23. Bölüm

2.2

Irmak
twirmakk

Anonim: Amerikan salatası mı? Rus salatası mı?

Hasna: Ne?

Anonim: Biri Amerikan diyor biri Rus diyor

Anonim: Bu iş iyice Yunan Türk kavgasına dönmeye başladı jdbwjxvwxhkq

Hasna: Yunanlılar kendilerine ait olmayan toprağı bile kendilerinin sanıyorlar, aynı şey mi ya??

Anonim: Sakin şampiyon da wsbmsbxnsbd bu Amerikalılar da her şeyi kendisinin sanıyor

Anonim: Aşırı farklı sayılmaz bence...

Hasna: Bir kez anlatıyorum sende anlıyorsun.

Anonim: Yaa kalbini ham ettiğim

Hasna: Diyor ki gel beni engelle...

Anonim: Tövbe haşa!

Hasna: Salak.

Hasna: Neyse devam ediyorum iyi dinle.

Hasna: Amerikan salatasında sosis var.

Hasna: Rus salatasında da soğuk et parçaları var.

Hasna: Aslında tamamen Amerikalıların Rusları sevmemesi ile ilgili yapılan bir algı oyunu.

Hasna: Rus ismini duymak istemedikleri için yarattıkları algıyla salatayı çalmışlar...

Anonim: Yunan vol 2

Hasna: Salata nereden çıktı şimdi?

Anonim: Biz oturuyoruz tamam mı?

Anonim: Her şey çok güzel, pes atıyoruz

Anonim: Benim sevgili arkadaşlarım tutturdular yok o Rus salatası, yok o Amerikan salatası diye

Anonim: En son yenge bilir ona soralım diye tutturdular

Hasna: Psikopatlar...

Hasna: Ee kim kazandı?

Anonim: Güzel taktik ama yemezler :)

Aman yesen ölürsün belki.

"Sınavdan sonra Eskişehir'e mi gitsek?" Miray'ın sorusu ile telefonu kenara bıraktım. Berra iç çekerek elindeki kalemi Miray'a fırlattı. "Sınavdan sonrasını lütfen sınavdan sonraya saklayalım. Sınav diyince psikolojim bozuluyor."

Gülüp kahvemden içerken Selen iç çekip test kitabını kendinden uzak bir yere doğru itti.

Hepimiz evde çalışmaktan sıkılmıştık ve bu yüzden soluğu kafede almıştık. Tabii sevgili arkadaşlarım beş dakikada bir muhabbet açıyordu ama olsun.

Ama yine de iyi ilerledik...

"Psikoloji mi? O da ne?" Bir yandan Selen'e gülüp bir yandan daönümdeki bitirdiğim branş denemesine göz atıyordum.

Kitapçığı kontrol ederken Miray yanımda oturduğu için masaya çenesini yaslayarak tüm dikkatini bana vermişti. "40 da 40 gelir mi be?"

"Uçma Miray..." Mırıldanarak kitapçığı kontrol etmeye devam ettiğimde boş bıraktığım soruya denk gelmem ile üzülmüştüm istemsizce.

Allah belanı vermesin polinom.

Kontrol etmeyi bitirdiğimde kitapçığı kapatıp arkama yaslanarak tekrar kahvemi elime aldım. "Ya bu kız tik atmıyor!" Miray sinirli sinirli konuşurken yandan gülüp göz kırptım.

"Kanka çünkü kız yanlışlarına tek tik atıyor. Bizim gibi değil yani." Miray kitapçığı önüne çekip kontrol ederken yan masada oluşan hareketlilik ile gözlerim istemsizce oraya gitmek istese bile engel olup kızlara döndüm.

Ama sanırım bir tek ben engel olmuştum çünkü birkaç saniye geçmeden Selen "Yuh bunların burada ne işi var?" diye sormuştu.

Gözlerim o tarafa kaydığında erkek grubunu görmem ile tekrar kafamı çevirdim. Levent, Can ve Emir niye burada?

"Hasna sen anonimciğine bir şey mi dedin?" Miray hevesli bir şekilde sorunca anonimin Levent olabileceğini imâ etmesiyle gülümsedim. "Biz en son Rus salatası ile Amerikan salatası muhabbeti yapıyorduk. Kafe lafı geçmedi bile."

Kızlar garip garip bakarken Selen yüzünü buruşturup "O nasıl muhabbet be?" diye sordu. Yüz ifadesine gülerken "Bir haftadır görebileceğiniz en saçma muhabbetler bizden soruluyor." dedim.

"Eee Hasna değilse?" Miray sesli bir şekilde düşünürken gözlerim çocuklar geldiğinden beri sessizce karalama yapan Berra'ya kaydı. Selen ile Miray'da aynı şeyi düşünmüş olacak ki Berra'ya doğru döndüler.

Berra kaçamak bakışlar atarken Miray "Ne yaptığını söylemek için 3 saniyen var." diyerek sağ elini kaldırıp 3 parmağını havada tutacak şekilde parmaklarını indirdi.

"1..." Bir parmağı inerken Berra aflayarak kalemi testin üstüne attı. "Ya story attım sadece." Miray ikna olmamış bir şekilde diğer parmağını da indirip "2..." dedi.

"Tamam konum belirtmiş ve sizin isimlerinizi etiketlemiş de olabilirim." Miray hâlâ ikna olmamış gibi durduğunda son parmağını indirirken Berra bir şey demesine izin vermeden "Ya tamam yakın arkadaşlara aldım ve yakın arkadaşlara Emir'i ekledim. Ne yani gelip gelmeyeceğini merak ettim." diyince Miray'ın parmağı tam inmeden havada kalmıştı.

"Oha çocuğa evlenelim demiş." Miray şok içinde konuşunca ne kadar gülmemeye çalışsam bile güldüm. "Kanka ne zaman aşık oldun?" Selen'in sorusu ile Berra ağzının içinde bir şeyler homurdanmıştı ama net bir şekilde anlaşılmadı.

"Ne aşkı ya? Tövbe diyin." Dedi ve evlendi.

Muhtemel senaryo.

"Lan senin bir boşun mu var?!" Miray ne ara odağını bana çevirdi anlamasam bile branş denemesini ucube görmüş gibi bakarken havaya kaldırmıştı. "Polinom sevmiyorum da niye bu aksiyon?"

Miray bana döndüğünde çaktırmadan gülümsedi. "Teşekkür et diye." Sessizce dediği şey ile kaşlarım çatıldığında Miray branş denemesini önüme koydu.

Elim denemeye gidecekken denemenin önümden çekilmesi ile bir anlık şok ile yan tarafıma doğru döndüm. Levent denemeyi önüne çekmiş ve boş bıraktığım soruya bakıyordu.

Ben ona bakakalmışken "Kalemin var mı?" diye sorması ile şoktan çıkarak kalemliğimden bir kalem uzattım. Kalemi eline aldığında hafifçe kasaya doğru çöküp soru üzerinde işlem yapmaya başladı.

Ben onu izlerken o sessizce soruyu çözümlüyordu. An itibari ile Can ve Emir'de buraya gelmişlerdi. "Sizin yüzünüzden zeka tutulması yaşıyorum. Önce bir selamlaşır insan." Can'ın gülerek dediği şey ile Levent'e baktığımda pek umrunda değil gibiydi.

"Soruyu fonksiyonun tersini alarak çözmeliymişsin. Ufak bir hile var. Sadece işlem ile çözülebilecek bir soru değil aynı zaman da soruyu her açıdan ele alman lazım." Kağıdın üstüne işlemleri sırasıyla yazdıktan sonra kalemi denemenin üstüne bıraktı.

"Fonksiyonun tersine alıp daha sonra polinomlara göre bölmeyi kullanıp denklemi çıkarmalı ve işlemleri sonraya saklamalısın. İlk baktığımda bende senin gibi düşündüm ama sen çözüme ulaşamamış olduğun için daha detaylı inceleyince gördüm."

Gözlerim ona gittiğinde pür dikkat bana soruyu anlatıyordu. Anlattığı yerleri işaret eder gibi şehadet parmağı sorunun üstünde geziyordu.

"Teşekkür ederim." Şaşkınlıkla kurduğum cümle ile gözleri bir saniyeliğine bana çıksa da daha sonrasında önümdeki kahveme kaymıştı.

Sanki o kısa bir saniyelik sürede hafiften sırıtmış gibime gelmişti..

"Gerek yok desem de teşekkür edeceksin ama gerek yok. Sonuçta matematik yarışması var daha. Ufak bir yardımlaşma sadece. Kendi çıkarlarım da söz konusu yani." Omuz silkip kafamı hafif yana yatırarak "Bu yine de teşekkür etmeyeceğim anlamına gelmiyor." dedim.

"Peki madem." Doğrulduğunda gözlerim kızlara kaydı. Emir Berra'dan gözlerini çekmiyorken Berra hiç umursamadan kahvesini içiyordu. Selen ise Can ile konuşuyordu?

Miray'a dönmem ile keyifli bir ifadeyle dudaklarını büzdü. "Bakma bana öyle ablasının gülü. Tek ben sap kaldım." Gözlerim kocaman açılırken alttan etini kıvırmam ile biraz sert yapmış olacağım ki tabiri caizse yerinden zıplamıştı.

"Efendim?" Levent'in sesi ile dudağımı içten ısırarak Miray'a ters ters bakmaya başladım. "Hiiç." Miray arkasına yaslanıp masum gibi gülerken göz devirip önüme döndüm.

"Bu arada lunaparka siz de mi gelseniz?" Emir'in sorusuyla onlara doğru döndüğümde Berra omuz silkiyordu. "Ders çalışacaktık."

Berra ne zamandan beri ders çalışmaya bu kadar istekli?

"Gelseniz çok güzel olurdu aslında." Can'ın konuşmasıyla ona döndüğümde Selen'in gülümsediğini fark ettim. "Niye?" Can ona bakıp yüzünde benzer bir gülümsemeyle "Kafa dağıtırdık. Çalış çalış nereye kadar sonuçta?" diyince Selen kaçamak bakışlar atıyordu.

Neler oluyor bu nalet olası yerde?

"Kızlar çalışacağız diyor. Uzatmayın." Levent konuşunca gözlerim bir an ona kaymıştı istemsizce. Can ile Emir'e uyarırcasına bakıyordu.

Muhtemelen planlarına bizi dahil etmelerinden dolayı rahatsızdı.

"Aklım karışıkken şuradan şuraya gitmem ben." Mırıldanıp kahvemi aldığımda nedense üstümde hissettiğim bakışlar Levent'e dönmek istememi sağlıyordu.

"Aslında gitsek güzel-" Hepimiz birden Miray'a döndüğümüzde dudaklarını birbirine bastırarak sustu. "Vallaha bir şey demedim!"

Erkeklerin güldüğünü duyunca Miray masum masum sırıtıyordu. Birden çalan telefon ile daha yeni masaya kattığım telefonu alıp açarak kulağıma götürdüm.

"Ay kızım sonunda! Selamunaleyküm." Anneme gülüp "Aleykümselam. Ne oldu?" diyince Levent'in dikkatlice bana baktığını fark ettim. "Abin hâlâ gelmedi ve yengenin canı da karpuz istemiş. Gelirken alabilir misin diye soracaktım. Ben çıkamıyorum evden, ben yokken bir şey olur diye."

Ay halasının gülünün canı karpuz mu çekmiş? Halası ona manavı alır be!

"Dur alıp geliyorum hemen. Sen söyle canı başka bir şey istiyorsa haber versin bana." Ayağa kalkıp bir yandan eşyalarımı toplarken annem de gülerek onay verip telefonu kapatmıştı.

"Ne olmuş?" Miray'ın sorusu ile çantamı toplarken gülerek cevap verdim. "Yengem aşermiş. Karpuz istemiş canı." Ve ben de daha doğmamış çocuğa çeşit çeşit elbise alan bir hala olarak asla iki dakika durmam.

"Yaa ne güzel. Keşke benim de yeğenim doğacak olsa... Pislik abilerim evlenmiyorlar ki!" Berra'nın konuşması ile Emir boğazını temizledi. "Abilerin mi? Kaç tane ki?"

Kızlar bıyık altından gülerken Berra sırıtarak "4 tane." dedi. Emir inanamaz gibi gözlerini kırpıştırırken Can kahkaha atmıştı. "Ölümlerden ölüm beğen yavrum." Emir Can'ın dediğini algılayamamış gibi bakarken onların bu hâline güldüm.

"O değilde yenge, anneni 4 de durduran ne olmuş?" Can Berra'ya ithafen konuştuğunda kullandığı yenge sözcüğü yüzünden Berra utanıp bakışlarını kaçırmıştı. "Ben."

Herkes gülerken Emir kendine gelememiş gibiydi. Yazık.

"Ben de geleyim." Levent'in konuşması ile ona döndüğümde şaşkınca bakarken "Çantan var zaten. Bir de karpuzu taşıyamazsın. Hem Bekir abinin yanına da uğrayacaktım, birlikte geçmiş oluruz." diyerek elini ensesine götürmüştü.

Gözüme tatlı geldiği gerçeğini iptal etmek istiyorum. Allah'ım sen aklıma mukayyet ol. Pislik nefsim.

Yüzüne bakmamaya çalışarak "Zahmet etmeseydin." diye mırıldanmam ile gülümseyerek toparladığım çantaya uzanıp çantayı eline almıştı. "Zahmet olacak olsaydı teklif etmezdim."

Miray sırıtarak gülerken "Tüh ders çalışamayacaksın Hasna. Sen git karpuz seç, biz de rakip eleyelim." dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım. Birden ciddileşince gülerek "Sakın." demesiyle "Kalk." dedim.

"Ya ben mutluyum böyle. Gidin siz!" Miray'a göz devirip ayakta beklerken Miray pes etmiş gibi eşyalarını toplamaya başlamıştı. "Aman ya. Neyse zaten ders çalışmayacaktım sen gidince. Ben de eve gidip kendime pasta yaparım."

Herkes bu hâline gülerken vedalaşarak kafeden çıktık. Gözlerim daha yeni aklıma gelmiş gibi Levent'in eline gittiğinde yürürken "Çantamı versene." diyerek çantama bakmaya başladım. "Niye?"

Çünkü benim çantam?

"Taşırdım ben?" Miray hafif arkamızda yürürken biz önünde yürüyorduk. Bana doğru gülümseyerek elindeki çantamı kaldırarak tek omzuna taktı.

"Sadece bir kez sana yardım etmeme izin verir misin Hasna? Çantanın senin için ağır olduğunun farkındayım."

Sesi daha çok rica eder gibi çıkmıştı ve bu yüzden istemsizce gözlerimi kaçırıp önüme dönmüştüm. "Peki."

Gülümseyerek yürüdüğünde gözlerim istemsizce mor çantama kaymıştı. Siyah boğazlı body ve siyah kumaş pantolonunun üstünde mor çantam fazla sırıtıyordu.

Sahiden bu havada niye body giyiyordu ki? Demir eksikliği felan mı vardı acaba?

Sessizce yürürken telefonuma gelen mesaj ile telefonumu çıkartıp kaşlarımı çatarak ekrana bakmaya başladım.

Miray: Af siz beni deli edeceksiniz ya. Sırf konuşun rahat rahat diye on metre arkada yürüyorum siz sanki tıp oynamış gibi susuyorsunuz! Doğruyu söyle kim başlattı oyunu?

"Bir şey mi oldu?" Levent'in telefona baktığını görünce kapatıp hızla cebime attım. "Önemsiz bir şey." Emin olmuyor gibi bakıp kafasını sallayarak önüne dönünce arkamı dönüp gözlerimi kısarak Miray'a baktım. Miray ise omzunu silkip sıkılmış bir ifadeyle yüzüme bakıyordu.

"Tuhaf değil mi çocuğunun olması?" Gözlerim tekrar Levent'e döndüğünde "Nesi tuhaf ki?" diye sordum. İç çeker gibi nefes aldığında "Sanırım baba kelimesi benim için çok uzak olduğundan öyle geliyor." diye sakin bir ses tonuyla konuşmuştu.

Kaşlarımı çatarak "Baba olmak istemez miydin yani?" dediğimde omuz silkip bana döndü. "Gerek var mı? Sonuçta nasıl bir baba olacağımın garantisi yok. Ya çok kötü bir baba olursam?" Gözlerim ileride çocuğunu sırtında taşıyan bir babaya kaydığında o da nereye baktığımı anlamak ister gibi aynı yöne döndü.

"Ya çok güzel bir baba olursan? Kötü ihtimaller her zaman vardır ama önemli olan o güzel ihtimali yaşamak için var gücünle çalışman olur. Ben isterdim anne olmayı. Herkesten öncelikli tutacağım bir bebeğim olsun ve her anına şahit olayım... Kötü olmak da iyi olmak da bir seçenek. Ve eğer kötü olmaktan korkuyorsan iyisindir Levent."

Bir an duraksayınca bende durup ona baktım. Bir şey mi oldu diye gözüm vücudunda gezinirken derin bir ses tonuyla "Bence sen cidden çok güzel bir anne olacaksın Hasna." demesiyle gözlerim bir saniyeliğine bana hayranmış gibi bakan gözlerine çıksa da hemen gözlerimi kaçırdım.

Yutkunmaya çalışırken bir an sanırım boğulacaktım...

Aniden böyle şeyler söylediği için vücudum şaşkınlıktan salak salak tepkiler veriyordu. Mesela kalbimin şuan hızlanması gibi...

"Teşekkür ederim," Mırıldanarak daha yeni baktığımız adama geri dönüp baktığımda kızına pamuk şeker alıyordu. Gözlerim ona çıkınca "Bence sen de güzel bir baba olacaksın Levent." diyerek hızla yürümeye başladım.

Önüme çıkan ilk manava girdiğimde arkamdan geldiğini ayak seslerinden duyabiliyordum. Salak gibi niye kaçmıştım ben şimdi?

"Buyur ablam ne bakmıştın?" Manavdaki adama dönünce gözlerim meyvelerde gezerken "Karpuz var mı? Sulu sulu olsun mümkünse." dedim.

Adam arkamdan giren bedene bakarken "Var ablam. Gel seç istersen? diyerek bizi arka tarafta kalan karpuz ve kavunların yanına getirdi.

"Seç bakalım. Hangisi?" Levent bana doğru konuştuğunda gözlerim karpuzlar arasında geziyordu. "Ben anlamam ki." Gözleri bana döndüğünde "Bende anlamam." dedi.

Yenge sende içi belli olmayan meyveyi ne diye istersin ya?

"Abi sence hangisi güzeldir?" Levent manavcıya dönünce manav sahibi gülerek "Madem bilmiyorsunuz seçmeyi niye karpuz seçmeye geldiniz?" diyip karpuzları kontrol etmeye başladı.

Kaşlarımı çatıp onu izliyordum bende. Ne yani, seçmeyi bilmiyoruz diye karpuz yemek isteyemez miyiz?

"Aşerme mevzusu abi. Biz nereden bilelim hem?" Adam vurduğu karpuzdan ayırdığı gözler ile bize bakınca yüzünde anlamadığım bir gülümseme oluşmuştu.

Gelin diye fazla para alan kuaförden, aşermiş diye fazla para alan manavcıya döneceğim gülüşü değildir umarım bu.

"Gençler baştan desenize ya." Niye? Ay kesin karpuzu pahalıya verecek ya...

"Neyi abi?" Levent de benim kadar şaşkın bir şekilde adama bakarken adam sırıtarak bize bakıyordu. "Karının hamile olduğunu. Hayırlı olsun. Allah analı babalı büyütsün."

Hıh?

Pardon?

Neyi?

Kimi?

Kim?

Ne?

"Ne?" Levent de benim gibi şok içindeyken içimden kurduğum cümleyi sesli olarak söylemişti.

"Hiç belli olmuyor kerata. Kaç aylık?"

"Kerata mı?" Cidden şuan takılman gereken yer bu mu?

"Yok abi ben değil. Yaşım 18 daha benim. Hem okuyoruz biz." Adam suçlu suçlu bakarken "Pardon. Ben aşerme diyince sizin sandım." diye konuşup elindeki karpuzu Levent'e uzattı.

"Allah size de nasip etsin." Karpuzu mu?

"Amin." Amin mi?

Benim gözlerim adam ile Levent arasında mekik dokurken Levent sırıtarak elindeki karpuz ile kasaya gitmişti.

Ne oldu daha yeni burada?

Ben yavaş adımlarla yanına gittiğimde Levent karpuzu kucağına almıştı ve kapıda beni bekliyordu. Yanına gittiğimde "Hayırlı işler." diyerek manavdan çıktım.

Miray'ın bakışları ikimiz arasında mekik dokurken ben daha yeni yaşadığım olayın etkisindeydim. "O size mi dedi?"

Levent gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken ben hâlâ şok içindeydim. "Öyle dedi." Yutkunup karpuza bakarken "Niye öyle dedi ki?" diye mırıldandım.

"Muhtemelen bizi çift sandı." Açıklamasıyla şaşkınlık içerisinde ona döndüğümde Miray'ın kahkahasını duyabiliyordum.

Levent niye amin dedi ki?

"Ne çifti?" Duyduğum ses ile arkamı dönünce gördüğüm beden ile duraksadım. Canım abim gelme zamanı mıydı şimdi? Daha ben şokumu atlatamadım...

"Abi çift mi görmeye başladın? Ne çifti?" Abim kaşlarını çatarak bir bana bir Levent'e bakarken "Abiciğim şansını mı zorluyorsun sen?" demesiyle yemediğini anlayarak dudağımı ısırdım istemsizce.

"Selamünaleyküm abi de, yanlış anladın sen. Manav biz aşerme karpuz felan diyince bizi evli sandı. Onu diyorduk." Levent'in açıklaması benim açıklamamdan kulağa bin kat daha mantıklı gelmişti.

Levent sadece doğruları söylemedi mi? Ben niye sanki basılmışım gibi saçmaladım asıl?

"Aleykümselam da, Hasna bu yanındaki efendi çocuk kim abiciğim?"

O duyulan sela benim selam. Doğrudur.

❅❅❅

 

"Kul kulu bilmeden yargılamasın.
Yargıç da Allah, hakim de Allah."
Hazreti Mevlana

Bölüm : 19.12.2024 21:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...