
Desteklerinizi esirgemezseniz çok mutlu olurum. Yorum okumayı ve cevaplamayı çok severim o yüzden her satırda yorum olursa sonraki bölümleri yazma motivasyonum çoook olur. Seviyorum sizi 💗
Ve ufacık bi not, bu kitap süresince Kerem Aktürkoğlu bu takımda olacak kendisini hiç bir yere transfer etmiyorum. O hala bizimdir. Ve gerçek karakterler olduğu kadar gerçek dışı karakterler de ekleyebilirim takıma haberiniz olaaaaaa
-------------
Saat sabahın dokuzu...
Florya Metin Oktay Tesisleri, çiğ taneleriyle parlayan çimlerin üzerinde sessizce uyanıyordu. Gökyüzü griye çalan puslu bir maviye bürünmüştü. İstanbul'un aralık ayı soğuğu, havada kırılgan bir keskinlikle dolanırken Aden, kulüp binasının girişine doğru ilerliyordu. Elinde küçük siyah bir ajanda, omzunda sade bir çanta, yüzünde derin ama kontrollü bir heyecan...
Kapıdan içeri adım attığında karşılama sekreterinin yüzü, resmi bir gülümsemeyle açıldı.
“Hoş geldiniz. Siz Aden Hanım olmalısınız?”
Başını hafifçe salladı. “Evet. Yüksek lisans stajım için gelmiştim.”
“Dursun Bey sizi yukarıda bekliyor. Sol taraftan, ikinci kat, 204 numara.”
Aden teşekkür edip merdivenlere yöneldi. Bu kulüpteki ilk günüydü ama daha önce defalarca hayal etmişti. Antrenman videolarında gözlemlediği oyuncularla gerçek bir mesafe içinde olacağını, belki soyunma odasının dışında onları bekleyeceğini, duygularını çözümlerken satır aralarında sessizlikleri dinleyeceğini... Hayal ve gerçek arasındaki o ince çizgi, ayakkabılarının salon zeminiyle temas ettiği o an biraz daha netleşti.
Kulüp başkanı Dursun Bey'in odası, sade ama düzenliydi. Kısa boylu, kır saçlı, otoritesi belli bir adamdı ama ses tonunda yumuşak bir sabır vardı.
“Hoş geldin Aden. Dosyanı inceledik. Akademik anlamda gayet güçlü görünüyorsun.”
Teşekkür etti sessizce. İçsel kaygılarını kontrol altında tutarak.
“Bu sezon ilk kez psikolojik danışmanlığı sistemli bir şekilde yapılandırmak istiyoruz. Özellikle genç oyuncuların mental takibi bizim için çok önemli. Seninle çalışacak altı oyuncu belirledik. Ayrıca antrenmanlarda, maç günlerinde ve günlük aktivitelerde onların takım içi gözlemlerini yapmanı da bekliyoruz. Her futbolcuyla haftada bir seans olacak. Haftalık planlamayı birlikte yaparız.”
Aden başını salladı. Bu cümlelerin her biri, zihninde yıllardır ördüğü hayalin adım adım gerçeğe dönüşmesi gibiydi.
“Bugün seans olmayacak. Bugün sadece gözlem yap, takımla tanış. On beş dakika sonra antrenman başlıyor. Teknik ekip seni sahaya çıkaracak.”
Saha, dev bir organizmanın kalbi gibiydi. Bir yanda fizyoterapistler, bir yanda yardımcı antrenörler, diğer yandaysa sahanın son hazırlıklarını yapan ekipler. Herkes işini en iyi şekilde yapmak için uğraşıyordu. Aden ise, kenarda duruyor ve kendini görünmez kılmaya çalışıyordu. Çünkü gözlemci, görünür olmamalıydı.
Oyuncular sahaya çıktığında ilk dikkati çeken, gruplar halinde gelmeleri oldu. Aden'in gözleri yüz ifadelerinde, yürüyüş biçimlerinde, aralarındaki mesafelerdeydi. Sosyal dinamikleri çözmek için ipuçları arıyordu. İlk dikkatini çeken grup, kahkahalarla şakalaşan Barış Alper, Kerem, Yunus, Mertens, Abdülkerim ve Berkan oldu. Birbirlerine laf atıyor, gülüyorlardı. Berkan’ın tok sesi sahada yankılanıyordu. Karakter olarak dışa dönük, enerjik bir iletişim kuruyorlardı. Bu grup yüksek sosyalliğin merkezindeydi.
Biraz geride, sessizce ısınma hareketlerine başlayan iki oyuncu vardı: Kaan Ayhan ve Roland Sallai. Aralarında kısa cümlelerle iletişim kuruyor, sessizliği bozmuyorlardı. Aden bu ikilinin kendi içlerinde bir sessiz uyumla hareket ettiklerini fark etti. Muhtemelen duygularını dışa vurmaktan çok beden diliyle anlatan oyunculardı.
Ardından diğer futbolcular da grup grup sahada yerini aldı. Ama bir kişi eksikti.
Ve sonra… Aden’in gözleri onunla kesişti.
Yemekhaneden sahaya açılan kapıdan en son o kişi girdi. Merdivenlerden inip saha kenarında ayakkabısının bağcığını bağlamaya başladı. Eren Elmalı... Sol bek. Diğerlerinden biraz daha sessiz, ama daha odaklı. Yüzü donuktu ama gözlerinde saklı bir yorgunluk vardı. Aden, bu yorgunluğun sadece fiziksel olmadığı hissine kapıldı. Eren’in yanında kimse yoktu. Şakalaşan gruba da, sessiz ikiliye de diğer gruplara da dahil değildi. O, saha içiyle saha dışı arasında askıda bir yerde gibiydi. Aden gözlerini onun üzerinden çekti. Çok uzun süre bakmak istemedi. Onu bakışlarıyla rahatsız etmemeliydi ama… içinden bir ses, bu oyuncunun izlenmesi gerektiğini söylüyordu.
Antrenman boyunca Aden notlar aldı. Teknik direktör, yardımcılar, futbolcular ve kondisyoner... Hepsiyle kısa kısa tanıştı. Antrenman sonrası tesisin yemekhanesinde oyuncularla aynı masada oturmadı ama yakındaydı. Kulüp onu takıma yavaş yavaş dahil etmeyi planlıyordu. Ve o da geri planda kalıp gözlem yapmaktan memnundu.
Yemek sırasında Barış Alper, arkasına dönüp ona seslendi.
“Hocam siz de çok ciddi bakıyorsunuz ha, her şeyi not alıyorsunuz fark ettik. Başımız belada mı?”
Aden kısa bir tebessümle yanıtladı. “Kusura bakmayın ilk günden biraz rahatsız edici başladım. Ama söz bir dahakine not almadan haber vereceğim size.”
Kahkahalar yükseldi. Barış ve Kerem’in sesi tüm yemekhaneye yayıldı. Aden, soğuk mesafe çizgisini ilk kez az da olsa esnetti.
Tam o sırada, Aden’in gözleri yeniden Eren’e kaydı. Onların masasına oturmuştu ve yemeğini sessizce yiyordu. Masadaki tek sessizlik oydu. Kafasını hiç kaldırmadan, sessizce çatalını tabağına vuruyor, sonra çiğniyor, sonra baştan yine aynısını yapmaya devam ediyordu.
“Rutine tutunma davranışı,” diye düşündü Aden. “Bir tür içten gelen korunma refleksi.”
Günün sonunda kulüp görevlilerinden biri, Aden’e kulüp içindeki odasını gösterdi. Küçük ama tatlı bir ofisti. Masasına bir not defteri ve takvim koyup arkadaki raflara da birkaç psikoloji kitabı yerleştirdi. Duvara astığı ilk şey, diploması oldu. Ardından yüksek lisans mezuniyet tezinin konusunun yazdığı kağıdı da masanın en üst çekmecesine koyup şöyle bir baktı.
“Takım İçi Etkileşimlerin Bireysel Performansa Psikolojik Etkisi”
Aynı anda hem umutluydu hem de baskı altındaydı. Bu ofiste yapılacak her gözlem, her seans, onu sadece bir psikolog değil belki biraz da bir insan olarak büyütecekti. Bu yolculuk onun için bir sürü sürprize ev sahipliği yapacaktı ama daha bunu bilmiyordu.
Dosyasına ilk gözlem notlarını düştü:
“Eren Elmalı: Dıştan durağan, içeride kırılgan."
---------
Hellooooo ilk bölüm nasıldı?
İstek, öneri ya da şikayetiniz var mı?
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın 💗
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |