
ERTUĞRUL ARSLANLI
Aklım hala almıyordu. İlk defa, hayatımda ilk defa birine güvenmeye kalktım. Bedelini böyle ödememeliydim. Onu mahremime almıştım. Çalışma odama ben ve Ayşe teyze dışında kimseyi almıyordum. O arada temizlerdi. İlk defa o girmişti. Ve bu gün iki gün sonra yapılacak olan ihale dosyası karşı tarafa verilmişti. Dosya evdeki odadaydı. Bunu nasıl yapardı. Etrafında kim var kim yok ,yok ederdim bilmiyor mu. Ama hata bende çok çabuk kandım o masum görünen yüzüne. LANET OLSUN. Böyle olmamalıydı. Onu ilk gördüğüm günden bu yana çok şey değişmişti. Evet ben bu kadını bir yıldır tanıyordum. İlk gördüğümde bir restoranın üst katında arkadaşları ile yemek yiyiyordu. Gülüşü ,teni, saçları. İnsanı etkisi altına alıyordu. Çok güzel bir kadındı. Yemeği bitince kalkıp gitmişti. Benim ise aklımı talan etmişti. Hesabı öderken parmağında gördüğüm alyans ile ondaki bakışlarım önüme eğildi. Evli sanmıştım. O giderken bende yerimden kalkıp kendimi başka bir mekana atmış geceyi başka bir kadınla geçirmiştim. Ve belkide son bir yıldır her gece ona benzeyen başka bir kadın ile birlikte olmuş kafamın içindeki ondan kurtulmaya çalışmıştım. İşimi büyütmek istediğimde işime yarayacak olan bir mekanın sahibi sorun çıkarıyordu. Adamı tehdit edip vazgeçirmek istediğimde ise hayat karşıma onu tekrar çıkardı. Adamlar onu karşıma getirdiğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Kendimden taviz vermemeye çalışıyordum. Aklım karışıktı. Hemde fazlası ile. Gazetelere sevgilim olarak yansıması işleri dahada karıştırmıştı. Dostum azdı. Ama düşmanım çok çok fazlaydı. Yanıma almak istemiştim. Yanıma alıp korumak. Evli değildi. Boşanmış mıydı. Yüzüğünü takmıyordu yalnız yaşıyordu. Çok korkak bir kadındı. Kırılgan. Bu hayata ait olmadığını düşünmüştüm. Hala aklım almıyordu. Nasıl satardı beni o puşta. Elimdeki içki kadehini o kadar sıkıyordum ki dayanamadı. Elimde parçalandı. Gözlerim masadaki fotoğrafa kaydı. Ne zaman çekilmişti. Ne zamandır aptal yerine konuyordum. O ve Mert piçi. El sıkışıyorlardı. Mert denen soysuz yıllardır beni bitirmenin peşindeydi. Beni yok etmesi demek iş hayatında ve yer altında büyük güç ve nam demekti. Benim yolundan çekilmem ile uyuşturucu ticaretinin yolu ona açılmış olacaktı. Hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Çünkü hiç bu kadar aptalca davranmamıştım. Tüm işlerimi evimde tutardım. Kapıda şifre vardı. O kullansın diye açmıştım. Şimdi olanlara bak. Yeni bir ihale dosyası hazırlanacaktı. Gerekirse iki katı fiyat verir. O işi alırdım. Kapı çalınıp içeri Buse girdi. Bakışları elime kaydı. Gelip elimi avuçlarının içine aldı.
"Sana o kadına güvenme dedim. Ama beni dinlemedin. Şimdi şu olanlara bak."
İki gece önce odama gelmişti. Onunla bir kere beraber olmuştum. Şimdi kendini sevgilim sanmaya başlamış bana akıl vermeye çalışıyordu. O gecede beni uyarmaya kalkmıştı. Ama kolundan tutup dışarı fırlatmıştım. Onu kıskandığını görmemek için aptal olmak gerekiyordu. Ama o bile gerçeği görmüştü. İlk başta inanmasam bile telefonundaki mesajlaşmalar bu fotoğraf her şeyi gün yüzüne çıkarıyordu. Elimi hızla elinden çektim.
"Çık dışarı"
"Ertuğrul yapma. Hala o kadını düşünüyor olamazsın. İlk fırsatta sana ihanet etti. Şimdi belkide onun yüzünden çok büyük bir ihaleyi kaybedeceksin."
Bakışlarım hızla yüzünü buldu.
"İhale dosyasını aldığını nerden biliyorsun?"
Gözlerinde korku peyda oldu. Göz bebekleri titreşti.
"Be ben sen söyledin aşağıda orda duydum."
Elim hızla çenesini kavradı. İki elini elimin üzerine koydu. Gözünden bir damla yaş aktı. Sonrası gelmek için gecikmedi.
"Yalan söyleme. Ben aşağıda ihaleden bahsetmedim."
"Ertuğrul lütfen. Bırak canım acıyor."
Canı acıyormuş. Bu daha hiç birşeydi.
Kolundan hızla kavradım. Aşağıya sürükleyerek götürdüm. Kapıyı açıp adamların önüne attım.
"Ahmet al bunu depoya götür. Sonra ilgilenicem. Arif içeri gel."
İkimizde yukarı çıktık. Elime fotoğrafı alıp ona uzattım.
"Al bunu gerçekmi diye araştır."
Gözleri parladı. İki saat önce avukatı savunmaya kalkmıştı. Yüzündeki kızarıklık bana karşı çıkmaması gerektiğini anlatmıştı ona. Sadece o da değil. Rüzgar, Kenan ,Ayşe hanım. Herkes bir bir şansını denemek istemişti. Ama sinirli bakışlarım ile geri adım atmışlardı.
"Şu telefona gelen mesajlarıda araştır."
Yerime oturup başımı geriye yasladım. Başıma ağrı girmişti. Aradan üç saat geçti. Kapı çaldı. Arif içeri girip bakışlarını yüzümde gezdirdi.
"Anlat"
"Abi fotoğraf fotoşop. Mesajlar gerçek. Avukat hanımın telefonundan atılmış. Saldırıya uğradığımız gece. Saat dokuz sıraları."
Söyledikleri ile yerimden hızla doğruldum. Adımlarım aşağıya ilerledi. Arif'te peşimden geliyordu. Mutfağa girdiğimde Ayşe hanım masada oturmuş ağlıyordu. Ben girince hızla göz yaşlarını sildi.
"Saldırıya uğradıkları gece yanında sen vardın. Ne yaptı?"
"Üzeri çok çamur olmuştu. Yürüyemiyordu. Benden ona banyo yaptırmam için yardım istedi... Bir yarım saat kadar banyo yaptı. Sonra giyinmesine yardımcı oldum. Doktor bakar bakmazda uyuya kaldı."
"Bu süre zarfında hep yanında mıydın?"
"Evet. Canı yanıyordu yavrucağın. Elimi bir an olsun bırakmadı."
"Telefonu eline almadı mı?"
"Banyodan ilk çıktığında aldı. Ekranı neden yanıyor diye kendi kendine konuştu. Sonrada baş ucuna koydu."
"Birine mesaj atmadı yani."
"Yok atmadı. Dediğim gibi belki on saniye elinde ya tuttu ya tutmadı."
Duyduklarım ile koca bir siktir çektim. Ellerimi saçlarımdan geçirdim. Kahretsindi. İşte asıl şimdi aptal yerine konmuştum.
"Ertuğrul bey en azından ışıkları açın. Çok korkuyor karanlık diye."
Işıklar mı... Doğru ya . Kiler çok karanlık olurdu. Sinirden ışıkları bırak yakmayı aklıma bile getirmemiştim. Karanlıktan çok korkuyordu. Gece uyurken baş ucundaki lambayı mutlaka açık bırakırdı. Hızla kilere doğru koştum. Allah benim belamı versindi. Arif ile Ayşe hanımda peşimden geliyordu. Kapı kilidini çevirip kapıyı açtım. Işıkları hızla yaktım. Duvar dibine çökmüş kollarını bedenine sarmıştı. Başını dizlerine koymuştu. Ne seslere nede ışıkların yanmasına tepki vermedi. Ayakları çıplaktı. Yerde hiç bir şey yoktu. Çıplak zemin çok soğuk olmalıydı. Üzerinde ince bir pijama dışında hiçbir şey yoktu. Siktir.... burası buz gibiydi. Ayağı morarmıştı. Aklıma onu buraya sürüklediğim anlar geldi. Acı ile çığlık atmıştı. Kahretsin zarar vermiştim ona. Adımlarım ona doğru ilerledi. Önünde diz çöktüm.
"Avukat?"
Lakin bırak ses vermeyi başını kaldırıp bakmadı bile. Haklıydı. Yüzüme bir daha bakmasa hakkıydı.
"Avukat ben..."
Elim saçlarına gitti. Ama daha değmeden yumruk oldu.
"Avukat yüzüme bakmayacak mısın?"
Hafifçe kollarından tuttum. Ama başı geriye düştü. Göz altlatı kızarmıştı. Yüzü hala ıslaktı. Çok ağlamıştı. Canı çok yanmıştı. Elim yanaklarına gitti. Ateş gibi yanıyordu. Siktir. Siktir. Hızla onu kucakladım. Kolları ve başı geriye düştü. Derince yutkundum. Ne halt ettim ben böyle. Arif ve Ayşe Hanımda bana korkuyla baktılar.
"Arif doktora haber ver. "
Hızla yukarı çıkıp yatağa yatırdım. Sayıklamaları doldu kulaklarıma.
"Çok çok karanlık.... Işık..... Lütfen.... Birazcık ışık..."
Elim benden izin almadan saçlarına gitti. Karanlıkta bırakmıştım onu. Nasıl yapmıştım. Nasıl kıymıştım.
"Yapmadım... ihanet etmedim... Ayşe teyze kapıyı açın. Nolur."
Yalvarıyordu. O anda çok yalvarmıştı. Ama ben kulaklarımı tıkamıştım ona. İnanmak istememiştim. Biraz araştırsam bu halde olmazdı. Kapı çalınıp içeri doktor girdi. Beklemeden ona baktı. Damar yolu açıp serum takmıştı. Ayağınıda kontrol edip ilaç sürdü. Başka bir bandajla sardı. Bakışları yüzümü buldu.
"Bünyesi çok zayıf. Soğuk almış. İlaç yazıcam birde gıda takviyesi. Beslenmesine dikkat ederse sorun yaşamaz. Ama ayağı için aynı şeyi söyleyemem. İkinci defa dönmüş. Uzunca bir süre üzerine basmaması gerek. Onun içinde ilaç yazıcam. Ağrısı çok olacaktır. İlaçları düzenli kullanmasına dikkat edin. Bu şekilde devam ederse bağlarını yırtması muhtemel. Geçmiş olsun."
O dışarı çıkarken bende yatakta bilinçsiz yatan bedene baktım. Kendimden bir kez daha nefret ettim. Benim yüzümden neler yaşamıştı. Kendine geldiğinde ne olacaktı.
"Müdüre hanım istemeden oldu... yanlışlıkla kırıldı. Lütfen çok karanlık... Bir daha yapmayacam."
İnlemeleri ile adımlarım ona doğru gitti. Baş ucunda durdum. İlk geldiği gece mutfakta yanlışlıkla kırdığı bardak geldi aklıma. Çok korkmuştu. Yanlışlıkla kırdığına inandırma çabası beynime balyoz gibi indi. O gün yanımdan hızla gitmişti. Arkasından baka kalmıştım. Şimdi her şeyi daha iyi anlıyordum. Ve anladıklarım bana hiç iyi gelmiyordu. Elim saçlarına gitti. Usul usul okşadım. Parmaklarımın tersi yanağında gezindi. Geçen gecede kabus görmüştü. Kimbilir neler yaşamıştı. Kimsesiz olmak zordu. Bende anne ve babamı kaybetmiştim. Ama ailem diyebileceğim insanlar vardı. Ablam vardı. Babaannem dostum vardı. Belli bir yaşa kadar anne ve baba sevgisini yaşamıştım. Bana sahip çıkan bir abim olmuştu. Ama o...
Ne yaşadın küçük kız. Söylesene karanlıktan bu kadar korkacak ne yaşadın. Ondan kaçarken onun pençelerine düşecek kadar ne oldu hayatında. Evet pençesine düşmüştü. Çünkü ben karanlığın ta kendisiydim. Ve onu bırakmaya niyetim yoktu....
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 87.59k Okunma |
6.68k Oy |
0 Takip |
88 Bölümlü Kitap |