3. Bölüm

Ne olduğu anlaşılmayan bir kimliğe bürünmüştü sanki cavit. Ne olduğu belirsiz bir labirentin içinde kaybolup gidiyordu.

Beykoz'a taksiyle gitmek gerektiğini düşündü Cavit. Bacaklarının yorgunluğuna aldırmadan ilerledi. Sucuların , simitçilerin ve vapurun böğürtüsüne aldırmadan yürüdü. Yoldaki kırmızı rujlu hayat kadınlarının taksi beklediğini gören Cavit'e içlerinden birisi laf attı. Ne dediğini anlamamıştı ki zaten , beyni oldukça yorulmuştu. Tekneye vardığında Reis'in yerinde olmadığını gören Cavit, yere yatak ve battaniyeyi sererek , klimayı açıp serinlemeye çalıştı.

Gözleri yavaş yavaş kapandı, ve derin bir uykuya daldı.

Reis'in o heybetli sesine uyandı Cavit.

-Hay Allah iyi bir uyku çekmiştim. Ne zaman geldin Reis sen?

-Akşam için balık tutmaya gittim. Şimdi bu balıkları kızartıp yiyeceğiz. Acıktın mı?

-Rüya gördüm reis. Gördüğüm rüyayı yorumla.

SadıkReis , elindeki balıkları tavaya dizerek oldukça eskimiş ocağın üzerine koydu., ve ocağın altını yaktı.

Eski bir tekneydi bu. Sadık Reis burada yalnız yaşıyordu. Tek dostu Cavitti. . Cavit ile Şehriban, vapurda adaları gezerken tanışmışlardı.

Sadık Reis gözlüğünü çıkarıp tezgahın üzerine koydu ve Cavit'e dönerek şöyle dedi.

-Eeee anlat bakalım , sevgili arkadaşım ne gördün rüyanda?

Rüyamda şehribanla ormanlık bir alanda ilerliyorduk. Sonra karşımıza dev bir aslan çıktı. Ben aslana karşı onunla dövüştüm. Son hamlede onu yendim. Daha sonra ölen aslan ışıltılı bir kristal haline geldi. Sonra ormanda heryer altın oldu.

Reis bu rüyanın üzerine durakladı. Cavit'in sanki ümitlendiğini anlamış gibi bir hali vardı. SadıkReis bu ilginç rüyaya acaba ne cevap verecekti.?

Sonra yorgun gözlerini oğuşturdu.

-Sen kumarda ilerleyeceksin Cavit. Yalnız temkinli ol. Her gördüğün rüyaya inanma.

Cavit bu söze hiç sevinmemiş, aldırış bile etmemişti.Kendine güveni sonsuzdu.