"Gelmiş seninki." Can'ın sesiyle kafamı gitardan kaldırıp kapıya döndüğümde kapıdan girip etrafı inceleyerek bakan kızı, pardon meleği, görünce kalbim beni öldürmeye ant içmiş gibi atmaya başlamıştı.
Onu her gördüğümde kalbim vücudumu terk etmek istiyor gibiydi.
"Ama yalnız gelmemiş." Can düşünceli bir ses tonu ile konuştuğunda arkasından girenleri anca fark edebilmiştim. Kızlar ve Bekir abi vardı. Bekir abi garsonlardan biri ile konuşurken Hasna'mın gözleri beni bulmuştu. Hafifçe gülümsediğinde o an sadece o vardı benim dünyamda.
Gülünce hafif kıvrılan dudak kenarları, gözlerinin kısılması, neşeli yüzü ve muazzam güzelliği...
Sadece ona bakarak yaşamak istiyordum.
Gözlerini benden geri çektiğinde yan kızlarla ilerledikleri masayı fark etmiştim. Bekir abinin daha yeni konuştuğu garson onları masaya götürmüştü. Bekir abi yanımıza doğru ilerlerken Can "Kızlar geliyor tamam da oğlum kızın abisini niye çağırıyorsun sen?" diye kısık sesle konuştuğunda gözlerimi kısıp kaşlarımı çatarak ona doğru baktım.
"Vallaha benim kızın abisi evinde. Senin kızın abisinin geleceğinden haberim yoktu." Gözleri şaşkınca beni bulduğunda sırıttım. "Selen'in de senin kız olduğundan haberimiz yoktu."
Can şaşkınca baktıktan sonra öksürmeye başlayınca bu hâline kahkaha atmıştım.
Can bize asla bazı şeyleri çaktırmazdı. Kaşla göz arasında Selen'le nasıl yakınlaştığı gibi.
Emir ilk söylediğinde onun abartmasıdır demiştim tâ ki Can'ın Selen'e bakışlarını görene kadar. Selen yanımızdayken o saçmalıklarını yapmıyordu ve kimse ona bakmıyorken Selen'e bakıyordu. Tabiri caizse gözleri bile parlıyordu.
Bu yüzden çok şaşırmıştım. Can'ın bir kızla konuşmasını bırak bir kıza öyle baktığını bile ne görmüştüm ne hayal etmiştim.
Bu yüzden sigarasına mola vermişti demek. Bırakmaya çalışma sebebini bulmuştu.
"Kardeşim iyi misin?" Bekir abi Can'ın sırtına vururken bu durum daha da komik gelmişti bana.
Neden öksürdüğünü bilsen de acaba böyle yapar mıydın be abi?
"Ay iyiyim abi. Bir an gıcık felan tuttu herhalde." Kesin öyle olmuştur.
"Anladım. Dikkat et yine de." Can kafasını sallarken gözlerim kızların olduğu masaya gitti. Selen Can'a kaçamak bakışlar atıyordu.
Ben bu herifle çifte düğün yapmayı kabul etmiyorum.
Ben artık düğün yapmak istiyorum.
İç çekerek kafamı salladığımda Bekir abinin "Güzelmiş mekan." demesi ile kafamı kaldırdım. "Öyle abi. Demiştim sana zaten. Sakin bir yer."
Bekir abinin evimde sığınmacı gibi durduğum için ona yakında taşınacağımı söylediğimde iş yerini anlatmıştım.
O ise bana itinayla ne kadar salak olduğumu salak olduğumu söylemeden nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde anlattı. Çok felsefe ile iman dolu bir konuşmaydı ama yani ben içindeki geri zekalı mısın sorusunu anlamıştım.
"Şu geçen 'abi gidip isteyelim' diye tutturman sonuç vermemiş gibi." Bekir abinin lafı ile iç çektim. "İkna edebilsem bir."
Bu kızın inadını ben başka bir yerde görmedim arkadaşım ya. Bu nasıl inattır bir bilsem?
"Sonuçlar açıklanıyormuş yarın." Bekir abiye gülerek dönüp "Abi her gün yarın açıklanıyor diyorlar. Ben umudu kestim sende inanma." dediğimde yüzünde düşünceli bir ifade vardı. "Miray kafayı yemiştir o zaman." Mırıldanmasına içten gülsem de duymamışım gibi yaptım.
Benimki yedi vallaha abi ama seninkini bilemiyorum şuan.
"Bu arada abi nişan ne zaman ya?" Bekir abi hafif gülümseyerek "Bir bismillah kardeşim." dedi.
Acaba ben istedikten hemen sonra hoca mı çağırsam direkt nikahı da aradan çıkaralım ya öyle nişan kına felan çok uzar bu.1
Biri omzuma dokununca dağılan dikkatimi toplayarak arkaya döndüm. Ferit hafif eğilip kulağıma "Abi şarkıya başlayabilirmişsin." dediğinde kafamı sallamam ile geri gitti.
Ferit ile burada çalışırken tanışmıştık. O da 12 oluyormuş bu sene.
Önüme döndüğümde Bekir abinin çoktan diğerlerinin yanına gittiğini gördüm. Can korkusundan ağzını açmayı bırak kafasını kaldıramıyordu.
Aşırı saçma ama şu hâli aşırı keyif vericiydi.
Gitarı kucağıma alıp sandalyeye yerleştikten sonra mikrofonu kendime göre ayarlamam ile kafamı kaldırıp az uzakta olan masaya baktım. Gözlerimiz kesişmişti.
Şunun her seferinde kalbimi yerinden oynatması diye bir gerçek vardı. O gözlere bakarak ömrümü çürütmek isterdim.
Gitara hafif dokunuşlar yaparak melodiyi oluşturduğumda gözlerinde yaramaz bir neşe oluşmuştu. Ona doğru gülümsediğimde şuan sadece ikimiz şarkıyı sözleri olmasa bile duyuyorduk. Biliyordum.
Kalbimize kazınmıştı birbirimizi düşünerek dinlediğimiz cümleler. Sözlere gerek bile yoktu. Gözlerimizdeki duygular bunun kanıtıydı
"Yalnız kalsam, hiç konuşmasam..."
Yüzünde buruk bir gülümseme gördüğümde gözlerimi ondan çekmemek hiç zor değildi.
Zaman durmuş da tek o varmış gibiydi.
"Kendi dünyamda seni bulsam..."
Benim dünyam zaten o olmuştu çoktan.
"Sorsalar bana: Bunca zaman neredeydin? Söylesem sana, tozlu sayfalı kayıp rüyamı."
Gitarın tellerine biraz daha baskı uyguladım. Gözlerimiz birbirinden bir saniye bile ayrılmadı. Belki ikimiz de birbirimizin gözlerine baktığımızın bile farkında değildik artık.
"Hissizleştim. Güçsüzleştim. Çıkamadım karşına kendimle yüzleştim."
Defalarca denemiştim. Onun karşısına çıkmayı... Defalarca yapamadım.
"Bunu ben seçtim, bu yoldan çok geçtim. Özledim ama yazamadım ben çok ezikleştim. Kalpsizleştim. Bunu ben seçtim. Rezilleştim. Çıkamadım karşına kendimle yüzleştim."
Ne olursa olsun şuan karşımdaydı. Buradaydı, benin için.
Belki de varlığı da benim içindi. Belki çoktan yazmıştı zaten Allah onu bana.
Sözler dilimden kendiliğinden çıkarken nerede olduğumu bile unutmuş gibiydim. Tek derdim oydu. Tek derdim gözlerinde gördüğüm minik yıldızlardı.
"Kaybetsem bile her şeyi ben vazgeçmem."
Her şeyimi kaybetmemiş miydim zaten çoktan?
Her şeyimi yitirirken bulmamış mıydım onu?
Yüzünde hafif bir tebessüm varken dudaklarını araladı. Aynı anda hareket eden dudaklarımızda tek bir cümle yer edinmişti.
"Bulurum seni yine ben asla pes etmem."
...
"Kızlar nasıl eve gidecek abi?" Can Bekir abiye en masum gülümsemesini sergilerken biz kaşlarımız çatık onu izliyorduk.
Bir işler çevirdiği nasıl da her hâlinden belli canım arkadaşım benim.
"Ben getirdim ben götürürüm. Niye ki?" Kardeşin elden gidiyor abi ne niyesi?
"Yok abi yani sen şimdi yeni sözlendin ya?" Bekir abinin sert yüzü yumuşarken hafif bir tebessüm görür gibi olmuştum. "Evet?"
Ah be abi. Aşk illeti hepimizi vurdu be abi. Kaçılmıyor şu meletten be abi.
Ben niye kendi kendime konuşuyorum ya?
"Yani sen sözlünle beraber gidersin belki konuşacaklarınız vardır diye şey ettim ben. Biz zaten size uğrayacaktık o yüzden kızlara biz göz kulak olurduk diyecektim." Tek nefeste konuşması ile gözlerim Emir'i bulduğunda bıyık altından güldüğünğ fark ettim.
Bekir abinin tek kaşı havaya kalkmıştı. "Kızlara siz niye göz kulak olacakmışsınız?" Çok doğru nokta abi.
"Şey yüzünden abi ya." Can tatlı tatlı gülümserken aklına bir şey gelmiş gibi bana dönmesi ile gözleri parladı. "Bizim Levendo ile yengem konuşsun diye. Biz de yanlarında iki erkek olursak Hasna yenge ablam rahatsız olur. Abi bir de aramızda kalsın ben biraz yengeden tırsmıyor da değilim. Kızlar da olursa herkes rahat olur hem siz de konuşacaklarınız varsa konuşursunuz demiştim ben."
"Oğlum Hasna'dan korkulur mu lan? Gül gibi kız. Minnoş bir şey kime ne zararı olacak sanki?" Can bana saçmalamışım gibi bakarken "Bu çocuk aşkından kör oldu dedim de kimse inanmadı bana. Nasıl minnoş oğlum? Kız deccal gibi bakıyor yemin ederim korkunç." demesi ile ayağına tekme attım.
Sahte bir şekilde ayağını tutarken "Yuh ayı. Aman laf etmedim yenge hanım ablaya ya!" demesi ile Bekir abi yumuşayarak gülümsemişti.
"İyi tamam o zaman. Geç kalmayın ama." Can düzelip efendi tavırlarına tekrar dönerken "Tabiki abi." diyerek kafasını salladı.
"Tamam biz Miray ile geçeriz önden." Can sakince kafasını sallayıp onaylarken Bekir abi kapıdan çıkan kızlara doğru dönüp Selen'e baktı. Yarım bir gülümseme ile kızlara doğru ilerledikten sonra Emir'in sesi ile tekrar onlara doğru döndüm. "Oğlum madem ayak üstü bu kadar bahane uydurabiliyorsun niye anneme gelince ben bilmiyorum diyip duruyorsun lan?"
"Annene açıklama yap sende." Can masum masum gülerken Emir kahkaha atmıştı. "Bir bize şeytan kesiliyor herif ya."
Can'a göz kırparken "Hayırdır ne konuşuyoruz biz Hasna ile?" dediğimde imâmı anlamamış gibi yaptı. "Kötü mü abi ya? Sen Hasna yenge ile konuşursun, şu umutsuz aşık da Berra yenge ile konuşur dedim."
"He kesin o yüzden." Emir ile aynı anda dediğimiz şey ile Can omuzlarını kaldırıp indirdi. "Tövbe haşa ama sende biriyle konuşmak istemiş olabilir misin?" Emir'e dönen Can bir şey diyemeden kızların yanımıza gelmesi ile gözünü o tarafa çevirdi. Gözleri Selen'i bulduğu an "Belki." dedi sadece.
Emir ile gülümserken canımın içinden gelen bir ses ile gözlerim dünya güzeli bir kıza döndü.
"Birlikte gidecekmişiz." Utanmış gözlerle başka yerlere bakmaya çalışmasına için giderek izledim. "Öyleymiş."
Bekir abi ile Miray çoktan gitmişlerdi ve biz fark etmemiştik bile.
Kızlar kafasını sallarken Hasna'ma doğru dönüp "Biz önden gitsek?" dedim. Gözlerini kaldırıp kızlara sonra da bana baktıktan sonra yola doğru yürümesi ile zafer kazanmış gibi peşinden gittim.
"İçim gidiyor." Yeterli mesafeye ulaşır ulaşmaz dediğim şey ile kafasını kaldırıp bana baktı. "Ne?"
"Sana. İçim gidiyor sana." Susup yürürken utandığını bakmadan bile anlıyordum. "Zaten benim içim benden hep sana gidiyor. Canımın da kalbimin de ruhumun da içi tek sensin."
Tek onun söylediği bu isim benim delicesine hoşuma gidiyordu. Tek onun ağzına yakışıyordu.
"Kalbimin ezanı?" Kıkırdadığını duyunca gözlerimi gök yüzüne çevirdim. "Ben şiir hiç sevmem biliyor musun? Sen seversin ama."
Sustuğunda devam etmemi beklediğini anlamıştım. "Sen seviyorsun diye bakındım biraz. Ben hangi şiiri okursam okuyayım gözlerimin önünde tek sen vardın. Binlerce şair sanki seni görmüş de seni yazmış."
Gözlerim parlayan bir yıldıza takıldı.
"Sonra Asude şiir okuduğumu görüp yanıma geldi. Ona şiir nasıl yazılır diye sorduğumda bir şairin ne dediğini söyledi bana." Gözlerimi ona çevirdiğimde buğulu gözlerinin bana baktığını fark ettim.
Masum çıkan sesinin tonuna bile aşık ediyorsun be kızım.
"Sen kendine aynadan bakarken şiir yazabilir misin?"
Kafasını hayır anlamında salladığında "Ama ben sana bakarak yazabiliyorum. Şiir senin bendeki farkındır." demem ile gözleri gözlerimin içine baktı. Burnundaki kızarıklık yanaklarına da uğramıştı.
"O zaman anladım ki Hasna: Her şiirin bendeki anlamı sendin. Onlar seni değil aşık oldukları kadının kendilerinde gördükleri hâlini yazdı. Benim şiirdeki farkım da sensin. O yüzden her şiir senin suretinde çıktı karşıma."
Hasna'nın duraksaması ile bende adımlarımı durdurdum. "Kendime engel olmayı denedim." Ne demek istediğini anlar gibi ona baktığımda gözlerini gözlerimden ellerine indirmişti. Bilekliği ile uğraşıyordu.
"İzin vermiyorsun bana."
"Ben-" Bir adım yaklaşması ile gözleri tekrar bana çıktı. "Zor olacak. Çok zor olacak." Kafam karışık bir şekilde ona bakarken tüm güzelliği ile bir gülümseme yayıldı yüzünde.
"Ne kadar zor olursa olsun artık olsun ama. Hem bulurum ben seni yine asla pes etmem." Şarkıya dem vurduğunda kendi kendine gülmüştü.
Anlamadığımı fark ettiğinde gülümseyerek son kez cümle kurdu. Kalbimi yerinden çıkara çıkara gülümseyerek söyledi cümlelerini.
"Beşiktaşın maçı var yarın. Bize gel izlemek için. Sonra da abimle konuş. Ben artık senden uzak durmak istemiyorum."2
"Hissedince sana vurulduğumu,
Anladım ne kadar yorulduğumu."
Sabahattin Ali
Okur Yorumları | Yorum Ekle |