24. Bölüm

23. Bölüm

havva uzunoz
turuncureesam

Daracık sokaklardan geçerken Hatice'nin kulakları sağır eden sesi duyduğunu ve çocuklarına özlemini hissettiğini anımsadı bir an Cavit. Kendini o pis tozlu mahallenin içine atarken yine insanların kendine anlamsız ve boş bir şekilde baktıklarını hissetti bir an sanki.

Balkonda oturan küçük bir kızın<< aa berat'ın babası>>dediği anda annesinin hemen kolundan tutup içeri çektiğini gördü Cavit. Merdiven duvarına asılmış eski bir kilim ve yerde sıralı dizili minderler vardı. Bu eski kilim Cavit'e balkonda otururken on sene önce çocukluğunda anlattığı masalı hatırlatmış, karmakarışık bir duygu yoğunluğu yaşatmıştı ona. Kendini olabildiğince zorlayarak hafızasındaki düşüncelerden sıyrılmak istedi ve merdivenlerden çıkarak pencereye doğru kafasını çevirdi.

Cavit'in pencereden içeriye baktığında gördüğü tek şey küçük bir valizdi. Önce hayallerle giren daha sonra tamamen bir masal haline gelmiş bir kadındı o Hatice.

Hemen gecekondunun arka bahçesine girip oradan çocuklarına bakmak istedi Cavit. Karşıdaki gürültülü televizyonun sesinden konuşulanları zor işitiyordu sanki.

Pencere yarıya kadar açıktı.

-Ben onu bunu bilmem Berat. Yaşlı bir kadın o. Ona bakmak zorundayız. Köye gitmek zorundayız. Hem o lanet baban artık buralara sık gelmeye başladı. Okul da kapandı artık. Yarın orada kalacağız Beratçığım.

-Yaaa ama anne

-.İtiraz etme Berat. Bu istanbul'da bir ay boyunca sokaktan eve gelmeyen söz dinlemez biri oldunuz hepinizde.

-Sürekli peşinizde koşmaktan bıktım artık. Hem oranın mis gibi havası size çok iyi gelecek.

En küçükleri olmasına rağmen Siraç akıllı bir çocuktu. Evlerinin balkonunun bir köşesine mektup bırakıp gitti.

Halen o küçük çocuğun defterinde yazılıydı babasının telefon numarası. Zarfın içine kendisinin ve kardeşlerinin resmini bırakıp köye doğru yol aldılar.Cavit'in dilini bilmediği ne demek istediğini anımsayamadığı kuş cıvıltıları geldi kulağına.

Kafasının dikine giden ve kafasına koyduğunu mutlaka yapan gözü kara bir kadındı Hatice.Sürekli mahalledeki kadınlarla kocasının dedikodusunu yapardı. Oküçük valizi eline alıp giderken Hatice'nin arkasına bakan Cavit; aklına yine yıllar öncesi gelmiş ve o anı anımsamıştı. Cavit'in rahmetli annesi Hatice'yi çok severdi. Kendi eliyle işlediği dantel, işleme namazlık ne varsa Hatice'ye hediye etmiş

Bak cavit onu üzme yoksa sana hakkımı helal etmem demişti.

Tek arzusu çocuklarına bir an önce kavuşmaktı. Çocukluğunda yaşadığı her anı Cavit'i mutlu eder , gidip onu büyükannesine anlatırdi.

Artık yaşanılan olaylara günlük bile dayandıramıyordu Cavit; daha sonra kaldırıp bir köşeye fırlattı.

Bahçeye göz gezdiren Cavit , yerdeki toprağın içine gömülmüş iki küçük misketi fark etti.Daha sonra üzeri güvercin dışkılarıyla dolu olan tahta bir sandık.

Sonra yeni alınmış olduğu belli siyah ve parlak bir çift terliği fark etti. Siyah beyaz filmlerden kalma bir sahne yaşamıştı sanki kendince. Kah eski eşyalar kah bir kuş kafesi. kimbilir kaç yıllık bir geçmişti bu. İçi cız etti Cavit'in ve hemen oradan uzaklaşıverdi. Yolda gördüğü kumarhane piçlerine görünmemek için yolun karşı tarafına geçti. Tepedeki kızgın güneşten bunalıp çantasıyla kafasını kapattı.

Hızla akıp giden hayatın içerisinde kalabalık bir koyun sürüsü gibi geçiyordu insanlar.

Bir tarafta vitrine bakan , bir tarafta kaldırımda yürüyen insanlar ve denizin o ışıl ışıl masmavi görüntüsü. Ayaklarının tabanları şişmişti Cavit'in.

Yürürken beynindeki düşüncelerinden kurtulmaya çalışan Cavit , sürekli bir zihin yorgunluğu içerisindeydi. Eklemlerine bir bıçak saplanmıştı sanki. Martılar nasıl haykırıyor, şaşkınlıkla Cavit'e bakıyordu sanki. içindeki korku gittikçe büyüyor , adımları daha da hızlanıyordu.

Şu anda kahvede oturuyordu yine. Yine bir kuş ıslığı ve tepesine çöken o piç kuruları. Yine aynı sahne, yine aynı görüntü.Bazen de ortalıkta gezinen o pis sakallı adamlar.

Etrafında laubalice hareketler yapıp onu sandalyeye deviren yine o pis Rüstem, ve yine o selim ile Güner denen adam.

Ve yine bilgiç bilgiç konuşan oSıtkı denen adam, karşıda Topik'in alaycı gülüşleri yine kafasındabelki bir ümit ışığı doğar düşüncesi.Yine aynı film sahnesini yaşar gibi oldu Cavit.

O aynı karelerde yine eskiye döndüğünü gördü sanki.Bağımlısı olmuştu bu kumar illetinin, ne yapacağını nereye gideceğini bilmeden saatlerce onun esiri olmuştu yine. Yorgun görünen gözlerinin altındaki nemi hissetti Cavit.

O yorgun bedeni öyle bir gevşemişti ki parmaklarının bile hareket etmediğini fark ediyordu. Etrafındaki insanların görüntüsü ona<< gulyabani>>yi hatırlatıyordu sanki.

Keşke yeni bir dünya olsaydı da oraya gitseydim dedi içinden.

Saatlerce oynadı ,saatlerce kendini son ana kadar kaderini teslim etmeye karar verdi.Gözlerindeki kan çanağı daha da bir kırmızılaşmış daha da şeytansı bir görünüme girmişti sanki Cavit.

Bir an saçlarının diplerinin ağrıdığını ve ayaklarının yerden kesildiğini hissetti sanki.

Karşıdaki duvarın soğuk görüntüsü gözüne anlamsız bir şekilde temas etmiş, hemen yönünü o pis sakallı adamlara dönmüştü. Yine gözüne o alçak Topik'in pis pis sırıtma sahnesi çarptı ve Rüstem'in o boş anlamsız bakışlarına göz gezdirdi Cavit.

Etrafında fırıldak gibi dönüyordu kumarhane piçleri. Korkunç bir uğultu kopmuştu kumarhanenin içinde.

Ve nihayet o uğultulu bir şiddetli ses efektinden sonra adamların içinden birinin sesi Cavit.'in kulağında müthiş bir şekilde yankılandı.

-Yeho papaz! Buraya kadarmış Cavit!

Bölüm : 17.12.2024 22:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...