16. Bölüm

1.5

Irmak
twirmakk

Bölüm şarkısı: İkiye On Kala-Resim

❅❅❅


Anonim: Demir adam izliyordum tamam mı?

Anonim: Gözlerinin önündeki kadını asla görmüyor adam

Anonim: Tıpkı sen değil mi?

Hasna: Bana laf mı sokuyorsun? Bana mı öyle geliyor?

Anonim: Laf sokuyorum jebxjwvzmsm

Hasna: Tövbe diyorum sadece.

Anonim: Bende evlensek diyorum?

Anonim: Çok ciddiyim imamı alıp kapına dayanabilirim

Anonim: Hem sen reşit, ben reşit

Anonim: Hızlıca bir resmi nikahta hallederiz

Anonim: Oldu bitti?

Hasna: Sen kaşınmaya başlamışsın.

Hasna: Sen mi gidersin, ben mi göndereyim?

Hasna: Vazgeçtim, ben göndereyim.

Anonim kişisini engellediniz.

 

Gülüp tekrar önüme dönmüş ve dersi dinlemeye devam etmiştim. Üç gün geçmişti ve saçma bahanelerle bana yazıyordu. Kavga sonrası Miray'dan öğrendiğim kadarıyla Levent ve Yusuf kavga etmişti.

 

Beni tek şaşırtan uyandığımda üzerime örtülü monttu. Montunu örtmüş ve öylece gitmişti. Hatta montunu geri vermek istediğimde bana 'Senin olsun.' diye yazmıştı. Abimden saklamak için kırk takla atsam da kendini göstereceği zamana kadar emanetine sahip çıkmak için dolabıma koymuştum.

 

Levent'te Yusuf'ta fazla kafa karıştırıcı davrandığı için umursamama kararı almıştım. Uzaklaştırma alacaklardı fakat sicillerine işlemesini istememişti müdür. 12 oldukları için resmi evraklara girmeden kibar bir dille "İkiniz de bir hafta devamsızlığınızı kuallansanız, iyi edersiniz." demişti.

 

Matematik projesi için ara sıra Levent gruba yazıyordu ama Yusuf'tan hiç haber yoktu. O gün aklıma geldiğinde istemsizce tebessüm etmelerim tek kalmıştı bana. Bu ikisinden biriydi ve istemsizce merak ediyordum. En çok da niye tebessüm ettiğimi...

 

Levent'in adında Yusuf olmasa bile ondan da şüphelenmek istiyordu bir yanım. Bende o yanımı dinleme kararı almıştım.

 

Dersin bitmesi ile çantamı toplamaya başlarken gelen bildirim ile tekrar telefona yöneldim.

 

Levent okul: Selamünaleyküm Hasna

 

Levent okul: Buluşabilir miyiz?

 

Levent okul: Yanlış anlama proje için

 

Levent okul: Aras'a da söyledim, o da gelecek

 

Levent okul: Ne yapacağımızı planlamamız gerekir diye düşündüm

 

Kaşlarım çatık okurken ne yapacağımı bilmediğim için cevap vermeyi erteledim bir süre. Miray bana dönüp "Gidelim artık ya. Vallaha yatağa kendimi atmak istiyorum." diye nazlanınca telefonu cebime atıp kafamı salladım. Okuldan çıkıp hızlıca otobüs durağına gitmiş ve durakta oturmuştuk.

 

Biz otobüs durağında beklerken Miray bana almak istediği elbiseleri gösteriyor, bende yorum yapıyordum. "Kanka beğen bir tanesini gözünü seveyim ya. Ne giyecek düğünde bu dünya güzeli kız? Pijama ile mi geleyim? Aslında mantıklıymış böyle diyince..."

 

Gülüp "Pijama ile gel de sonra annen seni kessin." dedim. Kuzeni evleniyordu ve Miray son dakikaya elbise işi bırakmıştı. "Doğru yapmayalım öyle şeyler. Canım anam eli de çok ağır..." Kendi kendine söylenirken karşımızda duran vücut ile gözlerim istemsizce onu buldu.

 

Kaşlarımı çatıp gözlerimi indirirken Miray "Hayırdır bacım?" demişti. Çocuğa bacım dedi...

 

"Otobüs bekliyorum." Yusuf net bir şekilde cevap verdiğinde gözlerim istemsizce dudağına kaydı. Yarası kabuk tutmuştu. Neden bunu yaptıklarını merak etsem bile anlamıyordum. Bir insan niye sorunları için şiddete başvurur ki?

 

Otobüsümüzün gelmesi ile otobüse bindik. Miray kulağıma yaklaşıp "Bence bizi takip ediyor." diyince çaktırmadan arkaya baktığımda peşimizden geldiğini gördüm. "Saçmalama." Bende ona doğru fısıldadığımda otobüs her zaman olduğu gibi doluydu. Bir teyzenin kalkması ile Miray oturmuştu fakat başka yer kalmadığı için ben tutacağı tutmuştum ve otobüs ilerlemeye başlamıştı.

 

Adam inatla her durakta yolcu aldığı için kimseye değmemeye çalışarak en arkaya sürükleniyordum resmen. Yusuf ise aramızda mesafe bıraksa da yanımdaydı. Bir sonraki durakta bir çocuğun kalkması ile bir yer boşalmıştı ki biri yöneldi. Gözlerimi otobüs camına çevirince camın yansımasından çocuğu durduran Yusuf'u gördüm.

 

"Kadınlara öncelik verilmesi gerektiğini bilmiyor musun?" Tehtidkar bir havada konuşunca çocuk "Sanki yedik ya." diyerek geri çekilmişti. Bana değmeden çantamın ucunu tutunca kaşlarımı çatarak ona baktım. "Otursana." Gözüyle koltuğu işaret ederken "Çocuk oturacaktı zaten. Gerek yok." dedim.

 

"İnsanlara değmemek için savaş veriyorsun Hasna. En son neredeyse düşecektin. Otur işte." Kafamı sallayınca tuttuğu çantamı bırakmıştı. Tekli koltukta oturup çantamı kucağıma aldığımda elbisemden bileklerim görünüyor mu diye baktım. Görülmediğini görünce rahat bir nefes alıp cama doğru döndüm. Yusuf tam önümde duruyordu ama yol boyunca sessizdi.

 

"Özür dilerim." Bana doğru konuştuğunu fark ettiğimde kaşlarımı çatarak camdan bakışlarımı çekip ellerime getirdim. "Niye?"

 

"Sorma işte. Sadece özür dilerim. İnan bana bir anlık sinirleydi." Gerildiğini vücudundan anlayabilmiştim. "Senin hakkında yapmamam gereken bir şeyi yaptığımı var say. Beni affeder misin? Sanırım ben kendimi affedemiyorum." İç çekerek konuştuğunda sesindeki samimiyet yüzünden bir tık rahatlamıştım.

 

"Allah her günahı affederken benim daha haberim bile olmayan bir şeyi affetmemem saçma olur." Sessizce konuşup tekrar cama yöneldiğimde güldüğünü duymuştum. "Senden beklenen bir cevap sanırım."

 

Bir sonraki durağa geldiğimizde "Teşekkür ederim, Hasna." demişti. Kafamı sallarken telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Kulaklığı saçım görünmeyecek şekilde şalın altından takıp telefondan playlistime girdim.

 

Mentra&Kaldı8-Kayıp Rüya

 

Bir süredir dinlediğim ve cidden sevmeye başladığım şarkıyı açıp dışarıyı izlemeye başladım. Yollar tanıdıklaşınca otobüsün içine doğru bakındım. Boşalmıştı.

 

Yusuf ise boş olan koltuklara oturmayıp ayakta duruyordu hâlâ. Hafifçe kalktığımda geri çekilerek yol vermişti. Kafamı teşekkür manasında hafifçe eğip Miray'a doğru ilerledim. Uyuduğunu görünce gözlerimi şaşkınlıkla açarak ona baktım. Cidden her yerde uyuyabiliyor...

 

Hafif dürttüğümde birden uyanınca gözlerini kısıp etrafa bakması ile güldüm. "Kalk sonra şaşır. Sonra bir ton yürümemiz gerekiyor." Kafasını ayıkken hafif sallayıp ayağa kalkınca otobüsün durması ile inmiştik.

 

Eve doğru yürürken "İçim geçmiş ya. Okulda uyuyamadım herhalde." diye mırıldanması ile ona döndüm. "Beş ders uyudun Miray?"

 

Miray hafif hüzünlü "Neden altı değil mesela?" diye sitem etmişti. Gülüp önüme dönerken yürümeye devam ediyorduk. Hava güzel gibi ama kanmayın bu havalara akşam buz gibi oluyor.

 

"Selen ile Berra'ya söyleyelim de siz teravihten çıkınca bir kafeye felan gidelim. Canım tatlı istedi sanki." Miray bana doğru konuşunca kafamı salladım. "Bana uyar. Anneme söylerim, sen de gruptan yazarsın." Miray onaylayınca yolumuz ayrılıyor diye sarılıp vedalaştık.

 

Eve gidip kapıyı çalınca abimin açması ile "Sen işe gitsene az." diye gözlerimi kısarak ona baktım. "Anne kızın gelmiş." Abim dil çıkarıp içeri geçince bu çocuk hâline göz devirip peşinden girdim. "Anne oğlun ergenlikten çıkamamış."

 

Birden durup bana dönünce hafif tırsıp oturma odasına kaçtım. Yengem şaşkınca izlerken abim peşimden gelip "Gösterelim size ergeni küçük hanım." diyerek üstüme yürümüştü. Annem mutfaktan elinde tahta kaşık ile odaya girip "Bir büyümediniz gitti. Karışmayın birbirinize ya. Hasna sen elini yüzünü yıka, dersini çalış kızım. Kadir sende gel tavuk göğsü yanacak." diyince abim sıkıntı ile iç çekti.

 

Yengeme dönüp "Karıcım aşerdiğin başka bir şey varsa iftara kadar alayım mı?" diye sorunca gözlerimi kısarak onu izledim. Hanımcıya bak. Bize gelince el kızı muamelesi, karısına gelince kraliçe...

 

"Yok hayatım. Zaten zahmet ediyorsun. Seni de yoruyorum değil mi?" Yengem hafif hüzünlü konuşunca abim gülümseyerek yanağından makas almıştı. "Sen ve kızım beni asla yoramazsınız Merve. Enerji kaynağımsınız siz." Göz kırpıp mutfağa giderken arkasında aşık aşık bakan yengemi bırakmıştı. Tamam kabul, çok tatlılar...

 

Yengeme yaklaşıp kulağımı karnına dayadım. Her seferinde bunu yapıyordum belki tekme atar umuduyla. Ama prensesimiz benim dışımda herkese tekme atarak tepki veriyordu. Halalar sevilmez derlerdi de inanmazdım...

 

"Gıcık şey. Bende sevmiyorum seni, hodri meydan." Yengem gülerek yanağımı okşayıp "Uyuyor halası. Yoksa niye sevmesin seni?" diye tatlı tatlı konuşunca sinirim geçmiş olacak ki gülüp "Tamam bak, ikna oldum. Bir daha ses vermezse evime almam ama kızını." diye tehtid ettim.

 

Yengem gülerek "Verir verir, halası." demiş ve koltukta yanını göstermişti. "Ne zamandır sohbet edemedik. Anlat bakalım nasıl geçiyor günlerin?"

 

Yanına oturup dizlerimi kendime çektiğimde "Bilmiyorum." diye iç çektim. Yengem ile tanıştığımızdan beri iki arkadaş gibiydik. Bunda yaşımızın yakın olma etkeni de vardı. Ben 18, o 22 yaşındaydı. Abim ile aralarında ise 3 buçuk yaş vardı.

 

"Bir şey olmuş belli. Anlat bakalım yengesinin güzeli." Gülümseyip ona dönünce kafamı dizlerime yasladım. "Biri var, yazıyor demiştim ya?" Kafası ile onaylarken merakla beni izliyordu.

 

"Senin sayende islam ile tanışan şu çocuk?" Gülümseyip "Evet." diyerek devam ettim. "Bilekliğimi arayıp bulmuş. Bana getirdi sonra. Anneme biri bulmuş demiştim ya, oymuş." Dikkatle dinlerken kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.

 

"Sen üç buçuk sene önce kaybettim dememiş miydin?" İç çekerek "Evet." dedim. "E o zaman bu çocuk bayadır sevdalı sana?" Gözlerimi kapatıp dudaklarımı büzdüm. "Bilmediğim konu da bu. Ben kimseye sevdalanmadım ki? Onun duygularına karşılık veremem ama onu kendimden uzak tutarsam da islamdan uzaklaşabilir diye endişe ediyorum."

 

Dizimde hissettiğim elle geri gözlerimi açtım. "Onu sadece Allah bilir balım. Duygular bizim elimizde değiller."

 

Söylediği şeyi düşünürken içeri giren abim "Siz ne konuşuyorsunuz fısıl fısıl?" diye sorunca ayaklandım. "Sanane Kadir? Kız kıza konuşamayacak mıyız?"

 

Abim şaşkınca bakıp suçlu gibi "Özür dilerim hayatım. Öyle demek istemedim." diye hızla konuşurken onun bu hâline gülüp odama yöneldim. "Sonra tekrar konuşuruz yengeciiim." Yengem de gülünce abim biraz rahatlamıştı.

 

Yengemin duygusal değişimlerinden aşırı korkuyordu cidden...

 

Odama gidip kendimi yatağa attığımda aklımda bir sürü düşünce vardı.

 

Onu sadece Allah bilir. Duygular bizim elimizde değiller...

 

Tavanı izlerken gelen bildirim ile cebimdeki telefonu çıkardım.

 

Levent okul: İptal edebilirim istersen?

 

Hasna: Yok. Gelirim ama tek kız ben mi olacağım?

 

Hasna: Aleykümselam bu arada.

 

Levent okul: Rahat etmeyeceğini düşündüğüm için kız kardeşimi çağırayım demiştim

 

Hasna: Çok güzel olur.

 

Hasna: Teşekkür ederim.

 

Levent okul: En son teşekkür etmeyi bırakman için rüşvet vermeyi planlıyorum

 

Levent okul: Ama içimden bir ses ona da teşekkür edersin diyor...1

 

Hasna: İçim rahat etmiyor çünkü...

 

Levent okul: Rahat etsin bakalım içim

 

Levent okul: için**1

 

Levent okul: O zaman yarın okul çıkışında okulun oradaki kütüphaneye gidiyoruz

 

Levent okul: Uyar mı?

 

Hasna: Olur.

 

Hasna: Bu arada,

 

Levent okul: Evet?

 

Hasna: Önemsiz, boşver.

 

Hasna: Hayırlı günler.

 

Levent okul: Öyle olsun madem

 

Levent okul: Hayırlı günler Hasna

 

İç çekerek telefonumu tekrar yatağa bıraktım. Neden bir yanım iyi misin diye sormak için çırpınıyor bilmiyordum.

 

Duygular bizim elimizde değiller.

 

Ne kadar süre tavanı izledim bilmiyorum bile. Okul sonrası ek etütlere kaldığımız için ikindiyi de okulun oradaki camiide kılıyorduk. Ve eğer katı bir proje okulundaysanız, genelde o ek etütler dershanesi olmayanlar için zorunlu olabiliyor...

 

Bizim tavanın desenleri güzelmiş yanlız. Çiçek gördüğüme yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Cidden saçmalamaya başladım an itibariyle.

 

Artık karşıma çıksan anonim? Kafayı yemek üzereyim çünkü...

 

En azından kafamı dağıtmak için hafizlığımı tekrar etme kararı aldığım için tavanı izlerken içimden sureleri okuyordum. Gözlerimi kapatarak devam ettiğimde sanki karışık zihnim açılmış ve huzursuz ruhum huzur bulmaya başlamıştı. Kur'an cidden her derdin devasıydı...

 

Okuduğum ayet ile duraksayıp defalarca aynı ayeti okudum. Öncesinde defalarca okuduğum ayet şu an çok farklı hissettiriyordu.

 

"Eşlerine karşı sevgi dolu, âşık ve hep aynı yaşta."

 

İnsanın eşi cennette ona o kadar güzel görünecekmiş ki, hiçbir şekilde daha güzeli olmayacakmış. Sevgi dolu ve aşık...

 

Defalarca içimden tekrar ederken sanki karnımda oluşan kıvılcımlar bana bir şey anlatmak ister gibiydi...

 

❅❅❅

 

"Teslimiyet pazarlıksızdır.
Samimiyet gösterişsizdir.
İhlas endişesizdir."
İsmet Özel

Bölüm : 19.12.2024 21:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...