4. Bölüm

4. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

MİHRE KARA

 

Gözlerimi araladığımda yabancı bir yerdeydim. Kafam kazan gibiydi. Nerdeydim ben. Ne olmuştu. Pencereden aydınlık hava görünüyordu. Yerimden yavaşça doğruldum. Ahşap tonların hakim olduğu bir oda. Odanın içinde üç kapı mevcut. Üzerimi kim değiştirmişti. Bu oda bu yatak ,üzerimdeki pijama. Bunların hiç biri bana ait değil. Yerimden yavaşça doğruldum. Çıplak ayaklarım yumuşak halıya temas etti. Kapılardan birine ilerledim. Burası giyinme odasıydı. Yönümü başka bir kapıya yönlendirdim. İkinci seferde banyoyu buldum. Beyaz rengin hakim olduğu banyoya girip soğuk suyu yüzüme çaldım. Bu birazda olsa kendime gelmeme yardımcı olmuştu. Dün gecenin hayalleri bir bir beynimde canlandı. Evdeki saldırı. Yerde diz çökmüştüm. Sonra kulaklarıma onun sesi dolmuştu. Kendimi daha fazla tutamayıp karanlığa bırakmam. Beni buraya o getirmişti. İyi de neden. Adımlarım bu defa odadaki üçüncü kapıya yöneldi. Aşağıya inen merdivenlere doğru gittim. Aşağıdan iki kişinin konuşması duyuluyordu. Adım seslerim duyulunca sustular. Konuşanlar Arif ve oydu. Bakışları beni buldu. İlk konuşan Arif oldu.

"Uyandınız mı avukat hanım. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Karmaşık."

Adımlarım onlara doğru ilerledi. İkili koltuğa çöktüm.

"Ben neden burdayım?"

"Dün saldırıya uğradın. Burda daha güvende olacağını düşündük."

O tek kelime etmiyordu. Öylece bakıyordu. Bakışlarından bir şey anlamak çok zordu. Yüz ifadesi ile karşımdaki duvar arasında hiç bir fark yoktu.

"Kim yaptı?"

"Henüz bizde bilmiyoruz "

"Gitmek istiyorum."

"Dışarısı henüz güvenli değil."

"Kendimi koruyabilirim. Şimdi , bana bir taksi çağırın lütfen."

"Sana fikrini sormadık avukat burda kalacaksın. İster isteğinle. İster zorla."

Aşağı indiğimden beri ilk defa konuşmuştu. Ama kurduğu cümle tüm sinirimi tepeme çıkarmaya yetmişti.

"Kendinize gelin. Beni burda zorla tutamazsınız. "

"Asıl sen kendine gel. Ve istersem seni burada zorla tutarım."

"Neden"

"Sana söyledim. Sana ihtiyacım var, şimdilik."

Alayvari bir şekilde güldüm.

"Saçmalık. Başka avukat mı yokta bende bu kadar ısrarcısınız."

"İdeallerin var. Yasalarına sadıksın. Korkusuzsun "

"Dün gece korkularım olduğunu gördün. Ve ideallerime yasalara bağlı olduğumu biliyorsan bir suçluyu savunmayacağımı biliyorsundur."

"Sana fikrini sormadım. Yapacaksın dedim. Ha yok kabul etmiyor musun buyur defol git. Ama unutma burdan çıktığın anda önce senin kafana sıkarlar. Sonra şu arkadaşının. Hatta ziyarete gittiğin yurt müdürü ve oradaki çocukların. Yaşamak mı istiyorsun yoksa gebermek mi karar senin."

Dedikleri ile beynimden vurulmuşa döndüm. Hakkımda her şeyi biliyordu. O biliyorsa peşime düşenlerde biliyorlardı. Korkuyla ona baktım. Elindeki viskiyi yudumladı.

"Ne istiyorsun "

İstediğini almış olmanın verdiği hisle dudağı yukarı kıvrıldı. Ama bu gülmek değildi.

"Avukatım olacak hakkımdaki suçlamaları düşüreceksin. Yarın Arif Sana dosyaları getirir. Bu süre zarfında burda benimle ve benim kurallarıma göre yaşayacaksın. Bende hem sana hakkını vericem. Hemde tüm sevdiğiklerini koruyacam. "

Sabahtan beri sormaya çekindiğim soruyu sordum.

"Üzerimi kim değişti."

Yüzüm yere eğildi. Nedense onların yüzüne bakamamıştım. Ya aralarında biri ben derse. Yüzlerine bakmak zorunda olduğum adamların yüzüne bakamazdım.

"Kaldır yüzünü yerden avukat. Utanmana gerek yok. Ayşe hanım değişti. Sapık değiliz."

"Yok ben ondan şey etmedim."

Elim buynumu ovdu. Yanlarında biraz daha kalmak istemedim. Ayağa kalkıp yavaş adımlarla yukarı çıktım. Sabah çıktığım odaya geri girdim. Kendimi yatağa atıp gözlerimi kapadım. Allahım neyin içine düştüm böyle. Gözlerim tekrar aralandığında hava kararmak üzereydi. Aynı zamanda acıkmıştım. Kendi evime gitmek istiyorum. Ama gidecek bir evim kaldı mı o bile meçhul. Gidicek yardım isteyecek kimsem yok ki benim. El mahkum aşağıya indim. Ben daha merdivenleri henüz inmiştim ki adının Ayşe olduğunu öğrendiğim hizmetli bayan bana doğru geldi.

"Uyandınız mı efendim. Bende sizi akşam yemeğine çağıracaktım."

Kadının yüzü en az o adamın ki kadar donuktu. Gerçekten çalışanları da onun gibiydi. Sanki özenle seçmişti hepsini.

Ardını dönüp gidiyordu ki sesim onu durdurdu.

"Ayşe hanım?"

"Buyrun?"

"Şey ben üzerimi değiştiğiniz için teşekkür ederim..."

Ah tanrım kadından resmen çekinmiştim. Neden bu kadar katı bakmıştı ki. Cevap vermeyince yerdeki bakışlarımı yüzüne çevirdim. Ama bana çok farklı bakıyordu. Bu kadına daha önce teşekkür eden olmamışmıydı. Artık kadına nasıl bakıyorsam yüzünü hemen toparladı.

"Bu taraftan."

O önde ben arkasında mutfağa ilerledik. Masa iki kişilik kurulmuştu. Ben içeri girdiğimde bakışları beni buldu. Benim için servis açılan yere oturdum. Ben oturunca oda yemeğine başladı. Yemeğimi yerken çok sıkılmıştım. Ben tek başıma yemek yerken bile bir şeyler izlerdim. Evde ses isterdim. Ama şimdi mutfakta üç kişi olmamıza rağmen çıt çıkmıyordu. Yemeğim bitince izin isteyip ayağa kalktım. Mutfaktan çıkmadan tabağımı tezgaha bırakmıştım. Ayşe hanım bu yaptığıma şaşırsada bir şey demedi. Onun gözlerini sırtımda hissettim.

"Elinize sağlık Ayşe hanım herşey çok güzel olmuştu."

"Afiyet olsun efendim."

Daha fazla bir şey demedim. Onun bulunduğu ortamda kalmak istemedim. Ama yukarı çıkmakta istemiyordum. Kaç saattir uyuyordum zaten. O da yemeğini bitirmiş olsa gerek gelip tam karşımdaki koltuğa kuruldu. İkimizde konuşmuyorduk.

Sessizliğe daha fazla katlanamadım.

"Dosyalar ne zaman gelir?"

"Yarın sabah elinde olur."

"Tahmini kaç dosyadan bahsediyoruz?"

"On dokuz"

Ağzım şaşkınlıkla aralandı.

"Ertuğrul bey bakın eğer sizi savunacaksam dosyaların içeriğini bilmek isterim. Tüm ayrıntıları ile. Bilmem anlatabildim mi?"

Keskin bakışlarım yüzünde gezindi. Biz avukatlar suçu değil suçluyu savunurduk. Her ne kadar hayatım boyunca böyle düşünmesem de şimdi bu tezle devam etmem gerekti. Ben inanmadığım hiç bir davayı üstlenmemiştim.

"Dosyaları incele kafana takılan ne varsa sor söylerim."

"Son bir şey daha var"

"Dinliyorum. "

"Bakın benimde kendime göre bazı değerlerim var. Ve bu değerlerin dışına çıkmaktansa ölmeyi tercih ederim."

Devam et der gibi yüzüme baktı.

"Bahsettiğiniz suçlarda vatana ihanet, uyuşturucu, taciz, tecavüz, istismar veyahut fuhuş gibi suçlar varsa isterseniz şimdi beni vurun. Çünkü hiç bir güç beni bunları savunmaya zorlayamaz. "

Bakışlarım keskin, başım dikti. İsterse şimdi kafama sıkıp beni bir yerlere gömebilirdi.

"Burda sadece benim istediğim olur. Ama madem ahlaki değerlerden bahsediyoruz. Sanırım sana bunlardan bahsetmemde bir sakınca yok. Benimde bazı değerlerim var. Kadına, çocuğa dokunulmaz mesela. Dokunanı yaşatmam. Yaptığım bir çok iş var ama uyuşturucu bunlardan biri değil. Ne bu ülkede nede başka bir yerde desteklemedim. Desteklemem. Destekleyene de karşıyım. Ve ayrıca vatanıma Ölsem ihanet etmem. Farklı şekillerde olsada aynı değer yargılara sahibiz. Bunu ilerleyen zamanlarda göreceksin avukat."

Söyledikleri ile açıkçası şaşırmıştım. Ne yalan söyleyeyim ben hemen her suçu bekliyordum.

"Bu davalarda ki suçlamarın aslı varsa da bilmek istiyorum. Ben işlenilen suçu değil sizi savunucam"

"Çok şey istiyorsun. "

"Gerçekleri bilmeliyim ki sizi neyin içinden nasıl alacağımı biliyim."

Sadece başını salladı. Şartlarda anlaştığımıza göre daha fazla burda durmanın bir anlamı yoktu. Bende yerimden kalkıp bana verilen odaya girdim. Çok yorulmuştum. Yorgunluğum fiziksel değildi. Ama ruhum çökmüştü. Baş ucumdaki lambayı yaktım. Sonrasında gidip odanın ışığını kapadım. Her ne olursa olsun karanlıkta kalamazdım. Korkardım. Hayat bana çokta tercih hakkı tanımıyordu.

Gözlerimi kapayıp uykunun beni esir almasını bekledim. Allahım sen bana yardım et. Beni düştüğüm bu çukurdan kurtar....

 

Bölüm : 13.12.2024 10:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...