8. Bölüm

Bölüm 7 - Kahve Date

h.
ufaktozbulutu

Helloooo ben geldim

LÜTFEN YORUM YAPIN VALLA AĞLARIM

Bölüm sınırımız yine 30 yorum geçildiği zaman yeni bölüm gelecek öpüldünüzzzz

----

Sabahın erken saatlerinde Florya’nın ayazı, Aden’in yanaklarını hafifçe kızartmıştı. Aden rutinine devam ediyordu. Elinde sıcak kahvesiyle saha kenarına yürürken gökyüzü soluk bir maviye bürünmüş, rüzgâr yer yer antrenman alanının çimlerine dokunup geri çekiliyordu. Bugün gözlem için gelmişti, evet. Ama kalbinin derinlerinde, sıradan bir antrenmandan fazlasını bekliyordu sanki.

 

İlk gelenlerden biri Eren oldu. Bugün hem erken uyanmış hemde enerjik hissediyordu kendini. Aden onu gördüğü gibi fark etti bu detayı. Sahaya çıkar çıkmaz Kerem’e takıldı, Yunus’la kısa bir pas çalışması yaptı. Gülüyordu. Bugün Eren’in içinde sıkışıp kalan sessizlik, biraz çözülmüş gibiydi.

 

Kerem, Yunus ve Barış antrenman öncesi Aden’in yanına uğradılar. Kerem ellerini cebine sokmuştu, burnunu çekerek yaklaştı.

 

“Bugün çok ciddi görünüyorsun Aden,” dedi, ismini ilk kez bu kadar rahat kullandığını fark ederek.

 

Yunus hemen atladı: “Aden mi? Adenişko demiyor muydun sen ondan bahsederken?”

 

Aden kaşlarını kaldırdı. “Adenişko mu? Gerçekten mi?”

 

Barış güldü. “Yemin ederim, bir gün bu ekip seni yüksek lisanstan mezun olurken ‘Adenişkom’ diye bağıra bağıra çağıracak ve rezil olacaksın herkese.”

 

“İzin verin de o zamana kadar bir havam olsun azıcık.” dedi Aden ama gülüyordu. Samimiyet onu rahatsız etmiyordu, aksine iyi geliyordu.

 

Kerem bir anda ciddileşti. “Bu arada antrenmandan sonra sahile iniyoruz ve kahve date yapıyoruz. Geliyorsun.”

 

“Ben?”

 

“Yok babaannem. Tabii ki sen. İtiraz yok, yoksa seni şikayet ederiz.”

 

Yunus kolunu Aden’in omzuna attı ama hemen geri çekildi. “Tuğçe’nin bana bakışı gözümde canlandı, temasımı sonlandırıyorum.”

 

Aden gülerek başını salladı. “Tamam, gelirim. Ama sonra biriniz bile bana ‘neden geldin’ diye trip atmasın.”

 

Barış: “Ne tribi ya? Sana trip atanın kalbi kurusun.”

 

---

 

Antrenman boyunca Aden sadece gözlem yapmadı, zaman zaman çocuk gibi güldü. Kerem, topu kaçırdığında vurulmuş gibi kendini yere atıyordu ve Yunus yanına eğilip ağlıyor gibi davranıyordu. Kendilerince bir dram sahnesi canlandırıyorlardı. Barış ve Eren ise durmadan birbirlerine çelme takmaya çalışıyorlardı. Takımda bir kolej havası vardı. Okan hoca önceki gün alınan çok gollü galibiyetin ödülü olarak takımın bu eğlenen havada antrenman yapmasını sorun etmiyor ve o da onlara katılıyordu. Antrenman boyunca Eren, Aden’e ara ara bakıyor, ama her seferinde çabucak gözlerini kaçırıyordu.

 

Antrenman sonrası ekip sahile doğru yol aldı. Deniz kenarında oldukça şatafatlı bir kafeye oturdular. Kışın ortasında olmaları sebebiyle terasta olan bütün masalar boştu. Kerem ve Eren içeriden siparişleri alırken Barış ve Yunus soğuğu umursamadan terastaki masalardan birine oturdular. Aden, kabanını iyice örtmüştü ama denizden gelen soğuk hafif ürperticiydi. Eren ve Kerem ellerindeki dumanı tüten kahveleri masaya koyup sandalyelerine yerleştiler. Aden kahveyi çok sıcak içemediği için biraz soğumasını beklerken her ani rüzgarda ufakta olsa titriyordu. Bunu farkeden Eren, sessizce montunu çıkarıp Aden’in omzuna koydu. Aden gözlerini ona çevirdi.

 

“Teşekkür ederim ama üşümüyorum ben. Hem hava çok soğuk sadece içindeki gömlekle durursan hasta olursun.”

 

Eren sadece omzunu silkti. “İçeriden battaniye isterim ben. Sen dert etme.”

 

Aden sessizce gülümsedi. İçinde ilk defa kalbinin ritmini ciddi bir şekilde değiştiren bir şeyler hissetti.

 

Kerem birden elindeki telefonu masaya koydu. “Ben evleniyorum galiba.”

 

Barış kaşlarını kaldırdı. “Bizim niye haberimiz yok lan?”

 

“Annem bir kız bulmuş. Çocuk gelişimci, sakin, düzgün, sabırlı bir kızmış."

 

Yunus: “Kanka senin psikoloğa ihtiyacın var, çocuk gelişimciden önce.”

 

"Aden ne güne duruyor ayol. Psikologum yanımda işte."

 

Eren lafa dâhil oldu. “O zaman bu yaz bi horonumuz var.”

 

Herkes kahkahayı bastı. Kerem güldü ama aynı anda suratını astı. “Ben burada dert yanıyorum siz dalga geçiyorsunuz. Ruhsal çöküşümden sorumlusunuz artık. Adenişkom, canım psikologum aha bunlar yüzünden böyle oldum ben bak.” dedi tek tek Yunus, Barış ve Eren'i göstererek.

 

Aden, gülüp sesini çocuklaştırarak konuştu. "Oyy, tamam merak etme sen, ben hepsini defterime yazacağım dönünce. Görecek onlar."

 

Yunus birden aydınlanma yaşamış gibi Eren’e döndü. “Bu arada herkesin aşk hayatını biliyoruz da sende neler var, neler yok kardeşim?”

 

Eren omuz silkti. “Valla hiçbir şey yok. Sadece sahibinden hiç kullanılmamış sıfır bi kalp var.”

 

Yunus bu sefer de Aden'e sordu. "Kız sende de mi kimse yok?"

 

Aden evet der gibi başını salladı. “Besbekar bir insanım.” gülerek devam etti. "En son fazla soğuk olduğum ve kalbimin taştan olabileceği söyleniyordu."

 

Barış gözlerini belertti. “Sana soğuk diyen en son kişi buz patencisiydi galiba. Soğuktan beyni uyuşmuş olabilir.”

 

O sırada Kerem ortamdan soyutlanmış masadaki şeker paketlerinden kule yaparken Eren eliyle Aden’in kahvesini gösterdi. “Kahven buz gibi olmuştur. Değiştirelim mi? Ama zaten sen üşürken bile bir şey demiyorsun, kahveyi söylemen mucize olurdu.”

 

Aden ona bakarak başını salladı. “Ben sıcak kahve içemiyorum zaten ya ılık olması gerekiyor. Ayrıca bu kadar izlendiğimi bilmiyordum.” Eren'in onun hakkındaki bir şeylere böyle dikkat etmesi çok hoşuna gitmişti ama belli etmemeye çalışıyordu.

 

Eren gülümsedi. “Hep sen mi bizi izleyeceksin biraz da rolleri değişelim.”

 

Aden o an bir şey söylemedi ama hafifçe gülümsedi. İçten ve kısa bir an geçti aralarında. Samimiyet, ölçüsüz değildi ama doğaldı.

 

Barış kafenin playlistini eleştirdi.

“Biri bu müzikleri seçerken çok ağlamış bence. Bu ne içim şişti. Olmayan aşkın acısını çekeceğim yakında.”

 

Eren: “Ya da çok âşık olmuş. O da aynı şey aslında.”

 

Aden Eren’e dönerek, “Ee peki sen hangisini tercih edersin?” dedi yarı şaka yarı merakla.

 

Eren başını eğdi, sonra gözlerinin içiyle baktı. “Şu an sadece kahvesini sıcak tutmaya çalışan biriyim ve halimden memnunum.”

 

Kerem patladı. “Eren aşk acısıyla değil ama bu ormantikliğiyle bizi gömecek bir gün. Öküz müsün be kardeşim?”

 

“Çok romantik biriyim aslında da size niye göstereyim oğlum sevgilim misiniz?"

 

Yunus, elini Eren'in yanağına koyup ona hafif yaklaştı. “Belki oluruz yakışıklı.”

 

Gelen bir fotoğraf çekme sesinin ardından Kerem lafa dâhil oldu. “Sen şimdi naneyi yimedin mi? Tuğçe seni benden kıskanıp duruyordu. Bu fotoğrafı ona atayım da görsün sevgilisi kimlerle fingirdiyor.”

 

Herkes tekrardan kahkahayı bastı. Yunus bir iki kez Kerem'e atma desede atacağından emin olduğu için fazla ısrar etmeden değişen konuya uyum sağladı. Tuğçe biraz kıskançlık krizine girecekti ama alışmıştı Kerem sayesinde bunlara.

 

Bir süre daha oturup hava iyice soğuyunca kalkmaya karar verdiler. Yunus, tam kalkarken “Evet arkadaşlar grup terapimizin sonuna geldik. Haftaya yine bekleriz.” dedi. Gülüşüp arabalara ilerlemeye başladılar. Barış, Yunus ve Kerem önden ilerlerken Eren ve Aden biraz daha yavaş yürüyerek hemen arkalarından ilerliyorlardı.

 

“Bugün seninle aynı masada olmak... güzel geldi,” dedi Eren.

 

Aden şaşkınlıkla baktı ama gülümsedi. “Bazen sevdiğimiz insanlarla sadece kahve içmek bile iyi gelir.”

 

Eren başını salladı. “Bazı iyi gelişmeler fark edilmeden başlar. Ama bir noktada gözden kaçmaz.”

 

Aden, bu cümleyle ne demek istediğini tam soracakken arabaların yanına geldiler ve birbirlerinden ayrıldılar. Aden oraya Kerem'in arabasıyla gelmişti ve şimdi kendi arabasını alması için Kerem tesislere geri dönmeye üşeniyordu ve onu direkt eve bırakacaktı. Kısa bir yolculuğun ardından Kerem Aden'i binasının önüne kadar bırakıp o içeri girene kadar bekledi. Ardından kendi evine doğru yola çıktı.

 

Aden kapıyı açıp eve girdiğinde Yağmur'un hala uyumadığını ve televizyon izlediğini gördü. Kabanını çıkartıp koltuğa Yağmur'un yanına çöktü. Yağmur televizyonu kapatıp Aden'e doğru döndü. "Anlat bakalım neler yaptın bugün?" Aden'i merak ettiği kadar yakışıklı futbolcuları da merak ediyordu ama bu aralarındaki sessiz minik bir sırdı.

 

Aden gün boyu yaşadıklarını genel hatlarıyla anlattı. Özellikle kafedeki konuşmaları daha ayrıntılı anlatmıştı. Eren'in ceketini verdiğini anlatırken Yağmur imalı bir ifadeyle Aden'e bakmaya başladı. "Hocam aşk var diye yorumladım."

 

Aden kaşlarını çattı. "Saçmalama Yağmur ya. Çocuk sadece ince düşünceli biri. Üşüdüğümü görünce ceketini verdi." Yağmur, her ne kadar Aden'e inanmasada devamını anlatması için sesini çıkartmadı. Aden anlatacaklarını bitirip Yağmur'a döndü.

 

"Öncelikle bebeğim, Kerem, Yunus ve Barış benim favori karakterlerim bundan sonra. Ve sen her ne kadar kabul etmesende Eren'in en azından seni beğendiğini ya da hoşlandığını düşünüyorum. Çünkü birden bu kadar ilgili davranması mantıklı değil."

 

Aden, arkadaşına göz devirdi. "Ya öyle bir şey olamaz çünkü sadece ufak tefek kibarlıklar yaptı. Sırf kibar biri diye benden hoşlanacak diye bir şey yok ki."

 

Yağmur arkadaşına onaylamaz bakışlar atıp "Peki canım sen nasıl dersen öyle olsun." Dedi. Çünkü ne derse desin Aden bunu karşısındaki kişiden duyana kadar inanmayacaktı. O yüzden o da Eren'in daha belirgin davranışlar sergilediği ana kadar arkadaşının üstüne gitmeyecekti. Yağmur, Aden'in de Eren'i beğendiğini düşünüyordu ama daha Eren'in hislerini dahi kabul etmezken kendininkileri asla kabul etmezdi. Uykusu geldiği için Aden'i yanağından öpüp iyi geceler diledi ve odasına gitti.

 

Aden de Yağmur'un arkasından odasına geçip uyumak için yatağına girdi. Yarın onun için yine yoğun bir gün olacaktı.

------

Bölüm nasıldı?

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın 💗💗💗

 

 

Bölüm : 27.05.2025 13:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...