
AZİZDEN
8 AY ÖNCESİ…
Gözlerimi açtığımda kendimi bir hastane odasında buldum. Açık perdeden içeri güneş sızıyordu, yavaşça yatakta doğrulup olanları sorgulamaya başladım.
Neden buradaydım? Beni buraya kim getirmişti? Bana ne olmuştu? Bana olanların sorumlusu kimdi? Kim olduğu neyse ama bana bunu neden yapmıştı? Yoksa kendim mi yapmıştım? Kendim yaptıysam niye yapmıştım? Yada yapmamın sebebini kim ortaya çıkardı? Aklıma kim sokuyordu ki tüm bunları?????
Ben düşüncelere dalmışken odanın kapısı açıldı ve içeri giren hemşire bana yavaşça tebessüm etti.
Sert bakışlarım yumuşakken çapkınca göz kırptığım hemşire bana göz devirince bende sana çok meraklıydım sanki der gibi baktım ona. “Uyanmışsınız Aziz bey, tünaydınlar ve siz sormadan ben söyleyeyim evet burası bir hastane odası birazdan şahsi doktorunuz gelip size her şeyi tek tek açıklayacak ve görüşürüz!” Sona doğru sesi fazla yüksek çıktığı için imalı imalı öksürerek çıktı odadan.
Sanki gel de koynuma gir demiştik bu fışki yiyenin pohlu uşağına.
Odaya giren diğer doktorlarla birlikte zihnindeki tüm düşüncelerden yavaşça arındım ve o meşhur soruyu sordum; “Ne oldu bana?” Doktor burnundan verdiği rahat nefesiyle birlikte yine burnundan gülerken cevapladı. “Motor kazası geçirdiniz Aziz bey.” -hassiktir lan oradan- “Anlıyorum,” dedim yavaşça. -bu arada bir sikim anlamadım- Doktor bey bu anlayışlı tavrımı garipsemişti. Çünkü normalde olsa ortalığı kırıp dökeceğimi biliyorlardı. Aslında yine yapacaktım ama biraz erteliyordum.
Hatırladığım kadarıyla yanımda bir kız daha vardı benimle birlikte kaza yapan. Belki de benim yüzündendi bilmiyordum.
”Bir de galiba kız arkadaşınız vardı yanınızda.” WTF “O da sizinle birlikte kaza yaptı fakat sizin kadar ufak çatlaklarla ve sıyrıklarla atlatamadı.”
Anlamadım ben yalnız. Benim kız arkadaşım Yoktu hiç olmamıştı… tek gecelik hoşlanırlar dışında.
Doktor tekrar konuşmaya başlayınca pür dikkat onu dinledim. “Durumu çok ağır kendisini yoğun bakım ünitesine bağladım fakat 1 aydır herhangi bir gelişme göremedik. Normalde olsa ümidi kesmiş olurduk fakat sizinle birlikte gelince bir yakınınız olabileceğini düşünüp aceleci bir harekette bulunmadık.”
Babamın saldığı ün ve şanından hiçbir yerde kurtulamıyordum.
Belki de hayatım boyunca hiç kurtulamayacaktım. Belirsizliklerden nefret ediyordum, fakat belirsizlikler hayatımın her yerindeydi. “Şu bahsettiğiniz kızın adı neydi bu arada” Doktor garipseyen gözlerle bana baktı normalde merak etmeyeceğimi biliyordu çünkü.
Kaburgalarımda hissettiğim yoğun acıyla inledim, doktor telaşla konuşmaya başladı “ İyi misiniz aziz bey?” Kendimi hiç iyi hissetmiyordum acaba bahsettikleri kızın durumu nasıldı? Benim yüzümden miydi geçirdiği kaza? Belirsizliklerle dolu bu hayattan nefret ediyordum…
”Kaburgalarımda kırılmayan kemik kalmadı herhalde amına koyayım!” Yükselmişti sesim.
“Aziz bey lütfen sakin o-“ aniden açılan kapıyla içeri doluşan hemşireler dikkatimi çekmişti. İçeri aniden giren babamla herkes elllerini önünde birleştirip başlarını eğmişti. “Aziz,” dedi babam hırsla.
“Baba gerçekten açıklamam var, yemin ederim ki bitmişti.” Dediğimde babamın tokadı yüzünde patladı. Sonra da eğilip bana sarılmasını alışık olduğumdan yadırgamadım. “Ölebilirdin lan puşt.” Diyerek omuzlarıma baskı uygulayınca sanki bıçaklanmışım hissi vermişti.
Kendimi toparladım ve yüzümü ekşitmemeye çalışarak “Baba, bir kız vardı benimle birlikte o da kaza yaptı. Bellinde benim yüzümden yaptı bilmiyorum?” Dediğimde babam sırıtmaya başladı.
“Evet, var bir kız daha ama tahmin et kimin kızı?” Dedikten sonra başıyla küçük işaret verdi ve odadaki herkes dışarıya çıktı. “Baba ne oluyor burada anlat artık!” Dedim sitemkâr sesimle. “Kim bu kız?”
”Talaz’ın kızı.” Dedi birden. “Ne!” Sesim çok yüksek çıkmıştı, babam kaşlarını çatınca “Yani ne demek Talaz’ın kızı baba. Senin ağzından çıkanı kulağın duymuyor mu?” -DOİNK YANLIŞ CEVAP ÇAY BARDAĞIIIIIIII- “Yani duyuyor mu?”
“Duyuyor tabii, hiç duymaz olur mu şimdi beni iyi dinle…”
İNCİDEN
ŞİMDİKİ ZAMAN…
İçeri giren bedenle birlikte gözlerim kocaman açılmıştı. “Hah Aziz bey’de geldiğine göre artık ben sizi baş başa bırakayım. Tabii özlemişsinizdir birbirinizi…” Aziz dedikleri buydu o zaman.
Hassiktir ya, ama bu fazla yakışıklı. -Buradan evrene sesleniyorum lütfen ben hafızamı kaybetmiş olayım ve aslında bu da benim sevgilim olsun-
“İnci tanem,” bir saniye bu sefer gerçekten “HASSİKTİR” ama yani.
-Keşke milyarlar falan dileseydim yani-
“Nasıl hissediyorsun kendini?”
-yavrum sen normal misin-
“İnci,” bana tekrar seslenince kendime geldim. “Yavrum kafan karıştı herhalde?” Dedi sorarcasına.
DEVAM EDECEK…
EVVET ARKADAŞLAR BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK. Bu bölüm aslında her şeyin başlangıcı gibi de kabul edilebilir.
Şimdi geçelim sorularımıza;
Aziz ve babasının planını kimler anladı?
Sizce İnci’nin yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Birde sizden bir ricam olacak hatta iki, yok vazgeçtim üç, hayır ya üç az oldu bekleyin tamam bu sefer eminim sizden 4 ricam olacak.
Kitabımı oylamanızı, Bol bol yorum yapmanızı, Beni takip etmenizi, Ve son olarak da kendinize iyi bakmanızı rica edeceğim.
görüşürüz ☺️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |