"Ateşle barut ah yan yana gelmez." Selen gülerek şarkı söylerken aynı şekilde bizde gülüyorduk.
"Susun." Miray kafasını yastığa gömüp bağırmaya devam ederken biz gülerek onu izliyorduk. "Kanka çok şey yapma ya." Berra bir elini Miray'ın omzuna attığında Miray Berra'nın konuşmasıyla daha çok kafasını gömdü.
"Kanka ben ilk ben evlenirim gibi bir vibe almıştım." Gülerek dediğim şey ile Miray bu sefer yatağın üstünde rastegele birşeylere vurmaya başladı. Kafasını kaldırıp nefes aldığında bize masum masum bakıp "Ben yanlış anlamadım, değil mi?" dediğinde bu hâli ne kadar masum da gelse komikti.
Sınavın üstünden bir hafta geçmişti ve sınav günü Bekir abi Miray'a hayırlı bir iş için geleceklerini söylemiş. Miray üç gün boyunca yok ya diyip gezse de bu akşam gelecek olan misafirler ile işin gerçek olduğunun farkına varmıştı.
"Kanka vallaha abimden bu kadar hızlı olmasını ben bile beklemiyordum." Selen destek verir gibi elini omzuna koysa da bir yandan sırıtıyordu.
"O değilde harbiden Bekir abi ne zamandır bunu düşünüyormuş?" Berra'nın sorusu Miray'ın çok ilgisini çekmiş gibi olduğundan hızla Selen'e doğru dönüp ona bakmaya başladı.
"Vallaha ben son zamanlarda tahmin ediyordum zaten ama hiç belli etmedi. Ayrıca şuan evde olmadığıma göre ben kız tarafıyım yani bilmiyorum."
Miray hevesle beklerken birden omuzları düşüp yanaklarını şişirmişti sıkıntıyla.
"Ee Miray hanım, siz ne cevap vereceksiniz bir haftadır görmemek için evden çıkmadığınız imam beye?" Miray bana döndüğünde dudaklarını büzdü.
Tek bir cümle söyledi ve sustu. Bizde konuşmadık çünkü hepimiz Miray'ın Bekir abiyi çocukluktan beri sevdiğini biliyorduk. Bekir abi her seferinde bu duygularını kabul etmemişti ve Miray en sonunda pes etmişti.
"Kızım umutlanmalık durum kalmadı ki. Abim ciddi ciddi çikolatasını çiçeğini almış buraya gelmek için akşam olmasını bekliyor. Ya adam bilerek cuma gününe denk getirmiş ya. Sırf hayırlı başlasın diye hemde."
Selen'in konuşması ile Miray dudağını ısırınca bende gülümseyerek Levent'in bugün dediği şeyi dile getirdim.
"Cuma hutbesinde evlilik hakkında vaaz vermiş. Daha sonrasında ise 'Allah herkese gönlündekini hayırlısı ile nasip etsin. Eğer dua etmek isterseniz bu kulda gönlündeki için duanızı ister.' diye vaazı bitirmiş. Herkes imamın gönlündeki kim diye merak edip durmuş. Levent anlattı."
Miray şaşkınca dinlerken birden yüzünde oluşan tebessüm ile gözleri parlamıştı.
"Oo Miray hanım. Düştünüz sanki?" Berra gülerek ona takılırken Miray ne kadar gülümsememeye çalışsa da gülümsemesine engel olamadı.
"Susun ya." Mırıldanarak kucağındaki yastığa kafasını gömdüğünde bu hâli hepimizi güldürmüştü. Bir hafta boyunca bu hâldeydi ve bu bizi baya eğlendirmişti.
"AY ABİM DAMAT OLUYOR!" Selen birden yükselince tüm gözler ona dönmüştü. Bize sırıtarak bakıp "Ee sıra bana geliyor." diyince tekrar gülmüştük.
"Kanka Can çok yavaş da abi Levent hâlâ nasıl Hasna'yı istemeye gelmedi?" Berra'nın sorusu ile aklım tüm hafta Levent'i ertelememe gitti.
"İş buldu kendine. O yüzden o tempoya alışmadan gelmesini istemedim."
Levent sınav biter bitmez iki işe birden başlamıştı. Küçük bir restoranda geceleri canlı müzik için gitar çalıyordu. Aynı zamanda da bir cafede baristalık yapıyordu.
Bir haftadır favori cafe de orasıydı...
"Kızlar, misafirler geldi!" Herkes birbirine bakarken Miray şok ile kafasını kaldırıp yutkunarak bize baktı. "Ben şimdi naneyi yemedim mi?"
Biz gülerek ayağa kalkıp kapıya ilerken Miray dolabına koşmuştu. Dışarı çıkıp kapıyı kapattıktan sonra geri dönünce Bekir abiyi beyaz gömlek ve siyah kumaş pantolon ile elinde çiçek varken görmüştüm. Arkasında da Levent'i.
Sus.
Ufak bir öksürük ile iç çatışmama son verirken kızlarla beraber Hanım teyzenin yanında yerimizi almıştık bile. Bekir abi Hanım teyzeye elindeki çiçeği bırakıp ufak bir baş selamı vererek içeri geçerken Selen abisine bakarak sesli bir şekilde gülüyordu.
Tüm hafta abisiyle dalga geçmişti...
Tüm misafirlerin içeri geçmesi ile bizde salona geçmiştik. Bekir abi gergin bir şekilde gözlerini yerden ayırmadan otururken bu görüntü gözüme tuhaf gelmişti.
Miray'ın babası hepimizin anlam veremediği bir şekilde gayet memnun bir ifadeyle otururken onaylayan bakışları Bekir abinin üzerinde geziyordu.
Hissettiğim titreşim ile telefonumu aldığımda mesaj gelen kişiyi görünce gözlerim ona doğru kaydı. Telefondan kaldırdığı gözleri bana bir saniyeliğine çarpmış sonra geri telefona bakışlarını çevirirken gülümsemişti.
Levent: Bu arada Bekir abi çok gergin kqvxjwhkxhsk Miray kabul edecek mi bilmediği için evde volta bile atmıştı
Levent: Hazırlan müstakbel sözlüm, milli maç günü sizdeyim
Levent: Benden demesi kesin çeyrek finale çıkarız o kadroyla
Levent: Bir taşla iki kuş vururum bende. Hem abin çağırdı maça ksvsvqhshxgjs
Hasna: Kaybedersek artık avucunu yalarsın jevsjdvjsbsms
Hasna: Abim Avusturya'nın sinirini senden çıkarır wjxvjwbdkw
Hasna: Bu arada Miray'ın cevabını biz bile bilmiyoruz çünkü sadece yastıkla kendini boğuyor bir haftadır, hiç ne diyeceğini söylemedi
Levent: Herkese sürpriz olacak desene
Levent: Bu arada kalbimin ezanı, merak etme her türlü isteyeceğim seni :)
Hasna: Yazık, oysa çok gençtin...
Telefonu kapatıp gülmemeye çalışarak tekrar cebime koyduğumda Selen sırıtarak bana bakıyordu. Masumca gülümserken içeri giren Miray ile tüm gözler kapıya çevrildi.
Bu kız ne ara alışveriş yaptı?
Böyle bir elbisesi mi vardı ya?
Miray'ı süzerken göz göze gelince dudağını ısırdığını fark ettim. Kaş göz yapınca kızlarla kalkıp kapıya ona doğru ilerlemeye başladık. Biz kapı da dizilince Miray boğazını temizleyerek "Hoş geldiniz." diye mırıldanır gibi konuştu.
Gözlerim Bekir abiye kaydığında onun gözlerinin Miray'a çıktığını fark ettim. Elbisesine baktıktan sonra bir saniyeliğine yukarı çıkan gözlerini çekip başka tarafa bakmaya çalışsa da yutkunduğunu görmüştüm. Muhtemelen Miray da görmüştü.
"Hoş bulduk güzel kızım." Duygu teyze büyük bir gülümseme ile konuşunca Miray da gülümseyerek ona bakmış ve "Kahvenizi nasıl alırsınız?" diye sormuştu.
Hepimiz Miray'ın sakinliğine ve serinkanlılığına şaşırırken herkes bir ağızdan orta demişti. Tek konuşmayan olarak Bekir abiye gözler gittiğinde Bekir abinin gözü kapı ağzındaydı.
Miray dudaklarını birbirine bastırırken Bekir abi tekrar "Sade olursa sevinirim." dedi.
Miray hafifçe başını sallayıp salondan çıkınca hepimiz peşinden mutfağa gitmiştik. "Oha o nasıl sakinlikti? Kız alışmış yemin ederim." Berra konuşunca gözün tekrar Miray'a gittiğinde bize dönüp dudaklarını büzdü.
"Normaldi değil mi? Ay ben bayılacaktım bir ara. Yok ben kahve felan yapamam. Ay benim elim titrer. Şuan çok garip bir atmosfer yok mu? Dayım doğurdu diyip tekrar kaçabilsem keşke..."
Tuhaf tuhaf Miray'a bakarken kızlarda anlamsızca bakmış olacak ki Miray sesli bir şekilde nefes verdi.
"Kendi sözünden kaçamazsın cicim. Hem görümcenim kız artık. Ay bu arada bu elbise aşırı güzel!" Selen birden yükselince sesi içeri gitmesin diye onu dürtsem de bende gülerek "Miray hanım pek bir hazırlık yapmışsınız?" dedim.
Miray gülümseyerek "Online alışverişin faydaları." dedi. Biz onun bu hâline gülerken birden aklıma gelen şey ile dolaba ilerledim. "Biz diğer kahveleri yaparız. Sen Bekir abininkini yap." Çıkardığım kahve makinesi ve bir büyük cezve ile Miray'a döndüğümde dudaklarını şişirerek kafasını salladı.
"Bu arada evet mi diyeceksin hayır mı?" Berra'nın konuşması ile Miray dudağını ısırıp cevap vermeyince kızlarla bakıştık ve bu bakışma sonrası sessiz bir anlaşma ile bir daha sormama kararı aldık.
Miray küçük bir cezve çıkarıp içine bir fincan su ile bir tatlı kaşığı kahve koyduğunda ocağın üstüne geçip onu karıştırmaya başladı. Sessizce durup gözlerini kahveden ayırmaması düşünceli hâlini tasdikler gibiydi.
Biz tuz atmasını beklerken Miray hepimizi şaşırtarak dolaba ilerlemiş ve aldığı bal kavanozundan bir kaşık balı kahveye koyup karıştırmıştı.
Kahveye bal katmak, tüm evliliğimiz bal tadında geçsin demekmiş. Öyle söylerler.
Biz kızlarla gülümserken Miray heyecanlı bir ifade ile kahveye odaklıydı. Hepimiz vereceği cevabı böylece anlamıştık.
Hızla kahveleri yapınca fincanlara koyarak tepsiye dizdik. Miray da kahveyi fincana koyup tek kişilik bir tepsiye aldığında Bekir abinin getirdiği çikolatalardan küçük bir sunum tabağına koyup kahvenin yanına koydu.
Kızlara kapıyı gözümle işaretlediğimde tepsiyi alarak içeri doğru ilerledim. Berra ile Selen de peşimden gelirken salona girmem ile Levent bana doğru bakmaya başlamıştı. Ona dikkat etmeden kahveleri dağıtsam da onların olduğu koltuğa gelmem ile tüm çabam sönmüştü.
Bekir abiye baktığımda gözleri ayaklarında sessizce oturuyordu. Tuhaf bir sakinlik vardı üstünde.
Gözlerim Levent'e gittiğinde gülümseyerek uzattığım kahve tepsisine bakıyordu. Uzanıp kahve fincanlarından birini alırken sadece benim duyabileceğim bir tonda "Darısı tuzlusuna." diye fısıldayıp kahvesini alarak arkasına yaslandı.
Gülümseyip kapı ağzında duran kızların yanına gittiğimde keyifli bir şekilde kahvesini içtiğini fark etmiştim.
Miray'ın gelmesiyle büyükler sohbetlerine ara vermiş ve herkes Miray'a bakmıştı. Bekir abi hariç.
Miray yavaşça Bekir abiye doğru ilerleyip kahve tepsisini daha önceden önüne koyduğumuz minik sehpaya bırakırken Bekir abinin gözleri kahvedeydi.
Miray'ın bizim yanımıza gelmesiyle bu sefer gözler Bekir abideydi. Bekir abi kahve fincanını tutup ağzına doğru götürünce bir saniye duraklamış ve derin bir nefes verip kahve fincanının hepsini kafasına dikmişti.
Bu Miray'ın babasını gayet keyiflendirirken Bekir abi kahve fincanını dudaklarından ayırmadan gözlerini Miray'a çevirmişti şaşkınlıkla.
Miray ise hafif bir tebessüm edip gözlerini ayaklarına indirmiş ve Bekir abiyi yaşadığı şok ile başbaşa bırakmıştı.1
"Sebebi ziyaretimiz mâlum." Duygu teyzenin konuşması ile Bekir abi fincanı yerine bırakıp Miray'ın babasına doğru döndü.
"Ben ilk biz evleniriz gibi bir vibe almıştım." Fısıldayarak dediğim şeye kızlar gülerken Miray hiç burada değil gibiydi.
Fiziken buradaydı ama aklı değildi.
Bekir abi hafif doğrulup dik bir şekilde durduğunda tekrar o tarafa dönmüştük. "Biliyorum sizin için de sürpriz oldu hatta fazla aceleci de geliyor olabilirim size." Boğazını temizleyip tekrar konuştu. "Fakat kızınız gönlümde yer edinmişken bekleyemedim. Affedin."
"Ben hiç bu konuda üzgün olduklarını düşünmüyorum açıkçası." Berra kulağıma fısıldayınca dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Estağfurullah oğlum. Seni çok severiz, biliyorsun." Bekir abi hafif bir tebessüm edip "Öyleyse buraya gelme sebebimiz de belli. Allah'ın emri ve peygamberin kavliyle Allah'ın size emanet ettiğini bana emanet etmenizi istiyorum. Kızınızı kendime değil ruhuma eş istiyorum inşaAllah." dedi.
Ben bile heyecanlanmışken Miray'ı düşünemiyordum şuan.
Çocukluk aşkı onu istemeye gelmişti.
"Oğlum ben seni severim dediğim gibi. Kızım benim değerlim ve ona hak ettiği değeri vereceğine şüphem de yok. Biz seni biliriz, tanırız. Fakat..."
Miray'ın babasının yani Adem abinin sözü yarıda kalıp Adem abi fincanından bir yudum kahve içerken dizi izler heyecanıyla ona odaklanmıştık tüm salon.
"Fakat ben bu konu hakkında sana söz veremem. Kızımın sözü üstüne söz söyleyemem bu konuda. Kızım kabul ederse ben zevkle bu işe onay veririm sadece." Bekir abi kafasını hafifçe gülümseyerek sallayınca Adem abi boğazını temizleyerek bize doğru döndü.
"Kızım." Miray kapı ağzında gözlerini kaldırıp babasına bakınca Bekir abi sakince bekliyordu.
Adem abi kızına güven verir gibi bakarak "Sen ne diyorsun bakalım? Var mı gönlün bu işte?" diyince Bekir abi gözlerini kapatmıştı. Miray bir süre sessizce beklediğinde herkes aşırı gerilse de hafifçe kafasını onay verir gibi sallayınca herkesin yüzüne bir gülümseme oturdu.
Bekir abinin gözlerini açıp Miray'a çevirmesine yeten bir kelime.
Yüzüne bakmaya kıyamayıp ellerine baktıran bir kelime.
"O zaman bizim de onayımız var bu işe oğlum. Allah utandırmasın."
Bekir abi gözlerini Miray'ın ellerinden ayırmadan "Amin." dediğinde Miray ona bakmıyordu bile.
Bekir abi ayağa kalkıp Adem abinin elini öpünce Miray da hareket etmesi gerektiğini anlamış gibi ilerleyip Duygu teyzenin elini öpmüştü.
Gülerek onları izlerken Bekir abinin elinde bir kutu ile Miray'a ilerlediğini gördüm. Miray gözlerini kutudan ayırmazken Bekir abi ayakta kutuyu açtı.
Çok güzel bir tek taş vardı kutunun içinde. Miray dudaklarını ıslatıp tek taşa bakarken Bekir abi gözlerini tek taşa indirdi.
"Sever misin bilemedim ama yakışacağından da hiç şüphe duymadım."
Miray gülerek kutunun içindeki yüzüğü alıp yüzük parmağına takarken "Sevdim." dedi.
"İnsan nasılsa sevgisi de öyledir. Bu nedenle, bir insanın nasıl olduğu konusunda en kesin belirtiyi sevgide bulabiliriz."
J.O.Y Gasset
Okur Yorumları | Yorum Ekle |