
Cavit'in cezaevi günlüğünden bir kesit;
Bugün olanca şiddetli bir fırtına gibi birisi duvara fırlatmıştı sanki beni.Gördüğüm şeyin rüya olduğunu anladım.
Uyandığımda bacaklarımı ranzanın merdiveninde bulmuştum.Tehlikeli bir kapana yakalanmış gibi hiçbir yere kıpırdayamıyordum.Masanın üstündeki sodayı bir solukta kafama diktim. Şehriban'la ilgilli herşeyi yasakladım kendime ve elimdeki kalın kaplı kitabı evirip çevirdim daha sonra okumaya başladım.<<İstanbul hatırası>>
Bu dört duvar arabasında pineklemekten unutmuştum İstanbul'la ilgili tüm güzellikleri , okuduğum kitap anımsattı bana bütün güzel hatıraları.
<<İstanbul hatırası>> bayağı hoşuma gitmişti,sürükleyiciydi.Öyle bir dalıp gitmişti ki kitaba , içeri hışımla giren gardiyanın sesini bile duymakta zorluk çekmiştim.
Haydi bakalım herkes yemeğe gitsin. Sallanmayın <>dedi yanımdaki genç sakallı bir adam.Omzuma sert bir el atarak bana yol gösterdi.Tedirginliğim onunda gözünden kaçmamıştı demek.
Şakalaşarak koridorun sonuna doğru epeyce ilerledik.
Ve bir saat sonra...
Paltomun yakasını yukarı kaldırdım rüzgarın soğuğunu duymamak için. Oldukça şiddetli esen ayaz başımı çok ağrıtıyordu. Yanımdan geçen o pis kokulu bir herif tükürüp karşı tarafa geçti.Hatta yala cavit bile dedi utanmasızca. Bulaşmamak için kendimi zor tuttum ve yumruklarımı sıkmaya başladım.
elbet bu da geçer dedim ve içeri girip ranzama uzandım.
Omzumun altındaki sökülen kazağımın görünmemesi için üzerime tekrar paltomu giydim.O sökükleri her gördüğümde tatlı anılarım geliyordu çünkü aklıma. Onu hatırlatan herşeyden uzak durmam gerekiyordu.
Hatta duvardaki kadın resmini bile görmemezlikten geldim ve gözümü kapatarak uyumaya çalıştım. Onu unutmaya karar vermiştim.
Battaniyeye kafamı gömdüm.Artık bütün acı gerçekler gözlerimin önünde duruyordu.
Kabul ediyordum.
**********
Radyo cızırdamaya başladı.Kısa boylu bir adam istasyonu değiştirmek için radyonun düğmesiyle oynamaya başladı.
Teknedeki balık ziyafetimi hatırlar gibi olmuştum bir anda. Acaba Sadık'ın buraya düştüğümden haberi yok muydu?
Saatin her tık sesinde ümitlenişimi arkadaşımda fark etmiş olacaktı ki bana dönüp şöyle dedi.
-Her geçen dakikada ümitlenmeye kalkma. Bir gün delireceksin.
Gerçekten delirir gibi oluyordum. Kafamı yukarı kaldırdığımda tavanın soğuk yüzü bana oldukça sert çıkışmıştı.Sanki bir beton çukurunun içine girmiş gibiydim.Annemin o pamuk helvalarını ne kadar da çok özlemiştim.
O yengeç ağızlı adamın bulaşmaması Allah'a dua ettim. Demir kapı açılır açılmaz bir kanalizasyon kokusu gibi koku geldi burnuma. Daha sonra gardiyanın o boğucu ve iğrenç sesi.
-Bunu akıllandıramıyoruz bak Neco. Sen gel istersen üstünden.
Elimdeki kitabı bırakıp kafamı yine battaniyeye gömdüm ve yine karmakarışık hayaller alemine dalıp gittim saatlerce.
Hatta pis herif neconun sesi kulaklarımda yankı yapıyor gibi oluyordu.
Cezaevine düşeli tam birbuçuk ay olmuştu.İçeri parlak düğmeli tiril tiril kıyafet giymiş uzun boylu bir adam girdi.<>diyorlarmış ona hatta koğuşta öyle konuşuyorlardı.
Komiser Muro başkan Cavit'in suratına şimşek gibi bir tokat indirdi.
-Basitsin Cavit çok basit. Basitsin basit cavit.
Komiser Muro başkan Cavit'e umut dolu sözler söyledi ve oradan uzaklaşıverdi.
-Yarın buradan çıkıyorsun Cavit. Haberin olsun.
Cavit sevinçten sabaha kadar gözünü kırpmamıştı. Sanki burası bir cezaevi değil bir cennet bahçesiydi.
Hemen yüzünü yıkayıp aynadaki ışıl ışıl görüntüyü saatlerce seyretti Cavit.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 293 Okunma |
134 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |