sorusu ile istediği cevabı Ertuğrul bey verdi.

"Bazıları aşık olmuş olabilir."

Şok bakışlarım onu buldu. Böyle ulu orta söylemesini beklemiyordum. Arif'te şok gözlerle ona bakıyordu.

"Hadi be!"

"Nasıl"

"Yaşasın düğün var."

Poyraz Çınar ve Umay'dan farklı tepkiler çıkmıştı.

"Abi öyle değil. Ben sana söyleyecektim. Ama daha çok yeni."

Arif'in kendini savunması ile cımbızla lafı çektim.

"Tam olarak yeni olan ne kardeşim."

Bu defa çekingen bakışları beni buldu.

"Şöyleki avukat. Bizimki sizin kıza açılmış."

"Neee. Ama Çiçek bana bir şey anlatmadı."

"Daha çok yeni. Fırsatı olmamıştır. Zaten evet demedi."

Hüzünlü sesi ile kıyamadım. Ah Çiçek ah.

"O henüzdür. Yakında der."

Yerdeki bakışları hızla yüzümü buldu. Gözlerinin içi parlıyordu. Göz kırpıp önüme döndüm.

"Başka kim var?"

Babaannemin sorusunu cevaplamaya geri döndüm. Sanırım çevremde kimin olduğunu bilmek istiyordu.

"Şimdi konuştuğum Gamze var işte. Birde Nazlı. Nazlı Antalya'da bir otelde üst düzey yönetici olarak çalışıyor. Çok sık olmasada arada geliyor."

"Maşallah hepside işinde gücünde... evliler mi?"

"Yok daha değiller."

Bu soruların nereye varacağını anlayamadım ama gözleri Poyraz ve Çınar'da gezindi. En son Arif'e döndü.

"Aferin oğlum. Sana yakışanı yaptın. En temizinden sevdiğini bulup yuvanı kur."

Arif'i övüp diğerlerine onaylamayan bakışlar attı. Sonrasında kalkıp odasına ilerledi. O gözden kaybolunca Çınar yanındaki kırlenti Arif'in suratına attı. Beklenmedik atak ile neye uğradığını şaşırmıştı.

"Beğendin mi lan yaptığını?"

"Abi ben ne yaptım?"

"Ulan daha ne yapıcan. Hayatının aşkını buldun diye nispet yapar gibi evlenmeye kalkıyorsun. Senin yüzünden biz hayırsız olduk."

"Valla abi ben güzel şeylerin tez olması taraftarıyım. Bunca zaman beklemişim. Beklediğimede değmiş. Neden bekleyecektim ki daha. Ayrıca hadi siz bulamadınız. Bazıları hayatının aşkını bulsada adım atamıyor."

İmalı sözleri ile Ertuğrul beyin gözleri onu buldu. O ise yerinden hızla kalkıp dışarı kaçtı. Peşinden hepimiz gülmeye başladık. Sanırım kast ettiği Ertuğrul beydi. Umay'a açılmamış mıydı. Bakışları bana döndü. Neden bana bakıyordu bu adam. Ben ise o sırada Umay'a baktım. Gülerek Çınar'a bir şeyler anlatıyordu. Derince yutkundum. Bu ona haksızlıktı. Sevdiği adamı ayartan kadın pozisyonuna düşüyordum. Kendimden midem bulandı. Yerimden kalktım.

"Ben yatıcam. Size iyi geceler. "

Kimsenin bir şey demesine fırsat vermeden yukarı çıktım. Odaya girdiğimde sırtımı duvara yasladım. Allahım sen bana yardım et. Beni düşeceğim böyle bir durumdan koru ne olur.....

Bölüm : 10.02.2025 21:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...