"Annem bunu da ye." Annemin bana uzattığı okunmuş pirinç ile bakışırken kinik bir tonda "Sonra sınavda tuvalete çıkayım, değil mi anne?" dediğimde annem daha fazla uzatıp "Ye sen, bir şeycik olmaz." dedi.
"Abiciğim sen kimliğinle belgeni aldın mı?" Abim birden salona gelip heyecanla sorduğunda kafamı sallayarak "Aldım dedim ya abi." diye mırıldandım. Benden daha heyecanlılardı.
"Aferin cadolozuma." Gıcık her zaman gıcıktır.
Abim mutfağa gelip arabanın anahtarını alırken annem de bir yandan bana okuduğu suyu içirmeye çalışıyordu.
"Anne tuvaletim gelecek." Annem bana bakıp düşünür gibi yaptığında "Zemzem suyu kızım bu. Birşey olmaz, iç." diyerek beni tekrar red etmiş ve içmem için eliyle bardağa baskı uygulamıştı.
Tuhaf bir şekilde onlar bu kadar heyecanlı diye ben heyecanlı değildim.
"Abiciğim hadi gidelim. Geç kalacağız." Abimin odaya girmesi ile masadan giriş belgem ve kimliğimi alarak kalktım. İçten içe şükür çeksem de belli olmasın diye gülümsedim.
"Annem bu sınav senden önemli değil biliyorsun değil mi? Sen gir sınavına olmazsa seneye tekrar girersin." Annem gelip alnımdan öpünce bende gülümseyerek yanağına öpücük kondurdum. "O iş bende sultanım. Bu sene bu iş bitiyor."
Annem ile yengem güldüğünde abim "Bu beceriksiz kesin heyecandan yanlış kodlar. Seneye tekrar girecek bak kesin. Boşu boşuna dağın tepesine gidiyoruz. Mezuna kalırsan benzinimi öde lan." diyerek huysuzluk edince gözlerimi devirdim.
Herkesle vedalaşıp çıktığımızda yolcu koltuğuna geçip arkama yaslandım. En fazla ne kadar zor olabilirdi ki?
Abim de gelip arabayı çalıştırınca telefonumu alarak mesaj kısmına girdim. Kızların mesaj attığını görüp gruba başarılar isimli bir mesaj dizesi atarak geri çıktım. Levent'in mesajlarını görünce istemsizce tebessüm ederek sohbete girdim.
Levent: Benim minik sözlüm şimdi sınava girecek
Levent: Ben sana güveniyorum müstakbel sözlüm
Levent: Sende kendine güven ve ez o sınavı
Levent: Bu işin sonunda acaba hangi mesleğin bölümüne yerleşeceksin diye merak etmiyor değilim
Levent: Sen baya baya eşit ağırlık ile beraber fen de çalışmışsın ya
Levent: Çifte derece geliyor wjvsjwvxjwbx
Hasna: Fende sadece biyoloji ile kimyaya göz atmıştım yani sayısaldan iyi sıralama gelmez
Hasna: Tercih dönemi öğreneceğim bende hangi bölüme gideceğimi
Levent: Benim müstakbel sözlüm çifte derece yapacak, inanmıyorum sana.
Hasna: Sen iyi alıştın ha bana müstakbel sözlüm demeye
Levent: Bekle kalbimin ezanı, şu sınav bir hayırlısıyla bitsin de helalim diyeceğim günler de gelecek
Sırıtarak okurken göz ucuyla abimi kontrol ettim. Yola odaklı gibi duruyordu. "Şarkı açsana ya." Bana yandan bakıp göz devirip tekrar önüne dönünce "Sınavdan önce şarkı dinlenmez. Aklın sakinken girmen lazım cadoloz." diyip beni umursamadan devam etti.
Levent: Ben niye görüldü yedim ya
Hasna: Sınavdan sonrasını daha sonra konuşuruz
Levent: Yemin ediyorum her an ben eğlenilecek değil evlenilecek adamım diye bağırabilirim
Hasna: Hele bir bağır qjsvdnvdnwbxkw
Levent: Bence de çok mantıklı değil...
Levent: Sınavda başarılar kalbimin ezanı
Levent: Rabbim yardımcın olsun
Levent: Hayırlısıyla önce sınavı kazanmanı daha sonra helalim olmanı nasip eylesin, amin
Hasna: Bana ettiği duaya bile kendini katıyor ya ebdbnwvxmw
Mesajlardan çıkmam ile Yusuf'tan gelen bildirim gözüme çarptı bu sefer.
Yusuf Okul: O sınavı kazanamazsan seni dalga konusu yaparım gerizekalı kız
Yusuf Okul: Tüm sene boşa çalıştı gerizekalı derim herkese
Yusuf Okul: O yüzden sınavın güzel geçse iyi olur
Hasna: Sana da başarılar Yusuf.
Hasna: Ve inşaAllah senin de sınavın güzel geçer.
Yusuf Okul: Ben öyle mi dedim be?
Yusuf Okul: Kötü geçsin de dalga geçeyim
Yusuf Okul: Gerizekalı işte ne bekliyorsam
Mesajdan çıkıp telefonu kapatarak arkama yaslandığımda sadece bugünü bitirip uyuma isteği vardı içimde.
"Anne ilk bir milyon garanti diyorum sana." Anneme gülerek dediğim şey ile annem sinirli bir şekilde tövbe çekiyordu. Mahallenin lisesi çıktığı için çok rahattım. Yürüyerek gidip yürüyerek geri dönüyordum.
"Eşşek sıpası, doğru düzgün nasıl geçti söyle işte." İç çekerek yürürken "Annem vallaha pisagor gelse çözemezdi o matematiği. Ben 5 tane anca yapabildim sonra kendimi salak hissetmemek için 5 tane de salladım." dedim.
Cidden o matematik neydi ya? Ben en son faktöriyelden sayı çıkarıp başka bir sayıya bölmeyi görünce benim şerit koptu. En azından dizi çözerim diye girdiğim sınavda dizi sorusu bile zordu...
"Hayırlısı olsun inşaAllah kızım. Zorsa herkese zordur. Sen umudunu kaybedenlerden olma." Annemin nasihat mooduna gülümseyip yürürken yolda Selen'i görmem ile "Ben birazdan geleceğim anne. Hadi görüşürüz." diyerek telefonu kapattım ve Selen'e doğru uçtum.
"Kanka o sınav neydi?" Selen benim gelmem ile yüzünü ağlar gibi buruşturup "Kanka ben sanırım malmışım. Matematikte türkçemi bile unuttum." dediğinde elimi omzuna koyarak "Gazamız mübarek, cihadımız şânlı, sözele geçişimiz hayırlı olsun vesselam." diye ciddiyetle konuştuğumda ikimiz de gülmeye başlamıştık.
"Geldim." Duyduğum ses ile arkama dönünce elinde bisküvi ve çikolata olan bir poşetle Bekir abiyi gördüm. Marketten yeni çıkmıştı. Dağınık saçları ve düzeltmediği için karışmış sakalları aşırı hoş duruyordu. Allah kahretmesin, şuan sınav bana girmesine rağmen adamı görünce sınava olan tüm sinirim geçti.
Önüme tekrar dönünce boğazımı temizleyerek kendime gelmeye çalıştım.
Bu niye bu kadar yakışıklıydı ya?
Bekir abi yanımıza geldiğinde gözlerini Selen'den ayırmadan elindeki poşetten bir tane çikolata uzatmıştı. "Bununla kan şekerin yerine gelir diye düşünüyorum?" Selen bana bakıp gülümseyerek "Hı hı. Gelir." dedi ve çikolatayı aldı.
"Selamunaleyküm Miray." Gözlerimi ayaklarıma dikerek utana sıkıla "Aleykümselam abi." diye mırıldandım.
Görüş açıma giren çikolata ayaklarımı görmemi engelleyince kafamı kaldırıp bana çikolata uzatan Bekir abiye baktım. "Bunu seviyordun diye hatırlıyorum."
Karam çikolataya bakarken çocukken de bana sürekli alması geldi aklıma.
Geçen gün verdiklerinin arasında da karam vardı.
Öksürüp kendimi toplarken bana uzattığı çikolatanın diğer ucundan tutarak "Zahmet etmeseydin hiç abi." diye mırıldandım.
Selen gülümseyerek bizi izlerken Bekir abi gözlerini kaldırıp bana bakmadı bile. "Afiyet olsun."
Gergince kıpırdandığımda Selen 'bize mi gelsen' isimli şiirini okumaya başlamıştı.
"Kanka annen hastanede değil mi zaten? Akşam anca gelecek zaten. Hadi gel. Kahvaltı yaparız ya!" Selen'i red edecekken Bekir abi "Simit felan alacaktım. Sende seviyorsun. Kalmak istemiyorsan da birşeyler yemek için gel bence." diyince sözlerimi tekrar yuttum.
Yeter ki sen iste yiğidim. Hayır mı denir sana?
"Zahmet vermeseydim hiç." Selen gülerek kolum girerken "Ne zahmeti be? Sus döverim." diyip bizi ilerletmeye başladı. Bekir abi arkamızdan gelirken ben istemsizce gerilmiştim.
Ben çok ısrar ettiler diye gidiyorum ayol.
Bir süre sonra kapılarına geldiğimizde Bekir abi kapıyı açarak geçmemiz için yol vermişti. Biz yukarı çıkıp evlerine geçerken Selen beni mutfak masasına çekerek yks dedikodusunun ortasına bırakmıştı.
"Kanka Allah aşkına o nasıl tyt Türkçe'ydi. Ben bir ara Türk olmadığımı düşündüm. 5 şık vardı ama 5 şık da doğruydu lan."
Selen'e gülümseyerek baktığımda gözlerini açıp bana dehşet içinde baktı. "Sakın tyt Türkçe basitti deme bana."
Kendimi tutamayıp kıkırdarken "35 dakika felan sürdü. Ablana özen biraz." diyiverdim. Selen bayılacak gibi bir elini alnına yerleştirirken "Yok deve ya. Biz matematik basitti ama Türkçe yüzünden geçemedik diyoruz. Kız gelmiş 35 dakika diyor." dediğinde şok içinde ona baktım. "Lan bir tek ben mi matematik kıtıyım. Oğlum benim 1 buçuk saatim vardı matematiğe geçerken ama sor kaç tane yaptım. 17! O da 5 tanesini salladım."
Selen gülerek arkasına yaslanırken "İşte Allah bir yerden veriyor bir yerden alıyor." diyince yüzümü buruşturdum.
"Haklısın sayısal zekadan almış da güzellikten vermiş. MaşaAllah bana."
Gözlerini devirmesine gülerken "Kanka annen nerede bu arada?" diye sordum. Selen arkasına yaslanırken "Sınav çıkışı geldi. Sarıldık ve konuştuk sonra da teyzemlerde işi varmış diye oraya geçti." dedi.
Anladığımı belli edercesine bir mırıltı çıkardığımda telefonuma uzandım. "Kızlarla konuşup bu akşam bir yerlere mi gitsek ya? Hazır yks bitti." Selen heyecanla kafasını sallarken ben gruba yazdım.
Miray: Hepimiz ösym gazisi olduğumuza göreeeee
Miray: Kimse sınavının nasıl geçtiğini yazmasın çünkü yks lafını bir daha duyarsam kusarım.
Telefondan kafamı kaldırdığımda Selen'in kahvaltılıklarla uğraştığını fark ederek onun yanına doğru ilerledim.
"Yemin ediyorum şu sınav bitti ya lokum döktüreceğim ya!" Gülerek konuştuğumda Selen'in çıkardığı tabaklara kahvaltılıkları koymaya başladım. "Kanka sorma, yemin ederim uyuyup 3 ay uyanmama planım var benim."
Gülüşerek kahvaltılıkları hazırlayıp masaya götürdüğümüzde ben masada eksik birşey var mı diye gözümle masayı taramaya başladım.
"Abim nerede kaldı ya?" Selen kendi kendine konuştuğunda omzumu silktim.
Gelmemesi akıl sağlığım açısından daha iyi vallaha.
"Neyse ben bir gidip bakayım. Ekmek de yoktu. Markete de giderim o ara." Selen bana haber verince gülümseyerek onayladım. "Bana çikolata alsana köleciğim?" Selen yüzünü buruşturup dil çıkarınca gülerek önüme döndüm.
O mutfaktan çıkarken bende telefonumu alarak instagramda yks hakkında atılan postlara bakmaya başladım.
"Ay ama cidden bu soru böyleydi. O ne saçma şey ya? İnsan neden kaç dakika koştuğunu saymaz? Salak mısın Cemile? Ay pardon Merve."
Kendi kendime mırıldanırken duyduğum kapı sesi ile çoktan gitmiş olan Selen'in geldiğini var sayarak telefonu masaya geri bıraktım. Ara hole doğru yürürken bir yandan söylenmeye başladım. "Ya 10 dakika dedin 15 dakika oldu. Ben burada tüm soruların dedikodularını okudum resmen. Markette hemen aşağıda..."
Gördüğüm şey ile duraksayıp hemen arkamı dönmem ile istemsizce öksürük tuttu. "Pardon."
Biri yerin dibini açabilir mi? Girmek istiyoruz.
Evet sorun var. Arkanda belinde havlu ile duştan yeni çıkmış bir Bekir abi varken... Senin için büyük bir sorun var hemde.
Hızla utançla mutfağa geri koştuğumda birden basan sıcak ile mutfakta bir ileri bir geri yürümeye başladım. Bir kapı kapanma sesi geldiğinde banyodan çıkan Bekir abinin odasına girdiğini fark ettim.
Gerizekalı gibi ses duyar duymaz gitmiştim ve odasına girmek için banyodan çıkan adamı da kendimi de utandırmıştım...
Allah'ım yer yarılsa da içine girsem!
Bekir abi spor işini baya ciddiye alıyor ama.
Ev.
Telefonu hızla alıp Selen'e işim çıktığına dair mesaj atıp sessiz sessiz ayak uçlarımla kapıya doğru ilerlemeye başladım. Biraz daha bu evde durmam pek mantıklı olmayacaktı.
Sessizce ilerlemem başarılı olup kapıya ulaştığımda hafifçe kapı kulpuna elimi götürüp büyük bir dikkatle yavaş yavaş aşağı indirmeye başladım.
Ses çıkarmadan açılan kapı ile yüzümde bir tebessüm oluştu. "Oh be."
Ne?
Boğazımı temizleyerek hafifçe arkamı dönünce odasının kapısı açık ve hemen yan taraftaki duvara yaslı olan Bekir abiyi ve kapıya bakarken yüzündeki tebessümü gördüm. Saçları ıslak ve nemli olmak ile beraber dağınıktı. Üstünde basic beyaz bir tshirt altında ise bol bir siyah eşofman vardı.
Bu adam niye bu kadar yakışıklı?
"Fark ettim ama niye?" Sabahtan beri gözlerimi yüzünden çekmediğini fark ederek gözlerimi ayaklarıma indirerek ellerim ile oynamaya başladım. "Dayım doğurmuş!"
Ne?
Allah belamı vermesin he mi? O nasıl bahane lan!
"Şaka ya." Bir zahmet şaka olsun Miray!
Boğazımı temizleyerek gülümsemeye çalıştım. "Ben börek yapacaktım da aklımdan çıkmış. Misafir felan gelecekti. Şimdi başlamazsam yetişmez. O yüzden gideyim dedim."
"Öyle mi?" Bekir abi açık kapıya bakarken düşünceli bir hâli vardı. Ve benim gözlerim ona çıkar çıkmaz tekrar yüzüne takılı kalmıştı.1
Bu kadar yakışıklı olması asla adaletli değil.
Harbiden ya. İmamsın sen, niye yakışıklı olursun ki?
"Öyle ya. Niye öyle olmasın sonuçta? Ne yapabilirim ki başka? Kaçacak hâlim yok ya. Sanki bana utançtan kaçıyorum."
Biraz durduktan sonra güldüğünü gördüğümde kalbim hızlanmaya başlamıştı bile.
"Hadi bana müsade o zaman." Hızla kapıdan çıkıp kapıyı kapatmaya çalışırken kapı tam kapanacakken tam tersi yönde açılınca hafif öne doğru düştüm. Toparlandığımda Bekir abinin kapıyı açtığını fark ettim.
"İstemeden oldu ve utanmana gerek yok."
"Yok abi ya. Ne utanması? Ben gideyim."
Ayakkabılarımı giyerken hızlı olmaya çalıştığım için ayakkabıları giymeyi beceremiyordum.
"Haftaya müsaitseniz size gelelim." Kafamı kaldırıp gülümserken bir yandan da ayakkabıyı zorla ayağıma soktum.
"Abi vallaha annem çok sevinir. Zaten biliyorsun yeter ki sen misafirliğe gel istiyor. Müsait olmaz mıyız?"
Diğerini de sokmaya çalışırken duyduğum şey ile duraksadım. Ayakkabıyı bırakıp yutkunarak kafamı tekrar kaldırıp hârelerini benden kaçıran gözlerin kahvelerine bakmaya başladım.
"Misafirlik için değil. Hayırlı bir iş için."1
Gözlerim inatla gözlerine bakarken anlamayarak gözlerimi kırpıştırdım.
Şaşkın sesimi duyması ile gözlerini bana çevirdi. Gözleri gözlerime anlık olarak çarptığında gözlerinde şefkatle karışık bir korku vardı.
"Hayır mısın yoksa şer misin bilmez gönül.
Ama muhabbetine de doymaz gönül."
Z
Okur Yorumları | Yorum Ekle |