7. Bölüm

Bölüm 6 - Maç Günü

h.
ufaktozbulutu

Hellooo

Şimdi diyeceksiniz ki aloo bölüm niye geç kaldı? Şöyle ki arkadaşlar final haftam başladı ders çalışıyorum bi de dün akşam şampiyonluk kutlamasına çıkınca birazcık unuttum. Bölüme minik eklemeler yapıp hemen getirdim işte karşınızdaaa

Bu bölüm sınırımız 30 yorum öpüldünüzzzzz

--------

Sabah saat dokuz... Aden evinin salonundaki camın önünde kahvesini yudumluyordu. Bugün maç günü olduğu için 11 gibi tesiste olması yeterliydi. O da hazır uyanmışken biraz kendine vakit ayırıyordu.

İlk kez tribünden izlemeyecekti takımı. Ama bu kez durum farklıydı. Bu kez, orada sadece izlemek için değil oyuncularını değerlendirmek içinde oradaydı. O bugün bir kulüp çalışanı olarak orada olacaktı.

Gardırobunun önünde biraz oyalandı. Pembe, kalın bir boğazlı kazak, altına da açık mavi bir kot pantolon ve üstüne de bej bir kaban alacaktı. Havalı görünme derdi yoktu, sade olmalıydı. Saçlarını topladı. Hafif bir parfüm sıktı. Makyajını bitirip çantasını da alarak odadan çıktı.

Yağmur koltukta yayılmış televizyon izliyordu. Kapı kapanma sesini duyunca arkasını dönüp Aden'e baktı.

“Sen bugün birini mi görmeye gidiyorsun yoksa maç mı izlemeye, bu ne güzellik ayol?”

Aden koltuğa yaklaşıp yağmurun kafasına hafifçe vurarak cevapladı. “Maça gidiyorum diye seni kandırıp 20 tane erkekle buluşmaya gidiyorum canım istersen sende gel.”

“Bu ne tatlı tripli cevap ya... Yerim seni. Neyse. Kolay gelsin sana, ben tez yazmaya gömülüyorum canım. Bugün çalışkan bir kız olmaya karar verdim.”

Aden öpücük atıp, çantasını aldı. “Sana da kolay gelsin bebeğim. Ben bugün geç dönerim o yüzden sen yemeğini ye.”

“Tamamdır. O yakışıklı beyefendilere söyle kazanmadan gelmesinler.”

---

Stad oldukça kalabalıktı. Tribünler coşkulu, atmosfer göz kamaştırıcıydı. Aden, tribünde kulüp tarafından ayrılan özel bölümdeydi. Basın alanının hemen alt kısmında bulunan teknik gözlemci alanındaydı. Buraya daha önce çok kez gelmişti ama ilk kez bu takımın bir parçası olarak buradaydı ve içi içine sığmıyordu.

Gözleri ilk olarak sahanın zeminine, sonra yedek kulübesine takıldı. Oyuncular henüz sahaya çıkmamışlardı.

Birkaç dakika sonra sporcular ısınmak için sahaya çıkmaya başladılar. Eren, Barış, Kerem, Yunus, Berkan... Her biri kendi ritminde ama uyum içinde ısınma koşularını yapıyorlardı. Takım genel anlamda sakindi. Belli ki maça konsantre olmuş ve kazanma psikolojisiyle sahaya çıkıyorlardı.

Oyuncular, ısınmaları bittikten sonra hazırlanmak için soyunma odalarına döndüler. Formalarını giyip sahaya tekrar çıktılar ve ardından hakemin düdüğü duyuldu, başlama vuruşuyla maç başladı.

Dakika 12... Sara'dan Barış’a, oradan Eren’e pas... Eren topu sakladı, çevirdi ve Osimhen'e verdi. Basit ama temiz bir orta atmıştı. Osimhen'in beklemeden yaptığı vuruş kaleye az farkla dışarı çıktı.

Dakika 29... Sánchez'in uzun pası Mertens ile buluştu. Mertens karşısındaki iki rakip oyuncuyu sırayla geçerek onun yarattığı boşluğu kullanıp çizgiye inen Eren'i gördü ve ortayı açtı, Eren top kendisine geldiğinde onu göğsüyle indirdi ve açıyı yakaladığı gibi vurdu. Kalecinin yetişememesiyle top ağları havalandırdı.

Tüm stad "Gol" bağırışlarıyla ayağa kalktı. Aden dâhil herkes Eren'i alkışladı. Ama onun alkışı başkaydı. Gözleri Eren’deydi... O şutu verirken yüzündeki rahatlık, içinden geçen o karar ânı... Bu gerçek Eren'in ortaya çıkışıydı.

İlk yarı bittiğinde Aden not aldı:

“Pas: sadece bir futbol terimi değil aynı zamanda birine güvenmektir.”

İkinci yarı, ilk yarıya göre daha sert başladı. Rakip baskıyı artırdı. 72. Dakikada Eren'e oldukça sert bir faul yapıldı ve yere düştü ama anında ayağa kalkıp topu kovalamaya devam etti. Top onun müdahalesiyle taca çıkınca yakınında bulunan Abdülkerim gelip sırtına vurdu.

88. Dakikaya kadar skor 4-0 olmuştu. Golleri Eren, Osimhen, Kerem ve Torreira atmıştı. Maç bu gollerle son buldu. Aden ayağa kalktı. Gururlu bir anne edasıyla danışanlarına baktı. Kısa sürede hepsiyle arasında çok özel bir bağ oluşmuştu.

Maç sonrası görevli kimlik kartını güvenlik görevlisine gösterip tribünden saha kenarına indi. Takımın arkasından koridorda ilerledi. Soyunma odalarının olduğu koridora girmeden yol ayrımında bekledi. Üstünü değiştirip çıkan herkesi teker teker tebrik etti. Berkan onun tebrik etmesini beklemeden gülerek Aden'e sarıldı. Aden çok kısa bir süre şaşkınca kalsa da o da Berkan'a karşılık verdi. Ayrıldıklarında Berkan el sallayarak uzaklaştı.

Soyunma odasından en son Yunus, Kerem, Barış ve Eren çıktı. Kerem ve Yunus koşarak Aden'in birer elini tutup kendileriyle birlikte zıplamaya zorladılar. Barış'ta onlara katılmak için elindeki çantasını Eren'in eline tutuşturdu. "Bensiz sevinemezsiniz!" Yunus ve Kerem'i iki yana ittirip ortalarına girdi ve kollarını ikisininde omzuna atıp o da zıplamaya başladı. Aden yorulduğunu söyleyip aralarından çıkmak istese de kollarına yapışmış bu üç çocuk adam izin vermiyordu.

O sırada Eren de elindeki çantayı yere bırakmış telefonunu onlara çevirmişti. Gülerek videolarını çekiyordu. Aden'in can çekişen ifadesi galerisinde hoş bir anı olarak kalacaktı. Aden sonunda "Ay biraz daha bırakmazsanız vallahi bayılacağım bakın. Aha şuraya bayılıyorum." Diyince erkekler zıplamayı bırakıp Aden'den birkaç adım uzaklaştılar. Aden yorgunlukla kendini yere bıraktı. En son çocukken bu kadar zıplamıştı ve bacakları onu taşımıyordu artık. Erkekler, yerde olan çantalarını alıp Aden'in başına tekrar dikildiler. Gitmek için kalkmasını bekliyorlardı. "Bacaklarım tutmuyor siz gidin beni yarın buradan alırsınız." Dedi Aden.

Barış elini uzatıp "Sarı saçlı bir prense ihtiyaç varsa atımı alıp geleyim." Dedi gülerek.

Aden tam onun elini tutup kalkacakken Barış'ın eline bir çanta bırakıldı ve yanından bir el daha uzatıldı. "Senden olsa olsa Rizeli çay prensi olur kardeşim benim." Aden elin sahibine baktığında şaşırdı. Eren, kendisine yardım etmek için elini uzatmıştı. Aden biraz gerilerek Eren'in elini tuttu ve ayağa kalktı. Aden, Eren'in elini tuttuğunda birbirlerinden habersiz ikisinde içinde garip bir his -elektrik- oluşmuştu. Ayağa kalktığı gibi Aden hemen teşekkür edip elini çekti. Bu his onu korkutmuştu. Eren ise teşekkürüne sadece gülümsemekle yetinip çantasını Barış'tan aldı.

Hep birlikte çıkışa doğru yürümeye başladılar. Ancak basın mensuplarının olduğu koridorun girişinden hemen önce Aden onlarla vedalaşıp önden çıktı. Yanlış bir görüntü olmasını ve oyuncuların hiçbirinin onun yüzünden magazine düşmesini istemiyordu. Koridordan hızlıca geçip otoparka indi. Arabasını çalıştırmadan hemen önce bir süredir bakmayı unuttuğu telefonuna baktı. Bir mesaj vardı.

Eren:

“Bugün iyi oynadım, değil mi?”

Aden baktı. Gülümsedi.

Aden:

“Bugün sen, sadece iyi oynayan biri değildin. Aynı zamanda iyi bir takım arkadaşı da oldun.”

Cevap gelmedi ama o mesaj zaten yeterince şey ifade ediyordu. Ve mesajı okuyunca Eren'in de gülümsediğini bilecek kadar onu tanımıştı.

---------

Nasılsınız?

Bölüm nasıldı?

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn 💗💗

Bölüm : 20.05.2025 01:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...