
Kahveremsi kayaların tepesinde birasını yudumlayan Sadık Reis ile Cavit sonunda tek bir ortak noktada buluştular.
<<Bugün Sultan Ahmet'e gidelim diyen Cavit'i hiç umursamayan Sadık,atlayıp kilisede dua etmek gerektiğini belirtip tek gidiş noktasının orası olduğunu söyledi.
Aralarında geçen karar anında Cavit'in Sultan Ahmet'e gitme isteği sadık'ı hiç bağlamamış, kendi kararları doğrultusunda hareket etmek gerektiğini düşünmüştü Sadık.
<< OOO >> dedi Cavit gülerek <<yine batı tutkusu ha>>
Sonunda aya yorgi kilisesinin o demir kapısı açılarak karşıda beyaz yüzlü siyah saçlı kadın olan Meryem Ana'nın donuk bakışları Cavit'in kalbine fişek gibi isabet etmişti. Karşıda gördüğü incil'denyazılı ayetleri okuyan Reis ile Cavit hristiyan bir kadının kendi dilleri olan <<amen>>sözünü duyuyor,kafasını beyaz bir işlemeyle örten bu uzun boylu kadının nasıl bir ihtiras ve şevkle tanrıya dua ettiğini uzun uzun gözlüyordu. Sadık ile Cavit bu ilahi aşka oldukça duygulanmıştı. Ebruli sanatına da oldukça tutkuları olan Sadık Reis ile Cavit'i kiliseden çıkıp bol yeşilliklerin arazilerin ve güvercin dışkısı kokularının her tarafı sardığı kristalleri ışıl ışıl yanan Eyüp Sultan Camisi alanından ilerleyerek fuara varmışlardı.<<Dondurmacı Ahmet>> dedikleri adamın dondurmasından yemeyip geçmeyen bu iki arkadaş uzun bir süre bir bankın üzerinde oturdular.
Sadık Reis
-Pazar gününe kadar plan yapma Cavit. Bazı arkadaşlar gelecek bizim tekneye. Yatılı değil merak etme.
-Sakın o bozuk plak gibi öten Mösyö Mösyö diyen adamı getirme Reis. Onun yemyeşil woswagenine tekrar binerek fransızca konuşmaya dalıp yoldaki barikatlara çarpmak istemem doğrusu. Oanı hala unutamıyorum.
-o da gelecek .Yalnız bu sefer binme arabasına .Bu sefer daha feci şeyler olabilir.
Dışarıdan gelen rüzgarın verdiği o sert esen yel Cavit ile Sadık'ın saçlarını havaya savuruyor ara sıra Cavit, Sadık'a dönerek<<Biraz yavaş sür Reis şu arabayı>> diyordu.
Uzunca bir tünelin içinden geçerken ,Rus asıllı bir kadının tünelin hemen çıkışında arabaya ayağıyla tekme savurarak bağırıp çağırması da bu iki arkadaşın ilgisini çekmişti.
Yol boyunca Sadık'ın çenesi hiç durmadı. Mısır alalım ,Galata kulesine varalım, güvercinlere yem atalım. Şu güzel manzaraların resmini çekelim.
Dakikada bir puro tellendiren bu adamın konuşmalarını ara sıra duymamazlıktan gelen Cavit, son anda Sadık'ın o berbat sesiyle irkilip Zass'dan söylediği şarkıya kulak verdi. Daha sonra da distrübütörün içindeki beyaz gül.
Cavit, Sadık'a çaktırmadan bu solan gülün dal kısmını folyoyla sarıp , distrübütörün kapağını sıkıca kapattı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 293 Okunma |
134 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |