Bölüm şarkısı: Dktt-Dilerim Ki
Camii içinde namaz kılarken kafama takılan elbiseyi görmezden gelmeye çalışarak ayağa kalktım. Bugün cemaat yoğun değildi ama önümdeki teyze beni çok sevmiş olacak ki dibimde namaz kılıyordu.
Elhamdülillah diyeceğim yere ne diyorum ya?
Namazın bitmesi ile Berra'ya döndüm yavaşça. "Bir tık uzun kalalım." Berra kafasını sallarken tesbihat yapıldı. Tesbihat sonrası Kur'an okununca camii içi boşalmıştı bile.
Miray ile Selen oruçtan ban yediği için Berra ile gelmiştik. O değilde ciddi ciddi tüm gün 'elendin, çık' muhabbeti dönmüştü...1
Ellerimi açıp dua ederken Berra'da benim gibi yapıyordu.
Zor durumdalar Allah'ım. Biliyorum şehit oluyorlar ve imtihanlarını tamamlıyorlar. Ama yine de canım yanıyor Allah'ım. O küçük çocukların çamur üstünde yatmaları canımı acıtıyor. Babam bana oyuncak aldı muhabbeti yerine "Eline bomba mı geldi, bana da gelmişti. Hastaneye git." demeleri canımı yakıyor. İnsanların bu acımasızlığı canımı yakıyor. En çok da hayvan hakları için kendini yırtan insanların konu Gazze olunca gelen suskunluğu ve acımasızlığı canımı yakıyor. Nasıl bir ümmetiz biz?
Sen affet Allah'ım. Gaflet uykumuzu affet. Kardeşlerimiz için hiçbir şey yapamıyoruz affet. Boykot ediyoruz, fetih sureleri okuyoruz ama elimizden başka bir şey gelmiyor Allah'ım. Kulun elinden gelen bir şey olmayınca ellerini Rabb'ine açar ve "Gücüm bitti Allah'ım, senin kudretin sonsuz, gücün tükenmez." dermiş. Gücümüz bitti Allah'ım, bu ellerden başka bir şey gelmiyor. Sen ahirette bu elleri bize hesap soranlardan yapma.
Sen Gazze'deki kardeşlerimizi ve Doğu Türkistan'daki kardeşlerimizi koru. Namaz kılmalarına bile izin vermiyorlar Allah'ım. Şeytanın ordusu olan bozulmuş insanları sana şikayet ediyorum Allah'ım. Bu kulunu affet ve ümmeti kendine getir Rabb'im.
Gözyaşlarım ile duamı sonlandırdığımda Berra'da duasını bitirmişti. Gözlerimi silerek biraz öyle oturmuştum. Bir iki kişi dışında kimse kalmadığında Berra ile kalkıp dışarı doğru ilerledik. Mesaj bildirimi ile telefona baktım.
Levent okul: Caddenin sonundayız, bekliyorum
Mesajını görünce hızla Caddenin sonuna doğru ilerlemiştim ve Berra'da beni takip etmişti. Caddenin sonunda Bekir abi ve yanındaki üç çocuğu görmemiz ile Berra sıkıntılı bir nefes verirken onlara doğru ilerledik.
Arada mesafe bıraktığımızda bizi fark etmişlerdi. Levent beni fark ettiğinde elindeki kitap ile bana doğru dönmüştü. Yaklaşıp kitabı ucundan uzatırken diğer ucundan tutarak almıştım. "Teşekkür ederim."
Gülüp "Sanırım teşekkür etmeyi bıraktıramıyoruz. Peki madem, rahat etsin içim." demiş ve sonra hemen arkasından "İçin yani." diye eklemişti. Ben ise yanlış söylemesine takılmadan "Huylar değişmez." demiştim.
"Bilirim." Bir süre sessiz kalıp sonra "İyi okumalar sana." dedi. Kafamı sallayıp tekrar teşekkür edecekken ne yaptığımı fark edip durmuştum. "Eyvallah." Verdiğim cevap ile gülerek "Eyvallah." dedi.1
"Levent çiçeğim, donduk burada." Arkadan gelen sese doğru döndüğünde gülümseyip "Görüşürüz sonra." demiş ve sonra düzeltme gereği hissedip "Yarışma için yani." demişti.1
"Allah'a emanet." Konuşup geri dönerken "Sizde." diyebilmiştim sadece. Berra bu sırada şalını çıkarıyordu. Ona doğru döndüğümde "Topuzum bozulmuş ya. Ensemi rahatsız etti." dedi.
Ben tamam anlamında kafamı sallayınca hissettiğim bakışlar ile Bekir abi ile konuşan Levent'in arkasındaki Emir gözüme çarpmıştı. Bu yine buraya mı bakıyor?
Kafamı çevirdiğimde Berra'ya gidelim anlamında işaret yapmıştım. Berra kafasını salladığında geldiğimiz yoldan geri dönüyorduk. Eve gidenler olduğu için iftardan sonraya nazaran daha kalabalıktı caddeler.
Biz yavaş yavaş yürürken Berra heyecanla tüm gün neler yaptığını anlatıyordu. Berra imam hatipteydi ve genel olarak okulun yarısını sevmiyordu. İmam hatip dediklerine bakma aileleri sırf dinsiz olmasınlar bari diye gönderiyor, demişti.
"Neyse işte Kur'an hocası ufak bir hareke yüzünden kesti tüm notu ya." Sitem ederken gülerek "Sana seni çalıştırayım demişim." dediğimde pişman pişman bakıyordu.
Hafızdım elhamdülillah ve kızlara genelde Kur'an konusunda ben yardımcı oluyordum.2
"Yaptık bir hata, napalım artık?" Kendi kendine gülerken bende ona eşlik etmiştim. Yolda yürürken parkın yanında durup "Salıncakta sallanalım mı? Zaten teravih çıkışı dondurma yiyemiyoruz. Bari park keyfi yapalım." diye hevesle bana dönünce hava karanlık bile olsa hevesini kırmak istemedim.
"Başıma iş açacaksınız siz." Gülerek parka ilerlerken o da peşimden geliyordu. Çocukken teravih sonrası dondurma yapardık hep fakat bu gidişle bu iş bizim çocuklarımıza kalacaktı.
Berra salıncaktaki yerini aldığında ben de yanında duran salıncağa geçtim. Sallanmaya başladığımızda yüzüme çarpan soğuk hava ile gülümsedim.
"Bu Emir midir nedir?" Bana itafen konuştuğunda kafamı ona çevirdim. "Bana yazdı." Gözlerim şok içinde açılırken utanıp gözlerini kaçırmıştı. "Ne?" Benim sorgulayışım ile "Vallaha ben engelledim." diye kendini savunuyordu.
"Ne yazmış?" Aynı sınıfta okuduğumuz için yiyorsa kötü bir şey yazsın. Erkekler ile konuşmuyoruz ama bu dövmeyeceğim anlamına gelmiyor.
"İstek atmıştı instagramdan, benim hesabım zaten dolu dolu olduğu için kabul etmiştim. Hesabına bakınca o gün gördüğümüz kişi olduğunu hatırladım." Sallanırken ayaklarını havada oynatıyordu.
"Sonra işte geri çıkardım. Neden diye sorma bilmiyorum. O da bana yazmış. Niye çıkardın birdebire diye." Ben gözlerimi Berra'dan ayırmazken Berra'nın yüzünde sıkkın bir ifade vardı. "Bende birazcık terslemiş olabilirim. Sanırım biraz kalbini de kırdım ama çocuk kötü bir şey dememişti. Bilmiyorum ya. Tesettürlü değilim diye erkeklerin benimle kolay bir şekilde konuşabileceklerini düşünmesi beni rahatsız ediyordu zaten bir de o yazınca ben biraz yanlış anladım sanırım."
"Bir şey olmaz bence. Sen kendini pişman hissediyorsan kalben tövbeni yaptın demek. Daha konuşmak zorunda hissetme kendini." Berra biraz utana sıkıla tamam diye mırıldansa da yine eski neşesine dönmüştü.
"Ya bu arada bu Miray ne iş?" Sorduğum soru ile salıncağı hızlandırırken "Nasıl, ne iş?" diye sordum. "Hepimiz Bekir abiden çekiniyoruz ama Miray bir tık abartmıyor mu?" Gülerek dediği şeyle gözümü devirdim. "Miray işte."
"Bilemiyorum vallaha shipledim ben." Kendi kendine sırıtırken bir an düşüncesi çok komik geldiği için gülmüştüm. "Şu S ve N kutupları asıl Miray ile Bekir abi için olabilir. Boşuna heveslenme." Berra durmadan birilerini shiplediği için tuhaf gelmemişti gözüme.
"Neyse soğuk oldu iyice. Gidelim mi?" Benim sorum ile Berra üzgün üzgün salıncaktan ayrılmıştı. Ben de kalktığımda eve doğru ilerliyorduk. Berra'yı eve bırakıp kendimi evime attığımda annemlerle biraz sohbet edip odama geçtim.
Levent'in getirdiği kitaba hevesle bakarken, uzun süredir okumak istediğim için bir kaç saatimi ayırabileceğimi fark ettim. Yatağa ilerleyip yatakta oturur pozisyona gelince kitabı önüme almıştım heyecanla.
Kitabı açınca içinden düşen kağıda kaşlarımı çatarak bakıp elime aldım. Açıp açmamak konusunda ikilem de kalınca açmayı seçerek içinde gördüğüm yazı ile duraksadım.
Seneler sürer her günüm,
Yanlız gitmekten yorgunum;
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.
Başkalarına gülsem de,
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
Dağları aşınca başım,
Geri kaldı her yoldaşım,
Gel sevgilim, gel kardaşım,
Ben gene sana vurgunum.
Gönlüm seninkine yârdı.
Aynı şeyleri duyardı;
Ayaklarımız uyardı...
Ben gene sana vurgunum.
İtilmiş, tekmelenmişim,
Doğduğum günde yanmışım,
Yanlız sana güvenmişim;
Ben gene sana vurgunum.
Kaşlarımı çattığımda bu şiirin neden tanıdık geldiğini düşünmeden edemedim. Sonra anımsadığım şeyle şiir kitabıma uzanıp elime aldım.
Bu şiir, anonimin şiir kitabımda altını çizdiği şiirdi.
"Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır."
İnşirah/5
Okur Yorumları | Yorum Ekle |