BAŞLAMADAN OY BERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN
Ne sanıyordu kendini bu herif?
Gerçekten onunla sevişeceğime inanmış mıydı acaba?
Saçmalıktı, tamamen saçmalıktı!
"Seninle sevişmeyeceğim! Aziz Alp Turan"
"Seninle asla sevişmeyeceğim, henüz seni tanımıyorum bile tamam mı? Seninle herhangi tanışıklığımız yada geçmişimiz yok! Sırf babam yüzünden benimle tanışmak istediğine yemin bile edebilirim ama dediğim gibi seninle asla sevişmeyeceğim. Çocuklarımız olacakmış siktir lan oradan. Bırak seninle sevişip çocuk yapmayı seninle öpüşmeyeceğim bile. O dudakların bir daha dudaklarıma değmeyecek. Anlaşıldı mı?"
Onu omuzlarından tutup iteceğim esnada beni tuttu.
Aynı okuduğum dark romance kitaplarda olduğu gibi sahiplenici bir tutuştu bu.
"Sakin ol." Üstüme eğilip fısıldadı "Sana zarar vermeyeceğim. Asla yapmam bunu." Dilini yavaşça dudaklarıma sürttü. "Ama canını fazla acıtmadan da yapılabilecek şeyler biliyorum."
Ellerinden biri kaçlalarıma gidince bacaklarımın tutmadığını hissettim.
"Aziz," kendimi gerçekten büyülenmiş hissediyordum, "Lütfen," ve aşık...
"Bir kere daha söyle," adi herif.
"Lütfen," elleri kalçamı okşuyordu "Hey!" Eline küçük bir fiske vurmuştum ama geri çekilmedi.
Kalçamı tutup sıkınca başımı geri attım.
Bir an tökezler gibi olunca beni belimden tutup kendine çekti.
"Daha dikkatli olmalısın küçüğüm."
"Hey ben küçük değilim tamam mı?"
"Küçüksün işte küçüğüm, kabul et"
"Değilim işte!" Diye tıslayarak kucağına atladım ve kollarımı boynuna dolarken bacaklarımı da beline doladım.
Böyle olunca büyüdüğümü sanardım eskiden...
Dudaklarına kapanıp kendimi ona sürtmeye başladığımda erkeksi hırıltılar çıkarıyordu.
Tam o da moda girdiği anda dudaklarımı yalayarak dudaklarından çektim.
"Öpüşmemizi sonlandırdım şimdi de izninle gidip duş alcağım Aziz"
"Onun ben de farkındayım da tam beni müşkül bir duruma soktuğun anda mı aklına geldi ayrılmak ?"
"Sanane be!" Biraz uğraşalım bakalım şununla
"Dudak benim, irade benim" kendimi gösterdim. "Dudak senin, irade senin" onu gösterdim. "Ve ben kendi dudaklarımı kendi irademle senin iradenle ayıramadığın senin dudaklarını ben kendi irademle kendi dudaklarımdan ayırdım!"
Bana atıp atabileceği en boş bakışı attı.
Tekrar konuşmaya başladığımda ise "Şimdi sen anlamadın kesin ben sana tekrar anlatayım-"
Biraz farklı bir susturma şekliydi bu.
Dudakları dudaklarımı emerken bir anda odaya giren adamlarla hızla birbirimizden ayrıldık.
Ellerinde kocaman çiçek çelenkleriyle odaya giren adamlar beni dumura uğratmıştı.
Hepsi de tek tipti fakat iyi tiplerdi.
Odanın içi aniden çiçek çelenkleriyle dolduğunda yüzümde pişkin bir sırıtış belirmişti
İnci şok olmuş bir ifadeyle bana bakarken gözlerini adamlarına çevirdi ve "Ne oluyor bu anasını sattığımın yerinde?" Der gibi baktı.
"Aziz," sonunda konuştuğunda beni sinir edecek bir şey söyleyeceğini mimiklerinden anlamıştım. "Buradaki yakışıklı adamlar da kim?" Hassiktir oradan.
Şakaklarımın gerildiğimi hissediyordum. Hafif cilvelenerek söyledikleri şalterlerimi attırmıştı.
"Efendim," sonunda içlerinden biri konuştuğunda bakışlarımla onu susturmuştum.
"Arkadaşların besbelli, selam! İnci ben..."
"Hayır İnci arkadaşlarım değiller!" Uyarı dolu sesimle herkes nizama gelmişti... bir kişi hariç.
"Olsun ben yine de tanışmak isterim sonuçta böyle yakışıklı insanlar karşımıza tek tüke çıkarlar fakat ben şu anda hepsiyle aynı odadayım..."
Cıvıl cıvıl çıkmıştı sesi, ve aşırı çekici geliyordu.
"Ahmet, Buğra, Alper, Yusuf, Arda siz kalın. Diğerleri !" Hepsi hazır ola geçtiler.
Önlerine gelip az önce İnci'ye gülenlerden birine kafa attım, "HEPİNİZ KOVULDUNUZ."
Benim beşli gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken onlara kötü bir bakış attım.
"Seninle de sonra görüşeceğiz İnci hanım." Tek kaşını kaldırdım. "Belki de banyoya geçmeliyiz!"
"Abi biz çıkalım istersen-" dedi Arda.
Diğerleri zaten çoktan çıkmışlardı.
"Aziz saçmalama-" Arda'yı İnci bölmüştü.
"İnci gel benimle!" İnci'yi kolundan çekiştirerek banyoya doğru yürüttüm.
Kapıyı sertçe açtım ve içeri girmesi için ona öncelik tanıdım.
"Onlar benim korumalarım aptal!" Diye tısladım, "Arkadaşım değiller."
Burnumun kemerimi sıkarken böyle bir baş belasıyla ne yapacağımı düşünüyordum.
"Beni sinir eden sendin!" Nasıl yani ? "Zorla ben kaşınıyorum ve biraz adam edilmeye ihtiyacın var dedin bana ya!" Diye cırladı.
"Bana bak yavrucuğum," başını yana çevirerek ben hariç her noktaya başladı. "Aslında tek niyetim içimdeki elektriklenmeye biraz da olsun dinginlemekti." Bana boş ve düz gözlerle bakıyordu, "Sadece birkaç saattir uyanıksın o yüzden hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü henüz kendine bile gelmiş sayılmazsın..." duraksadım "Fakat bende sekiz aydır biricik sevgilimin uyanmasını bekliyorum ve uyandığı andan beridir üstüne atlamamak için kendimi çok zor tutuyorum."
"Madem öyle," dedi elleri yavaşça tişörtümden beliren karın kaslarıma sürttü "Bakalım bu sekiz boyunca beni hiç aldatmış mısın?"
"Şu an çok yorgunsun bir tanem," evet aslında gerçekten de tek gecelik ilişkilerin müptelası değildim "Sen biraz daha kendine gelince deneriz ama istiyorsan."
"Bana bak sana kafa atarım," biraz düşündü "Mamut yavrusu!" Bana omuz atarak banyodan çıkıp gitti.
Dışarı çıktığımda İnci benim beşliyle tanışıyordu.
Odanın kapısı tekrar tekrar açıldığında tüm gözler kapıya döndü.
İncinin şoke olmuş ifadesini görmek sadistçe hoşuma gitmişti.
"B-baba," dedi kekeleyerek "Neden buradasın ?"
"Neden mi buradayım ?" Hızlı adımlarla İnci'ye yaklaştı ve ona öyle güçlü bir tokat attı ki, İnci saniyeler içinden yere kapaklandı.
"Bu kadar adamın içinde bir odada ne halt ettiğini sanıyorsun sen ?" İnci yattığı yerde cenin pozisyonunu almıştı. "Üstelik aylardır eve bile uğramadın, yine ne haltlar yiyorsun sen!"
Odaya üşüşen güvenlik görevlileri İnci'nin babasını dışarı çıkarırken bende eğilip İnci'ye elimi uzattım.
"Ben anlamadım ne olduğunu yoksa müsaade etmezdim İnci'm" yüzüme yerleştirdiğim sahte şaşkınlığım yerli yerinde duruyordu.
"Senin bir suçun yok zaten" kekeleyerek söylemişti bunları.
Hıçkırarak olduğu yerde yatıyordu.
"Bıktım usandım artık, tek gecelik bir hatadan doğan o velet olmaktan, babasının sıradaki varisi olmaktan, annesinin prensesi değil de aptal veleti olmaktan bıktım tamam mı ?"
Onu kollarından tutarak kaldırdığımda yüzünü göğsüme gömdü ve hüngür hüngür küçük çocuklar gibi ağlamaya başladı.
"Ben kötü bir şey yapmadım," çok acınası duruyordu ve bunun benim hoşuma gitmesi gerekirken zoruma gidiyordu.
"Aylardır ölüp ölüp diriliyormuşum haberi bile olmamış." Ona üzülmüştüm çünkü bana çok benziyordu.
"Kızı değil miyim ben onun ha ? Kızı değil miyim ? Kızı değil miydim ?"
Bir süre öyle bekledikten sonra onu yalnız bıraktık.
Bize uyuyacağını söylemişti fakat büyük ihtimalle ağlayacaktı...
Ben onun odasının önündeki koltuklardan
birinde otururken buraya doğru koşmaya başlayan hemşirelerle odak noktam İnci'nin odası oldu.
Biraz daha dikkatli bakınca hemşirelerin arasındaki bir kızı fark ettim. Hüngür hüngür ağlıyordu.
Odaya girdiği gibi acı haykırışı bütün hastaneyi inletti.
"Hanımefendi burası bir hastane ve lütfen dışarı çıkın da biz de işimizi yapalım"
Hızla oturduğum yerden kalkıp odaya girdiğimde gördüğüm manzara beni dumura uğratmıştı.
Her yer kan içindeydi ve İnci pencereyi sonuna açmış ucunda oturuyordu.
Ellerinden biri pencerenin kenarından tutuyordu bileğinden aşağıya doğru akan kanı görünce şok oldum.
"Yaklaşmayın" sesi çok yorgun çıkıyordu.
Biraz daha odaya göz gezdirince her yerin dağılmış olduğunu gördüm.
Ben, o tüm bunları neredeydim ?
Kırık bir vazo ve içinden yerlere saçılmış laleler...
"Eğer bir adım daha atacak olursanız kendimi atarım !"
"Aptal !" Ona doğru koştum "Biz yaklaşmazsak atlamayacak mısın ?"
Arkadaşlar bölümü nasıl buldunuz ?
Aziz ne yaptı yada ne yapacak ?
LÜTFEN OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM KENDİNİZE İYİ BAKIN
Okur Yorumları | Yorum Ekle |