17. Bölüm

1.6

Irmak
twirmakk

Bölüm şarkısı: Amo988-Yüreğim Ağlar

❅❅❅


Anonim: Engelim kalkmış

Anonim: Bir saniye şok

Anonim: Ben aldığım yeni hattı telefona takmadan

Anonim: Sana yalvarmadan

Anonim: Engelim mi kalktı?

Anonim: Sahura kalkmayacak olsam heyecandan bayılırım şuracıkta

Hasna: Engel istiyorsan hay hay.

Anonim: İSTEMİYORUM HASNA VALLAHA BAK

Anonim: O TATLI VE ŞİRİN PARMAKLARINI ENGEL TUŞUNA SAKIN GÖTÜRME NOLUR

Hasna: Allah'ın cezası engellemiyorum tamam.

Hasna: Capsclocku kapat gözüm ağrıdı.

Anonim: Özür dilerim

Anonim: Pardon

Hasna: Çocuk gibisin...

Telefonu masaya koyduğumda kızların konuşmasını dinlemeye devam ettim. Orucun sonuydu ve bu gerçek bizi oldukça çok üzmüştü.1

Magnoliamı yerken yan taraftan dürten Miray ile kaşlarımı çattım. Miray'a dönmem ile arkada bir yeri işaret etti gözleriyle. O tarafa bakmaya tam yeltendim ki göz göze geldiğim bir çift göz ile tekrar önüme döndüm.

Bunların burada ne işi var?

"Selen bence bir açıklama borçlusun kanka?" Miray gözlerini büyüterek konuşurken Selen kurtulmak istercesine tebessüm ediyordu. "Ben sadece abimin mehsuliyetini kabul ediyorum." Miray birden hafif sesli bir şekilde "Zaten sorun o." dediğinde bu sefer Miray'a sorgulayıcı bir şekilde bakma sırası bizdeydi

"Ben sorunu Levent ve arkadaşlarında görmüştüm oysa." Miray'a doğru konuşurken Miray sandalyesine sinerek "Onlara değil Bekir abiye hep rezil oluyorum ben..." diye huysuzca mırıldandı.

Berra ile göz göze gelmemiz ile 'Ben diyorum.' demesine kalmadan bakışları ile bunu anlatmıştı. Gülüşünü gizlemeye çalışırken Miray huysuz huysuz bakıyordu. "Hem niye buradalar?" Miray tekrar Selen'e döndüğünde Selen tekrar masum masum gülümsemeye çalıştı.

"Ya ben yanlışlıkla ama dikkatinizi çekmek istiyorum yanlışlıkla, abi kızlarla teravih çıkışı çiçek kafeye gideceğiz demiş olabilirim. Daha sonraysa iti kopuğu da vardır o saatte demiş olabilirim. Ama dikkatinizi çekiyorum yanlışlıkla oldu."

Selen'e şaşkınca bakarken Selen sanki çok normalmiş gibi limonatasına uzanıp bize bakmadan içmeye başladı. "Kanka yanlışlıkla 'Abi gel.' de deseydin. Ayıp olmamış mı?" Miray'ın dediğine Berra kahkaha atarken Selen inatla bize bakmıyordu.

"Olur öyle şeyler. Tadı tuzu biberi." Selen'in usta savunması ile bende gülümsedim. "Her şey okey de niye bunlar gelmiş?" Berra Levent'lere ithafen konuştuğunda herkes bana bakmaya başladı birden. "Ben nerden bilebilirim ya?"

Herkes imalı bir şekilde bakarken onları umursamadan magnoliama yöneldim. Benim iç hesaplaşmalarım bana yetiyor bir de sizinkiyle uğramamam arkadaşlar.

"Bilemeyiz artık. Belki senin için kavga ettiği içindir." Miray pişkin pişkin gülerken yediğim magnolianın boğazımda kalması ile öksürük krizine girdim.

Ben çırpınırken kızlar bir an endişeyle sırtıma vurmuş ve magnolia yerine beni kendi elleriyle öldürmeye karar vermişti...

Magnoliayı yutabildiğimle boğulmanın etkisiyle yaş dolan gözlerimi silerek suya yöneldim. "Sen de benim düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsun?" Berra bir an konuşunca daha yeni boğulan ben değilmişim gibi anlamak istercesine bakıyordum.

"Asıl sen benim düşündüğüm şeyi düşünüyorsun balım." Selen kötü kadın gülüşü yaparken arkaya doğru baktıkları için hafifçe yana dönerek baktıkları yere gözlerimi çevirdim. Ayakta duran Levent birkaç saniye endişeyle bana bakmış sonra gözlerini kaçırıp masaya bir şeyler diyerek tuvaletlerin olduğu yere gitmişti.1

Kaşlarımı çatarak önüme döndüğümde kızlar sırıtıyordu. "Hangisi anonim bilemem ama Levent şahsının boş olmadığına eminim." Miray'a gözlerimi devirip magnoliama geri döndüm. "Saçmalamayın."

"Hı hı. Aynısından." Berra gülerek sütlacına uzanırken benim aklım daha yeni dediklerine takılı kalmıştı. Bu aptal kalp niye bu kadar hızlandı birden bire?

"Ben tuvalete gidiyorum." Yerimden doğrulmam ile Selen'de ayaklanıp "Bende geleyim." demişti. Biz tuvalete gidince şalımı düzeltmeye başladım. Kendisi teravihin sonuna doğru intihar etmişti sanırım çünkü kaymış...

"Abim," Selen'in konuşması ile ona döndüm. Ben merakla bakarken hafif bir tebessüm vardı yüzünde. "İçimden bir ses buraya sadece kız kardeşi için gelmedi diyor." Aklıma gelen şeyle kaşlarım havalanırken Selen sırıtarak ellerini yıkıyordu.

"Miray ismini ne zaman duysa duraksamaya başladı." Ben şok içinde bakarken Selen "Yani benim tahminim ama bence öyle." diyerek suyu kapatarak peçeteye yöneldi.

"Yani sen şimdi..." Ben sanki her an biri duyabilirmiş gibi sessizce fısıldarken Selen gülerek "Tam olarak onu diyorum ama zaman gösterecek sanırım." dedi.

Arkasında şaşkın bir ben bırakarak çıktığında ben hâlâ şok içindeydim. Selen abisini herkesten daha iyi tanırdı ve bir şey var derse muhtemelen vardı. Ama Bekir abi duygularını belli eden bir insan değildi ve belki sadece bize öyle geliyordu.

Miray'a bir şey hissediyorsa kimse beni bir hafta şok etkisinden çıkaramaz.

Şalımı hâlâ şaşkınken düzeltip bende çıktığımda karşı taraftaki erkekler tuvaletinden gelen ses ile adımlarım duraksadı. "Gidip söylesen mi salak kardeşim? Kaybetmek istiyorsan sen bilirsin ama."

Ben olduğum yerde dururken Emir'e cevap veren Levent'in sesi kulaklarıma doldu. "Edemem." Net bir şekilde dediği şey ile sıkıntılı bir nefes aldığını duyar gibi oldum.

"Şimdi gidersem her şey daha berbat bir hâle girer. Hareket etmedi mi sanıyorsun? Onu biraz tanıyorsam oyununu çoktan kurmuştur. Ama o asla ona kanmaz, biliyorum. Onun derdi kalplerle, herkesi elde edebilir ama onu edemez." Kaşlarımı çattığımda şu an yaptığım şeyin yanlışlığını yeni fark ettim. İnsanların özeliydi ve ben kulak misafiri olmamalıydım.

"Kalbimi sevsin istiyorum. Kimsenin sevmediği bu kalbi sevsin. O zaman söyleyebilirim. Yoksa..." Ben adımlarımı yöneltince gelen Berra ile duraksamıştım. Kaş göz yapsam bile anlamayarak "Hasna nerede kaldın ya?" diye sitem etmişti.

Kolunu tutup ilerlediğimde arkadan gelen ses ile Berra ismimi söylediğinden beri oluşan sessizlik bozulmuştu. "Hasna?" Gözlerimi kapatıp duraksadığımda içimden Berra'ya çok güzel dualar ediyordum.

"Ha sen o yüzden-" Berra'yı kolundan cimcikleyerek gözlerimi sonuna kadar açtım. Canını acıtmayacak şekilde attığım için canı acımasa da susması gerektiğini anlayarak sustu.

"Efendim?" Ben cevap verirken erkekler yürüyüp karşımıza geçmişti. "Konuşabilir miyiz?" Ben Levent'in sesini duymayı beklerken duyduğum Emir'in sesi ile kaşlarımı çattım.

"Konuşmak istemiyorum." Berra'ya baktığımda gözlerini bana çevirip 'Sonra anlatırım.' der gibi bakmıştı. "Sadece beş dakika?" Emir'in sesi daha çok lütfen der gibi çıktığında Berra sıkıntılı bir nefes vererek kafenin içine doğru yürüdü. Emir'de peşinden gittiğinde ikisinin de kafenin dışına çıktığını görmüştüm.

Bu müzekker benim arkadaşımı seviyor. Resmen kurda kuzu emanet etmek bu.

"Emir kötü bir çocuk değil." Varlığını unuttuğum Levent'in konuşması ile bir an ona gözlerim kaymıştı fakat hemen geri çekmiştim. Gördüğüm o kısa arada bana bakmadığını fark etmiştim.

"Sonuçta müzekker." Düşüncelerimi dile getirirken bir süre sessizlik olsa da ardından gülme sesi kulaklarıma dolmuştu. Kalbim tuhaf hissetmeme yol açarken neden hâlâ burada durduğumu sorguluyordum.

"Haklısın bence." Keyifli sesi kulaklarıma dolduğunda ellerim ile oynamaya başladım. Aramızda yeterince mesafe vardı ama nedense haddinden yakın olduğumuzu hissettim.

"Bu arada iyi misin?" Önce niye olduğunu soracaktım fakat daha yeni boğulma vakası aklıma geldiğinde rezilliğimi hatırlamaktan kaçınırcasına "Evet." diye kısa bir cevap verdim.

"Teşekkür ederim. Sorduğun için yani." Tekrar konuşunca kendi kendine "Rahat etsin içimiz." diye fısıldadığını duymuştum. Bana değil kendine doğru konuşuyor gibiydi. "Rica ederim." demesi ile ise duymadığımı sandığını fark etmiştim.

Bozuntuya vermemek için kafamı sallayarak içeri doğru yürümem ile peşimden gelen adımlar eşliğinde masaya geri oturdum. Selen ile Miray bana bakarken ben daha yeni yaşadığım anın etkisindeydim.

Levent birini mi seviyordu? Kalbini birinin sevmesini istiyorsa eğer birini seviyordu...

Peki ben niye bu kadar tuhaf hissediyorum? Üzülmüş olamam ama bu duyguların hoşuma gittiğini de söyleyemem.

Önce Yusuf'un durduk yere özür dilemesi ve yaptığı jest, daha sonra Levent'in sözleri... Sanırım cidden beynime garezleri var.

Kafe kapısının açılması ile içeri giren Berra'ya gözü kaydığında çıktığı hâlinin aksine gülümsediğini fark ettim. Kaşlarımı çatarak bakınca bakışımı fark edip gülümsemesini silmişti hemen. Gelip sessizce oturduğunda kızlar bize bakıyordu.

"Ya bunlar ne ara aşk kuşu oldu? Ben neyi kaçırdım yine ya?" Selen sitem ederken Miray kahkaha atmıştı. "Kanka kendi ülkelerinde yaşıyorlar boşver. Aşkland onların ki."

Berra ile beraber bayık bakışlar attığımızda Miray bize inat daha fazla gülüyordu. "Aşık felan değilim ben." Berra umursamazca konuşarak içeceğine uzanınca Selen "Aynen kanka, aynısından." diye dalga geçiyordu.

"Ne istiyordu?" Sorum ile Berra sonunda insancıl bir soru duymuş gibi ellerini dua eder gibi açıp "Şükür." diyerek yüzüne sürünce onun bu hâline gülmüştüm.

"İstek muhabbeti var ya." Kafamı anlar gibi sallarken o içeceğinin pipeti ile oynuyordu. "Ben biraz sert çıktım felan. Öyle sonra engellemiş olabilirim. Sonra bana 'Ben sana yanlışlıkla bir şey mi yaptım?' diyince şooldum. Ay ne bileyim ya vicdanım sızladı!"

Kızlar onun bu hâline gülerken elimi omzuna götürüp sıvazladım. "Sen yine de iyi davranma." Sonra aşık olur mazaAllah. Hoşlanmada kalsın mümkünse.

"Yok ya. Niye şey yapayım?" Onay verip magnoliama yöneldiğimde Miray'ın "E kanka siz Levent ile niye on saat sonra geldiniz?" diye sorması ile ağzıma attığım magnolia ikinci kez boğazımda kalmıştı.

Öksürürken hızla suya yöneldim. "Allah belanızı vermesin." Mırıldanarak suyu içtiğimde bu hâlime yardım etmek yerine gülmeyi tercih etmişlerdi.

"Şey sordu..." Yuttuğumda konuşmaya başlamam ile susmam bir oldu. Rahat etsin içimiz dedi. Benim kafam karışık, dokunmayın bana.

"Oha tarihe geçin." Selen'e anlamaz şekilde bakarken Selen gülerek "Hasna ve şey diyerek konuşmak. Bu günleri de mi görecektik?" Gözlerimi devirip bana yedirtmedikleri magnoliamı tekrar elime aldım. Umarım yine pot kırmazlar çünkü yemek istiyorum.

"Abartmayın. Haramla işim olmaz." Daha çok kendime dediğimi fark etmem ile kaşlarımı çattım. Sahiden harama ne zaman bu kadar yakınlaştım ben? Düşüncelerimi istila edecek kadar hemde...

"Kanka evlenin helal olsun?" Miray'ın dediğine göz devirirken "Aynen 18 yaşımda hemen evlendim şuan." diyerek zevkle magnoliamı yemeye devam ediyordum.

"Gören de çocuk gelin sanacak." Miray'a gülümseyerek "Sen görücülerinle evlen o zaman Miray hanım?" diye sordum. Miray birden elini kalbine koyarak dehşet içinde "Allah napmasın sizi. Demeyin öyle şeyler fenalaşıyorum." diyerek gözlerini fal taşı gibi açtı.

"Bahse varım, ilk Miray evlenecek. Hep böyleleri ilk evleniyor." Selen'in attığı lafa Berra gülerek "Arttırıyorum, ilk Hasna evlenecek." diye cevap verdi.

Ben umursamazca bakarken telefondan gelen bildirim ile magnoliamı bırakarak telefona yöneldim. "Ben demedim mi?" Berra gülerken onlarla uğraşmadan ana ekranı açtım.

Anonim: "Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getirirler, yeminlerini asla bozmazlar."

Anonim: R'ad suresi 20.ayet

Anonim: Allah'a bir söz verdim, Hasna

Anonim: Sen benim helalim olana kadar devam edecek bir söz verdim hemde

Anonim: Yeminimi bozmayacağım ama biliyorum ki o yemini bir gün tutmama gerek kalmayacak Allah'ın izniyle

Hasna: "Peki, düşündün mü, ya o kul doğru yolda ise?

Yahut günahtan sakınmaya çağırıyorsa!"

Hasna: Alak suresi 11 ve 12.ayetler.

Hasna: Ne sözü verdin bilemem ama ben kendimi günahtan uzak tutma sözü verdim.

Hasna: Ama şimdi fark ediyorum ki ben sözüme layık davranmıyorum.

Hasna: Ya bu kul günahtan sakınamıyorsa?

Anonim: Bu bana yazma mı demek?

Anonim: Ben seni günaha mı sokuyorum?

Hasna: Sokmuyor musun?

Anonim: Bana karşı hislerin yoksa niye günaha girmiş gibi hissedesin Hasna?

Anonim: Eğer senin için sadece dinini öğrenen biriysem

Anonim: Niye günah olduğunu düşünesin?

Hasna: Kafamı karıştırmaya çalışıyorsun. Yapma.

Anonim: Kendine söyle bunu Hasna

Anonim: Çünkü bence senin kafan zaten karışık

Anonim: Eğer bana hislerin olacak diye korkuyorsan

Anonim: Engelleyebilirsin

Anonim: Merak etme senin sayende tanıdığım rabbimden uzaklaşacak değilim

Anonim: İnat edip başka bir hattan da yazmam

Anonim: Günaha yaklaştığını düşünüyorsan

Anonim: Ben seni günahtan korumak için kendi hislerimi belli etmekten de vazgeçerim

Anonim: En azından helalim olana kadar bunları görmezsin

Hasna: Nasıl bu kadar eminsin?

Anonim: Neye?

Hasna: Helalin olacağıma?

Anonim: Çünkü hissediyorum

Anonim: Çünkü seni kalbimde hissediyorum

Anonim: Çünkü seni ruhumda hissediyorum

Anonim: Allah nasip ettirmeyeceği şeyi hayal ettirmezmiş

Anonim: Ben kendimi sadece sana ait hissederken başka birinin umrumda olması mümkün bile değil.

Hasna: Anladım

Telefonu tekrar masaya koyduğumda kızların düşünceli hâlimi fark etmiş ama bir şey dememişti.

Ya üzdüysem onu? Kırdıysam? Kırılmış gibiydi sanki?

Hafif arkamı döndüğümde erkeklerin sohbet ettiğini ama Levent'in önündeki çaydan gözünü ayırmadığığını fark ettim. Gözlerimi masaya çektiğimde içimde anlamını bilmediğim bir kırgınlık hissettim.

"Gidelim mi ya? Sıkıldım ben sanki." Selen'in dediğine kafamı sallarken "Hesabı ben hallederim çıkın siz." diyerek çantamdan cüzdanımı aldım.

Kızlar kendi paylarına düşen miktarı uzatıp "Çabuk ol balım." diyerek gittiklerinde bende yavaş adımlarla kasaya doğru ilerledim.

Gülümseyerek kasada bulunan kıza para uzatırken kız alıp para üstünü vermek için bankotlara uzandı. Para üstünü alıp gidecekken "Hanımefendi, bunu unuttunuz." diye seslenmesi ile anlamaz bir şekilde ona doğru baktım.

Elindeki çilek poşetine kaşlarım çatık bir şekilde bakarken "Benim değil." dedim. "Hasna Arkan siz değil misiniz?" Kafam karışık bir şekilde "Benim." dediğimde poşeti uzatarak "Sizin o zaman." demişti.

Poşeti anlamazca aldığımda ne zaman geldiğini fark etmediğim Levent "Hesabımız ne kadar?" diye kasaya sorduğunda irkildim. Bana bakmadan kasaya baktığını fark edince bakışlarımı çekerek kapıya doğru ilerledim.

Çilek poşetine göz gezdirdiğimde üstünde küçük bir not vardı. Kızların yanına ilerlerken notu meraktan açıyordum bir yandan.

Çileklere ve çilekli tatlılara baktığın gibi bana bakmanı istemem caiz midir Hasna?

Şaka şaka, çatma kaşlarını. Hayal ettim şuan; kaşlar çatık, hayırdır mooduna giriş yaptın kesin.

Çiftlikten geldi bunlar. Ben çilek sevmem ve aklıma tek sen geldin. Afiyet olsun kalbimin ezanı.

Anonim

 

Kafenin kapısının açılma sesi ile çıkan Levent'e gözlerim kaydığında bir saniyeliğine elimdeki çileklere bakmış ve tebessüm eder gibi olmuştu.

 

Levent'in anonim olma fikri kafamı istila ederken fark etmeden ona doğru bir adım attım. Ben ilerleyecekken "Konuşmak istiyorum." sesi ile duraksadım.

 

Bana doğru yaklaşan Yusuf ile kafam iyice allak bullak olduğunda sadece eve gidip yatmak istiyordum. Hemde uzun bir süre.

 

"Niye?" Benim mesafeli sesime gülümserken gözleri çileklerdeydi. "Sana daha sonra sor dediğim bir soru vardı."

 

❅❅❅

 

"Bir çiçeği büyüten sevgi insanı değiştirmez mi sanıyorsun?"
Antonie de Saint-Exupéry

Bölüm : 19.12.2024 21:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...