28. Bölüm

27. bölüm

havva uzunoz
turuncureesam

Sevgiyle selamlarım seni .Her kalp atışında seni duyumsamak özümsemek istiyorum. Sen bana güven verdin. Kendimi önce sana sonra Allah'a emanet ediyorum.

Hemen bilgisayarına ekledi bu anlamlı sözleri Cavit. Fuat'la tanıştığı ilk günden beri kalbine dolan heyecan ve şevk tıpkı Şehriban'a duyulan aşkın ta kendisiydi.

Sanki bir toprak kokusu duyardı insan her yağmur yağışında...

Her yağmur yağışında bir ümit ve her güneş açışında yeni bir heyecan duyardı kalbinin en gizemli derinliklerine. Yakışıklı bir adamın papatyalardan taç örüp sevgilisinin başına takması kadar hayatta muhteşem birşey olamazdı.

Dostlukta işte böyle dedi Cavit Fuat'a dönerek.<< seni çok seviyorum sevgiyle ve hep sıhhatle kal Fuat.>>

Bugün el açıp dua etti Cavit.

En güzel mevsimleri dolu dolu yaşamak , gece yıldızları doyasıya seyretmek için , yapraktan süzülen yağmur damlasını izlemek; her papatya bahçesinde özgürce kuş alıp uçmak için.

En güzel masumiyetin yaşandığı o kış mevsiminde

Çam ağaçlarının nasıl süslendiğini görmek

Dalında baharı bekleyen her çiçeğin

Tomurcuk açışını görmek için ; yüreğimi sadece sana emanet ediyorum. dedi Cavit.

Haklıyı da mükafatlandıran haksızı da cezalandıran sensin. Doğada yaratılan herşey senin eserindir.

Bende senin eserinim Ulu Allah'ım

Beni bu beladan o manevi gücünle çekip kurtar.

<<İstanbul'u düşünüyorum gözlerim kapalı>> demiş Orhan Veli. Yine o mavi gözlü kızın kendisini çağırdığını hissetmişti sanki Cavit.Hemen onun yanına gitti ve gözlerini kapatıp uzun uzun hülyalara daldı.

Kalbim sana açık uzattım ellerimi

Nasıl da her yağmur yağışında taşarsa barajlar göller.

Bende sana öyle yakınım Ulu Allah'ım.

Bu günde senin misafirin oldum ey mavi gözlü kız dedi Cavit.

Allah'ım gördü bugün senin huzurunda olduğumu.Çok uzaklarda bir bulut kümesinasıl da dans ediyordu sanki.İki tane genç kız geçiyordu sahilden, ve şımarık çocuklar annelerini çekiştirip ağlıyorlardı.

Cavit bu manevi ve ebedi güzelliğe hayran hayran baktı. Hayattan böyle güzellikler bekliyordu Cavit.Hayatın öfkeli yumruğuna kurban gitmek istemiyordu.Aklına gelen bütün duaları etti Cavit, bu kumar illetinden kurtulabilmek için.

Dünya hızla dönüyor her dönüşte sanki yeniden doğup canlanıyor, bir sihir gücüyle hayatın bütün evrelerini değiştirip yeniden baştan yaratmak istiyordu Cavit.

Ellerinde güneşin yaşatıp can verdiği çiçekleri değil sanki bir silahın içinden çıkan acı kurşunları hissediyordu. Bütün hain duygulara son verip yerini masumiyete bırakarak , yağmur damlacıklarının toprağa düşüp yeşermesini bekliyordu Cavit.

Dönmek istiyordu.Başka bir evrene başka bir dünyaya. Kumar belasının olmadığı Şehribanla geçirilen en güzel zaman dilimine. Koca bir ekmek ve küçük zeytin taneleri.

O koca ekmeği paylaşan iki güzel insan. Her diliminde sevgi her diliminde mutluluğun olduğu apayrı bir dünya...

Kumarsız içkisiz her türlü kötülükten uzak küçük bir yer sofrası hayal ediyordu kendince .Bu dev şehire nasıl da esir olup parçalamıştı kendini.

Bir eylül sabahı uyanışımı hatırlarım belki.Her geçmişimize baktığımda işte o sarı yapraklarla kolkola gezişimiz canlanır gözlerimin önünde.Belki kurtulmuşumdur bu kumar belasından belki de esiri olacağım öyle ya.İşte diyorum ya ikisinden birini kaybedeceğim.

Bu sözcükler döküldü Cavit'in ağzından.Mavi gözlü kıza bakarak kendi kendine konuşup bir sigara tellendirdi.

Bu sefer hayat akışını değiştirerek sokaklardan geçen insanlara hep<< merhaba>> dedi.Oysa hep somurtup geçerdi kaldırım köşelerinden. Bu sefer daha farklı bir insan olup kendini bu dev şehrin trafiğine bıraktı.Hayatın en güzel armağanını kaybetmek istemiyordu Cavit, İstanbul'un o tatlı kadınını. Gözlerinden bir sis perdesi geçti sanki ve mavi gözlü kızın karşısına geçip ağladı.

Bir sinema perdesi gibi kapandı gözleri ve yavaş yavaş uykuya daldı. Tekneye çoktan varmıştı. Kapanan gözlerindeki su damlacıkları yastığın her tarafını ıslatmıştı.

Küçük bir yel esintisiyle göz kapakları titredi.Gözünü açtığında vazodaki kırmızı gülleri gören Cavit,kuşların ötüşüne kulak verdi.Sessizce dinledi onları.

Ve işte yine küçük bir serçe gelip kondu pencerenin önüne.

-Merhaba! dedi.

 

 

Bölüm : 21.12.2024 22:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...