20. Bölüm

1.9

Irmak
twirmakk

Bölüm şarkısı: Rafat Hasanlı-Kısa Mesafe

❅❅❅


"Yani olabilir." Emre sıkıntıyla iç çekerken Levent kafasını sallayarak onayladı. "Daha iyi olur." Şuan kafede soruları kimin nasıl çözeceği konusunda tartışıyorduk.

Levent kütüphane demişti fakat kütüphane kapalıydı. O yüzden bizde kafeye geçme kararı almıştık. "Sen bir şey demeyecek misin?" Emre bana döndüğünde kafamı sallayıp "Ben uyarım." dedim sadece.

Levent ile Emre rakip okullardan konuşurken Levent'in kardeşi Asude sıkılmış bir ifadeyle telefona bakıyordu. "Sıkıldın değil mi?" Ona yönelttiğim soru ile parlayan gözlerini bana çevirip "Hemde nasıl!" dedi. Gülerek "Kusura bakma ya, benim yüzümden geldin." diyince bayık bayık bakarak "Saçmalama." dedi.

"Dudakların çok kurular." Dediği şey ile kaşlarım havalanınca parmaklarım dudaklarıma gitmişti. Bayramın üstünden çok geçmemiş olduğu için kuruluğu hâlâ geçmemişti. "Bunu kullan." Çantasına uzanıp küçük bir nemlendirici çıkararak bana uzattı. "Yok, gerek yok."

Nemlendiriciyi avucuma bırakıp çekildiğinde telefonunu masaya koymuştu. "Bence gerek var gibi duruyor. Bir alana bir bedavadan almıştık gelirken. Zaten orada duracak öylesine, sen kullan bari." Gülümseyip bileğindeki tokayla saçlarını arkadan bağlarken "Teşekkür ederim." dedim.

"Sakın 'Ne teşekkürü' deme. İnatla tekrar teşekkür eder." Levent Asude'ye karşı konuşunca istemsiz utanmıştım. "Öyle rahat ediyor içimiz."1

Yaptığı hata ile gözlerim ona çıktığında gülümseyip tekrar Emre'ye döndü. "Rica ederim o zaman." Asude kıkırdayarak tamamen sandalyesini bana döndürüp "Ya birlikte alışverişe gidelim mi?" diye sorunca şaşırdım.

"Arkadaşlarımla aram bozuk şu aralar. Zaten zevkli de değiller de neyse. Senin elbisen çok tatlıymış, bende dedim ki beraber gitsek bana da elbise baksak olur mu? Arkadaş oluruz diye düşündüm de?" Gözlerini kırpıştırarak kedi gibi bakması ile kafamı hafif sallayıp gülümseyerek kabul ettim. "Ayy çok güzel olacak."

"Logaritma ile Türev sorusu çıkarsa kesin Hasna'da o zaman?" Emre'nin sesi ile onlara doğru dönüp baktığımda Levent hafif öksürerek "Sen çözersin bende arkandan çözmeye çalışırım ne olur ne olmaz." dediğinde kafamı sallamam ile Emre "Kanka yalnız kız matematik dehası. Çok da gerek yok bence arkasından çözmeye. Okuldaki herkes Hasna ile sınavda aynı sınıfa düşsem derdinde ama bilmiyorlar ki kopya vermiyor." diyerek arkasına yaslandı.

Bunu nereden bildiğini sorgulamayacağım çünkü kesin ben hatırlamıyorum ama bir sınıfta denk düştük.

"Ne olur ne olmaz dedim zaten." Levent gülümseyip "İntegrallerle limitler bende." dediğinde gözlerimi ellerime indirip kafamla onayladım. Emre garsonun gelişi ile eline istediği buzlu lattesini alıp "Kanka ayt iyi güzel hoş da, ya tyt sorarlarsa?" dediğinde garsonun önüme bıraktığı filtre kahveyle "Teşekkür ederim." diye mırıldandım.

"Sorarlarsa iki üç tane sorarlar çünkü süre sıkıntı çıkarır tyt için. Tyt sorarlarsa iki kişi yardımlaşarak çözsün. Çıkan soruya göre o an karar veririz kimin çözeceğine." Levent sözü biter bitmez garsonun verdiği americano ile "Eyvallah." diyerek kahvesinden yudumladı.

"Nasıl sert kahve içebiliyorsunuz ya? Aklım almıyor." Asude laf atıp elinde garsonun verdiği çilekli milkshake ile bizim kahvelerimize bakarak kafasını sallıyordu. "Asla almayacak gibi de."

"Al benden de aynısı vallaha prenses." Emre gülüp tatlısından yerken Levent hafif tehditkar çıkan sesiyle "Prenses sensin kankacım." dedi.

"Siz anlayın diye içmiyoruz kahvemizi. Zevk meselesi." Kahvesini içerken gülümseyip "Katılıyorum." dedim. Asude gözlerini kısıp bakarak "Aman be. Ne dedik sanki?" diyerek yüzünü ekşitti.

"Bu da böyle işte Hasna. Abim diye seviyorum. Yoksa atsan... Atılır aslında bir ara denemem lazım bunu." Asude düşünceli bir şekilde sustuğunda Levent gülerek "Denersin kesin." dedi.

"Bak kanma bu kibar hanzoya. Alttan alta 'hele bir dene' diyor." Asude Levent'e dilini çıkarıp içeceğine geri döndüğünde Levent önce tek kaşını kaldırıp bakmış ama sonra ciddi kalamayarak gülmüştü.

Benim abim tek öküzmüş meğer... Ben abime bunu desem muhtemelen beni kırk parçaya ayırırdı...

"Kanmam." Levent bana doğru döndüğünde yüzünde anlam veremediğim bir gülüş vardı. "Kanmaz mısın?"

"Kanmalı mıyım?" Sorum ile arkasına yaslanıp "Keyfin bilir." diyerek sırıttı. Ne döndüğünü asla anlamamam dışında sorun yok sanırım.

"Neyse numaramı vereyim ben sana o zaman. Sen alışverişe çıkacağın zaman haber verirsin inşaAllah." Konuyu değiştirip Asude'ye dönmem ile Asude sırıtarak "Olur." diyip telefonunu bana uzattı.

Hızlıca numaramı tuşlayıp kendimi çaldırdım. Telefonu geri uzatınca "Teşekkür ederim." diyip geri aldı.

Biz niye hâlâ bu kafedeyiz?

Doğru, yarışma.

"Muhabbetinize doyum olmaz gençlik ama benim işim çıktı." Emre masadan telefonunu alıp kalkınca Levent'de onunla beraber kalktı. "Hayırdır kardeşim?"

"Benim ikizim olacak o Emir şahsı sağolsun. İşi düşmüş bana." Levent gülüp sarıldığında ayrılması ile elini bana uzattı. Ben eline bön bön bakarken "Görüşürüz?" diyerek bana bakmaya devam edince elini tutan eli gördüm. Levent elini sıkarak "Görüşürüz kardeşim, görüşürüz. Hadi git sen." diyerek Emre'nin gözlerinin içine bakıyordu.2

Gözlerimi bir saniye gözlerine çıkardığımda gözlerinde tehdit edercesine bir ifade vardı. "Pardon." Gülüp Asude'ye dönünce gözünü kırpıp "Şu abin arada seni de getirsin bize prenses. Seni yine yeneyim peste." diyerek elini Levent'ten çekti. "En son ben yeniyordum sanki?"

"O ben izin veriyorum diye oluyordu." Asude alayla kafasını sallayınca Emre "Hadi eyvallah." diyerek kafenin çıkışına yöneldi.

"Yazın ne yapacaksın?" Asude'nin sorusu ile ona dönerken bu sorunun cevabını hiç düşünmediğimi fark ettim. "Bilmiyorum. Sınav bittikten sonra ne yapacağımı hiç düşünmedim."

Cidden kızlarla sınavdan sonra hayat bitecekmiş gibi davrandığımız için hiçbir tatil planı yapmamıştık. Eve gider gitmez bu konu hakkında konuşmamız gerekiyordu sanırım çünkü sınavdan sonra hayatsız gibi evde durmak istediğimi sanmıyorum.

"Yaa ne güzel. Biz her sene olduğu gibi zorla yazlığa gideceğiz." Bıkkınlıkla söylediği şeyle kaşlarım çatık bakarken yazlığa zorla gitme duygusunun sevilmemesi tuhaf gelmişti. Yazlıkları olacak kadar zenginler ama içinde mutluluğu alamamışlar sanırım. Huzur ve mutluluğun dünyevi nimetlerden gelmediğinin kanıtı bu sanırım.

Biz Asude ile bir süre daha konuşurken Levent sadece bizi dinleyip arada Asude'nin ona sorduğu sorulara cevap veriyordu.

En son içecekler ile tatlıların bitmesi ile ne kadar inat etsem de Levent gidip parayı ödemişti ve çıkmıştık. "İstersen bıraksaydık?" Levent'e döndüğümde "Yok ben otobüsle giderim." dememle kafasını hafifçe salladı.

Birden sırtımda hissettiğim eller ile bana sarılan Asude'yi görünce gülümseyip bende ona sarıldım. "Ben seni çok sevdim vallaha. Abim kedi olalı bir fare tutmuş."

Geri çekildiğinde yüzüne bakarken şaşkınlıkla "Efendim?" diyince bir an gözlerini kocaman açmış ve tedirgin bir şekilde "Yani düzgün arkadaş bulabilmiş diye şey ettim. Boşboğaz olduğum için çok şey etmiyorum. Yani şey. Ay sen anladın." demişti.1

"Anlıyorum." Aslında çok da anlamıyorum çünkü bir sürü şey kelimesi içeren bir konuşmaydı. Miray ile benziyorlardı biraz.

"Hadi görüşürüz." Levent gülerek onu izlediğinde Asude hızla park edilmiş arabalara yönelmişti. Levent bana dönünce yüzüme bakması ile tuhaf hissetmiştim. Gözlerime bakmıyordu ama nereye baktığı da belli olmuyordu.

"Kirpiğin," İstemsizce parmakların yüzüme gittiğinde "Düşmüş." dedi. Ben göz altımda kirpik var mı diye bakarken Levent kafasını salladı. "Yok orada değil. Sol gözünün altında. Benine yakın bir yerde."

Kaşlarım şaşkınca havalanırken sol gözümdeki bene doğru elimi uzatıp düşen kirpiği bulup attım. "Teşekkür ederim."

Sol gözümdeki beni görecek kadar detaylı baktın?

Gülümsediğinde yanımıza gelen kadın ile gözlerim ona doğru döndü. Uzun saçlı ve bizden büyük olduğu belli olan bir kadındı.

"Sevgili misiniz?" Sorusu ile ben şaşkınca durduğumda gülerek "Demek ki daha o aşamaya geçilmemiş. Delikanlı al sen bu çicekleri. Kıza verip itiraf edersin. Benim ihtiyacım kalmadı." diyip elindeki beyaz gül buketini Levent'e uzattı. Ben tam red edecekken Levent uzanıp çiçekleri aldı.

"Aldattı mı?" Tek kurduğu cümleyle kadın yüzünde iğrenir bir ifadeyle "Fazla zekisin. Sevmedim." dedi. Levent kadına geldiğinden beri bakmıyordu. Kafasını sallayıp anladığını belirttiğinde kadın kulağıma yaklaşıp "Olur bundan." diye fısıldayıp göz kırparak daha biz bir şey diyemeden uzaklaştı.

"Niye karşı çıkmadın?" Şokumu anlatınca sorduğum soru ile Levent omuz silkerek "Sen de çıkmadın." dedi. Gözlerim elindeki güllere gittiğinde anlamış gibi "Aldatan birinin çiçeğini hiçbir kadın istemez. Muhtemelen çiçekler şuan midesini bulandırıyordu. Daha fazla onda kalmasın diye aldım. Yanlış anlama yani." dedi hızla.

Yaptığı açıklama ile bu kadar derinlemesine düşündüğü için istemsiz bir hayranlıkla kafamı salladım.

"Bu arada tekrar teşekkür ederim."

"Niye?"

"Mezarlıkta bana eşlik ettiğin için. Tek kalmaya alışık olsam da birinin olması ve onlar için dua etmesi güzel hissettirdi. Kalbi bedeninden büyük kadınlar vardır. Sende onlardansın Hasna."

Gözlerim dolacak gibi hissettiğimde yavaşça kafamı salladım. "Ne teşekkürü? Gerek yok. İçimden gelmese yapmazdım." Ben sessizce konuştuğumda güldüğünü duymuştum. "Peki madem. Sonra görüşürüz."

Bir an duraksasa da devam etti. "Yarışma için yani." Kafamı salladığımda "Allah'a ısmarladık." diye mırıldandım. "Sende. Allah'a emanet ol."

Gözleri beni bulmadan kafasıyla hafif bir veda selamı verip uzaklaşınca elinde durak çiçekler ile gidişini izledim. Niye kalbim bu kadar tuhaf hissediyor cidden bilmiyorum ve bir süre bilmek istediğimi de sanmıyorum.

Bir süre daha durup otobüs durağına yavaş yavaş yürürken telefonuma gelen bildirim ile cebimdeki telefonu çıkardım.

Anonim: Duydum ki imanın yarımmış, kalbimin ezanı

Anonim: Tamamlayalım istersen dedim bende :)

Hasna: Hadi ya öyle miymiş?

Gülüp otobüs durağında oturunca yazmamı bekliyormuş gibi bir mesaj daha geldi.

Anonim: Öyleymiş vallaha

Anonim: "Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah'tan korksun!" (Heysemî, IV, 252)

Anonim: İkimizin imanının da yarısı için,

Anonim: Mecbur evlenmemiz lazım

Hasna: Mecburiyetten yani?

Anonim: Ben hayalı bir aşığım Hasna hanım

Anonim: Aklınıza neler geliyor sizin?

Anonim: Yani evlenmek istediğimden değil

Anonim: İmanının yarısı için

Hasna: Çarpılacaksın...

Anonim: Evlendikten sonraysa olur

Anonim: Hiç sorun yok

Hasna: Akıl fikir diliyorum.

Anonim: İkisi de sende diyorum

Anonim: Bana uğradıkları mı var sanki

Dediği şey ile telefonu kapatınca hissettiğim utanma duygusu içimi kaplamıştı. Derin bir nefes aldığımda ne zamandır orada olduğunu bilmediğim gülümsememi fark ederek hemen normal ifademe geri döndüm.

İkisi de sende diyorum.

Yok sanırım aklımın bana garezi var.

Rahat etsin içimiz.

Niye böyle yapıyorlardı ki?

Levent Kara.

İsminde Yusuf bile yokken salak beynim belki olabilir diyordu kendi kendine. Belki de bariz olanı red ediyordum sadece.

İç çekişimle kafa karışıklığım zihnimi yeterince bulandırdığını belli ediyordu. Gelen otobüs ile kalkıp otobüse ilerlerken tekrar bir mesaj gelmesi ile telefonu açtım yeniden. Beklediğim kişi olmayışı bir saniyeliğine şoka uğratsa da yazdığı şey iç muhasebeme pek katkılı olmamıştı.

0516***: Benden mi kaçıyorsun yoksa gerçeklerden mi Hasna?

0516***: Sana kimin yazdığını cidden öğrenmek istiyorsan söylerim ama istemiyorsan sen bilirsin.

0516***: Seni zorlayamam.

0516***: Okulda görüşürüz prenses.1

❅❅❅

 

"Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım."
Kasas/24

Bölüm : 19.12.2024 21:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...