21. Bölüm

20. bölüm

havva uzunoz
turuncureesam

Kızgın bir güneş vardı İstanbul'da.

Bu dev şehirde yürürken ayaklarının altındaki korkunç sızıyı hissediyordu Cavit.Her adım atışında sanki bir mayın tarlasına düşecekmiş gibi içinde büyük bir korku hissediyordu Cavit. Her adım atışında sanki bir mayın tarlasına düşecekmiş gibi içinde büyük bir korku hissediyordu. Yolda ekmek bekleyen dilenci ve sokak çocuklarına acı acı baktı Cavit.

Bu zavallı insanlar bile ona acısını unutturamamıştı.En güzel mevsimin yaşanmasını istiyordu İstanbul'da Şehriban'la yaşanılan o bahar aylarını.Umutla yıkılış arasında bir direniş yaşıyordu sanki Cavit. Bütün engelleri yıkıp kurtulmalıydı o pis kumar illetinden.

kumar belası bir çöle düşürecekti onu ve çaresizce bakacaktı etrafına. Geceler tek tesellisi olacak, kendisiyle yalnız kalıp sevdiği kadını düşünecekti sessizce ağlayarak.

<<Neden ağlıyorsun ?>> diye soracaktı o soğuk duvarlar Cavit'e <<Kumarda kaybedeceğim için değil onu kaybedeceğim diye ağlıyorum.>> diyecekti.

Her sabah masumiyet dolu bir kadının o tatlı sesiyle uyanarak değil , kumarhane piçlerini etrafında görmekten çok korkuyordu.

Küçük bir kedi gibi sevgiye ihtiyaç duyduğunu hissediyordu Cavit. Beynindeki düşünceleri fırlatıp kurtulmak istedi.

İstanbul'a yavaş yavaş karanlık çöküyordu. Şu sıralar beykozda iki gündür elektrik kesintisi yaşanıyordu. Martıların ne kadar duyarsız ve umursamaz bir şekilde gökyüzünde uçtuklarına göz gezdirdi. Yoğun trafik akışının içinden kaybolarak taksiye binip Şehriban'ın yanına gitme isteği düşüncesi oluştu içinde .Ona gitmek istiyorum dedi. Gökyüzü koyu karanlık bir örtüye bürünse de.

Arabanın o sisli camından gördü dışardaki dünyayı Cavit. Dışarıdaki simitçi tezgahını toplayıp giden adamları , küçük

dilenci çocukları ve ağlarını toplayıp yol alan balıkçı yaşlı adamları. Yoldaki insanların birbirlerine manasız ve boş bakışlarını uzun uzun izledi Cavit.

Korkuyordu Cavit; bu dev şehrin verdiği yalnızlıktan. Acı bir tuzak gibi bu şehrin ağına düşmekten korkuyordu. İçindeki çocuk masumiyeti yerini köhne bir yalnızlığa bıraktı.

Dallar baharda çiçek açarmış . kuşlar ötüşür. güller tohumlarını açarmış. en güzel mevsimler dolu dolu yaşanır .en güzel aşk şarkıları söylenirmiş bu şehirde.

Bu nimetleri kaybetmekten çok korkuyordu Cavit, ve bütün mektupların bir ateş parçasına atılıp yakılmasından.

Hayaller... Yitik umutsuz boş hayaller. Cavit'in gözünün önünde bir perde gibi tuzak kurmuştu bu kumar illeti.

Gözlerini sisli ufuklara çevirip derin derin içini çekti. <<Ah İstanbul>> dedi.

<<Uzaklardan çok uzaklardan serin serin akan bir ırmak görsem orada yıkanıp içinde çiçeklerle bezeli cennetten bir köşk bulup Şehriban'ımla birlikte yaşasam . Sonra etrafımızda dönüp hizmet eden hizmetçiler kapımızda bizi koruyan vezirler olsa.>>

Kapısı çalındı Şehriban'ın büyük bir cumbalı ses ile. Bahçedeki ayak izlerine baktı Cavit, şaşkınlıkla.

Bölüm : 14.12.2024 23:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...