8. Bölüm

8. Bölüm

havva uzunoz
turuncureesam

İstanbul yaşantısının kibar ve kalabalık yaşamı Reis'e iyi bir moral olmuş ve sevgili dostuna gezi planları yapmayı sunmuştu. İş hayatının .<<yoğun stresinden kurtulmak isteyen Reis <<Şu esrarengiz marmara denizinin güzelliğinden faydalanalım.>> diyerek en sevdiği dostunun omzuna vurarak şaka yaptı ve beraber teknenin içinde gülüştüler. Cavit ise Reis'e dönerek

-Haklısın Reis neden hep bu tekneye esir bıraktık ki kendimizi? Hadi beraber özgürlüğe doğru açılalım. diyerek Bafra markalı sigarasını tahta masanın üstündeki alimunyum tablaya söndürdü.

Müşterilerin tekneden teker teker dağılmasından sonra Cavit'in Reis'e sunduğu teklif onun çok hoşuna gitmişti. Büyük bir meydan yerine kırmızı bir arabayla gittiler Cavit ile Reis.

Tam kırkbeş dakika süren yolun kenarında fuarlarda hosteslik yapan şık giyimli hanımlar çarptı Cavit'in gözüne . -

-Neden burada çalışıyor bu genç kızlar reis?

-Onlar anket yaparak haftasonu müşterilere rezervasyon ayarlıyorlar. Bizde katılalım mı seninle?

Kafamı şu kumar belasından bir kurtarabilseydim Sadık Kendime ayıracak zamanım kalmadı.

Yol boyunca konuşmadı bu iki arrkadaş.Sadık dakikada bir puro tellendiriyor, cavit yol boyunca tesbihini çekip soğuk çay içiyordu.

Tepeden inerken çingenlerin arabanın peşinden koşması ve saçları örgülü genç kızların ve koca popolu kadınların çamaşır yıkaması güzergah boyunca yaşanan günlük alışılmış olaylardı zaten. Bazı sarışın hanımların Cavit'e attığı zarfta bu iki dostu iyi güldürmüştü.

Reis, Cavit'e Şehriban'ı hatırlatarak dikkatli olması gerektiğini söyledi ve bu konuşma faslına katıla katıla güldüler.

Arabanın uzun bir yol katetmesinden sonra denizin o mavimsi ışıl ışıl tonu Cavit'in gözünü kamaştırıyor, vapurların ta uzaktan gelen sesi Cavit'in kulağına basınç yapıyordu.

Bazı uzak mahallelerden gelen arabanın önüne çıkan çingen çocukllar ,Sadık reis'e sıkıntı veriyor, ellerini açıp Reis'in elini cebine götürmesini anlatır gibi gözlerini Reis'in suratına çeviriyorlardı. Bu kara suratlı çocuklardan birkaçı arabaya tekme atıyor, hatta bazıları da pencereye avuçlarıyla vurup kaçıyorlardı.

Reis bu rezilce tablo karşısında dayanamadı.

-Ne pis yaratıklarsınıız siz ? Çekilin şurdan çekilin.

Ne rezilce hareketler bunlar? Bizde çocuk oldum canım. Aileleriniz sizi böyle dilendireceğine işe versin sizi.

Arabaya tekme savurma. Bana bak arabadan inersem varya seni...

Cavit, Reis'in sözünü keserek cebinden çıkarttığı küçük bir kesenin içindeki bozuk paraları teker teker çocuklara dağıttı.

Arabanın girdiği kalabalık öyle yoğunlaşmıştı ki yere iğne atsan düşmeyecek derecede gibiydi sanki.

Birara kafkas oyunu oynayan gençlerin gösterilerini izlemeye sardılar bu ıkı arkadaş.

Kafkas oyununa oldıkça hayran kalan Cavit.'in birara Reis'in kulağına eğilip ;

<<Şehribanım böyle gezileri çok severdi amma o sarışın hanımlardan haberi olmasın>> demesi de bu iki dostu epeyce güldürmüştü.

Tepenin bitimindeki yol , geniş ve çıkıntılı bir arazi de sarı otlakların ve bol çekirgelerin bulunduğu düzlüğe inildiğinde iki tarafı da ağaçlarla kuşatılmış oldukça tozlu bir yoldu. Etrafı kuşatan çam ağaçları vardı.

Çam ağaçlarının arka tarafında ise yamaçları gri bir sise bürünmüş dağlar göze çarpıyordu.

Ara sıra arabadan kafasını dışarı çıkan Cavit, rüzgarın sert havasına kendini kaptırıyor, mis kokulu dağ çiçeklerini içine çekiyordu.

Daha uzaklarda taze simitlerin satıldığı küçük bir kulube ve kumda kahve içen yaşlı insanların bulunduğu bir alan vardı.

Ta uzaklardan esen rüzgarla beraber bu yaşlı adamların toplu bir şekilde içtikleri köpüklü kahve Caviti'in ağzını sulandırmaya yetmişti.

Cavit, yol boyunca Sadık Reis'in o küçücük ve güzel ellerinden içeceği kahveyi düşündü durdu...

Bölüm : 03.12.2024 23:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...