9. Bölüm

Bölüm 8 - Oyun Gecesi

h.
ufaktozbulutu

Hello aşklarımm nasılsınız?

Biliyorum bölüm neden bu kadar geç kaldı diyeceksiniz o yüzden hemenn söylüyorum. 45. Bölüme kadar hazırlamıştım ki telefonum bozuldu ve tüm bölümleri kaybettim. Tekrar yazmak zorunda kaldım ve bu durum aşırı motivasyonumu kaybetmeme sebep olmuştu. Amaa toparladım ve bölümleri tekrar yazmaya başladım.

Ve yokluğumda bir sürü yorum yapmışsınız çok mutlu oldum ağlicam şimdi. Lütfen bol bol yorum yapmaya devam edinn 🥹💗

Bu bölüm sınırımız 40 yorum öpüldünüzzzz 💗💗💗

---------

Florya'da bir antrenman daha sona ermişti. Aden saha kenarında takımın dağılışını izlerken Barış, Kerem, Yunus ve Eren ona doğru yöneldiler. Kerem bir anda seslendi:

 

“Bu akşam Barış'ın evde toplanıyoruz, Adenişko, sen de geliyorsun. Reddetmek yok.”

 

Grup kendi içerisinde Aden'in hitap olarak çok resmi olduğunu ve bir lakap bulmaları gerektiğini düşünmüş ve önemli fikir yürütmeler sonucunda Adenişko deme kararı almıştı. Tabii Eren dışında...

 

Aden, Kerem'i gülerek yanıtladı. “Benim bu hafta biraz yorgunluğum var ya, belki bir sonrakinde...”

 

“Aden ya, ne güzel oyun gecesi yapıyoruz işte. Tabu oynayacağız, kaybeden şarkı söyleyecek. Valla çok eğleneceğiz.” Barış araya girdi.

 

Yunus da hemen destekledi. “Aynen, herkes geliyor. Sen yoksan tadı olmaz ki. Hem bak seni WhatsApp grubumuza ekledik üstüne üstlük adını 'Adenişko ve Melekleri' yaptık. Bize ihanet etme.”

 

Eren ise sadece Aden’e bakıp kısaca gülümsedi. “Gelsen güzel olur.”

 

Aden, çocukların köpek yavrusuna benzeyen bakışlarını görünce istemsizce yumuşadı. “Tamam, peki. Geleceğim. Ama uyarıyorum, kaybetmeyi hiç sevmem. Ve oyunlarda biraz çirkefleşirim.”

 

Barış kahkaha attı. “Benim takımımda olduğun sürece sıkıntı yok ayol! Ben tabu ustasıyım.”

 

---

 

Akşam yedi civarı herkes Barış’ın evinde toplanmıştı. Salondaki orta sehpanın üzerinde atıştırmalıklar ve içecekler, mutfak masasında ise pizzalar duruyordu. Barış, arkadaşlarını zehirlememek için yemeği dışarıdan söylemişti ama pizzaları kendi yapmış gibi bir tavırla tabaklara yerleştiriyordu.

 

O sırada Yunus ve Eren tabu kartlarını karıştırırken Kerem ise Aden’in yanına oturmuş, ona gün içinde yaşadığı küçük bir anısını anlatıyordu. “Annem aradı bugün yine, bana ‘Ben artık torun sevmek istiyorum.’ dedi. Bende 'İnşallah bir gün seversin.' diyince sinirlenip yüzüme kapattı ya.”

 

Aden gülümseyerek ona baktı. “Olur öyle şeyler ya. Takma kafana. Gençsin, çıtırsın, daha zamanın var.”

 

“Seni favori arkadaşım ilan ediyorum artık.”

 

Barış aniden mutfaktan çıkıp bağırdı. “Ev sahibi olarak takımları ben kuruyorum. Yunus ve Kerem bir takım. Ben, Eren ve Aden diğer takım.”

 

Yunus hemen itiraz etti. “Biz neden iki kişiyiz ya? Haksızlık.”

 

Barış omuz silkti. “Yapacak bir şey yok kardeşim. Ev sahibi olarak kendime bi avantaj alıyorum. Ağlama da oyna.”

 

Barış masaya otururken “Aşkısı, hadi gel!” diye Eren’e seslendi. Aden kahkahalarla güldü. Bu çocukların birbirlerine seslenme şekilleri çok garipti

 

Oyun başladığında herkes sırayla kelimeleri anlatmaya başladı. İlk turun sonunda Kerem ve Yunus öndeydi. Çünkü, güya tabu ustası olan Barış anlatırken durmadan yasaklı kelime kullanmış ve takımına eksi puanlar hediye etmişti.

 

“Kardeşim yalvarırım anlatma daha fazla. Eksi yiye yiye 0 puana düştük. En azından sende pas geçelim de bizim anlattıklarımız boşa gitmesin.” diye Eren sızlandı.

 

Barış ellerini iki yana açtı. “Ya ben anlatiyrum. Siz anlamaysınız."

 

"Aha başladı bizim Karadeniz fıkrası."

 

Aden, Eren’e dönüp fısıldadı. “Sanırım takım değiştirsek daha iyi olur.”

 

Eren gülerek başını iki yana salladı. “Yok, bu rezaleti birlikte yaşayacağız.”

 

Oyun boyunca aralarındaki küçük temaslar, gülüşmeler, atışmalar devam etti. Yunus, bir kelimeyi yanlış anlayıp bambaşka bir cevap verince herkes gülmekten yerlere yattı. Kerem ile Barış arasındaysa sürekli tatlı bir çekişme vardı.

 

“Barış sen nasıl bu kadar yanlış anlatabiliyorsun ya?” diye Aden isyan ettiğinde, Barış hemen karşılık verdi. “Sen de nasıl bu kadar yanlış anlayabiliyorsun? Biraz daha bilemezseniz vallahi küscem.”

 

Yunus araya girdi. “Abi, sen anlatırken kelimenin kendisini söylüyorsun zaten, nasıl odaklansınlar?”

 

Barış gülerek yumruğunu masaya vurdu. “Lan onu yapmayayım diye kendimi parçalıyorum. Yine oluyor napim?”

 

Eren kahkahalarla masadan geri çekildi. “Bu geceyi asla unutmayacağım. Gerçekten bu kadar eğlenmeyeli uzun zaman olmuştu.”

 

Aden de gülerek Eren’e döndü. “Ben de ya. İyi ki geldim.”

 

Kerem göz kırptı. “Daha yeni başlıyoruz Adenişko. Daha bizimle çok keyifli zamanların olacak.”

 

Yunus hemen atladı. “Bugünün rövanşı da kesin yapalım. Kazanmak istiyorum.”

 

Barış kaşlarını kaldırarak Yunus’a döndü. “Sen o ‘kazanacağım’ sözünü her seferinde söylüyorsun, ama hep en son sen kalıyorsun.”

 

“Sus be kardeşim. Aden ve Eren olmasa bok kazanırdın. Şu garibanlar ne emek harcadı da kazanabildin.” dedi Yunus inatla.

 

Aden başını sallayarak gülümsedi. Bu dostluk, bu samimiyet… Burası ona kendini ait hissettiriyordu. Bu adamlar onu koşulsuz şartsız gruplarına dahil etmiş ve aile gibi davranıyorlardı. Aden için hayatı boyunca arkadaş edinmek çok zor olmuştu. Çünkü utangaç bir çocuktu her zaman. Sessiz ve mesafeli duruşu sebebiyle okul yıllarında çoğu insan tarafından soğuk, ketum, egolu gibi yakıştırmalara maruz kalmıştı. Biri arkadaş olmak için ona yanaşmadıkça o da adım atmaya çekinirdi. Bu durum hayatı boyunca devam etmiş olsada ona adım atmış olan tüm insanlar onun hayatının önemli bir parçası olmayı başarmışlardı. Rüzgar, Yağmur, Kerem, Yunus, Barış ve Eren...

 

Eren sessizce Aden’in yanına yaklaştı. “Biliyor musun, böyle anlarda insanın hayatındaki küçük mutlulukların ne kadar değerli olduğunu anlıyorum.”

 

Aden ona baktı. “Ben de.”

 

Pizza molası verdiklerinde herkes mutfağa akın etti. Aden pizza tabaklarını salon sehpasına yerleştirirken, Yunus sessizce yanına sokuldu.

 

“Hadi söyle bakalım Adenişko, bu gece en iyi tabu oynayan kimdi?”

 

Aden güldü. “Kesinlikle Barış.”

 

Yunus'ta kıkırdadı. “7 yaşındaki çocuk bile ondan daha iyi oynar.”

 

Aden gülerek karşılık verdi. “O kadar da deme ya. Üzülür Barış.”

 

O sırada onların konuşmasını dinleyen Kerem “Yaaaa, senin şu ponçik kalbin yok mu.” dedi Kerem. “Tatlış psikolog seni. Danışanını da düşünürmüş.” dedi.

 

Yemek yerken Barış ve Yunus’un tatlı atışmaları devam etti. Barış her fırsatta, “Bakın bu kelimeyi ben çok güzel anlatırım,” diye iddialı laflar ediyordu. Ama ona cevap vermeye Yunus dışında kimse tenezzül etmiyordu.

 

Yemeğin ardından Barış ellerini çırptı. "Evet arkadaşlar, kazandığımıza göre cezaya gelelim. Şimdi şarkı söyleme zamanı!”

 

"Yok ya, bu seferlik cezasız oynayalım."

 

"Ohoo caymak yok."

 

Kerem pes etmiş gibi gülümsedi. “Tamam ya of, ne söyleyelim?”

 

Eren hemen atladı. “Kanka, ‘Fikrimin İnce Gülü’ söyleyin bence.”

 

Kerem ve Yunus birbirlerine bakıp onayladılar. İkisi de derin bir nefes aldı ve şarkıyı söylemeye başladılar. Korkunç sesleriyle şarkı bitene kadar arkadaşlarına zor anlar yaşattılar. Aden seslerine ve söyleme şekillerine gülmekten nefessiz kalmıştı. “Onlara ceza diye verdiğimiz şey bize ceza oldu. Kulaklarım kanıyor.”

 

Kahkahalar, tezahüratlar, dalga geçmeler gece boyu sürdü. Aden o anlarda, yanındaki insanlara bakarken içten bir mutluluk hissetti. Bu insanlar, onun için sadece danışanlar değildi. Onlar, artık onun hayatının bir parçasıydı. Ve bundan çok memnundu.

------

Yorum yaparsanız sevinirim 💗💗

Bölüm nasıldı?

 

Bölüm : 22.06.2025 00:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...