
"Çokça yağmur yağsa,
Temizlenirmi bu kirli dünya?"
- ÖZDEMİR ASAF
-Öldürülen kadınlarımız nur içinde yatsın🥀
İkbal..
Ayşenur..
Narin..
Şeyda..
Ve daha nice 298 kadın..
10 değil 5 değil 298..
Başıboş sokak hayvanları değil, psikopatlar toplansın sokaklardan!
Kızınızı değil oğlunuzu eğitin
Ne yazsam az gelir, Unutmayın onları lütfen
Unutulmasın onlar..
Hazreti Muhammed, kızını omuzlarında taşımıştı
Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini engellemişti
Nasıl bir zamandayız ki, Kadınların başları kesilip sokaklara atılıyor
Bir annenin "Keşke kurşunla öldürselerdi kızımı daha az canı acırdı" Dediği bir ülkede yaşıyoruz
Gerçekten bu konuyla ilgili daha fazla bir şey yazmak istemiyorum.
Çok söylenecek söz var ama hepsini buraya yazamam.
Bölümü okurken Göksel'den "Gittiğinde" şarkısını dinlermisiniz?
Mona'nın anlatımıyla...
Elim kalbimin üstüne gitti. Deli gibi atıyordu
Zarzor yürümeye devam ettim, adımlarım sanki beni yıkacak bir şeye doğru gidiyormuş gibiydi
Dikişlerim beni zorluyordu
Artık daha fazla dayanamayıp dizlerimin üstüne çöktüm nefes almakta bir hayli zorluk çekiyordum
Yoldan geçen insanların gözleri bendeydi, Öcü görmüş gibi bana bakıyorlardı hatta bazıları dilenci zannedip önüme para bile koyuyorlardı
Gözlerim ağlamaktan acıyordu artık, sağ taraftan gelen bir sesle başımı o yöne çevirdim
"Abla!" Bu ses derin'in sesiydi, bana doğru koşup hızlıca yere oturdu. Ruhsuz gibi ona baktım
Sadece Gözlerimden istemsizce yaşlar döküldü
"Abla, ama sen..." Diyip yutkundu derin..o da benim gibi gözyaşlarına hakim olamadı
"Abla sen...ölmüştün...b-bu n-nasıl olabilir?"
Hiçbir şey konuşmadım. Sadece derini izliyordum
Konuşacak gücüm yoktu Çünkü,
"Derin.." Diye fısıldadım " Burcan...ö-öldümü"
Gözyaşları içinde bana baktı derin hıçkırarak ağlıyordu
"B-bilmiyorum..abla, ama sen nasıl...Nasıl yaşıyorsun ki? Sen..ölmüştün abla hayalsin değil mi biliyorum hayalsin sen öldün benim ablam öldü hayalsin sen" Dedi hıçkırıklarının arasında
Bir yerden sonra sesi bağırır gibi çıktı.
Hızlıca ayağı kalkıp kulaklarını kapattı derin derin nefesler alıp verdi, ben ise sadece bakıyordum
Ruhum çekilmişti benden...
Ruhum yoktu..
Belkide Acıma duygusu bile alınmıştı benden..
Ayağı kalkıp derin'in yanına gittim hızlıca ellerini kulaklarından çekip sımsıkı sarıldım
"Gerçeğim ben derin, Gerçeğim her şeyi anlatacağım. Ama önce burcan'a götür beni olur mu çok güçsüzüm gücüm kalmadı yardım et bana derin" dedim., sesim yalvarır gibi çıkmıştı "Burcan kim abla?"
"Burcan, kalbim benim derin. Ne olur beni kalbime ulaştır lütfen ölmesin o derin lütfen götür beni ona"
1 saat sonra...
Burcan'ın evine gidip korumasından hastane ismini öğrendik, Taksideydik derin benim elimi tutup güç veriyordu bana bazende Kolumu tutuyordu. Jilet izleri olduğu için dişlerimi birbirine bastırıp acımı hafifletiyordum
"Bu yol çıkmaz bu yol
Gönül vazgeçmiyor
Dur diyor içimde bir ses
Peşinde diğer yarım
Susmasan olmaz mı, anlatsam bir kere
Önümde kilitli kapılar, anahtarları sende
Gitmesen olmaz mı en azından bir gece
İçimde bir kara orman yanıyor gittiğinde"
Diyordu şarkıda göksel.
Şarkıya dalıp gözlerimi kapattım, tam da bizi anlatıyordu bu şarkı.
Yarım saat sonra...
Burcan'ın evine gidip adamlarından Hastanenin ismini öğrendik.
Hastaneye gelmiştik ben güçsüz olmama rağmen koşarak hastaneye girdim. Derinde benim peşimden koştu, danışmanın yanına geldik
Danışman sanki ilk defa pijamalı, saçı başı dağınık üstü yırtık biri görmüş gibi bana bakıyordu. "Burcan Çalış için gelmiştik biz" dedim "Pardon hanımefendi siz burcan beyin nesi oluyorsunuz?" Diye sordu danışman. Ebesiyim lan sanane demek vardı ama sakinliğimi koruyorum
"Sevgilisiyim, Nerede olduğunu söyleyecekmisin artık" dedim bıkkınlıkla, acır gibi bana baktı
"Burcan beyin sizinle sevgili olduğunu zannetmiyorum hanımefendi lütfen hastaneden çıkar mısınız?" Dedi. Lütfen sayın seyirciler tutmayın beni şu kadında saç bırakmıyım
Derin elini hızla masaya vurup danışmanı süzdü
"Benim ablam çok terbiyelidir, terbiyesini bozmaz ama ben bozarım. Söyle dediysek söyle hem sen şuan ablamın kim olduğunu öğrensen önünde kedi olursun be" abart canım kardeşim
"Dilenciyle konuşuyormuş gibi hissediyorum maalesef çıkacakmısınız yoksa ben güvenliğimi çağırayım?" Allahım sana geliyorum ya Rab!
Danışman gidip güvenliği çağırdı
1.80 boylarında iki adam yanımıza geldi
"Hanımefendi bir sorunmu var?" Ben cevap verecekken hemen derin öne atladı "Evet bir sorum var ablam ve ben, burcan çalış için geldik
Onu görmek istiyoruz ama danışmanınız izin vermiyor. Üstelik daha ablamın kim olduğunu bile bilmiyor" güvenliğin biri bana küçümser gibi baktı
Allah La ilahe illallah, gerçekten halim olsaydı iki saat döverdim sizi Dangalaklar!
"Hanımefendi hastaneye dilenci sokmuyoruz maalesef sizi dışarı alalım" Tam Kolumu
tutacaktı ki pijamamın cebinden öğrenci kimliğimi
Çıkarıp yüzlerine tuttum "Mona Zeynep Aktaş, 30 mayıs 2003 doğumluyum hukuk son sınıf meslek savcılık." Diyip kimliğimi tekrar cebime koydum
Hepsi dona kalmış bir şekilde bana bakıyorlardı
"Çok özür dilerim hanımefendi ben hukuk okuduğunuzu bilmiyordum" dedi danışman
"Burcan'ın nerede olduğunu söyle bence danışman" dedim tek kaşım havada
"Burcan bey yoğun bakımda 3. Katta hemen efendim"
Koşarak merdivenleri çıkmaya başladım
3. Kata gelince adımlarım daha da hızlandı
Hemen sağa baktığımda kolları serumlu bir şekilde yoğun bakımda yatan burcan'ı gördüm cam'a daha da yaklaştım. Burcan'ın yanında ki sandalyede oturan bir kadın gördüm üstelik sadece yanında oturmuyordu Burcan'ın elinide tutuyordu gözlerim benden bağımsız dolmaya başladı.
Yarasını ben değilde başka bir kadınmı sarmıştı?
Bizim yaramız aynı yerdendi, ikimizde birbirimize merhem olamaz gerekirken o çoktan merhemini bulup, beni unutmuştu.
Ölüydüm ben çünkü. Ölü bir kadını kim sonsuza kadar sever ki?
Ben bunları düşünürken burcan'ın kalp cihazının uyarı verdiğini gördüm kalbi yavaşlıyordu
Yanında ki kadın hemen panikle ayağı kalktı
Yoğun bakımdan çıkıp doktoru çağırdı
"Hayır hayır ne oluyor? Derin! Ne oluyor" dedim gözyaşları içerisinde kollarıyla beni sardı derin
"Sakin ol doktorlar gelecek şimdi"
2 doktor koşarak yoğun bakıma girdi
Bende koşarak yoğun bakıma girdim, yere çöküp burcan'ın elini tuttum "Burcan hayır lütfen ölemezsin, hatırla burcan hani merhem olacaktık birbirimize"
"Hocam Nabız 30"
"Hastayı kaybediyoruz"
Doktor acele ederek elektroşok'a jel döktürüyordu
"3,2,1" Diyip şok verdi
"Hocam.." dedi hemşire
"Hastanın ölüm saati 19:01"
Dedi doktor ve masaj yapmayı bıraktı
"Ne diyorsun sen! Ne saçmalıyorsun ne ölmesi! Durmasana ölmedi o hayır! Hayır! Devam et
Devam etsene doktor!" Diye haykırdım
"Maalesef hanımefendi.."
"BURCAN!" Acı çığlığım hastaneyi doldurdu
Ve o sırada şaşırılacak bir şey oldu
Mavinin sesi Siyah'ı hayata döndürdü
Hocam hasta hayata geri döndü" dedi hemşire
Doktor derin bir oh çekti
"Geçmiş olsun hanımefendi" hemşireye doğru döndü "Normal odaya alabilirsiniz."
"Ohh şükürler olsun yaşıyorsun abi" dedi az önce ki kadın
Pardon what ne! Abi derken?
"Şey hanımefendi siz burcan'ın nesi oluyorsunuz acaba" dedim. Abi dediğine göre annesi mona
"Kardeşiyim siz kimsiniz?" Dedi. Harika bir soru biliyor musunuz
"Ben abinizin bir arkadaşıyım" he mona az daha at
Arkadan derin Kolumu dürttü "O yüzden mi arkadaşın için o kadar ağladın"
Bombastic side eye bakışımı attığım gibi önüne döndü
"Ay ne güzel kızsın sen öyle ismin ne" dedi kadın
Gülümsedim
"Mona, sizin isminiz ne"
"Buse ismim"
"Çok memnun oldum"
"Bende"
Derin arkadan Kolumu dürttü "Görümcen ne kadar tatlı ama ya" "Sus kız" dedim..
2 gün sonra...
Bugün tam 48 saat oldu..
Burcan hâlâ uyanmadı ve ben ikimizin birbirimize merhem olduğunu değilde, daha çok yara açtığını düşünüyorum. Bu yüzden burcan uyanmadan
Ona veda etmem lazım
Her yara merhem ile geçmez, ben benim merhemim onda zannettim ama yanıldım
Biz birbirimize Acıdan başka bir şey tattırmıyoruz
Burcan'ın odasının önündeydim derin bir nefes alıp içeri girdim ve yavaş adımlarla ilerleyip burcan'ın yanına oturdum
"Bitiyor burcan..artık ikimizde rahatça nefes alabileceğiz, çok erken geçtik hayattan. Çok çabuk yorulduk, oysa henüz yarısına bile gelmedik yaşamın her şeyi çok iyi anlamanın, her şeyin boş olduğunu fark ettiğim bir zamanın içindeyim.
Erken yorulduk, sevgimiz erken bitti. Özür dilerim sana bir kere bile seni seviyorum diyemediğim için. Sana bunca acıyı yaşattığım için çok özür dilerim ama benim de canım çok acıyor burcan
Unut beni olur mu, Başka kadın sarsın yaralarını
Çünkü benim gücüm yok artık biz birbirimiz için değiliz burcan. Şuan gidiyorum ama asla unutma;
Benim kalbim hep senin için atacak." Diyip yavaşça kalktım gözyaşım burcan'ın yüzüne düştü
Daha fazla bakmak istemedim yüzüne, bakamadım koşarak oda'dan çıktım.
Mona gitmişti..burcan mona'nın dediklerini duymadı ama hissetti. Sadece gözünden yaşlar aktı, gözlerini bile açamadı
Mavi gitti..Siyah sadece ağladı
Yazarın notu:Canımlar ben geldim bölümle birlikte geldim, hoşgeldim🙃
Birazcık duygusal bir bölüm olabilir
Bazen ağlamak gerek. En heyecanlı yerinde sezon finaline girdik maalesef
Bir ay falan Sezon finali yaparım diye düşünüyorum🫠 ama tabii ki sizi kitapsız bırakmayacağım
"Savaşın İzleri" kitabımı bir hafta Aralıkla yazıp atarım:) bazen atamam belki müsait olmam bu yüzden affınıza sığınıyorum, ve sizleri çok seviyorum
Benim size kalbim gökyüzü kadar..❤️🩹
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |